29 Haziran 2013 Cumartesi

SEN BENİ,"PİŞMAN OLMAMAK İÇİN ÇOK DÜŞÜNDÜM AMA DEĞİŞMEDİ DUYGULARIM!."..(elvan günay-1991) DÜŞÜNCESİ İLE BIRAKMIŞTIN PEKİ NE OLDU SONUNDA?...

EN BÜYÜK İNSAN KAYBI!..‏
> sen değil!..beeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen!...
>
>
> İŞTE ŞİMDİ o enkazın altındayım!...duyuyormusun sesimi?....
>
> bunlar doğa kazası,mekanik/elektronik sanayi katliamı!...ya sen?..okuduğumda senin
> hakkındaki sarsıntıları,yaşadıklarını,işte dedim,işte!...EN BÜYÜK İNSAN KAYBI!...

SEN BENİ,"PİŞMAN OLMAMAK İÇİN ÇOK DÜŞÜNDÜM AMA DEĞİŞMEDİ DUYGULARIM!."..(elvan günay-1991) DÜŞÜNCESİ İLE BIRAKMIŞTIN PEKİ NE OLDU SONUNDA?...
sen beni,"pişman olmamak için çok düşündüm ama değişmedi duygularım!.." kararı ile bıraktıktan sonra karar aldım
ve bir daha 'aşk' denilen fenomenin peşinden koşmanın gereksizliğini anladım.senin o ünlü,.."beraber olacağım in
sana özel sevgi duymalıyım!.."düşünceni,...beraber olacağım insanın düşünsel/mantıksal birlikteliğni duyumsamak isterim...e çevirdim(!)...madem burjuva bir düzende yaşıyordum madem kendi dünyamı yaratamayacaksam fazla ayak diremenin bir anlamı olmadığını anladım."aşkın gözü kördür!"..(1989)yuvarlamana karşı....kadın/erkek ilişkilerin
de'burjuva ahlakı' ve 'burjuva ideolojisi'ne kapılmadan yeni bir ,ilişki kurmalı yaratmalıydım.romantizmi kaldı
ramayacağımı,özellikle 'gençkız romantizm'i ile uğraşamayacağım noktasında kesinleşmiştim.'sınıf savaşı' gibiydi
birliktelikler,kadın/erkek ilişkileri.burjuva sanat görüşü ile yazılan roman,şiir ve diğer sanatsal etkinlikler
de 'sınıf' farklılıkları gizlenerek salt ilişkiler,cin/cinsiyet,cinsellik gibi ayrımlar öne çıkarılıyor ve yaşam
ın içi boşaltılarak burjuvazinin amentüsü kadın/erkek ilişkilerine ezberletiliyordu.kanlı canlı bir örnek yaşa
mıştım. ..."ne sizden önce ne sizden sonra bir erkekle bu denli arkdaşlığı ve dostluğu sizinle paylaştığım gibi
paylaşmadım.neden böyle oluyor anlamış değilim?."(1989) amacımız kitlelere,kadın/erkek ilişkilerine bu tür soru
lar sordurmak değilmiydi?.k.burjuva,aydın demokrat çıtıpıtı güzel bir kıza karşı görevimi yapmıştım ve rahattım
bu anlamda ona karşı.gerekenleri yapmış taşıyacağım bilinci,düşünceyi taşımış,duyumsamak istediklerimi duyumsa
mış ona sorulması gereken 'soru'yu sordurtmuştum.kafasının yarısı boş yarısı yavaş yavaş dolmakta olan ve olgun
laşan,boş mu dolu mu olduğu tartışılan 'bardak' örneği vardı karşımda.o gereken soruyu sordurtmuştum ama çıtıpı
kızın kafasının boş olan kısmını dolduramamıştım(!)..marx'n burjuva bilim adamlarına yönelttiği eleştirel durum
gibiydi bizim kızın durumu;benim yanımda devrimsel,benim dışımda idealist!(!)...evrenselliğe,hümanizmaya burjuva
yargılardan kurtularak yavaş yavaş devrimci düşünce görüşlerle geçiş sürecindeydi çıtıpıtı kız.kaygan bir zemin
deydi yoksa benimle olduğu günlerde paylaştığı dost/arkadaşlıklar için,.."neden böyle oluyor anlamış değilim?.."
sorusunu sormazdı.soru sorması güzeldi tabi,istediğim bir durumdu elimde rihter ölçeği çıtıpıtı kızda oluşacak
oluşabilecek depremleri ölçme heycanı içindeydim.çıtığıtının içindeki kırılan fayın önemçok büyüktü ve ilk fay
kırılmıştı.kaygan bir zemindeydi bizim çıtıpıtı(!)benimle yaşadıklarına,yüzyüze geldiği gerçeklerle yüzleşmekten
korkuyordu.belki de içinden,.."olamaz!..yaşadıklarım bu denli gerçek olamaz!.." diye sayıklıyor kendi formatında
düşünce dünyasında sorduğu soruyu cevaplandırmaya çalışıyordu.lenin çok güzel tarif eder k.burjuvazi'yi..fildişi
kulesinde seyreder sınıf mücadelesini ve savaşın sonunda kazananların safına geçer diye özetler.bizim çıtıpıtı
nın durumu aynen böyleydi ve o kaygan zeminde kaymamak savrulmamak için bazen bana bazen idealizme sarılıyordu.
o burjuva yuvarlamalar benim karşımda erimişti ona yaşam,paylaşım beraber olma düşüncemi ilettiğimde..."beraber
olacağım insana özel sevgi duymalıyım!." burjuva romantizmi ile cevaplamıştı beni...ya sonra?..peki o zaman de
dim,zorlamış olmayayım sizi?...cevabıma..."aaaaa!..olurmu canım?..kim kime zorla bir şey yaptırabilmiş ki?...ka
ramsar olmayın hemen deneyeceğim tabi!.."....materyalizm ağır basmıtı bu defa(!)...deney..denemek..kestirip atma
mak,konuşmak tartışmak...benzemiyordu yaşadıkları burjuva flört,kadın7erkek ilişkilerine(!)..ne kur,ne gösterme
lik erkek centilmenliğine,inceliğine?...söyleyeceklerini gizlemeden,saklamadan,dolandırmadan söyleyen açık açık
konuşan bir adam vardı karşısında....yani ben!..sert bir kayaya çarpmıştı bizim çıtıpıtının gemisi...şöyle bir sarsıldı önce ama sonra toparladı düzeltti dümeni..."deneyeceğim tabi!.."....durulmuştu içindeki deniz bir anda!
çaresiz son anda sıyrılmıştı burjuva ilişki ve düşüncelerinden irkilmişti son anda ve durudurmuştu bu gerçekçi
adamı!(!)...durun canım!..nereye gidiyorsunuz hemencecik?..henüz yeni tanışmıştık sizinle!..rica etsem bir süre
dah kalırmısın kafamı toplamam lazım da?.."...gerçekçi adama en çok çıtıpıtının,..."size karşı duyduğum sevgi bir arkadaşıma dostuma duyduğum sevgiden farklı değil!.." yargısı oturmuştu. yavaş yavaş su alarak batan bir
gemi veya su yutarak boğulan ve suyun yüzeyine su baloncukları bırakarak yaşama veda eden bir adamı anımsatmıştı
kızın cevabı onda.madem bana duyduğun sevgi bir başkasına duyduğun sevgiden farklı değil ne gereği var o zaman
yaşamı paylşamanın dost/arkadaş kalmanın?..benimde senin gibi arkadaşım dostum var önerim farklı benim diyerek
veda etmişti,...peki!.zorlamış olmayayım o zaman seni?...çıtıpıtı belki de o zaman kavradı durumun vehametini ve
son anda kırdı dümeni adama doğru açık denizlere....aslında bu öykünün başlangıç cümlesi şöyleydi; kıza ya
şam arkadaşlığı,yaşamı beraber paylaşalım ancak senin gibi bir kızla yapabilirim burjuva ideolojisine karşı savaşabilirim önerisine çıtıpıtı şöyle cevap verdi,şaşırmıştı bu denli ilk defa duyuyordu okumuyordu,okumamıştı
da bu güne kadar bu tür bir konuşma,diyalog...o da öyle yaptı adamın önerisini adam gibi cevapladı..."madem siz
bana açık oldunuz bende size karşı açık olacağım.size karşı duyduğum sevgi bir dostuma arkadaşıma duyduğum sevgi
den farklı değil!..."...bu cümlelerin adamda nasıl bir yıkım yokoluşa neden olduğundan haberi yoktu çıtıpıtının.
adamda kız gibi çarpmamak o buzul dağına son anda kırdı dümeni ve ...peki o zaman zorlamış olmayayım sizi?..diye
rek veda edecekti ki kızın o 'cankurtaran'cümlesi geldi..."durun canım!..deneyeceğim tabi!.."...yakalamıştı adam
nuhun gemisini atladı tekneye sevinçle atlatmıştı kıyamet faciasını...buzlar erimiş sular coşmuş aramızdaki ilk
kapı böyle açılmıştı sonuna kadar....giz kalmamıştı o bütün burjuva söylemler yıkılmıştı gerçekliğimiz,gerçekli
ği seçmemiz karşısında.özgürce,gönüllülük çerçevesinde açılmıştık açık denizlere...mavilikler ve tuz kokusu,de
nizin kokusu geziniyordu üzerimizde derin derin soluduk beraberce soluğumuz kesilircesine!...k.burjuva,aydın de
mokrat çıtıpıtı kızın bir anda yırtılmıştı burjuva kağıttan söylemleri,mao'nun emperyalizm tanımı gibi kağıttan
kaplanları!...o gözgözü görmez kural tanımaz erekek/kadın cinselliği,şehveti yerine,açıklık/açık olmak,sevgi/
dostluk sevgili önermeleri geçmişti hızla hızlaaaaaaaaaaaaaa!...o burjuva karanlığı,karamsarlığı bir anda aydın
lanmıştı çıtıpıtının kafasında.güzel bir kızdı,kim istemezdi ki onunla flört etmeyi?..bu adam dedi içinden,bak gidiyordu üç beş kelime ile veda ediyordu!..bir anda yerlerde süründüğünü hissetti güzelliğinin,cinselliğinin,
gençkızlığının peşinde koşan o 'erkek'lerin gerçekliğini sorgulamaya başladı...onlar ne adına bu adam ne adına?.
devam ediyordu fay kırılmaları hızını artırarak bitmiyordu içindeki çatırtılar,karmaşalar yer değiştirmeler!...
yavaş yavaş aydınlanıyordu 'yaşam yolu' bizim çıtıpıtının..."neden böyle oluyor anlamış değilim?.."...anahtar cümle,da vinci'in şifresi haltetmişti bu soru karşısında!(!)...sadece çözülmeyen direnen tek unsur,'özel sevgi'
buzuluydu(!)...kısa bir zaman diliminde duyduğu hazzı henüz yerli yerine oturtamamıştı o kadar!..aşk mı yoksa herkese karşı duyduğu bir sevgi mi?...onun için zaman çalmıştı adamdan,..."durun canım!..deneyeceğim tabi!.."..
çağdaş bir prometheus olmuştu aniden mitolojik kahraman...o ateşi tanrılardan çalmış bizim çıtıpıtı da 'zaman'ı
...!(!)...burjuva ideolojisinin o,'özel'liği,kadın/erkek ilişkilerine bunu monte edişi kanserli bir hücre gibi
kala kalmıştı çıtıpıtı da(!)..nefes almak,düşünmek,yanlış karar vermemek için yılana sarılmaktansa 'özel sevgi'
ye sarılmak daha mantıklı geldi bizim kıza!..zaman kazanmak,dönüşmek için...paylaşılan ve o güne kadar yaşamadı
ğı,tatmadığı bir insan ilişkisi yaşamıştı gizemliydi gerçekten,.."gizemliydi gerçektem tanışmamız!.." diyordu za
ten.önyargısız,kuralsız,doğal bir ilişki yaşamıştı ucu açık...severdi doğallığı,yapmacıksızlığı o günlerde.o gün
lerde ilişkilerinin sancılı bir döneminde ayaküstü bir görüşmede not kağıdına;..a)..doğal olacaksın...b)..aşırı
sevgi olmayacak..c)..sende susmaycaksın bende!.."....yazarak tutuşturmuştu adamın eline.ilk darbe!..'derin'in den(!)...ilk burjuva darbe tanımlaması daha doğru olabilirdi.yumuşak,kadife eldivenle atılan ilk yumruktu bu!(!)
yeni bir ilişkiydi,mesafeli yürümeliydi fiziksel,cinsel..his ve duygularını cinsellikle süslemiyordu adam,oysa
tam tersi işliyordu çevresdindeki kadın/erkek ilişkileri...romantizm,cinsellik yayılıyordu gördüğü ilişkilerde..
flört,cinsel,tensel yaklaşımlar sevişmeler o ağacın altı veya bir deniz kenarı uçuşmalar süslü cümlelerle,.."se
ni seviyorum!.." çırpınışları yoktu adamda.'sevgilim'...diyebilirmiyim demişti o kadar!.."seni seviyorum!.."la
noktalıyordu söylemlerinin sonunu.nikah,düğün,balayı,evlilik...gibi burjuva 'saadet zinciri'kullanmıyordu!(!)...
paylaşmaktan,beraber olmanın anlamından,özellikle 'içiçe' geçmekten sözediyordu adam ve çıtıpıtı çok tutmuştu bu
sözcüğü.düşünsel bir yaşam...cinselliğin başat olduğu değil,cinselliğin 'doğru' yönlendirildiği bir yaşam.burju
va ideolojisi insan ilişkilerine;çıkar,kullanma,faydacılık,kadın/erkek ilişkilerine ise tensel,cinsel,güzel,çir
kin gibi değişken ve izafi değerlerle bakıyordu.ya bu adam ve yaşadıkları?...dfüşünsel paylaşım,hümanizma/evren
sellikle yaşama bağlanmaktı amacı.bunun için affalamıştı çıtıpıtı k.burjuva aydın demokrat kız!..henüz billur halindeydi yaşama bakış açısı.yavaş yavaş açılıyordu bilinci okuduklarıyla,kültürel etkinliklere koşturmasıyla ve nazım'la..."farketmiyorum zannetmeyin kültürel faaliyetlerimle dalga geçmişsiniz ince ince?!.."...ikon gibi
tapınıyordu çıtıpıtı kız bunlara o günlerde(!)...ya okudukları?..bu adamla karşılaştırdığında daha bir karınca
laşıyordu bilinci!..ne rastlamıştı çevresinde ne de duymuştu yaşanmış bu tür ilişki?.."neden böyle oluyor anla
mış değilim?.." sorusu buradan kaynaklanıyordu zaten!.ilk defa enerjinin,anat/katod'un farkına varıyordu.kadın
/erkek iletişiminin.maddenin parçalanması enerji ve hareket!..ya insan!..insanı ileriye fırlatan ne?..'düşünce'
değil mi?...şairler,yazarlar,sanatçılar,bilim adamları kendi adlarına 'özel'leri için düşünmediler yaratıcılık
larını kendi istemleri için kullanmadılar!.mozart yoksullar,kimsesizler mezarlığına gömüldü,balzac borç içnde
yaşadı ve borçlu öldü!..düşüncenin para ettiği,paraya dönüştüğünü tarih yazmamıştır.marx örneğin?...arkadaşı en
gels'e şöyle yazar 'kapital'i yazdığı günlerde,..."paranın kitabını yazıyorum ama cebimde para yok para gönder"
ne güzel değil mi?...açıklık?..açık olmak?..samimi?..doğal!...dostluk,arkadaşlık bir anlamda bu değil mi zaten?
düşünsel birliktelik,zorlukları paylaşmak,yaşama karşı direnmek,direnç göstermek?...düşünüyorum o halde varım ve
insan sosyal bir hayvandır burjuva tanımlamalarına şöyle cevap verdi marx,...dünyayı anlamak yetmez değiştirmek
gerekir!..herşey var bu kısa ama anlamlı cümlelerde.


     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder