> düşünsel bir yolculuktu bizimkisi,düşsel değil!....bilincimize ayet yağsın diye beklemiyor
> duk,ağzımıza pişmiş armut düşmesini de!(!)...kendi yolumuzu kendimiz bulduk,el yorda
> mıyla değil,akıl yoluyla!...lenin2in o ünlü şiarıyla;..ATILGANLIK!..ATILGANLIK!..ATILGAN
> LIK!..uzun bir yürüyüşe çıktığımızda arkadaşlarımızla herşeyden vazgeçmiştik bir anda;
> yerçekimi kuvvetinden,merkezkaç kuvvetinden,suyun kaldırma kuvvetinden,momentten
> ,arşimet'in o ünlü meydan okumasından,..bana bir dayanak noktası verin dünyayı yerinden oynatayım!..sözünden!...dünyanın güneşin etrafında dönüyor tezinden,ayın
> dünyanın uydusu olduğu gerçeğinden,herşeyden ama herşeyden o bütün burjuva bilgi
> ve teoremlerden vazgeçmiştik.başka bir yerçekimi,kaldırma kuvveti peşinddeydik!...
>
> gözlerimiz diyojen'in feneri,gece gündüz aydınlatır bizleri...ellerimiz arşimet'in kaldıracı
> ,yaratıcı...yeter ki bir dayanak noktası bulalım gerisi kolay çok kolay!...istediğimiz yerin
> den kaldırırız dünyayı,istediğimiz yere koyarız ruhu bile duymadan!(!)..bu aklın düşün
> cenin gücü,yaratıcılığı!..onun kanı,canı düşünmek ve bulmak...saklı kalanı bulmak,bulun
> mak istenilenleri.onun kanı candamarı kitapların içinde yaprak yaprak tıka basa dolu ol
> an.harf,kelime,cümlelerin içinde gizlenen düşünce...o ki,dünyayı sarı öküzün boynuzla
> rından alarak aşağıya indiren(!)...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder