'SEN KİMSİN'?..YA SEN?..."BİZİM BÖLÜME İLGİ AZ.GEÇEN DÖNEM KAPANACAKTI NERDEYSE..SENCE NE YAPMALIYIM?"...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008..
... "ahhh!...sorma?..o adamla beraber olmakla hayatımın en büyük yanlışını > yaptım!...aaa!. > sana da herşeyi anlatmışım ne safmışım?!(!)...".....üzerine gitmedim.o > günlerde uçarca > sına evli sevgilisine maraton koştuğunun.nasıl da mutluydu bizim > tavuzkuşu nasıl mutlu anlatamam(!)...benimle yüzyüze görüşmeden son bir > mektup yazarak ayrılmasına çok > kızmıştım.yoksa kime aşık olursa olsundu beni ilgilendirmezdi.ama bir > ilişki bitmeden bir > ilişkiye girmesine kızmıştım!...yalan söylemesine,atlatmasına,beni > önemsememesine!... > > >> > "bir grup,hayattan sıkılıp cinsel arayışlara giriyor"..çiğdem anad > yeni romanı "sen kim > sin?"de kendinin ararken farklı cinsel arayışlarda hırpalanan büyük > şehir insanlarını anlatıyor...pazar/milliyet..12 şubat 2012...o adamla > mı berabersin? dedim,bana son bir > mektup yazarak kaçtığı günleri anımsatarak.anlamıştı kimi > kastettiğimi(!)...kazıda aradı > ğımı bulamadım.boşluktan olacak veya yasaklara karşı > gelmekten.birisiyle ilişkim oldu > adam evli.evin henüz haberi yok!...zor durumdayım!"...nerdeyse,bi koşu > bizim eve uğ > rarmısın söylermisin diyecekti utanmasa!(!)... bizim tavuzkuşu,kitapkurdunu kapıkulu gibi üniversiteye/y.ö.k'e > kapılanmak,değişmekte > kurtarmamıştı!(!)...sen zannediyormusun ki senden 'diyet' > istemeyecekler?..buralara gelmen,kariyerinde yükselmenin bu kadar kolay > olacağını mı zannediyordun?..evet!..belki yükseldin,daha da yükseleceksin ileride ama,mutsuzsun bak!..kolun kanadın kırık!(!).. > kolay kolay kimsenin sırtına bu kara cübbeyi geçirtmezler elbise giyer gibi!(!)..hazırlan!
30 Haziran 2013 Pazar
OKUDUĞU BÖLÜME MASTIR İÇİN BAŞVURDUM(1993).."SINAVDA KIZ ARKADAŞIMI KOYDUM ARAMIZA.ALYANS VARDI PARMAĞINDA!"...2008...ELVAN GÜNAY TOPALLI..
> OKUDUĞU BÖLÜME MASTIR İÇİN BAŞVURDUM
> > aaradan iki yıl gibi bir zaman geçti ve ben onun okuduğu bölüme master
> yapmak için baişvurdum.son durumunu merak ediyordum.eğer tesadüfen
> karşılaşırsak konuşma durumu olursa ilişki kurmaktan öte son durumunu
> öğrenmiş olurum diye düşünüyordum
> bu zaman zarfında beni aramadığına göre evli sevgilisiyle melekler gibi
> elele uçuşuyor
> lardır diye yorumluyordum.veya benim dediklerim çıkmıştı ve utancından
> bana dönemi
> yordu.o ayrılıktan bir yıl falan sınra bende evlendim zaten.sınav günü
> pek ortamı hatır
> lamıyorum.etrafıma fazla dikkatlice bakmadım.onunla hem karşılaşmak hem
> karşılaşma
> mak gibi garip bir duygu vardı içinde bu karmaşa içinde sınava girdim
> ve çıktım!..
> > aaradan iki yıl gibi bir zaman geçti ve ben onun okuduğu bölüme master
> yapmak için baişvurdum.son durumunu merak ediyordum.eğer tesadüfen
> karşılaşırsak konuşma durumu olursa ilişki kurmaktan öte son durumunu
> öğrenmiş olurum diye düşünüyordum
> bu zaman zarfında beni aramadığına göre evli sevgilisiyle melekler gibi
> elele uçuşuyor
> lardır diye yorumluyordum.veya benim dediklerim çıkmıştı ve utancından
> bana dönemi
> yordu.o ayrılıktan bir yıl falan sınra bende evlendim zaten.sınav günü
> pek ortamı hatır
> lamıyorum.etrafıma fazla dikkatlice bakmadım.onunla hem karşılaşmak hem
> karşılaşma
> mak gibi garip bir duygu vardı içinde bu karmaşa içinde sınava girdim
> ve çıktım!..
SENİ BENDEN DAHA İYİ KİM TANIYABİLİRDİ Kİ?.."YA BENİ ÇOK İYİ TANIYORSUNUZ YA DA GÖZLEM GÜCÜNÜZ ÇOK İYİ!"..ELVAN GÜNAY-1989-90.." bu güne kadar tek yaptığım doğru iş aziz nesin'in mektuplarını > türkçe'ye çevirmek oldu!..."..bu sözler,de > ğerlendirme sana ait.evet,zaman zaman seni suçladım,anlamsız > biçimde,senin üzerinde böyle bir hakkım > varmış gibi.iki yıla yakın beraberliğimiz ve tanışıklığımız süresi > içinde ayrılıkların nedeni tamamen tepkiseldi, > nedensiz suçlamalara dayanıyordu.itirazların gülünç ve > komikti,çocukçaydı.bir genç kız gibi değil küçük bir > kız çocuğu gibi yanıtlıyordun,daha doğrusu susuyordun...dün olduğu gibi > bugünlerde,kırk yaşlarında bu > tutumun değişmedi.ben senin neden kötülüğünü,mutsuzluğunu isteyeyim > ki!?....seni sevdiğim için yanlış > yapmaman anlamında uyardım seni,belki dozajı yüksek > oldu,katılırım!...benden ayrıldıktan sonra,bağımızın > kopmamasını,dost-arkadaş olarak devam etmemizi isteyen sendin ben > değil.o yıllarda,kazı çalışmasına git > tin bana bir kart atarak dönüşte görüşmek üzere diyordun.yaz bitti ama > ne senden haber vardı ne de ne > rede olduğundan ve seni merak ettiğim için babana uğradım,dönmüş ve > faaliyetlerine devam ediyordun. > sana nasıl kızdım anlatamam.nihayet kitap fuarına geldin ve ayaküstü > üç-beş dakika konuştuk,yine zaman > sızlıktan rahat olamamaktan bahsedip ayrıldın.hiç değişmemiştin > hiç!..sen benden uzaklaşınca sana bir şey > ler oluyor tanınmaz hale geliyor > canavarlaşıyor,garipleşiyordun,anlaşılmaz bir durum ve psikolojik > açmazla > ra savruluyordun.ve nhayet eve bir mektup gönderdin.işin rengi belli > olmuştu,evli bir adamla ilişkin olmuş > sevgilin olmuştu kazı sırasında," boşluktan olacak,yasaklara karşı > gelmekten...zaten ilişkimiz bitmişti ama sen anlamak istemedin.dost > arkadaş kalalım önerim yanlıştı zaten.artık ortak bir yanımız kalmadı > bu mektu > bu bir veda olarak kabul edebilirsin.."...bana dürüst ve açık > olmamıştın,yoksa istediğin insanla sevgili olabi > lirdin ve bu durum beni zerre kadar ilgilendirmezdi." çok zor > durumdayım evdekilerin haberi yok nasıl açık > layacağımı bilmiyorum?.." üstüne üstlük ilişkilerini kopardığın adama > bana anlatıyor içini döküyordun!..ben > sana ilişkimizin başladığı günden benden ayrıldığın güne ve tekrar > yirmi yıl sonra karşılaştığımızda hiçmi hiç > sana ne yalan söyledim ne de arkandan dolap çevirip senin gibi > davrandım ve ikiyüzlü tavırlar sergiledim. > sana o günlerde tüm bu anlattıklarımı belki çok ağır biçimde kağıda > dökerek sana ilettim ama beni bıraktığın > için değil,davranış bozuklukların için!..peki,yıllar yıllar sonra bana > ne dedin," aaa!..sorma o adamla bera > ber olmakla hayatımın yanlışını yaptığımı anladım..ne safmışım sana da > herşeyi anlatmışım!.."...yaaa!..han > fendi,günaydın!....geç uyandınız maalesef geçmiş olsun!..yaptığın > yanlış keşke bununla kalsaydı keşke!... > doğrulanmak bana birşey kazandırmazdı,sadece beni rahatlatır ve onca > eleştiriyi boşuna yapmadığımı,gö > rüşlerimin doğrulanmasından başka içimi rahatlatan birşey olmazzdı o > kadar.sana karşı bir sorumluluğum > yoktu zaten,ama seni seven bir insan olarak,seni tanıyan,mutsuz olmanı > istemeyen bir insan olarak duyar > lılık duyduğum için seni uyarmıştım o kadar.haklı çıkmam beni > sevindirmedi inan,sadece sana üzüldüm,o günlerde o denli gözün dömüş > mutluluktan başın ters dönmüş ve etrafını görmemek için o denli ısrar > ediyor > doğru yaptığını o denli kızgınlıkla cevaplamıştın ki beni,sevgilin için > beni uyarıyor ve," yüklenme o kadar!.." > demiştin...faaliyetlerinden sonra evli bir sevgili!(!)..gerçekten hiç > ummadığım bir zamanda aşama kaydet > miştin.zaman içinde anlaşıldı ki (biraz geç olsa da) yanlış yapmış ve > oldukça pişman olmuştun sen değil ben > haklı çıkmıştım.tek beni teselli eden bu durumdu.ilk yanlışın bana açık > olmadan bir ilişki kurmuş benim zorla > mamla bu ilişkini açıklamak zorunda kalmış ve ikinci yanlışını > yapmıştın.seri bir katil gibi cinayetlerini işlemeye > devam ediyordun.yıllar yıllar sonra bana açıkladığın düşüncenle > yaptığın yanlışlara kalsaydın keşke!........
YİNE KAYBOLDUN?...SEVİYORSUN OYUN OYNAMAYI!.. "ELLE DE YAZAMAM!.."...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
YİNE KAYBOLDUN?...SEVİYORSUN OYUN OYNAMAYI!..
"ELLE DE YAZAMAM!.."...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
> SEN NEYİNLE DÜŞÜNÜP NEYİNLE YAZIYORSUN ALLAHAŞKINA!?.."
> YAZMAYI,YAZIŞMAYI SEVİYORUZ O KADAR!."...GERİSİ ET VE KAN
> YIĞINI!(!)....
> 30 Mayıs 2010 Pazar, 20:59 tarihinde
> yine kayboldun,seviyorsun oyun oynamayı,aniden kaybolmayı...seviyorsun
> hannibal gibi gemileri yakma
> yı.bu şekilde kaçarak saklanarak kurtulacağını mı zannediyorsun
> sorunlarından?!..açık olacaksın herşey
> den önce,dürüstçe dökeceksin içini.işine geldiği gibi değil,en sonunda
> sıkışınca kusmaycaksın yediklerini,
> içinde biriktirdiklerini.iki yüzlü olmayacksın,yıllar yıllar önce
> tanıdığın bir insanı,bir zamanlar dostluğu ve ar
> kadaşlığı tattığın,paylaştığın bir insanı bin dereden su getirip susuz
> bırakmayacaksın.sorunlarını kendini an
> latıp içini boşalttıktan sonra sırt çevirmeyeceksin
> dostlarına,arkadaşlarına....bu yüzden yalnızsın zaten,bu
> yüzden mutsuzsun!.sen kendini ne kadar saklarsan sakla sorunlarını
> istersen kuzey kutbuna kaldır koy,re
> simlerin ele veriyor
> seni,resimlerin...yüzün,mimiklerin,gülüşün,hüznün,yüzündde gezinen
> çektiklerinin res
> mi seni ele veriyor.istediğin kadar içine sakla ve kalbini sıkı sıkıya
> kapat bana.yıllar yıllar önce de böyle yap
> madın mı,yapmaya çalışmadın mı,ne oldu sonunda?..gittiğin adamı
> anlattın kendini,açmazlarını...bana an
> lattın bana
> duyuyormusuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu!?.
> ve yıllar yıllar sonra pişkin pişkin," aaaaaa!..ne safmışım sana
> herşeyi anlatmışım!.." ....bu denli numarala
> rı çok seviyorsun,saf salak numaraları ve geri dönüp kendini
> eleştiriyormuş havaları,paylaşıyormuşsun tür
> den küçük kurnazlıklar.hani silmiştin beni,hani bana veda
> etmiştin,elveda demiştin ne oldu sonunda nasıl sarıldın o yaz bana
> denize düşmüş gibi!(!)..kızgınlıklarını,mutsuzluklarını bende
> dindirdikten sonra,yine baş
> ladın inkarcılığa," ben küçüktüm o zamanlar!"..vah!..vah!..sen mi aklın
> mı küçüktü acaba!?..ne demişti res
> terasyon hocan," bakıyorsun ama görmüyorsun!."...sen kimi gördün ki
> gerçekleri göresin!?..sen hangi
> olaydan yaşdıklarından ders çıkardın,kendini düzelttin?!..tam aksine
> yanlış üzerine yanlış yaptın ve yine
> beni suçladın," yaklaşımlarıma anlam yüklüyorsun!.." ne yükleyecektim
> peki,ne bekliyordun?!..ben senin gi
> bi sonradan boşaltmıyorum yükümü son an,gemi batmak üzereyken fareler
> gibi!..boşaltıp kaçmıyorum ba
> tırmıyorum gemileri?!..batırdığın bu kaçıncı gemi,kaçıncı?...ve yıllar
> yıllar sonra her batan gemiden sonra
> yine beni suçladın son hızla!..son mektup,son mail," yazmayı yazışmayı
> seviyoruz o kadar!.."....ya öyle
> mi bayan?!..başka?!..geri kalan senin için et yığını!..sen neyinle
> yazıp neyinle düşünüyorsun allahaşkına?.
"ELLE DE YAZAMAM!.."...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
> SEN NEYİNLE DÜŞÜNÜP NEYİNLE YAZIYORSUN ALLAHAŞKINA!?.."
> YAZMAYI,YAZIŞMAYI SEVİYORUZ O KADAR!."...GERİSİ ET VE KAN
> YIĞINI!(!)....
> 30 Mayıs 2010 Pazar, 20:59 tarihinde
> yine kayboldun,seviyorsun oyun oynamayı,aniden kaybolmayı...seviyorsun
> hannibal gibi gemileri yakma
> yı.bu şekilde kaçarak saklanarak kurtulacağını mı zannediyorsun
> sorunlarından?!..açık olacaksın herşey
> den önce,dürüstçe dökeceksin içini.işine geldiği gibi değil,en sonunda
> sıkışınca kusmaycaksın yediklerini,
> içinde biriktirdiklerini.iki yüzlü olmayacksın,yıllar yıllar önce
> tanıdığın bir insanı,bir zamanlar dostluğu ve ar
> kadaşlığı tattığın,paylaştığın bir insanı bin dereden su getirip susuz
> bırakmayacaksın.sorunlarını kendini an
> latıp içini boşalttıktan sonra sırt çevirmeyeceksin
> dostlarına,arkadaşlarına....bu yüzden yalnızsın zaten,bu
> yüzden mutsuzsun!.sen kendini ne kadar saklarsan sakla sorunlarını
> istersen kuzey kutbuna kaldır koy,re
> simlerin ele veriyor
> seni,resimlerin...yüzün,mimiklerin,gülüşün,hüznün,yüzündde gezinen
> çektiklerinin res
> mi seni ele veriyor.istediğin kadar içine sakla ve kalbini sıkı sıkıya
> kapat bana.yıllar yıllar önce de böyle yap
> madın mı,yapmaya çalışmadın mı,ne oldu sonunda?..gittiğin adamı
> anlattın kendini,açmazlarını...bana an
> lattın bana
> duyuyormusuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu!?.
> ve yıllar yıllar sonra pişkin pişkin," aaaaaa!..ne safmışım sana
> herşeyi anlatmışım!.." ....bu denli numarala
> rı çok seviyorsun,saf salak numaraları ve geri dönüp kendini
> eleştiriyormuş havaları,paylaşıyormuşsun tür
> den küçük kurnazlıklar.hani silmiştin beni,hani bana veda
> etmiştin,elveda demiştin ne oldu sonunda nasıl sarıldın o yaz bana
> denize düşmüş gibi!(!)..kızgınlıklarını,mutsuzluklarını bende
> dindirdikten sonra,yine baş
> ladın inkarcılığa," ben küçüktüm o zamanlar!"..vah!..vah!..sen mi aklın
> mı küçüktü acaba!?..ne demişti res
> terasyon hocan," bakıyorsun ama görmüyorsun!."...sen kimi gördün ki
> gerçekleri göresin!?..sen hangi
> olaydan yaşdıklarından ders çıkardın,kendini düzelttin?!..tam aksine
> yanlış üzerine yanlış yaptın ve yine
> beni suçladın," yaklaşımlarıma anlam yüklüyorsun!.." ne yükleyecektim
> peki,ne bekliyordun?!..ben senin gi
> bi sonradan boşaltmıyorum yükümü son an,gemi batmak üzereyken fareler
> gibi!..boşaltıp kaçmıyorum ba
> tırmıyorum gemileri?!..batırdığın bu kaçıncı gemi,kaçıncı?...ve yıllar
> yıllar sonra her batan gemiden sonra
> yine beni suçladın son hızla!..son mektup,son mail," yazmayı yazışmayı
> seviyoruz o kadar!.."....ya öyle
> mi bayan?!..başka?!..geri kalan senin için et yığını!..sen neyinle
> yazıp neyinle düşünüyorsun allahaşkına?.
"EN SEVDİĞİM RESSAM BALTHUS!"..ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008- > DAVİD'İ TANIRMISIN,FR.DEVRİMİNİN ÜNLÜ KIZIL RESSAMINI!?..
DAVİD'İ TANIRMISIN?..
"EN SEVDİĞİM RESSAM BALTHUS!"..ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
> DAVİD'İ TANIRMISIN,FR.DEVRİMİNİN ÜNLÜ KIZIL RESSAMINI!?..'DEĞİŞTİM!'
> DİYEREK KAÇTI FRANSA'DAN,SENİN GİBİ!..OYSA DEĞİŞEN........15 Haziran
> 2010 Salı, 12:12 tarihinde
> senden önce,oligarşi ile savaşıyorduk.çok işimiz vardı
> çooooooooooooooooooooooooooooooooooooook!.
> ne waterloo,ne karataca,ne de yaşanan iç savaşlar....' silah icad oldu
> mertlik bozuldu' dememişmiydi kör
> oğlu.kalmadı işte o zaman, eski savaşların tadı.göğüs göğüse
> çarpışmalar..kalmadı,internet'in çıkışıyla
> herşeyin sanal cam arkasına saklanması gizlenmesi
> gibi.klasizm,modernizm,postmodernizm...yeni yeni çö
> zülüp birbirine karışıyor dünya!(!)...haykırdı bizim general,ingiliz
> sakallı,"mösyö burjuvazi!..buyurun önce siz ateş edin!.."...o gün bu
> gün kınında kılıcımız,namluda duruyor kurşunumuz,bilincimizde
> söylenecek sözü
> müz!..kavgalıyız tanrı ve oligarşi ile,kanlı
> bıçaklı..soğukkanlı...sıcakkanlı...aklına ne tür savaş şekli geliyor
> sa.çok gençtik
> çooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooook!.
> ama,'ben küçüktüm o zamanlar!' diyerek kaçmadık savaş
> meydanından,yalnız bırakmadık arkadaşlarımızı
> sevdiklerimizi faşizmin karşısında.gençtik ama küçük değildik senin
> yalanladığın gibi!.inkarcı,itirafçı...kustuk
> ça kustun,kusturdun kendini,içini dışına çıktı,tersyüz oldun.hiç
> yaşanmamış gibi davrandın geçmişi,'derin ko
> nulara girmeyelim!'...tanımadın beni,tanımamış gibi davrandın bana...ne
> kadar incindim bir bilsen?..ne kadar!?..lanetler yağdırdım
> oligarşiye,seni bana düşman eden bu düzene!.benimle ilk defa internette
> kar
> şılaşmıştın ve hızla,soluksuzca yazışıyorduk,birbirimizin içini
> okurcasına!(!)..eski günlerde olduğu gibi!......
> bana karşı,tanımamış gibi oyun oynuyordun kendince!(!)..david'i
> tanırmısın?!..tanırsın tanır...sanat,resim
> eğitmeni olarak.anlatmışsındır belki onu ve resim anlayışını.nasıl
> tanımazsın,fr.devriminin ünlü kızıl ressamı
> nı!?..ropespierre,arkasından marat öldürülünce ve banyo da öldürülüşünü
> tuvale geçirdikten sonra,halkın
> galeyanından,öfkesinden korkarak,yurtdışına kaçar,'değiştim!'
> diyerek!(!)...napolyon'la yurda tekrar dö
> ner cumhuriyetçi olarak!..sen ne demiştin dönekliğin ile ilgili,"
> öğrencilik yıllarımda kaldı nazım'a hayranlığım.
> şimdi milliyetçilik daha çok heycanlandırıyor beni."...ne kadar çok
> benzerlik var arnızda,ne kadar çok!?.....
> şeriat yanlısı mehmet akif'in cumhuriyetle birlikte sürgünde yaşadığı
> mısır'dan yurda dönerek istiklal marşı
> yazması,milliyetçi olması gibi!(!)...ne kadar benziyorsunuz birbirinize
> ne kadar!?...sende benden önce mut
> lak biliyordun,demokrat-devrimci-aydın
> düşünceyi,evrenselliği,hümanizmayı!..mutlak biliyordun bir kitap
> kurdu olarak,farkındaydın bazı şeylerin!.küçük değildin!(!)...." neden
> böyle oluyor anlamış değilim!?.." di
> yordun...ve boyundan büyük bir maceraya atıldın david gibi!(!)...teptin
> ne varsa geçmişine dair!...evli bir
> adamla açıldın okyanusa...bir yıldız gibi kaydın,kayboldun arkana
> bakmadan bile!.." aferim!.." dedim içim
> den,aferim bizim kıza!..kararlı,başarır mutlaka!..ne yani sen elmayı
> seviyorsun diye,elma da seni sevecek
> değil ya!?...böyle dizeleştirmemişmiydi nazım!?...herşeyi
> biliyordun,herşeyi;özlemi,aşkı,sevdayı,ayrılığı....
> benimle tanıştığın;dostluğu arkadaşlığı!...karşılığında ileri sürdüğün
> aşka karşı,'özel sevgi'yi!?(!).............
> herşeyi tanıyordun
> herşeyi;okuyordun,dinliyordun,seyrediyordun,katılıyordun
> faaliyetlerinle yaşama......
> ve beni nazım'la eleştiriyordun!..biliyordun ne demek olduğunu,bir
> devrimcinin yaşama nasıl bakması ge
> rektiğini...mutluydun,akıllıydın,özveriliydin,paylaşımcıydın o ilk
> zamanlar!....ne olduysa oldu,ayrıldık ya si
> nemadan,koptuk işte o zaman!.zaman aldı bizden intikamını...büyüdün
> birden düşünce yaşiıtım,büyüdün
> birden,ve iddia ediyorum kelimesi kelimesine şöyle geçirdin aklından,"
> birşey olmaz bu bay karamsardan.
> çok bilimsel,deneysel bir adam!.. ..matem elbiselerimi giyerek
> dolaşamam ben bu adamla.tanıdım tamam ye
> ter bu kadar.tattım tadacağımı,aldım alacağımı...ne zaman,nasıl,ne
> şekilde olacağı belli olmayan 'devrim'in
> peşinden koşamam!..dolaşamam onunla boşlukta...bana göre değil bu
> cehennemi sıcaklık...gelemem ben
> sıkıntıya.kuzey kutbuma çekilmek en iyisi,aysberg'ime,tunduralarıma
> dönmek lazım,bana ne lazım,halkın
> mutluluğu,devrim...bana kendi his ve duygularımdan örülü,özel sevgi
> gerek!.."dedin ve yelkenlerini ben
> den habersiz şişirerek yavaş yavaş yol aldın belli etmeden
> bana.olabilir,ayıplamam,neden ayıplayayım ki!?
> biz her zaman,bizimle devam eden veya bizden ayrılan arkadaşlarla her
> zaman açık açık konuşmuşuzdur
> önümüzdeki süreci." ya beni çok iyi tanıyorsunuz veya gözlem gücünüz
> çok fazla.."....halkın içindeydik ve
> sürekli yan yanaydık arkadaşlarla...evet,tanıyorduk,tanımaya
> çalışıyorduk birbirimizi mücadele içinde.göz
> lemleyerek kenetlendik zamanla birbirimize!.işte senin keşfettiğin
> yanım bu!..sokaktaydık,dışarıda..gün ışı
> ğında,soğukta,karda,kışta,iyi günde kötü günde!..kopmadık yarı yolda
> bırakmadık yan yana durmaya ça
> lıştık faşizme karşı!...sekizinci koğuşta,o üstüste konulmuş taşların
> üzerinde,duvar diplerinde,evlerin zula
> köşelerinde;yazıya,afişe,nöbete çıkarken oralarda bekler korurduk
> birbirimizi...o yüksek taşların üzerinde
> otururken kendimizi dağa,dağlara çıkımış gibi hissederdik
> inan!..seninle tanıştığımda,senin yaşındaydık o
> günlerde;onyedi,onsekiz,yirmili yaşlarımızdaydık...herşey ama herşey
> dolup taşmaktaydı( seninle duyum
> sadıklarım gibi)öfke,aşk,sevgi,mücadele...
"EN SEVDİĞİM RESSAM BALTHUS!"..ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
> DAVİD'İ TANIRMISIN,FR.DEVRİMİNİN ÜNLÜ KIZIL RESSAMINI!?..'DEĞİŞTİM!'
> DİYEREK KAÇTI FRANSA'DAN,SENİN GİBİ!..OYSA DEĞİŞEN........15 Haziran
> 2010 Salı, 12:12 tarihinde
> senden önce,oligarşi ile savaşıyorduk.çok işimiz vardı
> çooooooooooooooooooooooooooooooooooooook!.
> ne waterloo,ne karataca,ne de yaşanan iç savaşlar....' silah icad oldu
> mertlik bozuldu' dememişmiydi kör
> oğlu.kalmadı işte o zaman, eski savaşların tadı.göğüs göğüse
> çarpışmalar..kalmadı,internet'in çıkışıyla
> herşeyin sanal cam arkasına saklanması gizlenmesi
> gibi.klasizm,modernizm,postmodernizm...yeni yeni çö
> zülüp birbirine karışıyor dünya!(!)...haykırdı bizim general,ingiliz
> sakallı,"mösyö burjuvazi!..buyurun önce siz ateş edin!.."...o gün bu
> gün kınında kılıcımız,namluda duruyor kurşunumuz,bilincimizde
> söylenecek sözü
> müz!..kavgalıyız tanrı ve oligarşi ile,kanlı
> bıçaklı..soğukkanlı...sıcakkanlı...aklına ne tür savaş şekli geliyor
> sa.çok gençtik
> çooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooooook!.
> ama,'ben küçüktüm o zamanlar!' diyerek kaçmadık savaş
> meydanından,yalnız bırakmadık arkadaşlarımızı
> sevdiklerimizi faşizmin karşısında.gençtik ama küçük değildik senin
> yalanladığın gibi!.inkarcı,itirafçı...kustuk
> ça kustun,kusturdun kendini,içini dışına çıktı,tersyüz oldun.hiç
> yaşanmamış gibi davrandın geçmişi,'derin ko
> nulara girmeyelim!'...tanımadın beni,tanımamış gibi davrandın bana...ne
> kadar incindim bir bilsen?..ne kadar!?..lanetler yağdırdım
> oligarşiye,seni bana düşman eden bu düzene!.benimle ilk defa internette
> kar
> şılaşmıştın ve hızla,soluksuzca yazışıyorduk,birbirimizin içini
> okurcasına!(!)..eski günlerde olduğu gibi!......
> bana karşı,tanımamış gibi oyun oynuyordun kendince!(!)..david'i
> tanırmısın?!..tanırsın tanır...sanat,resim
> eğitmeni olarak.anlatmışsındır belki onu ve resim anlayışını.nasıl
> tanımazsın,fr.devriminin ünlü kızıl ressamı
> nı!?..ropespierre,arkasından marat öldürülünce ve banyo da öldürülüşünü
> tuvale geçirdikten sonra,halkın
> galeyanından,öfkesinden korkarak,yurtdışına kaçar,'değiştim!'
> diyerek!(!)...napolyon'la yurda tekrar dö
> ner cumhuriyetçi olarak!..sen ne demiştin dönekliğin ile ilgili,"
> öğrencilik yıllarımda kaldı nazım'a hayranlığım.
> şimdi milliyetçilik daha çok heycanlandırıyor beni."...ne kadar çok
> benzerlik var arnızda,ne kadar çok!?.....
> şeriat yanlısı mehmet akif'in cumhuriyetle birlikte sürgünde yaşadığı
> mısır'dan yurda dönerek istiklal marşı
> yazması,milliyetçi olması gibi!(!)...ne kadar benziyorsunuz birbirinize
> ne kadar!?...sende benden önce mut
> lak biliyordun,demokrat-devrimci-aydın
> düşünceyi,evrenselliği,hümanizmayı!..mutlak biliyordun bir kitap
> kurdu olarak,farkındaydın bazı şeylerin!.küçük değildin!(!)...." neden
> böyle oluyor anlamış değilim!?.." di
> yordun...ve boyundan büyük bir maceraya atıldın david gibi!(!)...teptin
> ne varsa geçmişine dair!...evli bir
> adamla açıldın okyanusa...bir yıldız gibi kaydın,kayboldun arkana
> bakmadan bile!.." aferim!.." dedim içim
> den,aferim bizim kıza!..kararlı,başarır mutlaka!..ne yani sen elmayı
> seviyorsun diye,elma da seni sevecek
> değil ya!?...böyle dizeleştirmemişmiydi nazım!?...herşeyi
> biliyordun,herşeyi;özlemi,aşkı,sevdayı,ayrılığı....
> benimle tanıştığın;dostluğu arkadaşlığı!...karşılığında ileri sürdüğün
> aşka karşı,'özel sevgi'yi!?(!).............
> herşeyi tanıyordun
> herşeyi;okuyordun,dinliyordun,seyrediyordun,katılıyordun
> faaliyetlerinle yaşama......
> ve beni nazım'la eleştiriyordun!..biliyordun ne demek olduğunu,bir
> devrimcinin yaşama nasıl bakması ge
> rektiğini...mutluydun,akıllıydın,özveriliydin,paylaşımcıydın o ilk
> zamanlar!....ne olduysa oldu,ayrıldık ya si
> nemadan,koptuk işte o zaman!.zaman aldı bizden intikamını...büyüdün
> birden düşünce yaşiıtım,büyüdün
> birden,ve iddia ediyorum kelimesi kelimesine şöyle geçirdin aklından,"
> birşey olmaz bu bay karamsardan.
> çok bilimsel,deneysel bir adam!.. ..matem elbiselerimi giyerek
> dolaşamam ben bu adamla.tanıdım tamam ye
> ter bu kadar.tattım tadacağımı,aldım alacağımı...ne zaman,nasıl,ne
> şekilde olacağı belli olmayan 'devrim'in
> peşinden koşamam!..dolaşamam onunla boşlukta...bana göre değil bu
> cehennemi sıcaklık...gelemem ben
> sıkıntıya.kuzey kutbuma çekilmek en iyisi,aysberg'ime,tunduralarıma
> dönmek lazım,bana ne lazım,halkın
> mutluluğu,devrim...bana kendi his ve duygularımdan örülü,özel sevgi
> gerek!.."dedin ve yelkenlerini ben
> den habersiz şişirerek yavaş yavaş yol aldın belli etmeden
> bana.olabilir,ayıplamam,neden ayıplayayım ki!?
> biz her zaman,bizimle devam eden veya bizden ayrılan arkadaşlarla her
> zaman açık açık konuşmuşuzdur
> önümüzdeki süreci." ya beni çok iyi tanıyorsunuz veya gözlem gücünüz
> çok fazla.."....halkın içindeydik ve
> sürekli yan yanaydık arkadaşlarla...evet,tanıyorduk,tanımaya
> çalışıyorduk birbirimizi mücadele içinde.göz
> lemleyerek kenetlendik zamanla birbirimize!.işte senin keşfettiğin
> yanım bu!..sokaktaydık,dışarıda..gün ışı
> ğında,soğukta,karda,kışta,iyi günde kötü günde!..kopmadık yarı yolda
> bırakmadık yan yana durmaya ça
> lıştık faşizme karşı!...sekizinci koğuşta,o üstüste konulmuş taşların
> üzerinde,duvar diplerinde,evlerin zula
> köşelerinde;yazıya,afişe,nöbete çıkarken oralarda bekler korurduk
> birbirimizi...o yüksek taşların üzerinde
> otururken kendimizi dağa,dağlara çıkımış gibi hissederdik
> inan!..seninle tanıştığımda,senin yaşındaydık o
> günlerde;onyedi,onsekiz,yirmili yaşlarımızdaydık...herşey ama herşey
> dolup taşmaktaydı( seninle duyum
> sadıklarım gibi)öfke,aşk,sevgi,mücadele...
RESİMLERİNİ ADLİ TIP UZMANI GİBİ İNCELİYORDUM!(!)... "AAA!..O RESMİMİ ÇOK SEVERİM MAKYAJIMA DİKKAT EDERKENDİME BAKARIM!"...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
RESİMLERİNİ ADLİ TIP UZMANI GİBİ İNCELİYORDUM!(!)...
"AAA!..O RESMİMİ ÇOK SEVERİM MAKYAJIMA DİKKAT EDERKENDİME BAKARIM!"...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
> resimlerini adli tıp otopsi uzmanı gibi inceliyordum!(!)...mutlu
> görünüyordu ama mutsuz
> du bizim kitapkurdu!...veya ben onun mutsuzluğuna inandırmıştım
> kendimi?...fal bakar
> gibi bakıyordum resimlerine derinlemesine!...yanılmadım!...gözlemlerim
> doğru çıkmıştı.
> mailleşmeye başlar başlamaz sanat/kültür üzerinden yaşamını anlatmaya
> başladı bana.
> "internetten tanıştığım bir insanla evlendim ne yani asosyal mi
> oluyorum şimdi?.."
> (2008)....1991'de kazı dönüşü şöyle yazmıştı bana,.."kazıda aradığımı bula
> madım.boşluktan veya yasaklara karşı gelmekten olacak birisiyle
> ilişkişkim oldu adam
> evli.evin haberi yok henüz zor durumdayım!.."..(1991)...ne kadar benziyordu
> yaşadıkları onca sene aradan sonra....
> bizim kurnaz tilkiyi(2008)bir internet sayfasında ressam biyografileri
> yazarken buldum
> google'den tararken...facebook adresini buldum resim albümünü inceledim
> doğum ön
> cesi ve doğum sonrası....üniversite resimleri,eşi ile göründüğü bir iki
> resmi...kilolu bir
> adam...kocasının yanında şahin pençesinde serçe gibi duruyordu bizim
> kitapkurdu.an
> cak bu denli zıt olabilirdi iki insan fiziki anlamda
> birbirine!(!)...özel sevgiyi yakalamış bi
> zim kitapkurdu diye geçirdim içimden gülümseyerek!...
> *
>
> bana anlatmak istemişte ben anlamak istememiştim.!(!)...zaman
> kazanmaktı kendince..
> aptal karga/kurnaz tilki düetini şakıyorduk beraberce!(!)...hiç
> yıkanılırmıydı akan suda iki
> kere?...ben zokayı yemiş ağzımdaki peyniri bizim kitapkurdu'na
> kaptırmıştım böylece!... bir kart atarak kazıya gitti bizim
> kitapkurdu,...kazıya gidiyorum dönüşte görüşürüz!..
> (1991)....alık karga bekledi durdu o yaz boyu kitapkurdu'nu!...ne gelen
> vardı ne giden?..kurnaz tilki çoktan paylaşmıştı peyniri sevgilisiyle!(!)..
"AAA!..O RESMİMİ ÇOK SEVERİM MAKYAJIMA DİKKAT EDERKENDİME BAKARIM!"...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
> resimlerini adli tıp otopsi uzmanı gibi inceliyordum!(!)...mutlu
> görünüyordu ama mutsuz
> du bizim kitapkurdu!...veya ben onun mutsuzluğuna inandırmıştım
> kendimi?...fal bakar
> gibi bakıyordum resimlerine derinlemesine!...yanılmadım!...gözlemlerim
> doğru çıkmıştı.
> mailleşmeye başlar başlamaz sanat/kültür üzerinden yaşamını anlatmaya
> başladı bana.
> "internetten tanıştığım bir insanla evlendim ne yani asosyal mi
> oluyorum şimdi?.."
> (2008)....1991'de kazı dönüşü şöyle yazmıştı bana,.."kazıda aradığımı bula
> madım.boşluktan veya yasaklara karşı gelmekten olacak birisiyle
> ilişkişkim oldu adam
> evli.evin haberi yok henüz zor durumdayım!.."..(1991)...ne kadar benziyordu
> yaşadıkları onca sene aradan sonra....
> bizim kurnaz tilkiyi(2008)bir internet sayfasında ressam biyografileri
> yazarken buldum
> google'den tararken...facebook adresini buldum resim albümünü inceledim
> doğum ön
> cesi ve doğum sonrası....üniversite resimleri,eşi ile göründüğü bir iki
> resmi...kilolu bir
> adam...kocasının yanında şahin pençesinde serçe gibi duruyordu bizim
> kitapkurdu.an
> cak bu denli zıt olabilirdi iki insan fiziki anlamda
> birbirine!(!)...özel sevgiyi yakalamış bi
> zim kitapkurdu diye geçirdim içimden gülümseyerek!...
> *
>
> bana anlatmak istemişte ben anlamak istememiştim.!(!)...zaman
> kazanmaktı kendince..
> aptal karga/kurnaz tilki düetini şakıyorduk beraberce!(!)...hiç
> yıkanılırmıydı akan suda iki
> kere?...ben zokayı yemiş ağzımdaki peyniri bizim kitapkurdu'na
> kaptırmıştım böylece!... bir kart atarak kazıya gitti bizim
> kitapkurdu,...kazıya gidiyorum dönüşte görüşürüz!..
> (1991)....alık karga bekledi durdu o yaz boyu kitapkurdu'nu!...ne gelen
> vardı ne giden?..kurnaz tilki çoktan paylaşmıştı peyniri sevgilisiyle!(!)..
HAPİSHANE VE AŞKIM!... "YAZDIKLARINIZ BELGE NİTELİĞİNDE MUTLAKA YAYINLANMALI UMARIM BİR GÜN YAYINLANIR!.."...ELVAN GÜNAY-1989-90-
HAPİSHANE VE AŞKIM!...
"YAZDIKLARINIZ BELGE NİTELİĞİNDE MUTLAKA YAYINLANMALI UMARIM BİR GÜN YAYINLANIR!.."...ELVAN GÜNAY-1989-90-
> zaten seni benimle tanışman,içine düştüğün çelişkili durumu kendince
> yorumlayama
> man çözüm üretememen yıktı....ne sizden önce ne sizden sonra bir
> erkekle bu denli dostluğu ve arkadaşlığı paylaşmadım neden böyle oluyor
> anlamış değilim?..
> (1989)...çölde kıblesini arayan müslüman gibi kabeni kaybetmiştin
> sanki?!(!)..neden
> böyle oluyor anlamış değilim?...kararsızlığından kararmıştın rotanı
> şaşırmıştın o günler
> de!...benim sana bir gelecek sunmam mümkün değildi o günlerde,ne
> yapabilirdim ki?..
> yenilmiş bir devrimci!...işsiz güçsüz!..bende yıllar yıllar önce
> devrimci mücadele için çıktığım evime tahliyeden sonra kös kös dönmüş
> ve yaşamımı yeniden kurmak için ka
> nat çırpıyordum açık denizde.sen ise ana kucağında okuluna gidip
> geliyordun annenin el
> harçlığıyla.ne de olsa güvencedeydin okulunu bitirene kadar seni
> besleyip büyütecek sı
> ğınacak bir evin vardı.benim ise sadece düşüncelerim!...sosyalizme
> inancım!..devrime
> olan bağlılığım!...yıllarca içeride bunun için yatmışt(ık)ım!..senin
> yaşlarındaydım o gün
> lerde devrimci mücadeleye katılduığımız günlerde.hani sen dedin
> ya?...neden böyle olu
> yor anlamış değilim?...bizde,neden bu eşitsilik bu yoksulluk sömürü
> diyerek soru sorma
> ya başlamıştık kendi kendimize?...sana o soruyu ben sordurtmuştum bize
> de o günkü koşullar,yaşadıklarımız ve okuduğumuz kitaplar sordurtmuştu
> 'neden' sorusunu,ne yap
> malı?...sen tanıştığımızda henüz başındaydın yolun!...bizimkiler
> altmışsekizli...apolitik ye
> tiştirdiler beni!...(2008)...
> çoktan unutmuştum ben seni...silmiştim iz kalmamacasına...bilinç
> silgimle,bastıra bastı
> ra!..bana yazdığın mektupları dahi unutmuştum,hapishane mektuplarımla
> beraber sa
> rıp sarmalamış kaldırmıştım senin gibi...(paketleyip kaldırdım
> maltepe'de ki evde duru
> yor!..(2008-...) eski bir çantanın içinde kuzu kuzu yatıyorlardı yanya
> na(!)hapishane ve aşkım!..
"YAZDIKLARINIZ BELGE NİTELİĞİNDE MUTLAKA YAYINLANMALI UMARIM BİR GÜN YAYINLANIR!.."...ELVAN GÜNAY-1989-90-
> zaten seni benimle tanışman,içine düştüğün çelişkili durumu kendince
> yorumlayama
> man çözüm üretememen yıktı....ne sizden önce ne sizden sonra bir
> erkekle bu denli dostluğu ve arkadaşlığı paylaşmadım neden böyle oluyor
> anlamış değilim?..
> (1989)...çölde kıblesini arayan müslüman gibi kabeni kaybetmiştin
> sanki?!(!)..neden
> böyle oluyor anlamış değilim?...kararsızlığından kararmıştın rotanı
> şaşırmıştın o günler
> de!...benim sana bir gelecek sunmam mümkün değildi o günlerde,ne
> yapabilirdim ki?..
> yenilmiş bir devrimci!...işsiz güçsüz!..bende yıllar yıllar önce
> devrimci mücadele için çıktığım evime tahliyeden sonra kös kös dönmüş
> ve yaşamımı yeniden kurmak için ka
> nat çırpıyordum açık denizde.sen ise ana kucağında okuluna gidip
> geliyordun annenin el
> harçlığıyla.ne de olsa güvencedeydin okulunu bitirene kadar seni
> besleyip büyütecek sı
> ğınacak bir evin vardı.benim ise sadece düşüncelerim!...sosyalizme
> inancım!..devrime
> olan bağlılığım!...yıllarca içeride bunun için yatmışt(ık)ım!..senin
> yaşlarındaydım o gün
> lerde devrimci mücadeleye katılduığımız günlerde.hani sen dedin
> ya?...neden böyle olu
> yor anlamış değilim?...bizde,neden bu eşitsilik bu yoksulluk sömürü
> diyerek soru sorma
> ya başlamıştık kendi kendimize?...sana o soruyu ben sordurtmuştum bize
> de o günkü koşullar,yaşadıklarımız ve okuduğumuz kitaplar sordurtmuştu
> 'neden' sorusunu,ne yap
> malı?...sen tanıştığımızda henüz başındaydın yolun!...bizimkiler
> altmışsekizli...apolitik ye
> tiştirdiler beni!...(2008)...
> çoktan unutmuştum ben seni...silmiştim iz kalmamacasına...bilinç
> silgimle,bastıra bastı
> ra!..bana yazdığın mektupları dahi unutmuştum,hapishane mektuplarımla
> beraber sa
> rıp sarmalamış kaldırmıştım senin gibi...(paketleyip kaldırdım
> maltepe'de ki evde duru
> yor!..(2008-...) eski bir çantanın içinde kuzu kuzu yatıyorlardı yanya
> na(!)hapishane ve aşkım!..
SENİN YAŞLARINDAYDIK O ZAMAM!.. "LİSEDEN ARKADAŞLAR HALA KUR YAPARLAR BANA!".2008-
SENİN YAŞLARINDAYDIK O ZAMAM!..
"LİSEDEN ARKADAŞLAR HALA KUR YAPARLAR BANA!"-2008-
> "sürekli acı veren ben oldum yükselen burcum akrep..."..(2008)...sen
> acı verme zehirleme hakkını kullandın sıra bende!.....nazım'ın
> insanlığa o ünlü çağrısını
> anımsa,...hoşgeldin bebek..yaşama msırası sende!...acı verme,canını
> yakma,acıtma sı
> rası bende artık!...bak nasıl acı verilirmiş,nasıl zehirlenirmiş
> insan?...önce elime keskin
> bir neşter alacağım ve kalbini açacağım bir cerrah kıvraklığı
> ile...bana yazdıklarınızla o
> ünlü yazarlarların sevgililerine yazdıklarını çoktan geçtiniz!..(elvan
> günay-1990)...baka
> cağım iz kalmışmı yazdıklarımdan?...açık kalp ameliyatı olacak kanlı
> canlı!(!)...eğer iz
> kalmışsa kalbinde yazdıklarımdan o günden bu güne kazıyacağım iz
> kalmamacasına!...
> korkma!..acımayacak...sonra beynini açacağım senin!...o,ceviziçine
> benzeyen girift et
> parçasını..."yazdıklarınız belge niteliğinde mutlaka
> yayınlanmalı...tekrar tekrar okumalı
> yım beynime kazımalıyım!..."..(1990)...bakacağım o beyaz kıvrım kıvrım et
> parçasının her kıvrımına...bakalım iz kalmış mı yazdıklarımdan,anlatmak
> istediklerim
> den?...canını acıtmadan kazıyacağım,canın yanacak tabi fiziksel
> değil,ruhen!...
> *
> annen yönlendiriyordu seni o günlerde tanıştığımızda,annenin
> faşizmi!(!)...sinemada ba
> banla aramız iyiydi uyuşuyorduk onunla.hava almaya dışarıya çıktığım
> bir gün sigara içip döndüğümde sinemanın kitap reyonuna sen kitaplara
> bakıyor ve alacağın kitapları seçiyordun dalgınlıkla.erken gelen sinema
> müşterisi zannettim önce sonra sen tanıştır
> dın beni kendinle,....."sinema müdürünün kızıyım merhaba!..."..o kısa
> andı bizi birbirimize
> bağlayan yıllarca,yıllarca kopmamacasına!...ve alacağın kitapları alıp
> çıktın yukarıya.erte
> si gün baban,.."hoca!..bizim kız teşekkür ediyor sana çok indirim yaptı
> diyor!...annesi
> yurtdışında biriki haftalığına eğitim için çıktı sıkılmasın evde diye
> yanımda getiriyorum
> çok düşkündür annesine!..."..ilk istihbarat biligilerin bu şekilde
> ulaşmıştı elime.yirmili yaş
> lardaydın o günlerde.benim ve arkadaşlarım gibi. devrimci mücadeleye
> katıldığımız bir
> yandan da üniversiteye gitmeye çalıştığımız faşist işgalleri kırmak ve
> faşizmle mücadele
> ettiğimiz o gözükara günlerimiz geldi aklım aklıma!...
"LİSEDEN ARKADAŞLAR HALA KUR YAPARLAR BANA!"-2008-
> "sürekli acı veren ben oldum yükselen burcum akrep..."..(2008)...sen
> acı verme zehirleme hakkını kullandın sıra bende!.....nazım'ın
> insanlığa o ünlü çağrısını
> anımsa,...hoşgeldin bebek..yaşama msırası sende!...acı verme,canını
> yakma,acıtma sı
> rası bende artık!...bak nasıl acı verilirmiş,nasıl zehirlenirmiş
> insan?...önce elime keskin
> bir neşter alacağım ve kalbini açacağım bir cerrah kıvraklığı
> ile...bana yazdıklarınızla o
> ünlü yazarlarların sevgililerine yazdıklarını çoktan geçtiniz!..(elvan
> günay-1990)...baka
> cağım iz kalmışmı yazdıklarımdan?...açık kalp ameliyatı olacak kanlı
> canlı!(!)...eğer iz
> kalmışsa kalbinde yazdıklarımdan o günden bu güne kazıyacağım iz
> kalmamacasına!...
> korkma!..acımayacak...sonra beynini açacağım senin!...o,ceviziçine
> benzeyen girift et
> parçasını..."yazdıklarınız belge niteliğinde mutlaka
> yayınlanmalı...tekrar tekrar okumalı
> yım beynime kazımalıyım!..."..(1990)...bakacağım o beyaz kıvrım kıvrım et
> parçasının her kıvrımına...bakalım iz kalmış mı yazdıklarımdan,anlatmak
> istediklerim
> den?...canını acıtmadan kazıyacağım,canın yanacak tabi fiziksel
> değil,ruhen!...
> *
> annen yönlendiriyordu seni o günlerde tanıştığımızda,annenin
> faşizmi!(!)...sinemada ba
> banla aramız iyiydi uyuşuyorduk onunla.hava almaya dışarıya çıktığım
> bir gün sigara içip döndüğümde sinemanın kitap reyonuna sen kitaplara
> bakıyor ve alacağın kitapları seçiyordun dalgınlıkla.erken gelen sinema
> müşterisi zannettim önce sonra sen tanıştır
> dın beni kendinle,....."sinema müdürünün kızıyım merhaba!..."..o kısa
> andı bizi birbirimize
> bağlayan yıllarca,yıllarca kopmamacasına!...ve alacağın kitapları alıp
> çıktın yukarıya.erte
> si gün baban,.."hoca!..bizim kız teşekkür ediyor sana çok indirim yaptı
> diyor!...annesi
> yurtdışında biriki haftalığına eğitim için çıktı sıkılmasın evde diye
> yanımda getiriyorum
> çok düşkündür annesine!..."..ilk istihbarat biligilerin bu şekilde
> ulaşmıştı elime.yirmili yaş
> lardaydın o günlerde.benim ve arkadaşlarım gibi. devrimci mücadeleye
> katıldığımız bir
> yandan da üniversiteye gitmeye çalıştığımız faşist işgalleri kırmak ve
> faşizmle mücadele
> ettiğimiz o gözükara günlerimiz geldi aklım aklıma!...
HAZIRLAN!..SENİ ALMAYA GELİYORUM!... "BİZİM SOKAK KARANLIK OLUR O SAATLERDE!"...ELVAN GÜNAY/1989-90...
HAZIRLAN!..SENİ ALMAYA GELİYORUM!...
"BİZİM SOKAK KARANLIK OLUR O SAATLERDE!"...ELVAN GÜNAY/1989-90...
1991-2008...çok zor bulmuştum seni onca sene sonra ve aniden seni kaybetmek çıl
dırttı beni delirdim sanki.biliyordum benim hakkımdaki düşüncelerini.istediğim seni
tekrar kazanmaktı düşünsel olarak.his ve duygu olarak zaten kapanmıştı o defter....
sadece sana geçmişte nasıl açık açık his ve duygularımı yazdıysam sana yaşamsal
birliktelik teklif ettiysem,2008 yazında da sana olan duygularımın de...ğişmediğini yaz
dım biliyorsun ve bu anlamda sana tek bir baskı ve anımsatma veya senin benim hakkımda ne düşündüğünü sormadım bile!..yine sen açıklama yaptın kısaca:."sürek
li acı veren ben oldum yükselen burcum akrep!..derin konulara girmeyelim!.."..(2008)....o internet kazası sonucu artık yazışmamız zorunlu olarak kesi
lince eski taktiklere başvurdum sana mektuplar yazdım.amacım kopmamaktı,düşün
sel/kültürel anlamda aramızda bir bağ olsun istiyordum ve bir tartışma konusuna başlamıştık ki umulmadık bir olay herşeyi berbat etti!...bu kaza sonucu adeta delirdim kendime gelemedim ve sana mektuplaşalım önerimi sundum.sana yazdı
ğım mektuplarda önüne geçilemez biçimde his ve duygularıma hakim olamadığımı
çok iyi biliyorum ama kesinlikle bu anlamda bir dayatma içermediğinden de emindim
sen son mailinde yaşamına ilişkin,kocana ilişkin(evlilik) birçok itiraflarda bulundun ve
bana da suçlama içinde oldun.kendini olimpos dağında eros/helen falan zannettin!(!)
..."anlam yüklüyorsun yaklaşımlarıma.kaçamak yaptığımızı,gizlice yazıştığımızı ima ediyorsun!..elle de yazamam!..lütfen!..."..(2008)....
hazırlan!..seni almaya geliyorum!..şiirimi kocan facebook'ta afişe etti,ayağa kaldırdı her
kesi!..kocan,arkadaşlarına ihbar etti beni...hazırlan!..seni almaya geliyorum!...şiirim
le!...oysa bir şiir dizesiydi,sana bir zamanlar yazdıklarımdan farksızdı.sadece zaman farkı vardı o kadar!...küçük bir şiirdi...hazırlan!..seni almaya geliyorum!...yanına bir
şey almana gerek yok!..üzerine alındın madam!(!)......rahatın kaçtı birdenbire!..ne
den?...harf,kelime bu!...durduramazsın!...sen değilmiydin (1990)'da,.."mektubunuzda
şiirimsi cümleler var!..izniniz olmadan şiirleştirdim onları bakalım beğenecekmisiniz?
şimdi diyeceksiniz ki,sana onca şiir yazdım bula bula bunları mı buldun.alınmayın!. si
zin yazdığınız bütün şiirleri beğeniyorum!.."..(1990)...peki?..buna neden
kızdı anlayamadım?..ne kötülüğü vardı bu şiirin kocan jurnalledi sağa/sola
yaydı padişah fermanı gibi!(!)...ihbar etti?...
1991-2008...çok zor bulmuştum seni onca sene sonra ve aniden seni kaybetmek çıl
dırttı beni delirdim sanki.biliyordum benim hakkımdaki düşüncelerini.istediğim seni
tekrar kazanmaktı düşünsel olarak.his ve duygu olarak zaten kapanmıştı o defter....
sadece sana geçmişte nasıl açık açık his ve duygularımı yazdıysam sana yaşamsal
birliktelik teklif ettiysem,2008 yazında da sana olan duygularımın de...ğişmediğini yaz
dım biliyorsun ve bu anlamda sana tek bir baskı ve anımsatma veya senin benim hakkımda ne düşündüğünü sormadım bile!..yine sen açıklama yaptın kısaca:."sürek
li acı veren ben oldum yükselen burcum akrep!..derin konulara girmeyelim!.."..(2008)....o internet kazası sonucu artık yazışmamız zorunlu olarak kesi
lince eski taktiklere başvurdum sana mektuplar yazdım.amacım kopmamaktı,düşün
sel/kültürel anlamda aramızda bir bağ olsun istiyordum ve bir tartışma konusuna başlamıştık ki umulmadık bir olay herşeyi berbat etti!...bu kaza sonucu adeta delirdim kendime gelemedim ve sana mektuplaşalım önerimi sundum.sana yazdı
ğım mektuplarda önüne geçilemez biçimde his ve duygularıma hakim olamadığımı
çok iyi biliyorum ama kesinlikle bu anlamda bir dayatma içermediğinden de emindim
sen son mailinde yaşamına ilişkin,kocana ilişkin(evlilik) birçok itiraflarda bulundun ve
bana da suçlama içinde oldun.kendini olimpos dağında eros/helen falan zannettin!(!)
..."anlam yüklüyorsun yaklaşımlarıma.kaçamak yaptığımızı,gizlice yazıştığımızı ima ediyorsun!..elle de yazamam!..lütfen!..."..(2008)....
hazırlan!..seni almaya geliyorum!..şiirimi kocan facebook'ta afişe etti,ayağa kaldırdı her
kesi!..kocan,arkadaşlarına ihbar etti beni...hazırlan!..seni almaya geliyorum!...şiirim
le!...oysa bir şiir dizesiydi,sana bir zamanlar yazdıklarımdan farksızdı.sadece zaman farkı vardı o kadar!...küçük bir şiirdi...hazırlan!..seni almaya geliyorum!...yanına bir
şey almana gerek yok!..üzerine alındın madam!(!)......rahatın kaçtı birdenbire!..ne
den?...harf,kelime bu!...durduramazsın!...sen değilmiydin (1990)'da,.."mektubunuzda
şiirimsi cümleler var!..izniniz olmadan şiirleştirdim onları bakalım beğenecekmisiniz?
şimdi diyeceksiniz ki,sana onca şiir yazdım bula bula bunları mı buldun.alınmayın!. si
zin yazdığınız bütün şiirleri beğeniyorum!.."..(1990)...peki?..buna neden
kızdı anlayamadım?..ne kötülüğü vardı bu şiirin kocan jurnalledi sağa/sola
yaydı padişah fermanı gibi!(!)...ihbar etti?...
"BİZİM SOKAK KARANLIK OLUR O SAATLERDE!"...ELVAN GÜNAY/1989-90...
1991-2008...çok zor bulmuştum seni onca sene sonra ve aniden seni kaybetmek çıl
dırttı beni delirdim sanki.biliyordum benim hakkımdaki düşüncelerini.istediğim seni
tekrar kazanmaktı düşünsel olarak.his ve duygu olarak zaten kapanmıştı o defter....
sadece sana geçmişte nasıl açık açık his ve duygularımı yazdıysam sana yaşamsal
birliktelik teklif ettiysem,2008 yazında da sana olan duygularımın de...ğişmediğini yaz
dım biliyorsun ve bu anlamda sana tek bir baskı ve anımsatma veya senin benim hakkımda ne düşündüğünü sormadım bile!..yine sen açıklama yaptın kısaca:."sürek
li acı veren ben oldum yükselen burcum akrep!..derin konulara girmeyelim!.."..(2008)....o internet kazası sonucu artık yazışmamız zorunlu olarak kesi
lince eski taktiklere başvurdum sana mektuplar yazdım.amacım kopmamaktı,düşün
sel/kültürel anlamda aramızda bir bağ olsun istiyordum ve bir tartışma konusuna başlamıştık ki umulmadık bir olay herşeyi berbat etti!...bu kaza sonucu adeta delirdim kendime gelemedim ve sana mektuplaşalım önerimi sundum.sana yazdı
ğım mektuplarda önüne geçilemez biçimde his ve duygularıma hakim olamadığımı
çok iyi biliyorum ama kesinlikle bu anlamda bir dayatma içermediğinden de emindim
sen son mailinde yaşamına ilişkin,kocana ilişkin(evlilik) birçok itiraflarda bulundun ve
bana da suçlama içinde oldun.kendini olimpos dağında eros/helen falan zannettin!(!)
..."anlam yüklüyorsun yaklaşımlarıma.kaçamak yaptığımızı,gizlice yazıştığımızı ima ediyorsun!..elle de yazamam!..lütfen!..."..(2008)....
hazırlan!..seni almaya geliyorum!..şiirimi kocan facebook'ta afişe etti,ayağa kaldırdı her
kesi!..kocan,arkadaşlarına ihbar etti beni...hazırlan!..seni almaya geliyorum!...şiirim
le!...oysa bir şiir dizesiydi,sana bir zamanlar yazdıklarımdan farksızdı.sadece zaman farkı vardı o kadar!...küçük bir şiirdi...hazırlan!..seni almaya geliyorum!...yanına bir
şey almana gerek yok!..üzerine alındın madam!(!)......rahatın kaçtı birdenbire!..ne
den?...harf,kelime bu!...durduramazsın!...sen değilmiydin (1990)'da,.."mektubunuzda
şiirimsi cümleler var!..izniniz olmadan şiirleştirdim onları bakalım beğenecekmisiniz?
şimdi diyeceksiniz ki,sana onca şiir yazdım bula bula bunları mı buldun.alınmayın!. si
zin yazdığınız bütün şiirleri beğeniyorum!.."..(1990)...peki?..buna neden
kızdı anlayamadım?..ne kötülüğü vardı bu şiirin kocan jurnalledi sağa/sola
yaydı padişah fermanı gibi!(!)...ihbar etti?...
1991-2008...çok zor bulmuştum seni onca sene sonra ve aniden seni kaybetmek çıl
dırttı beni delirdim sanki.biliyordum benim hakkımdaki düşüncelerini.istediğim seni
tekrar kazanmaktı düşünsel olarak.his ve duygu olarak zaten kapanmıştı o defter....
sadece sana geçmişte nasıl açık açık his ve duygularımı yazdıysam sana yaşamsal
birliktelik teklif ettiysem,2008 yazında da sana olan duygularımın de...ğişmediğini yaz
dım biliyorsun ve bu anlamda sana tek bir baskı ve anımsatma veya senin benim hakkımda ne düşündüğünü sormadım bile!..yine sen açıklama yaptın kısaca:."sürek
li acı veren ben oldum yükselen burcum akrep!..derin konulara girmeyelim!.."..(2008)....o internet kazası sonucu artık yazışmamız zorunlu olarak kesi
lince eski taktiklere başvurdum sana mektuplar yazdım.amacım kopmamaktı,düşün
sel/kültürel anlamda aramızda bir bağ olsun istiyordum ve bir tartışma konusuna başlamıştık ki umulmadık bir olay herşeyi berbat etti!...bu kaza sonucu adeta delirdim kendime gelemedim ve sana mektuplaşalım önerimi sundum.sana yazdı
ğım mektuplarda önüne geçilemez biçimde his ve duygularıma hakim olamadığımı
çok iyi biliyorum ama kesinlikle bu anlamda bir dayatma içermediğinden de emindim
sen son mailinde yaşamına ilişkin,kocana ilişkin(evlilik) birçok itiraflarda bulundun ve
bana da suçlama içinde oldun.kendini olimpos dağında eros/helen falan zannettin!(!)
..."anlam yüklüyorsun yaklaşımlarıma.kaçamak yaptığımızı,gizlice yazıştığımızı ima ediyorsun!..elle de yazamam!..lütfen!..."..(2008)....
hazırlan!..seni almaya geliyorum!..şiirimi kocan facebook'ta afişe etti,ayağa kaldırdı her
kesi!..kocan,arkadaşlarına ihbar etti beni...hazırlan!..seni almaya geliyorum!...şiirim
le!...oysa bir şiir dizesiydi,sana bir zamanlar yazdıklarımdan farksızdı.sadece zaman farkı vardı o kadar!...küçük bir şiirdi...hazırlan!..seni almaya geliyorum!...yanına bir
şey almana gerek yok!..üzerine alındın madam!(!)......rahatın kaçtı birdenbire!..ne
den?...harf,kelime bu!...durduramazsın!...sen değilmiydin (1990)'da,.."mektubunuzda
şiirimsi cümleler var!..izniniz olmadan şiirleştirdim onları bakalım beğenecekmisiniz?
şimdi diyeceksiniz ki,sana onca şiir yazdım bula bula bunları mı buldun.alınmayın!. si
zin yazdığınız bütün şiirleri beğeniyorum!.."..(1990)...peki?..buna neden
kızdı anlayamadım?..ne kötülüğü vardı bu şiirin kocan jurnalledi sağa/sola
yaydı padişah fermanı gibi!(!)...ihbar etti?...
HIZ ALMAYA BAŞALMIŞTIK Kİ...2008... "ÇOK HIZLI YAŞADIK!"..ELVAN GÜNAY-1989/90 hazırlan!...seni almaya geliyorum!...şiirimi bahane ederek,bu şiirle sana sarkıntılık yaptığımı ve tacizde bulunduğumu kocan yaydı facebook'ta....oysa 2008 yazında yüzelli mail (sen saymıştın) boyunca yazıştık seninle.mutsuz olduğun her satırında belli olan yazışmalarını kullanıp sana bazı şeyler,bazı tekliflerde buluna mazmıydım veya görüşelim gibi?...mailimi cevaplayarak yazışmak isteyen sendin,is teyerek ve heycanla yazıştın benimle.anımsarsan önce tanımamazlıktan geldin,sanki ilk defa karşılalşıyormuşuz o an tanışmışız gibi!(!)..ben kaldırınca perdeyi rahatladın ve,..".böylesi daha iyi oldu!.."..dedin.. (2008) mailler boyunca dışarı attın kendini.sürekli üniversiteden araştırma konularından okulun olumsuzlukların dan ve onca donamınının olmasına rağmen değerinin bilinmemesinden bahsettin durdun,yakındın üniv.yönetiminden,bölümden!...hatta,bana sordun fikir danıştın bu olumsuzluklardan kurtulmak için,...ne yapmalıyım sence?...ve tartışmaya başladı ğımız senin sorunla ısınmaya çalıştığımız konu,.."milli resim denilince ne anlıyorsun?." birkaç mail karşılıklı yazdık ve sen ikna olmamıştın ki,..."kafa patlatmaya devam o za man!.."...cümlen geldi....hız almaya başlamıştık ki geçmişte olduğu gibi,bir internet kazası ile bitti yazışma larımız!...
HIZ ALMAYA BAŞALMIŞTIK Kİ...2008...
"ÇOK HIZLI YAŞADIK!"..ELVAN GÜNAY-1989/90
hazırlan!...seni almaya geliyorum!...şiirimi bahane ederek,bu şiirle sana sarkıntılık yaptığımı ve tacizde bulunduğumu kocan yaydı facebook'ta....oysa 2008
yazında yüzelli mail (sen saymıştın) boyunca yazıştık seninle.mutsuz olduğun her satırında belli olan yazışmalarını kullanıp sana bazı şeyler,bazı tekliflerde buluna
mazmıydım veya görüşelim gibi?...mailimi cevaplayarak yazışmak isteyen sendin,is
teyerek ve heycanla yazıştın benimle.anımsarsan önce tanımamazlıktan geldin,sanki
ilk defa karşılalşıyormuşuz o an tanışmışız gibi!(!)..ben kaldırınca perdeyi rahatladın
ve,..".böylesi daha iyi oldu!.."..dedin.. (2008) mailler boyunca dışarı
attın kendini.sürekli üniversiteden araştırma konularından okulun olumsuzlukların
dan ve onca donamınının olmasına rağmen değerinin bilinmemesinden bahsettin durdun,yakındın üniv.yönetiminden,bölümden!...hatta,bana sordun fikir danıştın bu
olumsuzluklardan kurtulmak için,...ne yapmalıyım sence?...ve tartışmaya başladı
ğımız senin sorunla ısınmaya çalıştığımız konu,.."milli resim denilince ne anlıyorsun?."
birkaç mail karşılıklı yazdık ve sen ikna olmamıştın ki,..."kafa patlatmaya devam o za
man!.."...cümlen geldi....hız almaya başlamıştık ki geçmişte olduğu gibi,bir internet kazası ile bitti yazışma
larımız!...
"ÇOK HIZLI YAŞADIK!"..ELVAN GÜNAY-1989/90
hazırlan!...seni almaya geliyorum!...şiirimi bahane ederek,bu şiirle sana sarkıntılık yaptığımı ve tacizde bulunduğumu kocan yaydı facebook'ta....oysa 2008
yazında yüzelli mail (sen saymıştın) boyunca yazıştık seninle.mutsuz olduğun her satırında belli olan yazışmalarını kullanıp sana bazı şeyler,bazı tekliflerde buluna
mazmıydım veya görüşelim gibi?...mailimi cevaplayarak yazışmak isteyen sendin,is
teyerek ve heycanla yazıştın benimle.anımsarsan önce tanımamazlıktan geldin,sanki
ilk defa karşılalşıyormuşuz o an tanışmışız gibi!(!)..ben kaldırınca perdeyi rahatladın
ve,..".böylesi daha iyi oldu!.."..dedin.. (2008) mailler boyunca dışarı
attın kendini.sürekli üniversiteden araştırma konularından okulun olumsuzlukların
dan ve onca donamınının olmasına rağmen değerinin bilinmemesinden bahsettin durdun,yakındın üniv.yönetiminden,bölümden!...hatta,bana sordun fikir danıştın bu
olumsuzluklardan kurtulmak için,...ne yapmalıyım sence?...ve tartışmaya başladı
ğımız senin sorunla ısınmaya çalıştığımız konu,.."milli resim denilince ne anlıyorsun?."
birkaç mail karşılıklı yazdık ve sen ikna olmamıştın ki,..."kafa patlatmaya devam o za
man!.."...cümlen geldi....hız almaya başlamıştık ki geçmişte olduğu gibi,bir internet kazası ile bitti yazışma
larımız!...
"ÇOK HIZLI YAŞADIK!"..ELVAN GÜNAY-1989/90
hazırlan!...seni almaya geliyorum!...şiirimi bahane ederek,bu şiirle sana sarkıntılık yaptığımı ve tacizde bulunduğumu kocan yaydı facebook'ta....oysa 2008
yazında yüzelli mail (sen saymıştın) boyunca yazıştık seninle.mutsuz olduğun her satırında belli olan yazışmalarını kullanıp sana bazı şeyler,bazı tekliflerde buluna
mazmıydım veya görüşelim gibi?...mailimi cevaplayarak yazışmak isteyen sendin,is
teyerek ve heycanla yazıştın benimle.anımsarsan önce tanımamazlıktan geldin,sanki
ilk defa karşılalşıyormuşuz o an tanışmışız gibi!(!)..ben kaldırınca perdeyi rahatladın
ve,..".böylesi daha iyi oldu!.."..dedin.. (2008) mailler boyunca dışarı
attın kendini.sürekli üniversiteden araştırma konularından okulun olumsuzlukların
dan ve onca donamınının olmasına rağmen değerinin bilinmemesinden bahsettin durdun,yakındın üniv.yönetiminden,bölümden!...hatta,bana sordun fikir danıştın bu
olumsuzluklardan kurtulmak için,...ne yapmalıyım sence?...ve tartışmaya başladı
ğımız senin sorunla ısınmaya çalıştığımız konu,.."milli resim denilince ne anlıyorsun?."
birkaç mail karşılıklı yazdık ve sen ikna olmamıştın ki,..."kafa patlatmaya devam o za
man!.."...cümlen geldi....hız almaya başlamıştık ki geçmişte olduğu gibi,bir internet kazası ile bitti yazışma
larımız!...
hazırlan!...seni almaya geliyorum!...şiirimi bahane ederek,bu şiirle sana sarkıntılık yaptığımı ve tacizde bulunduğumu kocan yaydı facebook'ta....oysa 2008
yazında yüzelli mail (sen saymıştın) boyunca yazıştık seninle.mutsuz olduğun her satırında belli olan yazışmalarını kullanıp sana bazı şeyler,bazı tekliflerde buluna
mazmıydım veya görüşelim gibi?...mailimi cevaplayarak yazışmak isteyen sendin,is
teyerek ve heycanla yazıştın benimle.anımsarsan önce tanımamazlıktan geldin,sanki
ilk defa karşılalşıyormuşuz o an tanışmışız gibi!(!)..ben kaldırınca perdeyi rahatladın
ve,..".böylesi daha iyi oldu!.."..dedin.. (2008) mailler boyunca dışarı
attın kendini.sürekli üniversiteden araştırma konularından okulun olumsuzlukların
dan ve onca donamınının olmasına rağmen değerinin bilinmemesinden bahsettin durdun,yakındın üniv.yönetiminden,bölümden!...hatta,bana sordun fikir danıştın bu
olumsuzluklardan kurtulmak için,...ne yapmalıyım sence?...ve tartışmaya başladı
ğımız senin sorunla ısınmaya çalıştığımız konu,.."milli resim denilince ne anlıyorsun?."
birkaç mail karşılıklı yazdık ve sen ikna olmamıştın ki,..."kafa patlatmaya devam o za
man!.."...cümlen geldi....hız almaya başlamıştık ki geçmişte olduğu gibi,bir internet kazası ile bitti yazışma
larımız!...
GEREKSİNİM DUY!..ÖZLE BENİMLE OLMAK İÇİN.... 'selam!'.'merhaba!' diyerek dileklerimizi tekrarlamamız birbirimize!(!)...bazende biz her zaman olduğu gibi kitaplığın önünde yanyana oturmuş sohbete dalmış dünya ile bağlantılarımızı kes mişken baban söylenerek geçerdi önümüzden,..".bunlar saatlerce ne bulur ne konu şurlar?..hayret bi şey yaaaaa!..."diye tepkisini iletirdi bize!..evet!..sanki laboraturda idik gereksinim duy,özle benimle olmak için.yine sinemada olduğu gibi yanyana olalım saatler boyu sohbetler yapalım ve zamanın nasıl ne şekilde tükenip akşam olduğunu farket miyelim.anımsarmısın baban üstfuaye'den altfuaye'ye sana seslenirdi,.."haydi kızım hazırlan!..akşam oldu gidiyoruz artık!..."..ve bizim asılan suratlarımız istemeye isteme ye el sıkışıp,..iyi akşamlar!..yarın görüşmek üzere...diyerek ayrılırdık istemeye istemeye... sen o günlerde k.burjuva,demokrat aydın bir gençkızdın,ben ise yenilmiş bir devrim ci!...işte bizi tanımlayan,bizi birbirimize yaklaştıran ORTAM..klasik müzik konserleri, sinema,tiyatro,yaşgünü partileri ve kitaplar!..."birkaç kitabı birden okuyorum!.."(elvan günay-1989) baban ,bizim kız kitapkurdudur hoca!...demişti ilk istihbaratı böyle aldım.bana ayıra cak zamanın yoktu bu anlamda. zorlayıcı da olmak istemiyordum,istiyordum ki gerekli görüp sen yaratacaktın zamanı....
GEREKSİNİM DUY!..ÖZLE BENİMLE OLMAK İÇİN....
"SÜPRİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİZ!"...-2008-ELVAN GÜNAY TOPALLI---
'selam!'.'merhaba!' diyerek dileklerimizi tekrarlamamız birbirimize!(!)...bazende biz her zaman olduğu gibi kitaplığın önünde yanyana oturmuş sohbete dalmış dünya ile bağlantılarımızı kes
mişken baban söylenerek geçerdi önümüzden,..".bunlar saatlerce ne bulur ne konu
şurlar?..hayret bi şey yaaaaa!..."diye tepkisini iletirdi bize!..evet!..sanki laboraturda idik
gereksinim duy,özle benimle olmak için.yine sinemada olduğu gibi yanyana olalım saatler
boyu sohbetler yapalım ve zamanın nasıl ne şekilde tükenip akşam olduğunu farket
miyelim.anımsarmısın baban üstfuaye'den altfuaye'ye sana seslenirdi,.."haydi kızım
hazırlan!..akşam oldu gidiyoruz artık!..."..ve bizim asılan suratlarımız istemeye isteme
ye el sıkışıp,..iyi akşamlar!..yarın görüşmek üzere...diyerek ayrılırdık istemeye istemeye...
sen o günlerde k.burjuva,demokrat aydın bir gençkızdın,ben ise yenilmiş bir devrim
ci!...işte bizi tanımlayan,bizi birbirimize yaklaştıran ORTAM..klasik müzik konserleri,
sinema,tiyatro,yaşgünü partileri ve kitaplar!..."birkaç kitabı birden okuyorum!.."(elvan günay-1989) baban
,bizim kız kitapkurdudur hoca!...demişti ilk istihbaratı böyle aldım.bana ayıra
cak zamanın yoktu bu anlamda. zorlayıcı da olmak istemiyordum,istiyordum ki gerekli görüp
sen yaratacaktın zamanı....
seni bunun için seviyordum!...benimle konuştuğun ve tartıştığın için!....özlemiştim gerçekten yıllar sonra farklı bir yapıdan gelen ve aramızda onca yaş farkı olmasına
rağmen bir kızla eşit,özgür bir biçimde birbirimiz karşısında ezilip büzülmeden o burjuva nezaket,davranış bozukluklarına düşmeden DOĞAL/İÇTEN bir biçimde kendi yarattı
ğımız ortamda tanışıp konuştuğumuz birbirimize cinsiyetimizi dayatmadan birbirimi
zi anladığımız için!..bundan daha güzel ne olabilirdi!?...
GEREKSİNİM DUY!..ÖZLE BENİMLE OLMAK İÇİN....
'selam!'.'merhaba!' diyerek dileklerimizi tekrarlamamız birbirimize!(!)...bazende biz her zaman olduğu gibi kitaplığın önünde yanyana oturmuş sohbete dalmış dünya ile bağlantılarımızı kes
mişken baban söylenerek geçerdi önümüzden,..".bunlar saatlerce ne bulur ne konu
şurlar?..hayret bi şey yaaaaa!..."diye tepkisini iletirdi bize!..evet!..sanki laboraturda idik
gereksinim duy,özle benimle olmak için.yine sinemada olduğu gibi yanyana olalım saatler
boyu sohbetler yapalım ve zamanın nasıl ne şekilde tükenip akşam olduğunu farket
miyelim.anımsarmısın baban üstfuaye'den altfuaye'ye sana seslenirdi,.."haydi kızım
hazırlan!..akşam oldu gidiyoruz artık!..."..ve bizim asılan suratlarımız istemeye isteme
ye el sıkışıp,..iyi akşamlar!..yarın görüşmek üzere...diyerek ayrılırdık istemeye istemeye...
sen o günlerde k.burjuva,demokrat aydın bir gençkızdın,ben ise yenilmiş bir devrim
ci!...işte bizi tanımlayan,bizi birbirimize yaklaştıran ORTAM..klasik müzik konserleri,
sinema,tiyatro,yaşgünü partileri ve kitaplar!..."birkaç kitabı birden okuyorum!.."(elvan günay-1989) baban
,bizim kız kitapkurdudur hoca!...demişti ilk istihbaratı böyle aldım.bana ayıra
cak zamanın yoktu bu anlamda. zorlayıcı da olmak istemiyordum,istiyordum ki gerekli görüp
sen yaratacaktın zamanı....
"SÜPRİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİİZ!"...-2008-ELVAN GÜNAY TOPALLI---
'selam!'.'merhaba!' diyerek dileklerimizi tekrarlamamız birbirimize!(!)...bazende biz her zaman olduğu gibi kitaplığın önünde yanyana oturmuş sohbete dalmış dünya ile bağlantılarımızı kes
mişken baban söylenerek geçerdi önümüzden,..".bunlar saatlerce ne bulur ne konu
şurlar?..hayret bi şey yaaaaa!..."diye tepkisini iletirdi bize!..evet!..sanki laboraturda idik
gereksinim duy,özle benimle olmak için.yine sinemada olduğu gibi yanyana olalım saatler
boyu sohbetler yapalım ve zamanın nasıl ne şekilde tükenip akşam olduğunu farket
miyelim.anımsarmısın baban üstfuaye'den altfuaye'ye sana seslenirdi,.."haydi kızım
hazırlan!..akşam oldu gidiyoruz artık!..."..ve bizim asılan suratlarımız istemeye isteme
ye el sıkışıp,..iyi akşamlar!..yarın görüşmek üzere...diyerek ayrılırdık istemeye istemeye...
sen o günlerde k.burjuva,demokrat aydın bir gençkızdın,ben ise yenilmiş bir devrim
ci!...işte bizi tanımlayan,bizi birbirimize yaklaştıran ORTAM..klasik müzik konserleri,
sinema,tiyatro,yaşgünü partileri ve kitaplar!..."birkaç kitabı birden okuyorum!.."(elvan günay-1989) baban
,bizim kız kitapkurdudur hoca!...demişti ilk istihbaratı böyle aldım.bana ayıra
cak zamanın yoktu bu anlamda. zorlayıcı da olmak istemiyordum,istiyordum ki gerekli görüp
sen yaratacaktın zamanı....
seni bunun için seviyordum!...benimle konuştuğun ve tartıştığın için!....özlemiştim gerçekten yıllar sonra farklı bir yapıdan gelen ve aramızda onca yaş farkı olmasına
rağmen bir kızla eşit,özgür bir biçimde birbirimiz karşısında ezilip büzülmeden o burjuva nezaket,davranış bozukluklarına düşmeden DOĞAL/İÇTEN bir biçimde kendi yarattı
ğımız ortamda tanışıp konuştuğumuz birbirimize cinsiyetimizi dayatmadan birbirimi
zi anladığımız için!..bundan daha güzel ne olabilirdi!?...
GEREKSİNİM DUY!..ÖZLE BENİMLE OLMAK İÇİN....
'selam!'.'merhaba!' diyerek dileklerimizi tekrarlamamız birbirimize!(!)...bazende biz her zaman olduğu gibi kitaplığın önünde yanyana oturmuş sohbete dalmış dünya ile bağlantılarımızı kes
mişken baban söylenerek geçerdi önümüzden,..".bunlar saatlerce ne bulur ne konu
şurlar?..hayret bi şey yaaaaa!..."diye tepkisini iletirdi bize!..evet!..sanki laboraturda idik
gereksinim duy,özle benimle olmak için.yine sinemada olduğu gibi yanyana olalım saatler
boyu sohbetler yapalım ve zamanın nasıl ne şekilde tükenip akşam olduğunu farket
miyelim.anımsarmısın baban üstfuaye'den altfuaye'ye sana seslenirdi,.."haydi kızım
hazırlan!..akşam oldu gidiyoruz artık!..."..ve bizim asılan suratlarımız istemeye isteme
ye el sıkışıp,..iyi akşamlar!..yarın görüşmek üzere...diyerek ayrılırdık istemeye istemeye...
sen o günlerde k.burjuva,demokrat aydın bir gençkızdın,ben ise yenilmiş bir devrim
ci!...işte bizi tanımlayan,bizi birbirimize yaklaştıran ORTAM..klasik müzik konserleri,
sinema,tiyatro,yaşgünü partileri ve kitaplar!..."birkaç kitabı birden okuyorum!.."(elvan günay-1989) baban
,bizim kız kitapkurdudur hoca!...demişti ilk istihbaratı böyle aldım.bana ayıra
cak zamanın yoktu bu anlamda. zorlayıcı da olmak istemiyordum,istiyordum ki gerekli görüp
sen yaratacaktın zamanı....
YİNE SUÇLU BEN OLMUŞTUM!... " YAKLAŞIMLARIMA ANLAM YÜKLÜYORSUN!..SENİNLE YAZMAYI YAZIŞMAYI SEVİYORUZ O KADAR!.."....ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
YİNE SUÇLU BEN OLMUŞTUM!...
" YAKLAŞIMLARIMA ANLAM YÜKLÜYORSUN!..SENİNLE YAZMAYI YAZIŞMAYI SEVİYORUZ O KADAR!.."....ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
günler geçmiş gelmesi gereken telefon bir türlü gelmemişti.yine iş bana düşmüştü
p.t.t katoloğundan ev telefonunu buldum ve aradım bir akşam üzeri.telefona sen çık
tın ama konuşamıyordun.başka bir zaman arayayım mı soruma o kadar güzel,..ha
yır!....dedin ki o seslenişin..'evet!..' gibiydi(!)...o denli yumuşak ve içten hayır! dedin ki hala kulaklarımda o güzel olumsuz sözcük.o anda olumlu bir emir cümlesine dö
nüşmüştü içimde....isterseniz okula yazın!..(1989)...ve başladı macera!.
yine suçlu ben olmuştum 1991'de olduğu gibi!(!)...aynı seneryo farklı bir yazılımla karşımdaydı.sinemadan ayrıldıktan sonra seninle oluşturduğumuz dostluk ve arkadaş
lık ortadan kalkmıştı.babandan sende kalan kasetlerimi istediğimde bana gönderdi
ğin o güzel küçük not mektubunla tekrar bir araya gelmenin zemini oluşmuştu....."si
nemaya geldiğimde kitaplığın yerinde yeller esiyordu ve siz de yoktunuz.kimseye bir
şey soramadım.olan biteni sizden dinlemek isterdim.ama beni cevaplamanız müm
kün değil.ben çok iyiyim okula gidip geliyorum bir sorun yok herşey yolunda.telefonu
nuzu nasıl bulabilirim?..bunu da cevaplayamazsınız doğal olarak.telefonunuzu bulur
bulmaz sizi arayacağım!.."(1989).
hazırlan!...almaya geliyorum seni!...kime zararı olabilirdi bu dizenin?...telaşlandın,
heycanlandın?...üzerine alındın hemen madam antuanet?...neden böyle bir savunma
ihtiyacı duydun aniden?...sevgililerini sır gibi kocandan sakladın yıllarca,o konuda be
cerine diyercek yok!...benden niçin çekindin beni niçin afişe ettin?...ben nasıl olsa se
nin her zaman için 'kurbanlık'tım değil mi?...joker!(!).....rulet masasında kumar parası
sermayen tükendikçe kullandığın çekinmeden!..(!).sana rastladığımda yeni çıkmıştım
bir ilişkiden,boşluktaydım...o an kim karşıma çıksa yazışırdım!..."..(2008)
...sen bunu ilk defa yapmıyorsun ki?..."kazıda aradığımı bulamadım,boşluktan
yasaklara karşı gelmekten olacak birisiyle ilişkim oldu adam evli henüz evin haberi yok!..zor durumdayım!..(1991)...olayın gelişimi,cümleler,nedenler,niçin
ler,bahaneler tıplkı basım orjinal!.(!)..(1991)...o günlerde benimleydin ve kopmakla
kopmamak arasında sallanıyordun sonbahar yaprağı gibi!.(!).."pişman olmamak için çok düşündüm ama değişmedi duygularım!.."(1991)...sonra,.."seni kay
betmek istemiyorum dost ve arkadaş kalalım?.."..(1991)..ve arkasından
gelen son mektup ve evli adam maceran(!).."ilişkimiz bitmişti ama sen anlamak iste
medin.tabi aramızda birşey olmamış gibi davranamayız!..dost arkadaş kalalım öne
rim zaten yanlıştı.artık aramızda ortak bir yan kalmadı.bu mektubu veda mektubu olarak alabilirsin!..(1991)..bu muammayı ne falcı çözebilir ne de mo
dern fal bakıcılar,astrologlar!(!)...
" YAKLAŞIMLARIMA ANLAM YÜKLÜYORSUN!..SENİNLE YAZMAYI YAZIŞMAYI SEVİYORUZ O KADAR!.."....ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
günler geçmiş gelmesi gereken telefon bir türlü gelmemişti.yine iş bana düşmüştü
p.t.t katoloğundan ev telefonunu buldum ve aradım bir akşam üzeri.telefona sen çık
tın ama konuşamıyordun.başka bir zaman arayayım mı soruma o kadar güzel,..ha
yır!....dedin ki o seslenişin..'evet!..' gibiydi(!)...o denli yumuşak ve içten hayır! dedin ki hala kulaklarımda o güzel olumsuz sözcük.o anda olumlu bir emir cümlesine dö
nüşmüştü içimde....isterseniz okula yazın!..(1989)...ve başladı macera!.
yine suçlu ben olmuştum 1991'de olduğu gibi!(!)...aynı seneryo farklı bir yazılımla karşımdaydı.sinemadan ayrıldıktan sonra seninle oluşturduğumuz dostluk ve arkadaş
lık ortadan kalkmıştı.babandan sende kalan kasetlerimi istediğimde bana gönderdi
ğin o güzel küçük not mektubunla tekrar bir araya gelmenin zemini oluşmuştu....."si
nemaya geldiğimde kitaplığın yerinde yeller esiyordu ve siz de yoktunuz.kimseye bir
şey soramadım.olan biteni sizden dinlemek isterdim.ama beni cevaplamanız müm
kün değil.ben çok iyiyim okula gidip geliyorum bir sorun yok herşey yolunda.telefonu
nuzu nasıl bulabilirim?..bunu da cevaplayamazsınız doğal olarak.telefonunuzu bulur
bulmaz sizi arayacağım!.."(1989).
hazırlan!...almaya geliyorum seni!...kime zararı olabilirdi bu dizenin?...telaşlandın,
heycanlandın?...üzerine alındın hemen madam antuanet?...neden böyle bir savunma
ihtiyacı duydun aniden?...sevgililerini sır gibi kocandan sakladın yıllarca,o konuda be
cerine diyercek yok!...benden niçin çekindin beni niçin afişe ettin?...ben nasıl olsa se
nin her zaman için 'kurbanlık'tım değil mi?...joker!(!).....rulet masasında kumar parası
sermayen tükendikçe kullandığın çekinmeden!..(!).sana rastladığımda yeni çıkmıştım
bir ilişkiden,boşluktaydım...o an kim karşıma çıksa yazışırdım!..."..(2008)
...sen bunu ilk defa yapmıyorsun ki?..."kazıda aradığımı bulamadım,boşluktan
yasaklara karşı gelmekten olacak birisiyle ilişkim oldu adam evli henüz evin haberi yok!..zor durumdayım!..(1991)...olayın gelişimi,cümleler,nedenler,niçin
ler,bahaneler tıplkı basım orjinal!.(!)..(1991)...o günlerde benimleydin ve kopmakla
kopmamak arasında sallanıyordun sonbahar yaprağı gibi!.(!).."pişman olmamak için çok düşündüm ama değişmedi duygularım!.."(1991)...sonra,.."seni kay
betmek istemiyorum dost ve arkadaş kalalım?.."..(1991)..ve arkasından
gelen son mektup ve evli adam maceran(!).."ilişkimiz bitmişti ama sen anlamak iste
medin.tabi aramızda birşey olmamış gibi davranamayız!..dost arkadaş kalalım öne
rim zaten yanlıştı.artık aramızda ortak bir yan kalmadı.bu mektubu veda mektubu olarak alabilirsin!..(1991)..bu muammayı ne falcı çözebilir ne de mo
dern fal bakıcılar,astrologlar!(!)...
SANA YAZILDIĞI NERDEN BELLİ O DİZELERİN?... "BENİM VE EVİN DURUMU ÇOK KÖTÜ BİR DE SEN YÜKLENME!..SANA BİZİM EVDE BİR ŞEY DİYEN YOK!..OLAYLARIN ÜZERİNİ KAPATMAYA ÇALIŞIYORUM!.."...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2012-
SANA YAZILDIĞI NERDEN BELLİ O DİZELERİN?...
"BENİM VE EVİN DURUMU ÇOK KÖTÜ BİR DE SEN YÜKLENME!..SANA BİZİM EVDE BİR ŞEY DİYEN YOK!..OLAYLARIN ÜZERİNİ KAPATMAYA ÇALIŞIYORUM!.."...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2012-
hazırlan!.almaya geliyorum seni!..peki?..bu dizede kastedilenin sen olduğun ne ma
lum?..sana ayan/beyan mı oldu?..vahi mi indi acaba?..seni almaya geliyorum hazır
lan!..dedim ve sende fırsat bu fırsat diyerek kapaklandın bu dizenin üzerine!(!)..baş
ladın internette şakımaya,internetten evlendiğin kocan hakkında...."en çok sevdiğim
ressam/şair fikret...en çok sevdiğim isim yine fikret!..şık!..şık!.....şık!.."
(2009)...bu işler parmak şıklatmaya,ağız şaklatmaya,balkon konuşması yapmaya
benzemez madam antuanet!(!)...bu yüzden çok kan aktı fransa'da çok kelle giyotine
gitti bir parmak şıklatmak,ağız şaklatmakla!(!)....sen o günlerde belki beni'kurban' et
mekle evliliğini kurtardın,facebook'ta aldattığın kocanla aşk tazeledin,nikah resimleri
nizi sayfanızda yayınlayarak tekrar nikah kıydınız ama nafileeeee!...kuyruğun dışarı
da kaldı kurnaz tilki!(!)...neden mi?...bak anlatayım!...internetten tanıştığım birisiyle
evlendim.ne yani asosyalm mi oluyorum şimdi?...(2008)...ses çı
karmadım yorum yapmadım anımsarsan...."tüyap'ta imza günü yaptı.anlaşılmaz bir
gençkız/erkek hayranı var!..sıkıldım zor attım kendimi yan taraftaki resim sergisine!.
...ne babam ne de ben okuyup bitirebildik yazdıklarını!..."(2008)...
yani sen benimle internette karşılaşmadan önce,cinayet romanları yazan kocanın im
za günü ve öncesi mutsuzdun evliliğin kağıt üzerindeydi.nerden mi biliyorum?..sen
söyledin!:..."2000'de geldim buraya.2002'de evlendim!..birkaç yıl mutlu oldum evli
liğimde(birkaç yıl dediğine göre 2005-2006'da evliliğin,mutluluğun bitti)güzel günler
geçirdim o kadar!.."..(2008)...ya bundan sonra?... yine senin ağzın
dan dinleyelim!:....sana rastladığımda yeni çıkmıştım bir ilişkiden...boşluktaydım!...
(2008)...
"BENİM VE EVİN DURUMU ÇOK KÖTÜ BİR DE SEN YÜKLENME!..SANA BİZİM EVDE BİR ŞEY DİYEN YOK!..OLAYLARIN ÜZERİNİ KAPATMAYA ÇALIŞIYORUM!.."...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2012-
hazırlan!.almaya geliyorum seni!..peki?..bu dizede kastedilenin sen olduğun ne ma
lum?..sana ayan/beyan mı oldu?..vahi mi indi acaba?..seni almaya geliyorum hazır
lan!..dedim ve sende fırsat bu fırsat diyerek kapaklandın bu dizenin üzerine!(!)..baş
ladın internette şakımaya,internetten evlendiğin kocan hakkında...."en çok sevdiğim
ressam/şair fikret...en çok sevdiğim isim yine fikret!..şık!..şık!.....şık!.."
(2009)...bu işler parmak şıklatmaya,ağız şaklatmaya,balkon konuşması yapmaya
benzemez madam antuanet!(!)...bu yüzden çok kan aktı fransa'da çok kelle giyotine
gitti bir parmak şıklatmak,ağız şaklatmakla!(!)....sen o günlerde belki beni'kurban' et
mekle evliliğini kurtardın,facebook'ta aldattığın kocanla aşk tazeledin,nikah resimleri
nizi sayfanızda yayınlayarak tekrar nikah kıydınız ama nafileeeee!...kuyruğun dışarı
da kaldı kurnaz tilki!(!)...neden mi?...bak anlatayım!...internetten tanıştığım birisiyle
evlendim.ne yani asosyalm mi oluyorum şimdi?...(2008)...ses çı
karmadım yorum yapmadım anımsarsan...."tüyap'ta imza günü yaptı.anlaşılmaz bir
gençkız/erkek hayranı var!..sıkıldım zor attım kendimi yan taraftaki resim sergisine!.
...ne babam ne de ben okuyup bitirebildik yazdıklarını!..."(2008)...
yani sen benimle internette karşılaşmadan önce,cinayet romanları yazan kocanın im
za günü ve öncesi mutsuzdun evliliğin kağıt üzerindeydi.nerden mi biliyorum?..sen
söyledin!:..."2000'de geldim buraya.2002'de evlendim!..birkaç yıl mutlu oldum evli
liğimde(birkaç yıl dediğine göre 2005-2006'da evliliğin,mutluluğun bitti)güzel günler
geçirdim o kadar!.."..(2008)...ya bundan sonra?... yine senin ağzın
dan dinleyelim!:....sana rastladığımda yeni çıkmıştım bir ilişkiden...boşluktaydım!...
(2008)...
O GÜNLERDE ANNEN YÖNLENDİRİP YÖNETİYORDU SENİ!... "ANNEM BENDE BAZI DEĞİŞMELER OLDUĞUNUN FARKINDA ANİ BASKINLAR YAPIYOR ODAMA!"...ELVAN GÜNAY/1989-90...
O GÜNLERDE ANNEN YÖNLENDİRİP YÖNETİYORDU SENİ!...
"ANNEM BENDE BAZI DEĞİŞMELER OLDUĞUNUN FARKINDA ANİ BASKINLAR YAPIYOR ODAMA!"...ELVAN GÜNAY/1989-90...
tabi seni o günlerde annen yönlendirip yönetiyordu!..evet!..belki seni ben bulmuş keşfet
miştim ama!?...senin yerçekimin,kaldırma kuvvetin annen di!...seninle flört dahi yapma
dık paylaşmadık birşey!..ben küçüktüm o zamanlar!...(elvan günay topallı-2008)..açıkla
man çok komikti doğrusu!(!)...neden mi?..karşılaşmamızdan sonraki mailinde,..."sürekli
acı veren ben oldum.yükselen burcum akrep!.."..(2008)...itirafın var da ondan!...yani herşeyin bilincindeydin ve,..."ben küçüktüm o zamanlar!.."..itirazın suya
düşmüştü sen farkında olmadan!...ya şu itirafına ne demeli?.."derin konulara girmeye
lim!..."..(2008)....şöyle bir itirazla gelseydin karşıma anlardım,...evet,
seninle bir ilişkim oldu,belli belirsiz birşeyler yaşadık adlandıramadığımız,ama ben o günlerde işin farkında değildim sizin yönlendirmenizle birşeyler duyumsadım güzel şey
ler hissettim,ortak düşünsel alanlar paylaştım çok çok güzel şeylerdi bunlar ama ben ha
zır değildim zamana ihtiyacım vardı.ve annem!...nefesi ensemdeydi o günlerde.tek ama
cı vardı biryerlere gelmeden gönül macerasına dalmamamdı....mutsuz bir evliliği vardı
babamla,her an kopabilirdi ve soğuk rüzgarlar esiyordu evde.seninle ilişkimiz ise tam da bu kargaşa ortamında doğdu.haberi yok değildi vardı birşeyler yaşadığımdan farket
miyor değildi ama kesinlik yakalayamamıştı....ve senin durumun?...aramızda hissedilir
biçimde yaş farkı ve ne olacağın soru işaretleriyle dolu bir yaşanmışlık!...ne olacağın bel
li değildi senin,yaşamını nasıl kazanacağın?...bana,beraberliğimizi açıklayalım dediğin
de duraksamam ve çok hızlı yaşadık!..yanıtım!...konuşamamak...sinemadaki özgürlüğü
zamanı yakalayamamak öldürdü ilişkimizi yabancılaştık,klasik 'sevgili' ilişkisine girdik ani
den!...ve annemin üzerimdeki sıkıcı ağırlığı beni kontrol etmeler,sıkıştırmalar,odama baskınlar yapmalar...okulu bitirmem ve iyi bir gelecek yakalamam ancak maddi olarak
iyi olmamla mümkündü.ilişkimiz ise romantizm!...özellikle sen!...sinemadaki adam git
miş onun yerine,liseli aşık bir erkek çıkmıştı karşıma!(!)...sonunda annem sıkıştırdı bir
gün beni çok ısrar etti anlatmam için.evde sadece ikimizdik yakın olan birbirimize iki kadın!..benim kendisi gibi yanlış bir eş seçip mutsuz olmamı istemiyordu çünkü.konuş
tuğun adamı az çok tanıyorum tamam iyi hoş birisi düşünsel olarak yakınlık duyduğun
uzlaştığın birisi olabilir,düzgün aydın demokrat....bunun ötesinde bir adam konuştuğun
kişi farkında değilsin bunun devrimci o!...dünü ve bugünü yaşamı belirsizlik içinde.ne ya
pacağı nasıl yaşayacağı tartışılır...bu tür adamlar bugün var yarın yok!..bir bakmışsın gö
rüş kabininde bulmuşsun kendini.kaç sene yatar ne zaman çıkar belli değil!?...ya sen?...
yeni başlamışsın yaşama,o ise yolun yarısında sayılır!(!)...eğitimin uzun bir zamana yayı
lacak senin,para lazım tüm bunlar için.benim paramla okuyacaksan bu evliliğin ne anla
mı olur ki?!...içine siner mi senin veya onun?...harçlıklarınızı benden alıp yaşama katılan
iki insan!?...bu tür itirazlarla gelseydin,somut açıklamalarla ne diyebilirdim ki sana?..sen
ne yaptın?... .o ilk uzun telefon konuşmamız sonunda,ilişkimizi açıklayalım dediğimde sen
susmasaydın ve sadece,..çok hızlı yaşadık!...(1990)...cümlenle yanıtladığın
için büyük bir kırılma oldu içimde.o zaman bir süre görüşmeyelim,his ve duyguların otur
sun düşüncelerin netleşsin o zaman oturup tekrar konuşalım önerime sessizleştin!..ve
o kısa ayrılıktan sonraki mutluluğun bana sitemlerin?...hani elllerin nerde?..hani verdi
ğin sözler?..gözyaşlarımdasın!...şarkı sözleriyle beni yargılayan cümlelerin!...bunlarla geldin tekrar yeniden!...(1990-1991).....
"ANNEM BENDE BAZI DEĞİŞMELER OLDUĞUNUN FARKINDA ANİ BASKINLAR YAPIYOR ODAMA!"...ELVAN GÜNAY/1989-90...
tabi seni o günlerde annen yönlendirip yönetiyordu!..evet!..belki seni ben bulmuş keşfet
miştim ama!?...senin yerçekimin,kaldırma kuvvetin annen di!...seninle flört dahi yapma
dık paylaşmadık birşey!..ben küçüktüm o zamanlar!...(elvan günay topallı-2008)..açıkla
man çok komikti doğrusu!(!)...neden mi?..karşılaşmamızdan sonraki mailinde,..."sürekli
acı veren ben oldum.yükselen burcum akrep!.."..(2008)...itirafın var da ondan!...yani herşeyin bilincindeydin ve,..."ben küçüktüm o zamanlar!.."..itirazın suya
düşmüştü sen farkında olmadan!...ya şu itirafına ne demeli?.."derin konulara girmeye
lim!..."..(2008)....şöyle bir itirazla gelseydin karşıma anlardım,...evet,
seninle bir ilişkim oldu,belli belirsiz birşeyler yaşadık adlandıramadığımız,ama ben o günlerde işin farkında değildim sizin yönlendirmenizle birşeyler duyumsadım güzel şey
ler hissettim,ortak düşünsel alanlar paylaştım çok çok güzel şeylerdi bunlar ama ben ha
zır değildim zamana ihtiyacım vardı.ve annem!...nefesi ensemdeydi o günlerde.tek ama
cı vardı biryerlere gelmeden gönül macerasına dalmamamdı....mutsuz bir evliliği vardı
babamla,her an kopabilirdi ve soğuk rüzgarlar esiyordu evde.seninle ilişkimiz ise tam da bu kargaşa ortamında doğdu.haberi yok değildi vardı birşeyler yaşadığımdan farket
miyor değildi ama kesinlik yakalayamamıştı....ve senin durumun?...aramızda hissedilir
biçimde yaş farkı ve ne olacağın soru işaretleriyle dolu bir yaşanmışlık!...ne olacağın bel
li değildi senin,yaşamını nasıl kazanacağın?...bana,beraberliğimizi açıklayalım dediğin
de duraksamam ve çok hızlı yaşadık!..yanıtım!...konuşamamak...sinemadaki özgürlüğü
zamanı yakalayamamak öldürdü ilişkimizi yabancılaştık,klasik 'sevgili' ilişkisine girdik ani
den!...ve annemin üzerimdeki sıkıcı ağırlığı beni kontrol etmeler,sıkıştırmalar,odama baskınlar yapmalar...okulu bitirmem ve iyi bir gelecek yakalamam ancak maddi olarak
iyi olmamla mümkündü.ilişkimiz ise romantizm!...özellikle sen!...sinemadaki adam git
miş onun yerine,liseli aşık bir erkek çıkmıştı karşıma!(!)...sonunda annem sıkıştırdı bir
gün beni çok ısrar etti anlatmam için.evde sadece ikimizdik yakın olan birbirimize iki kadın!..benim kendisi gibi yanlış bir eş seçip mutsuz olmamı istemiyordu çünkü.konuş
tuğun adamı az çok tanıyorum tamam iyi hoş birisi düşünsel olarak yakınlık duyduğun
uzlaştığın birisi olabilir,düzgün aydın demokrat....bunun ötesinde bir adam konuştuğun
kişi farkında değilsin bunun devrimci o!...dünü ve bugünü yaşamı belirsizlik içinde.ne ya
pacağı nasıl yaşayacağı tartışılır...bu tür adamlar bugün var yarın yok!..bir bakmışsın gö
rüş kabininde bulmuşsun kendini.kaç sene yatar ne zaman çıkar belli değil!?...ya sen?...
yeni başlamışsın yaşama,o ise yolun yarısında sayılır!(!)...eğitimin uzun bir zamana yayı
lacak senin,para lazım tüm bunlar için.benim paramla okuyacaksan bu evliliğin ne anla
mı olur ki?!...içine siner mi senin veya onun?...harçlıklarınızı benden alıp yaşama katılan
iki insan!?...bu tür itirazlarla gelseydin,somut açıklamalarla ne diyebilirdim ki sana?..sen
ne yaptın?... .o ilk uzun telefon konuşmamız sonunda,ilişkimizi açıklayalım dediğimde sen
susmasaydın ve sadece,..çok hızlı yaşadık!...(1990)...cümlenle yanıtladığın
için büyük bir kırılma oldu içimde.o zaman bir süre görüşmeyelim,his ve duyguların otur
sun düşüncelerin netleşsin o zaman oturup tekrar konuşalım önerime sessizleştin!..ve
o kısa ayrılıktan sonraki mutluluğun bana sitemlerin?...hani elllerin nerde?..hani verdi
ğin sözler?..gözyaşlarımdasın!...şarkı sözleriyle beni yargılayan cümlelerin!...bunlarla geldin tekrar yeniden!...(1990-1991).....
YILLAR YILLAR SONRA KİM HAKLI ÇIKTI?... "AHH!!...SORMA O ADAMLA BERABER OLMAKLA HAYATIMIN EN BÜYÜK YANLIŞINI YAPTIM!"...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
YILLAR YILLAR SONRA KİM HAKLI ÇIKTI?...
"AHH!!...SORMA O ADAMLA BERABER OLMAKLA HAYATIMIN EN BÜYÜK YANLIŞINI YAPTIM!"...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
bu kızgınlılarım benimle olmadığın veya beni terkettiğin için değil!..doğal karşılıyorum ka
rarlarını!...aynı zamanda özel yaşamını ve 'özel sevgi'lerini benimle paylaşmana da bir
anlam veremiyorum?...oysa senden böyle bir neden,niçinli açıklama ve cevapta beklemi
yor(dum)um!...beklemiyordum örneğin 1991'de evli sevgilinle olan ilişkini bana anlataca
ğını...gerek yoktu detaylandırmana!...neden son bir mektupal veda etme gereği duydun
o günlerde hala anlamış değildim!..önemsiyormuydun,sorumluluk mu duymuştun anla
madım?...sorumluluk duysan veya beni önemsesen modern bir insan gibi nasıl ki ayrıl
maya karar verdiğinde(1991)oturup konuştuysak,kazı dönüşü bana gelerek veya haber
vererek his ve duygu dünyanı düşüncelerini açıklar ve yollarımızı ayırırdık değil mi?..ya
sen ne yaptın bayan kitapkurdu,mektup yazdın uzun uzadıya...akıl verdin bana,insanlık
ilişkisi!(!)...aldatma metodları!(!)....zaten biz ayrılmışız da,ben bu durumu anlamak iste
memişim de,dost/arkadaş kalalım önerisi zaten yanlışmış ta,artık bu anlamda ortak bir
yanımız kalmamış..mışşşşşşşş!...ne güzel değil mi?...tarihi bir ayrılık nedeni!...bundan da
ha iyi nasıl açıklanabilir ki?....yok,bir de nikahına çağırsaydı!(!)....
insan tabi ki yanlış yapar,yapmaz değil!...hepimiz yanlışlıklar sonucu bulmuşuzdur yolu
muzu!...mao ne der bilirmisin?...yanlışlar bizim öğretmenimizdir!...ya sen?..ne yani sü
rekli ben mi yalan söylüyorum?!...(1991)...yanlışlarını farkında olmadan bu şekilde savunuyordun bana karşı!...ne oldu?...yıllar yıllar sonra kim haklı çıktı?...ben!
ben değil mi?!...keşke 1991 yılında mal bulmuş mağribi gibi sarılmasaydın o adama?..o
adamı bana karşı savunmasaydın keşke!...keşke o yanlışın ilk yanlış olsaydı veya yanıl
gı!...o zaman sana hak verirdim,ama anlattıkların itirafların ışığında gelişmeler çok fark
lı,yanlış üzerine yanlışlarla dolu bir yaşam çizgisi!...yazık!...çok yazık!...gençkız değilsin
artık,kırkını devirmiş akademik kariyer yapmış bir oğlan çocuğu annesin sen!..ve yıllar
sonra sevmediğine inandığın bir adam ve bir evlilik!?(!)...sahi sen kendi kendini sorgulu
yormusun hiç?...ben ne yapıyorum?...nasıl bir sevgi,aşk,dostluk ve insan ilişkisi içinde
yim?...diye irdeliyormusun kendini?....ne gezeeeeeer!...'.....' terlikleri gibi geziyorsun
yaşamın peşinde!(!)....sana tarihin hangi döneminde rastlasam mutsuzsuzsun,mutsuuu
uuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuz!!
"AHH!!...SORMA O ADAMLA BERABER OLMAKLA HAYATIMIN EN BÜYÜK YANLIŞINI YAPTIM!"...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
bu kızgınlılarım benimle olmadığın veya beni terkettiğin için değil!..doğal karşılıyorum ka
rarlarını!...aynı zamanda özel yaşamını ve 'özel sevgi'lerini benimle paylaşmana da bir
anlam veremiyorum?...oysa senden böyle bir neden,niçinli açıklama ve cevapta beklemi
yor(dum)um!...beklemiyordum örneğin 1991'de evli sevgilinle olan ilişkini bana anlataca
ğını...gerek yoktu detaylandırmana!...neden son bir mektupal veda etme gereği duydun
o günlerde hala anlamış değildim!..önemsiyormuydun,sorumluluk mu duymuştun anla
madım?...sorumluluk duysan veya beni önemsesen modern bir insan gibi nasıl ki ayrıl
maya karar verdiğinde(1991)oturup konuştuysak,kazı dönüşü bana gelerek veya haber
vererek his ve duygu dünyanı düşüncelerini açıklar ve yollarımızı ayırırdık değil mi?..ya
sen ne yaptın bayan kitapkurdu,mektup yazdın uzun uzadıya...akıl verdin bana,insanlık
ilişkisi!(!)...aldatma metodları!(!)....zaten biz ayrılmışız da,ben bu durumu anlamak iste
memişim de,dost/arkadaş kalalım önerisi zaten yanlışmış ta,artık bu anlamda ortak bir
yanımız kalmamış..mışşşşşşşş!...ne güzel değil mi?...tarihi bir ayrılık nedeni!...bundan da
ha iyi nasıl açıklanabilir ki?....yok,bir de nikahına çağırsaydı!(!)....
insan tabi ki yanlış yapar,yapmaz değil!...hepimiz yanlışlıklar sonucu bulmuşuzdur yolu
muzu!...mao ne der bilirmisin?...yanlışlar bizim öğretmenimizdir!...ya sen?..ne yani sü
rekli ben mi yalan söylüyorum?!...(1991)...yanlışlarını farkında olmadan bu şekilde savunuyordun bana karşı!...ne oldu?...yıllar yıllar sonra kim haklı çıktı?...ben!
ben değil mi?!...keşke 1991 yılında mal bulmuş mağribi gibi sarılmasaydın o adama?..o
adamı bana karşı savunmasaydın keşke!...keşke o yanlışın ilk yanlış olsaydı veya yanıl
gı!...o zaman sana hak verirdim,ama anlattıkların itirafların ışığında gelişmeler çok fark
lı,yanlış üzerine yanlışlarla dolu bir yaşam çizgisi!...yazık!...çok yazık!...gençkız değilsin
artık,kırkını devirmiş akademik kariyer yapmış bir oğlan çocuğu annesin sen!..ve yıllar
sonra sevmediğine inandığın bir adam ve bir evlilik!?(!)...sahi sen kendi kendini sorgulu
yormusun hiç?...ben ne yapıyorum?...nasıl bir sevgi,aşk,dostluk ve insan ilişkisi içinde
yim?...diye irdeliyormusun kendini?....ne gezeeeeeer!...'.....' terlikleri gibi geziyorsun
yaşamın peşinde!(!)....sana tarihin hangi döneminde rastlasam mutsuzsuzsun,mutsuuu
uuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuz!!
HENÜZ DAHA YENİ SUYA İNEN DİŞİ KUĞU KUŞTU O!.. 01.04.2010 "NE SİZDEN ÖNCE NE SİZDEN SONRA BİR ERKEKLE SİZİNLE PAYLAŞTIĞIM GİBİ DOSTLUK VE ARKADAŞLIĞI PAYLAŞMADIM!..NEDEN BÖYLE OLUYOR ANLAMIŞ DEĞİLİM?.."...ELVAN GÜNAY/1989...
HENÜZ DAHA YENİ SUYA İNEN DİŞİ KUĞU KUŞTU O!..
01.04.2010
"NE SİZDEN ÖNCE NE SİZDEN SONRA BİR ERKEKLE SİZİNLE PAYLAŞTIĞIM GİBİ DOSTLUK VE ARKADAŞLIĞI PAYLAŞMADIM!..NEDEN BÖYLE OLUYOR ANLAMIŞ DEĞİLİM?.."...ELVAN GÜNAY/1989...
henüz,daha yeni suya inen dişi kuğu kuştu o!...kusursuz fiziği,güzel beyaz başı,uzun boynu,
karbeyaz tüyleri,iri güzel gözleriyle,bakımlı,alımlı,cazibeli bir kuğu!...ilk defa iniyordu göle.kanatlarının ıslandığı,ıslaklığı bedeninde duyduğu,neden kuş olduğunun bilincine burada
varıyordu.burada anladı,duyumsuyordu.ilk defa inmesine rağmen bu göle,tanıdık bir göl gibi
geldi ona burası.pek hemcinsi yoktu görünürde,"daha henüz erken belki..gelirler mutlaka!."..
yaşlı,erkek bir kuğu karşıladı onu selamlaştılar.üzerinde,tek bir leke,tek bir gölge yoktu.cins,
soylu,asil,beyaz dişi bir kuğu olduğu belli oluyordu her halinden.suda yüzmesi,kanatlarını çırp
ması,incelikle çırpınması....beyazımsı,güzel boynunu sağa sola salınması...kim o gölün kıyısın
da piyano çalan ihtiyar adam?..çaykovski değilmi,dans edercesine gölde yüzen kuğu için bir
şeyler çalan?...birşeyler bestelediği belli.ileri geri evirip çeviriyor notaları!...düşünceli,düşün
celi,bilinçli basıyor piyanonun tuşlarına.keyifli,keyifli!...notaların dans edişi insanın kulağını ya
lıyor tatlı tatlı.çaykovski'nin amacı başka,öyle bir beste yapmalıyım ki,diyor içinden,yüzyıllar
ca çalınsın unutulmasın.ölümsüz bir eser çıkarmanın peşinde.göle yeni inen kuğuyu o da gör
dü.içi titredi,hissetti,kendinden geçti gördüğü güzellik karşısında.nutku tutuldu,nefessiz kaldı
bir an.kalp krizi geçirdiğini,geçireceğini zannetti.neyse ki topladı kendini,titreyen ellerini,tit
reyen kalbinin üzerine koydu.bastırmaya çalıştı heycanını.düşüncelerini toparladı,duygu ve hislerini yoğunlaştırdı,yeniden odaklanmalıydı bu güzel bembeyaz küçük dişi kuğuya...bir or
kestra şefi gibi,ellerini, parmaklarını havada gezdirdi daireler şekiller çizdi bütün o zarifliğiyle.
ısınmaya çalışıyordu piyanoya...kuğunun vucudunu suda gezdirmesi gibi...son kez kontrol et
ti kendisini,düşünerek,düşleyerek,düş gücünü zorlayarak dokundu piyanonun tuşlarına.res
metmeye,süslemeye başladı notaları.tam,yarım,bas,tiz...dokundukça,gezindikçe parmakları
piyanonun tuşlarında,şekillenmeye başladı bale suiti.ismi o an yankılandı ihtiyarın bilincinde
büyük sanatçının,"tamam!..buldum!..buldum!...kuğu gölü!..kuğu gölü!..."suyla örtüşen,suya
bu denli yakışan,suyu titretmeyip,ürpertmeyen bir kuğu bugüne kadar inmemişti göle!.......
notaları bu denli heycanlandıran,dönüştüren,böyle ilham veren,müzik eserlerine konu olan
gelmemişti henüz, bu güzel küçük dişi kuğu gibi.beklemekle çok isabetli bir iş yaptım,çok
şanslıyım çok!..teşekkürler tanrım!...minnettarım sana!.."dedi çaykovski ellerini gökyüzüne
açarak.....
01.04.2010
"NE SİZDEN ÖNCE NE SİZDEN SONRA BİR ERKEKLE SİZİNLE PAYLAŞTIĞIM GİBİ DOSTLUK VE ARKADAŞLIĞI PAYLAŞMADIM!..NEDEN BÖYLE OLUYOR ANLAMIŞ DEĞİLİM?.."...ELVAN GÜNAY/1989...
henüz,daha yeni suya inen dişi kuğu kuştu o!...kusursuz fiziği,güzel beyaz başı,uzun boynu,
karbeyaz tüyleri,iri güzel gözleriyle,bakımlı,alımlı,cazibeli bir kuğu!...ilk defa iniyordu göle.kanatlarının ıslandığı,ıslaklığı bedeninde duyduğu,neden kuş olduğunun bilincine burada
varıyordu.burada anladı,duyumsuyordu.ilk defa inmesine rağmen bu göle,tanıdık bir göl gibi
geldi ona burası.pek hemcinsi yoktu görünürde,"daha henüz erken belki..gelirler mutlaka!."..
yaşlı,erkek bir kuğu karşıladı onu selamlaştılar.üzerinde,tek bir leke,tek bir gölge yoktu.cins,
soylu,asil,beyaz dişi bir kuğu olduğu belli oluyordu her halinden.suda yüzmesi,kanatlarını çırp
ması,incelikle çırpınması....beyazımsı,güzel boynunu sağa sola salınması...kim o gölün kıyısın
da piyano çalan ihtiyar adam?..çaykovski değilmi,dans edercesine gölde yüzen kuğu için bir
şeyler çalan?...birşeyler bestelediği belli.ileri geri evirip çeviriyor notaları!...düşünceli,düşün
celi,bilinçli basıyor piyanonun tuşlarına.keyifli,keyifli!...notaların dans edişi insanın kulağını ya
lıyor tatlı tatlı.çaykovski'nin amacı başka,öyle bir beste yapmalıyım ki,diyor içinden,yüzyıllar
ca çalınsın unutulmasın.ölümsüz bir eser çıkarmanın peşinde.göle yeni inen kuğuyu o da gör
dü.içi titredi,hissetti,kendinden geçti gördüğü güzellik karşısında.nutku tutuldu,nefessiz kaldı
bir an.kalp krizi geçirdiğini,geçireceğini zannetti.neyse ki topladı kendini,titreyen ellerini,tit
reyen kalbinin üzerine koydu.bastırmaya çalıştı heycanını.düşüncelerini toparladı,duygu ve hislerini yoğunlaştırdı,yeniden odaklanmalıydı bu güzel bembeyaz küçük dişi kuğuya...bir or
kestra şefi gibi,ellerini, parmaklarını havada gezdirdi daireler şekiller çizdi bütün o zarifliğiyle.
ısınmaya çalışıyordu piyanoya...kuğunun vucudunu suda gezdirmesi gibi...son kez kontrol et
ti kendisini,düşünerek,düşleyerek,düş gücünü zorlayarak dokundu piyanonun tuşlarına.res
metmeye,süslemeye başladı notaları.tam,yarım,bas,tiz...dokundukça,gezindikçe parmakları
piyanonun tuşlarında,şekillenmeye başladı bale suiti.ismi o an yankılandı ihtiyarın bilincinde
büyük sanatçının,"tamam!..buldum!..buldum!...kuğu gölü!..kuğu gölü!..."suyla örtüşen,suya
bu denli yakışan,suyu titretmeyip,ürpertmeyen bir kuğu bugüne kadar inmemişti göle!.......
notaları bu denli heycanlandıran,dönüştüren,böyle ilham veren,müzik eserlerine konu olan
gelmemişti henüz, bu güzel küçük dişi kuğu gibi.beklemekle çok isabetli bir iş yaptım,çok
şanslıyım çok!..teşekkürler tanrım!...minnettarım sana!.."dedi çaykovski ellerini gökyüzüne
açarak.....
ACELE ET!..HADİ BENİ ÖLDÜRSENE CANİKOMMMMMMMMMMMM!..(AZİZ NESİN) 01.04.2010.."BUGÜNE KADAR EN İYİ YAPTIĞIM İŞ AZİZ NESİN'İN MEKTUPLARINI TÜRKÇEYE ÇEVİRMEK OLDU!"...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
ACELE ET!..HADİ BENİ ÖLDÜRSENE CANİKOMMMMMMMMMMMM!..(AZİZ NESİN)
01.04.2010.."BUGÜNE KADAR EN İYİ YAPTIĞIM İŞ AZİZ NESİN'İN MEKTUPLARINI TÜRKÇEYE ÇEVİRMEK OLDU!"...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
önce,evli bir adamla başladın değişmeye,aşk tatiline çıktın,iki yıl okul tatili gibi, maceraya!(!)
ne oldu sonunda?,"sorma!. bin pişman oldum o adamla beraber olduğuma..bende ne safmışım
herşeyi anlatmışım sana!.."...'ben küçüktüm o zamanlar!.'dan sonra saf numaraları!(!)...gün
aydın bayan!..günaydın!..(biraz lümpen,avam bir tabir olacak ama,'yemezler!')üsküdar'da sa
bah oldu güneş niğde'ye düştü bile!(!)...(bak!..yine bir örtüşme oldu,'babamın sineması var
niğde'de...)sen hala o bakar kör,bak-gör gözlerini oğuşturuyorsun.ne oldu da bin pişman ol
dun,hayatının en büyük yanlışını yaptın acaba?..ne oldu da zehir etti apollon afrodit'in yaşa
mını!(!).."bir kaç yıl mutlu oldum,güzel günler yaşadım evliliğimde.sana rastladığımda yeni bir
ilişkiden çıkmıştım,boşluktaydım,kim olsa yazışırdım o an!..".bende senin bu sözlerini,yeni in
san ilişkileri anlayışını,oryantalist,egzotik,erotik tavrını şöyle yorumladım,daha açıkçası,günü
müz anlayışına,yaşam biçimine çevirdim,"o an kim olsa sevişirdim!..".çok değişmişsin ,çoook!.
çok çabuk hızla!..bütün o evrensel,hümanist değerler,çizilen insan(kadın-erkek)ilişkilerini,sa
dakat kurallarını,yıllar yıllar önce bana söylediğin,"madem siz bana açık oldunuz bende size
açık olacağım!."sözlerini ayaklar altına alıp çiğnemişsin bir güzel!(!)..şehvetin,cinselliğin için!
yıllar yıllar önce,içten,samimi,ince,düşünceli bir kız olarak iz bırakmıştın bende,oysa kitabi ko
nuşuyormuşsun ne konuştuysan benimle!...yanlış bir kızı sevmişim meğerse,çok yanlış bir kı
zı!..yapyalnış,oportünist,revizyonist!...ve yeni yeni anlaşılıyor,şekilleniyorsun gerçekleri ken
din için gözünü kırpmadan değiştiren bir kızdan,kadına dönüşen!.karşılaştığımızda ilk sözün,
müjde verir gibi,"değiştim!.."cümlen oldu.yeni değişmiştin sanki?.sen bunları başka aşıklarına
yaz kızım!..biz ne değişenler gördük,ne ihanetler,ne dönekler!?...sen nesin ki,şairin dediği gi
bi,sen daha dünkü çocuk sayılırsın!..arkamızdan hançerlenmemizin haddi hesabı yok tarihte!.
o vartaları çoktan atlattık senin ki ne ki!?..sen boşu boşuna öğün dur,'değiştim!'diye...seni
gidi kara karga seni,o ağzındaki peynir olduktan sonra daha çok kurnaz tilkiler kapına dikilir
kandırır seni.boşuna mı yazdı lafonten o fabl hikayeleri?..ne de kolaymış sözcüklerle değiş
mek,deri değiştirmek bir yılan gibi ve kolayca itiraf etmek!.oh!..ne güzel!..sok,zehirle özür
dile!..bense kilise papazı...amiyane bir tabir vardır,'papaz her zaman pilav yemez!.'...yani
affetmez seni,her itirafında,her günah çıkarmanda günah keçisi yapman için,meryem senin için doğurmadı isa'yı!(!).sıkışınca,canın sıkılınca,boşlukların,arayışların türbülans yapınca,den
gen bozulunca,'yine ben!..'...hoşgeldin!..aynı günahı bir kaç kez,her defasında başka bir şe
kilde işliyorsun kızım!..bu işinde bir ciddiyeti var!..ne yüce tanrı ne isa...'(istavroz çıkarır bu
ara papaz).sen en iyisi kökünden hallet bu işi.kocana şöyle bir cilve yap,kırıt,cazibenle şeh
vetle,şöyle romantik,'hadi canikommmmmm!.. acele et!.. öldür beniiiiiiiiiiiiiii!..'diye seslen ko
cana seksi bir sesle!(!)... .söyle,söyle çekinme bu son şansın...ha gayret..cesaret...yükselt sesini biraz!..."hadi canikommmm!.."oldu bak!..ne kan aktı,ne korku duydun...ne tenin acıdı,
ne bedenin,vücudun!?..mis gibi bir cinayet oldu,anlaşmalı evlilikler gibi tertemiz!..önce yüre
ğini çiz bence.güzel keskin bir bıçakla ortadan ikiye ayır kalbini.elma gibi ikiye böl düşsün
önüne!(!)..ne görüyorsun?..hani nerede yılar yılı,"beraber olacağım insana özel sevgi duyma
lıyım!."dediğin ve bir türlü bulup özelleştiremediğin o nadide 'özel sevgi'n nerede görebiliyor
musun?!..yok değil mi?..yerinde yeller esiyor...hani sinemaya gelipte beni ve kitapları bulama
dığın gibi,"ne olduğunu anlayamadım.kitaplığın yerinde yeller esiyordu ve sizde yoktunuz.kim
seye birşey soramadım.ne olduğunu anlamadım.nasıl bulabilirim telefonunuzu?..tabi beni ce
vaplamanız mümkün değil.telefonunuzu bulur bulmaz arayacağım!.."..'özel sevgi'içinde söz
vermiştin,"karamsar olmayın canım!..deneyeceğim tabii!.."..iz miz yok değil mi geçmişe ait
yüreğinin bir köşesinde?...o evli adam ne bırakmış bakalım senin yüreğinde?..ooooo!..senin
kalbin çok kararmış kızım çoooook!..duçe'nin kara çizmesi gibi kocaman bir delik var kalbinde.
vah!.vah!..çok yazık çooook!..kapat kalbini,kalbini birleştir kan damlat üzerine yapıştır!......
yukarılara çık şimdi,o afrodit başına doğru zirveye!..son resminde,dekolte,koyu turkuaz iş
lemeli elbisenin üzerinde duran,kırmızı rujlu dudaklarınla güldüğün o güzel başına...özenle,iti
na ile taranmış saçların,kapanmayan o geniş güzel alnına doğru çık!...yüreğini ikiye ayırdığın
gibi o güzel başını aynı maharet,sanatçı,sanat eğitmeni inceleğinle,elindeki o keskin bıçakla
ikiye ayır bakalım seni yöneten,yönetim merkezini!(!)....insan anotimisi işte,az çok bildiğn!..
fazla bir durum yok burada da!..ooooo!..bayağı karanlık be burası!?..önce bir 'sol'a ok işare
ti var ama silinmiş...çıkmaz yol olmuş,terkedilmiş...ne bir ayak izi,ne bir belirti..bak!..o alevi
kökenli devrimci soruyor sana,"iz bırakmadım galiba!?.."...duydun değil mi?.."yok canım!..olur
mu hiç anılarınızı okumuştum!.."....ha!..ha!...haaaaa!...değişme,anımsamama numaraları!...
ya sen var ya!?...senden korkulur!..değişen dünyanın neo liberal,küresel sermayenin,özel
leştirmelerin tabelası var bak sağ köşede!...vitrinde;değişimler,değişiklikler,değişik sevgililer,
postmodernizm,milli,millici,milliyetçi hisler duygular heycanlar!...oryantalizm,egzotizm,ero
tizm,cinsellik,romantizm!...gerçekçilik değil,gerçeküstücülük,modernizm sonrası yarı karanlık
yarı loş burası!...mutluluğun yok,'özel sevgi'n!?...yaşanıp bittiği için mi silimiş acaba!?.......
kapat kapat benim ruhum sıkıldı!..göreceğimizi gördük pek değişiklik yok!..değişmeyen tek şey cinselliğin cinsiyetin!(!)...tek gerçekçilik bu!...sen en iyisi işe başlamadan,o güzel yüzü
nü,afrodit başını çiz tuvale içini boş ver!..tuval bu güne kadar göremediği kadar güzel bir
baş görsün!..kadın başı,vucudu,bedeni,cinselliği!...düşünce, maddenin yansıması ise bilince.
...ne yapalım biraz eksik olsun bu resimde,yerini almış olursun böylece 'sanat tarihi'nde!......
01.04.2010.."BUGÜNE KADAR EN İYİ YAPTIĞIM İŞ AZİZ NESİN'İN MEKTUPLARINI TÜRKÇEYE ÇEVİRMEK OLDU!"...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
önce,evli bir adamla başladın değişmeye,aşk tatiline çıktın,iki yıl okul tatili gibi, maceraya!(!)
ne oldu sonunda?,"sorma!. bin pişman oldum o adamla beraber olduğuma..bende ne safmışım
herşeyi anlatmışım sana!.."...'ben küçüktüm o zamanlar!.'dan sonra saf numaraları!(!)...gün
aydın bayan!..günaydın!..(biraz lümpen,avam bir tabir olacak ama,'yemezler!')üsküdar'da sa
bah oldu güneş niğde'ye düştü bile!(!)...(bak!..yine bir örtüşme oldu,'babamın sineması var
niğde'de...)sen hala o bakar kör,bak-gör gözlerini oğuşturuyorsun.ne oldu da bin pişman ol
dun,hayatının en büyük yanlışını yaptın acaba?..ne oldu da zehir etti apollon afrodit'in yaşa
mını!(!).."bir kaç yıl mutlu oldum,güzel günler yaşadım evliliğimde.sana rastladığımda yeni bir
ilişkiden çıkmıştım,boşluktaydım,kim olsa yazışırdım o an!..".bende senin bu sözlerini,yeni in
san ilişkileri anlayışını,oryantalist,egzotik,erotik tavrını şöyle yorumladım,daha açıkçası,günü
müz anlayışına,yaşam biçimine çevirdim,"o an kim olsa sevişirdim!..".çok değişmişsin ,çoook!.
çok çabuk hızla!..bütün o evrensel,hümanist değerler,çizilen insan(kadın-erkek)ilişkilerini,sa
dakat kurallarını,yıllar yıllar önce bana söylediğin,"madem siz bana açık oldunuz bende size
açık olacağım!."sözlerini ayaklar altına alıp çiğnemişsin bir güzel!(!)..şehvetin,cinselliğin için!
yıllar yıllar önce,içten,samimi,ince,düşünceli bir kız olarak iz bırakmıştın bende,oysa kitabi ko
nuşuyormuşsun ne konuştuysan benimle!...yanlış bir kızı sevmişim meğerse,çok yanlış bir kı
zı!..yapyalnış,oportünist,revizyonist!...ve yeni yeni anlaşılıyor,şekilleniyorsun gerçekleri ken
din için gözünü kırpmadan değiştiren bir kızdan,kadına dönüşen!.karşılaştığımızda ilk sözün,
müjde verir gibi,"değiştim!.."cümlen oldu.yeni değişmiştin sanki?.sen bunları başka aşıklarına
yaz kızım!..biz ne değişenler gördük,ne ihanetler,ne dönekler!?...sen nesin ki,şairin dediği gi
bi,sen daha dünkü çocuk sayılırsın!..arkamızdan hançerlenmemizin haddi hesabı yok tarihte!.
o vartaları çoktan atlattık senin ki ne ki!?..sen boşu boşuna öğün dur,'değiştim!'diye...seni
gidi kara karga seni,o ağzındaki peynir olduktan sonra daha çok kurnaz tilkiler kapına dikilir
kandırır seni.boşuna mı yazdı lafonten o fabl hikayeleri?..ne de kolaymış sözcüklerle değiş
mek,deri değiştirmek bir yılan gibi ve kolayca itiraf etmek!.oh!..ne güzel!..sok,zehirle özür
dile!..bense kilise papazı...amiyane bir tabir vardır,'papaz her zaman pilav yemez!.'...yani
affetmez seni,her itirafında,her günah çıkarmanda günah keçisi yapman için,meryem senin için doğurmadı isa'yı!(!).sıkışınca,canın sıkılınca,boşlukların,arayışların türbülans yapınca,den
gen bozulunca,'yine ben!..'...hoşgeldin!..aynı günahı bir kaç kez,her defasında başka bir şe
kilde işliyorsun kızım!..bu işinde bir ciddiyeti var!..ne yüce tanrı ne isa...'(istavroz çıkarır bu
ara papaz).sen en iyisi kökünden hallet bu işi.kocana şöyle bir cilve yap,kırıt,cazibenle şeh
vetle,şöyle romantik,'hadi canikommmmmm!.. acele et!.. öldür beniiiiiiiiiiiiiii!..'diye seslen ko
cana seksi bir sesle!(!)... .söyle,söyle çekinme bu son şansın...ha gayret..cesaret...yükselt sesini biraz!..."hadi canikommmm!.."oldu bak!..ne kan aktı,ne korku duydun...ne tenin acıdı,
ne bedenin,vücudun!?..mis gibi bir cinayet oldu,anlaşmalı evlilikler gibi tertemiz!..önce yüre
ğini çiz bence.güzel keskin bir bıçakla ortadan ikiye ayır kalbini.elma gibi ikiye böl düşsün
önüne!(!)..ne görüyorsun?..hani nerede yılar yılı,"beraber olacağım insana özel sevgi duyma
lıyım!."dediğin ve bir türlü bulup özelleştiremediğin o nadide 'özel sevgi'n nerede görebiliyor
musun?!..yok değil mi?..yerinde yeller esiyor...hani sinemaya gelipte beni ve kitapları bulama
dığın gibi,"ne olduğunu anlayamadım.kitaplığın yerinde yeller esiyordu ve sizde yoktunuz.kim
seye birşey soramadım.ne olduğunu anlamadım.nasıl bulabilirim telefonunuzu?..tabi beni ce
vaplamanız mümkün değil.telefonunuzu bulur bulmaz arayacağım!.."..'özel sevgi'içinde söz
vermiştin,"karamsar olmayın canım!..deneyeceğim tabii!.."..iz miz yok değil mi geçmişe ait
yüreğinin bir köşesinde?...o evli adam ne bırakmış bakalım senin yüreğinde?..ooooo!..senin
kalbin çok kararmış kızım çoooook!..duçe'nin kara çizmesi gibi kocaman bir delik var kalbinde.
vah!.vah!..çok yazık çooook!..kapat kalbini,kalbini birleştir kan damlat üzerine yapıştır!......
yukarılara çık şimdi,o afrodit başına doğru zirveye!..son resminde,dekolte,koyu turkuaz iş
lemeli elbisenin üzerinde duran,kırmızı rujlu dudaklarınla güldüğün o güzel başına...özenle,iti
na ile taranmış saçların,kapanmayan o geniş güzel alnına doğru çık!...yüreğini ikiye ayırdığın
gibi o güzel başını aynı maharet,sanatçı,sanat eğitmeni inceleğinle,elindeki o keskin bıçakla
ikiye ayır bakalım seni yöneten,yönetim merkezini!(!)....insan anotimisi işte,az çok bildiğn!..
fazla bir durum yok burada da!..ooooo!..bayağı karanlık be burası!?..önce bir 'sol'a ok işare
ti var ama silinmiş...çıkmaz yol olmuş,terkedilmiş...ne bir ayak izi,ne bir belirti..bak!..o alevi
kökenli devrimci soruyor sana,"iz bırakmadım galiba!?.."...duydun değil mi?.."yok canım!..olur
mu hiç anılarınızı okumuştum!.."....ha!..ha!...haaaaa!...değişme,anımsamama numaraları!...
ya sen var ya!?...senden korkulur!..değişen dünyanın neo liberal,küresel sermayenin,özel
leştirmelerin tabelası var bak sağ köşede!...vitrinde;değişimler,değişiklikler,değişik sevgililer,
postmodernizm,milli,millici,milliyetçi hisler duygular heycanlar!...oryantalizm,egzotizm,ero
tizm,cinsellik,romantizm!...gerçekçilik değil,gerçeküstücülük,modernizm sonrası yarı karanlık
yarı loş burası!...mutluluğun yok,'özel sevgi'n!?...yaşanıp bittiği için mi silimiş acaba!?.......
kapat kapat benim ruhum sıkıldı!..göreceğimizi gördük pek değişiklik yok!..değişmeyen tek şey cinselliğin cinsiyetin!(!)...tek gerçekçilik bu!...sen en iyisi işe başlamadan,o güzel yüzü
nü,afrodit başını çiz tuvale içini boş ver!..tuval bu güne kadar göremediği kadar güzel bir
baş görsün!..kadın başı,vucudu,bedeni,cinselliği!...düşünce, maddenin yansıması ise bilince.
...ne yapalım biraz eksik olsun bu resimde,yerini almış olursun böylece 'sanat tarihi'nde!......
YEDEKTE BİR AV OLMALIYDI HER ZAMAN(!)... "SENİ KAYBETMEK İSTEMİYORUM DOST ARKADAŞ KALALIM?"....ELVAN GÜNAY/1991...
YEDEKTE BİR AV OLMALIYDI HER ZAMAN(!)...
"SENİ KAYBETMEK İSTEMİYORUM DOST ARKADAŞ KALALIM?"....ELVAN GÜNAY/1991...
yıllar yıllar önce bir cinayet işlendi bu şehirde,sessizce,gizlice...c.oğlu sütiş'te,önce oturup konuştular uzun uzadıya...kız,"kaybetmek istemiyorum seni,dost,arkadaş kalalım!"...erkek,"olmaz!..akan bir suda bir defa yıkanabilirsiniz dememişmiydi filozof.boşuna söylemedi herhalde?.senin ki tersine
çevirmek akar bir suyun yatağını!..dost,arkadaş değilmiydik zaten?..ne demek oluyor bu anlamadım olmaz asker mektubu gibi olur!.."...çok ısrar etti
kız.kafasına koymuştu cinayet işlemeyi lami cimi yok,o ilk defa yaşadıklarını bu adamla bir cinayetle noktalayacaktı.kafasına yatmadı adamın bu ma
nevra,ama...bak!..dedi adam,"ben gideceğim bu şehirden hem!."...kız soğukkanlılıkla cevapladı,"gidince çözeceğini mi zannediyordun sorunları,unutu
lacağını mı düşünüyorsun,kurtulacağını?.."...adam düşündü içinden,çok haklı akıllı,mantıklı cevaplar.hala içimde taşıdığıma göre hapishaneyi birde bu
kızın acısı ayrılık valsi ne çekilir ne dinlenir doğru inandırıcı.peki o zaman dedi adam,mektuplarımı ver bari...kız şöyle bir baktı adamın yüzüne,"ne yapa
caksın onları?."....yakacağım yok edeceğim dedi kızgınlıkla adam,biraz gerçekçi,biraz arabesk!(!).."yooo!..mektuplar senin emeğin,emek ürünleri onlar.
hem bana yazılmış o mektuplar."...ne yapsa yolu çevriliyordu adamın.gidemiyor,mektuplarını alamıyor,"pişman olmamak için çok düşündüm ama değiş
medi duygularım!."...tamam işte o halde,ne kaldı aramızda?....kanıt kalmasın bir daha geriye dönüp bakmamak okumamak düşünmemek için.ve son gö
rüşme,son dokunuş yanak yanağa,son el sıkışma.....nasıl dost arkadaş olunacak kalınacaktı anlaşılamadı yine.adam içinden,çözemediği bilmecenin labi
rentlerinde dolaşarak daldı şehre.işte o günden sonra kız işleyeceği cinayetin ilmiklerini örmeye başladı yavaş yavaş.bir kart attı adama,"iznik'e kazıya
gidiyorum döner dönmez arayacağım seni"....beklesin dedi içinden kurbanına,beklesin nasıl olsa yuttu zokayı alık balık!..".o gece cinayetin örgüsü biraz
daha sıklaşmaya başladı.kız,kurbanını zaman denilen cellata teslim ederek çıktı seyahata!(!)...zaman gerçekten acımasızdı hem de nasıl,nasıl...yavaş ya
vaş sıkarken adamın ruhunu,adam ne olduğunu anlamadan bıraktı kendisini zamana...ve içinden düşünmeye başladı,acaba doğru mu havva'nın cennet
ten kovulduğu?.doğru olabilirdi,kız yasak bir elma yemek için gitmişti iznik'e kazıya.anlamadı adam yedek bir oyuncu olduğunu,joker!(!)..satranç tahtasın
da ileri sürülen piyon!.yeni kurbanını hazırlamıştı kız çoktan.bir cinayet tasarlarken bir cani,hazırlık yapardı bir sonrakine.yani yedekte bir av olmalıydı her zaman(!).. .tamam dedi kız içinden,bu saf salak alık aşık alevi kökenli devrimciyle işim kalmadı ama...koparmamakta lazım tamamen ipleri.gölge oyunu bu ne
olur ne olmaz,ya ipe sapa gelmez ise ayarladığım kazı yerine gitmek için hazırladığım adam,ne olacak o zaman?...sonuca göre son noktayı koymak lazım!.
binbirgece masallarını okumamış bizim saf salak alık aşık!.adam içten içe,yürüdüğü onca yolu teperek kat ettiği çabayı emeği görmezden gelerek,olmaya
cak bir yola girdi ters yönden!(!)...ya!dedi içinden,ne düşündüğüm gib yaşayabiliyorum ne de yaşadığım gibi düşünebiliyorum.ne çıldırtıcı bir durum!?......
kim bağlıyor beni bu şehre?..kim?..kim?..adam bu soruları kendi kendine sorarken zaman içinde hızla,ne olduğu anlaşılmayan bir zamanda yıllar yıllar önce
bir cinayet işlendi bu şehirde!...gitmeliyim,gitmeliydim bu şehirden,geç kaldım çok geç kaldım derken kendi kendine düşünüp söylenirken bir cinayet işlendi
bu şehirde eşi benzeri olmayan.hiçbir yerde kayıtlarına rastlanmadı,duyulmadı,ceset dahi yoktu ortalıkta.sadece,çok yanlış yaptım dedi adam çok yanlış!..
sahi,senin kocan cinayet romanları yazan bir adam,sorsana haberi var mı bu cinayetten veya daha sonra işlenenenlerden!?(!)...o da ölü değil mi?..yaşadı
ğını zannediyor benim gibi!(!)...sen kocanı bile geçtin be!...boynuz kulağı geçermiş derlerdi de inanmazdım.daha neler neler duyacağımda inanmıyacağım!..
"SENİ KAYBETMEK İSTEMİYORUM DOST ARKADAŞ KALALIM?"....ELVAN GÜNAY/1991...
yıllar yıllar önce bir cinayet işlendi bu şehirde,sessizce,gizlice...c.oğlu sütiş'te,önce oturup konuştular uzun uzadıya...kız,"kaybetmek istemiyorum seni,dost,arkadaş kalalım!"...erkek,"olmaz!..akan bir suda bir defa yıkanabilirsiniz dememişmiydi filozof.boşuna söylemedi herhalde?.senin ki tersine
çevirmek akar bir suyun yatağını!..dost,arkadaş değilmiydik zaten?..ne demek oluyor bu anlamadım olmaz asker mektubu gibi olur!.."...çok ısrar etti
kız.kafasına koymuştu cinayet işlemeyi lami cimi yok,o ilk defa yaşadıklarını bu adamla bir cinayetle noktalayacaktı.kafasına yatmadı adamın bu ma
nevra,ama...bak!..dedi adam,"ben gideceğim bu şehirden hem!."...kız soğukkanlılıkla cevapladı,"gidince çözeceğini mi zannediyordun sorunları,unutu
lacağını mı düşünüyorsun,kurtulacağını?.."...adam düşündü içinden,çok haklı akıllı,mantıklı cevaplar.hala içimde taşıdığıma göre hapishaneyi birde bu
kızın acısı ayrılık valsi ne çekilir ne dinlenir doğru inandırıcı.peki o zaman dedi adam,mektuplarımı ver bari...kız şöyle bir baktı adamın yüzüne,"ne yapa
caksın onları?."....yakacağım yok edeceğim dedi kızgınlıkla adam,biraz gerçekçi,biraz arabesk!(!).."yooo!..mektuplar senin emeğin,emek ürünleri onlar.
hem bana yazılmış o mektuplar."...ne yapsa yolu çevriliyordu adamın.gidemiyor,mektuplarını alamıyor,"pişman olmamak için çok düşündüm ama değiş
medi duygularım!."...tamam işte o halde,ne kaldı aramızda?....kanıt kalmasın bir daha geriye dönüp bakmamak okumamak düşünmemek için.ve son gö
rüşme,son dokunuş yanak yanağa,son el sıkışma.....nasıl dost arkadaş olunacak kalınacaktı anlaşılamadı yine.adam içinden,çözemediği bilmecenin labi
rentlerinde dolaşarak daldı şehre.işte o günden sonra kız işleyeceği cinayetin ilmiklerini örmeye başladı yavaş yavaş.bir kart attı adama,"iznik'e kazıya
gidiyorum döner dönmez arayacağım seni"....beklesin dedi içinden kurbanına,beklesin nasıl olsa yuttu zokayı alık balık!..".o gece cinayetin örgüsü biraz
daha sıklaşmaya başladı.kız,kurbanını zaman denilen cellata teslim ederek çıktı seyahata!(!)...zaman gerçekten acımasızdı hem de nasıl,nasıl...yavaş ya
vaş sıkarken adamın ruhunu,adam ne olduğunu anlamadan bıraktı kendisini zamana...ve içinden düşünmeye başladı,acaba doğru mu havva'nın cennet
ten kovulduğu?.doğru olabilirdi,kız yasak bir elma yemek için gitmişti iznik'e kazıya.anlamadı adam yedek bir oyuncu olduğunu,joker!(!)..satranç tahtasın
da ileri sürülen piyon!.yeni kurbanını hazırlamıştı kız çoktan.bir cinayet tasarlarken bir cani,hazırlık yapardı bir sonrakine.yani yedekte bir av olmalıydı her zaman(!).. .tamam dedi kız içinden,bu saf salak alık aşık alevi kökenli devrimciyle işim kalmadı ama...koparmamakta lazım tamamen ipleri.gölge oyunu bu ne
olur ne olmaz,ya ipe sapa gelmez ise ayarladığım kazı yerine gitmek için hazırladığım adam,ne olacak o zaman?...sonuca göre son noktayı koymak lazım!.
binbirgece masallarını okumamış bizim saf salak alık aşık!.adam içten içe,yürüdüğü onca yolu teperek kat ettiği çabayı emeği görmezden gelerek,olmaya
cak bir yola girdi ters yönden!(!)...ya!dedi içinden,ne düşündüğüm gib yaşayabiliyorum ne de yaşadığım gibi düşünebiliyorum.ne çıldırtıcı bir durum!?......
kim bağlıyor beni bu şehre?..kim?..kim?..adam bu soruları kendi kendine sorarken zaman içinde hızla,ne olduğu anlaşılmayan bir zamanda yıllar yıllar önce
bir cinayet işlendi bu şehirde!...gitmeliyim,gitmeliydim bu şehirden,geç kaldım çok geç kaldım derken kendi kendine düşünüp söylenirken bir cinayet işlendi
bu şehirde eşi benzeri olmayan.hiçbir yerde kayıtlarına rastlanmadı,duyulmadı,ceset dahi yoktu ortalıkta.sadece,çok yanlış yaptım dedi adam çok yanlış!..
sahi,senin kocan cinayet romanları yazan bir adam,sorsana haberi var mı bu cinayetten veya daha sonra işlenenenlerden!?(!)...o da ölü değil mi?..yaşadı
ğını zannediyor benim gibi!(!)...sen kocanı bile geçtin be!...boynuz kulağı geçermiş derlerdi de inanmazdım.daha neler neler duyacağımda inanmıyacağım!..
KAFA KAFAYA VERİP KAFA PATLATMAK LAZIM KALDIĞIMIZ YERDEN!.."MİLLİ RESİM DENİLİNCE NE ANLIYORSUN?..KAFA PATLATMAYA DEVAM O ZAMAN!"...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008...
KAFA KAFAYA VERİP KAFA PATLATMAK LAZIM KALDIĞIMIZ YERDEN!..
30.03.2010
"MİLLİ RESİM DENİLİNCE NE ANLIYORSUN?..KAFA PATLATMAYA DEVAM O ZAMAN!"...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008...
mutlaka bir gün bu dünyadan ayrılmadan önce oturup konuşmalıyız seninle.harflerin,kelimelerin,cümlelerin,satırların altlarını
çize çize...ne anlatmak istemişiz?..ya sen!?..anlam yükleyip anlam çıkarmalıyız.laboratuarda deney yapar gibi!..kelimeleri,
cümleleri yoğunlaştırmalıyız,denemeliyiz dirençlerini....bunu mutlaka bir gün yapmalıyız...bir anlamı yok paketleyip eve bırak
manın mektupları...bu dünyadan ayrılınca yanımızda götüremiyeceğimize göre,o yıllar yılı yapmak isteyipte yapamadıklarımızı,mutlaka yapmalıyız!..mutlaka!..kafa kafaya verip, kaldığımız yerden devam etmeliyiz. kafa patlatmalıyız seninle yeniden!......
bana ne bu dünyada,ne öbür dünyada rahat,huzur,gün yüzü yok!..orada buluşup görüşemeyeceğimize göre...ne günahımız
günah,ne sevabımız sevap..benzemez birbirine!(!)...))).cennetimiz,cehennemimiz bile farklı bizim!..bu dünyada ayrımsız bir dünya düşlediğimiz mücadele ettiğimiz için,yine itiraz ederiz mutlaka orada!(!)...(((.öbür dünyanın anayasasını bu dünyada
kabul etmek mümkün mü?..bu din masalının iki aktörü var;cenetten kovulduğu iddia edilen, adem ve havva...seneryo hep aynı...yasak elma,ve bir ağacın altında yaprakla örtülü cinsel organları...değişmez dekor;yaprak,elma,ağaç altı...kimin kimikandırdığı tartışmalı...(bence burada başlıyor kadın sorunu!(!)..) diğer oyuncular,zebaniler,cebrail,azrail!...tanrı yönet
men,yardımcıları yeryüzü peygamberleri!...biz kullar ise her zaman olduğu gibi alık sedyirciler;uslu,uysal,sessiz yığınlar!......
ne demiş shakspeare,"dünya iyiler ile kötülerin mücadelesidir!"...dante,"cennetin yolları iyi niyet taşları ile örülüdür!"..(!)....
uyarır bizi,saf saf kanmayın cennet hikayelerine hazırlıklı olun, süprizlere!..cehennem olmaz,senin için yani...benim için fark
etmezde!(!)...cenette gideceği(miz)n şüpheli!?...nerede nasıl görüşeceğiz peki gönül rahatlığıyla?...yine sana bir yol çıkar belki ama,bana ııılh!...zırnık çıkmaz!(!)..yine senin(sizin) sözünüz geçer oralarda.anlaşıldı bu gidişle seninle oturup rahat ra
hat konuşamayacağız bu dünyada olduğu gibi!(!).."size gelmek için zaman yaratmaya çalışıyorum neler çektiğimi tahmin ede
mezsiniz?."... ..."anı defterinizi beraber okumalıydık,allak bullak oldu duygularım! ?"..."o akşam,'merhaba!'oyununu izlerken sizi
düşündüm oyun boyunca.yanımda olmanızı beraber seyretmeyi ne kadar çok istedim bir bilseniz!?"...didik ddik edemiyeceğiz
mektupları.ne işe yarar zamanını doldurmuş kağıt parçalarının varlığı,kime faydası var?..ne yazıldığı,kime,hangi düşünce ile?..
edebi değerinin olup olmadığı?...sen aziz nesin'in mektuplarını çevirmeyi bırakta beni çevir bu günün türkçesine!(!)..bakalım
ne ifade ediyor,ne anlam taşıyor,anlamsızlaşıyor,kaç tane daha şiirimsi cümleler çıkar acaba?..yaşama katkısı varmı?..zanne
dilir ki,cansızdır kağıt,kalem,defter yaprağı...zannedilir ki,insan eli kalemi oynatmadıkça,bilinç dökülmedikçe kağıt üzerine,bir
şey ifade etmez!...doğru,öyle görünür belki çıplak gözle bakınca;engin bir deniz,uçsuz bucaksız boşluk!...ama öyle değildir işte!..kağıt sayfa olmadan önce,bir ağaç gövdesinin selülöze dönüşmemiş halidir.nefes alması,beslenmesi,büyümesi yapra
ğın!...doğanın en güzel doğal örtüsü....biz insanların toplumun bireyleri olmamız gibi!(!)...sayfalar,yapraklar yaşam taşıyıcı
dırlar,anlatırlar,tasarlarlar,binbir hayat vardır üzerlerinde.yaşama bağlarlae bizleri.bir kitap alır götürür bizleri,cin evine,cinne
te,cinayetlere!...kitap kutsaldır diye,saklanır müceverahat gibi...onu değerli kılan kendisidir oysa!..yakılır,yayılmasından,okun
masından korkularak,anlatılmasından!..sansür edilir,yasaklanır basılması dağıtılması!..tutuklanır,yargılanır,hüküm giyer onun
için canlıdır kitaplar insanlar gibi!..cansızdır oysa,durur rafında,kütüphanede,bir köşede....elinde cebinde...bize öyle gelir!....
'bir kağıt parçası' kimine göre...bir kağıt parçasının etrafında iktidar mücadelesi yapılır.hiç düşündünüz mü,aklınıza geldi mi?..
bir kağıt parçasını görüş günü ziyaret etmeyi!?...ben düşündüm,özledim o kıza yazdığım mektupları görmeyi,çok özledim,çok!
mamak'ta açık görüş olduğu zaman bayramlık çocuklar gibi sevinir giyinirdik!...o gün hiç bitmesin isterdik açık hava ve sev
diklerimiz;nazım'ca söylersek,anamız,babamız,yarimiz,çocuklarımız!..bize mektup yazan elller...kağıt parçası üzerinden ete ke
miğe,dile,sözcüklere dönüşen....havada uçuşurlardı,ne dediğimiz önemli değildi,ne demediğimiz önemliydi askerin gölgesinde! onlarda mektuplara saklanırdı özlemle...konuşuyoruz koklaşıyorduk sadece!..dayaksız,işkencesiz bir gün...sanki güzel bir ba
har gününde, kıştan yeni çıkılmış,ailemizle,sevdiklerimizle güneşin tadını ıkarıyoruz bir parkta veya dağ başında piknik yerinde
hüseyin gazi dağı tepemizde bize gülümsüyor,"günü yaşayın çocuklar ben varım arkanızda dağ gibi!"...dağ gibi dağ vardı arkamızda küsmemişti bize!(!)...bütün kapılarından geçtik yaşamın....bütün o yaşanması gereken karmaşasını yaşadık...bu
bir yaşam biçimi!..bana,"içinde taşıyorsun hapishaneyi!"demiştin,anı defterimde gömrüşçümle aramda geçen bir olumsuzluk
veya yanlış anlama sonucu geçen konuşma için,"ben olsaydım öyle demezdim!"diye not düşmüştün satırın karşısına...çok doğru anlamıştın beni çok güzel sıcak samimi....ne güzel tamalıyorduk birbirimizi ne güzel!?.....demirperde,duvar yıkıldı,senin
bana ördüğün duvar yıkılmadı aksine yükseldikçe yükseldi...ör bakalım duvarını,sıkı ör...aşk,sevgi,ışık sızmasın!...
30.03.2010
"MİLLİ RESİM DENİLİNCE NE ANLIYORSUN?..KAFA PATLATMAYA DEVAM O ZAMAN!"...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008...
mutlaka bir gün bu dünyadan ayrılmadan önce oturup konuşmalıyız seninle.harflerin,kelimelerin,cümlelerin,satırların altlarını
çize çize...ne anlatmak istemişiz?..ya sen!?..anlam yükleyip anlam çıkarmalıyız.laboratuarda deney yapar gibi!..kelimeleri,
cümleleri yoğunlaştırmalıyız,denemeliyiz dirençlerini....bunu mutlaka bir gün yapmalıyız...bir anlamı yok paketleyip eve bırak
manın mektupları...bu dünyadan ayrılınca yanımızda götüremiyeceğimize göre,o yıllar yılı yapmak isteyipte yapamadıklarımızı,mutlaka yapmalıyız!..mutlaka!..kafa kafaya verip, kaldığımız yerden devam etmeliyiz. kafa patlatmalıyız seninle yeniden!......
bana ne bu dünyada,ne öbür dünyada rahat,huzur,gün yüzü yok!..orada buluşup görüşemeyeceğimize göre...ne günahımız
günah,ne sevabımız sevap..benzemez birbirine!(!)...))).cennetimiz,cehennemimiz bile farklı bizim!..bu dünyada ayrımsız bir dünya düşlediğimiz mücadele ettiğimiz için,yine itiraz ederiz mutlaka orada!(!)...(((.öbür dünyanın anayasasını bu dünyada
kabul etmek mümkün mü?..bu din masalının iki aktörü var;cenetten kovulduğu iddia edilen, adem ve havva...seneryo hep aynı...yasak elma,ve bir ağacın altında yaprakla örtülü cinsel organları...değişmez dekor;yaprak,elma,ağaç altı...kimin kimikandırdığı tartışmalı...(bence burada başlıyor kadın sorunu!(!)..) diğer oyuncular,zebaniler,cebrail,azrail!...tanrı yönet
men,yardımcıları yeryüzü peygamberleri!...biz kullar ise her zaman olduğu gibi alık sedyirciler;uslu,uysal,sessiz yığınlar!......
ne demiş shakspeare,"dünya iyiler ile kötülerin mücadelesidir!"...dante,"cennetin yolları iyi niyet taşları ile örülüdür!"..(!)....
uyarır bizi,saf saf kanmayın cennet hikayelerine hazırlıklı olun, süprizlere!..cehennem olmaz,senin için yani...benim için fark
etmezde!(!)...cenette gideceği(miz)n şüpheli!?...nerede nasıl görüşeceğiz peki gönül rahatlığıyla?...yine sana bir yol çıkar belki ama,bana ııılh!...zırnık çıkmaz!(!)..yine senin(sizin) sözünüz geçer oralarda.anlaşıldı bu gidişle seninle oturup rahat ra
hat konuşamayacağız bu dünyada olduğu gibi!(!).."size gelmek için zaman yaratmaya çalışıyorum neler çektiğimi tahmin ede
mezsiniz?."... ..."anı defterinizi beraber okumalıydık,allak bullak oldu duygularım! ?"..."o akşam,'merhaba!'oyununu izlerken sizi
düşündüm oyun boyunca.yanımda olmanızı beraber seyretmeyi ne kadar çok istedim bir bilseniz!?"...didik ddik edemiyeceğiz
mektupları.ne işe yarar zamanını doldurmuş kağıt parçalarının varlığı,kime faydası var?..ne yazıldığı,kime,hangi düşünce ile?..
edebi değerinin olup olmadığı?...sen aziz nesin'in mektuplarını çevirmeyi bırakta beni çevir bu günün türkçesine!(!)..bakalım
ne ifade ediyor,ne anlam taşıyor,anlamsızlaşıyor,kaç tane daha şiirimsi cümleler çıkar acaba?..yaşama katkısı varmı?..zanne
dilir ki,cansızdır kağıt,kalem,defter yaprağı...zannedilir ki,insan eli kalemi oynatmadıkça,bilinç dökülmedikçe kağıt üzerine,bir
şey ifade etmez!...doğru,öyle görünür belki çıplak gözle bakınca;engin bir deniz,uçsuz bucaksız boşluk!...ama öyle değildir işte!..kağıt sayfa olmadan önce,bir ağaç gövdesinin selülöze dönüşmemiş halidir.nefes alması,beslenmesi,büyümesi yapra
ğın!...doğanın en güzel doğal örtüsü....biz insanların toplumun bireyleri olmamız gibi!(!)...sayfalar,yapraklar yaşam taşıyıcı
dırlar,anlatırlar,tasarlarlar,binbir hayat vardır üzerlerinde.yaşama bağlarlae bizleri.bir kitap alır götürür bizleri,cin evine,cinne
te,cinayetlere!...kitap kutsaldır diye,saklanır müceverahat gibi...onu değerli kılan kendisidir oysa!..yakılır,yayılmasından,okun
masından korkularak,anlatılmasından!..sansür edilir,yasaklanır basılması dağıtılması!..tutuklanır,yargılanır,hüküm giyer onun
için canlıdır kitaplar insanlar gibi!..cansızdır oysa,durur rafında,kütüphanede,bir köşede....elinde cebinde...bize öyle gelir!....
'bir kağıt parçası' kimine göre...bir kağıt parçasının etrafında iktidar mücadelesi yapılır.hiç düşündünüz mü,aklınıza geldi mi?..
bir kağıt parçasını görüş günü ziyaret etmeyi!?...ben düşündüm,özledim o kıza yazdığım mektupları görmeyi,çok özledim,çok!
mamak'ta açık görüş olduğu zaman bayramlık çocuklar gibi sevinir giyinirdik!...o gün hiç bitmesin isterdik açık hava ve sev
diklerimiz;nazım'ca söylersek,anamız,babamız,yarimiz,çocuklarımız!..bize mektup yazan elller...kağıt parçası üzerinden ete ke
miğe,dile,sözcüklere dönüşen....havada uçuşurlardı,ne dediğimiz önemli değildi,ne demediğimiz önemliydi askerin gölgesinde! onlarda mektuplara saklanırdı özlemle...konuşuyoruz koklaşıyorduk sadece!..dayaksız,işkencesiz bir gün...sanki güzel bir ba
har gününde, kıştan yeni çıkılmış,ailemizle,sevdiklerimizle güneşin tadını ıkarıyoruz bir parkta veya dağ başında piknik yerinde
hüseyin gazi dağı tepemizde bize gülümsüyor,"günü yaşayın çocuklar ben varım arkanızda dağ gibi!"...dağ gibi dağ vardı arkamızda küsmemişti bize!(!)...bütün kapılarından geçtik yaşamın....bütün o yaşanması gereken karmaşasını yaşadık...bu
bir yaşam biçimi!..bana,"içinde taşıyorsun hapishaneyi!"demiştin,anı defterimde gömrüşçümle aramda geçen bir olumsuzluk
veya yanlış anlama sonucu geçen konuşma için,"ben olsaydım öyle demezdim!"diye not düşmüştün satırın karşısına...çok doğru anlamıştın beni çok güzel sıcak samimi....ne güzel tamalıyorduk birbirimizi ne güzel!?.....demirperde,duvar yıkıldı,senin
bana ördüğün duvar yıkılmadı aksine yükseldikçe yükseldi...ör bakalım duvarını,sıkı ör...aşk,sevgi,ışık sızmasın!...
SYD BARRETT...İNZİVA..' ÖZEL SEVGİ' HİKAYESİ!... "SİZEKARŞI DUYDUĞUM SEVGİ BİR DOSTUMA ARKADAŞIMA DUYDUĞUM SEVGİDEN FARKLI DEĞİL!.."...ELVAN GÜNAY/1989....
İNZİVA...'ÖZEL SEVGİ' HİKAYESİ....
"SİZEKARŞI DUYDUĞUM SEVGİ BİR DOSTUMA ARKADAŞIMA DUYDUĞUM SEVGİDEN FARKLI DEĞİL!.."...ELVAN GÜNAY/1989....
yaratıcı insanların,zweig'ın 'yıldızın parladığı anlar' kiatabında biyografileri okunduğunda onların değerleri daha iyi anlaşılır.syd barrett bu insanlardan birisiydi ve pink floyd'u kur
du,müzik tarihine kazandırdı.yaşam içinde çok az insan iz bırakmıştır.iz bırakmak,unutul
mamak.syd barrettt yaratıcılığının zirvesinde inzivaya çekildi çok sevdiği müzik alanına
kalıcı olarak bir daha dönemedi.yaratıcı insanlar,bilginler,kaşifler uçucu insanlardır,gün
lük yaşama pek uymazlar,uyamazlar.kurallar onları sıkar,dayatılan sınırlar içinde kalmak
onlara her zaman itici gelmiştir.onun için sanatçılar bir anlamda toplum dışı yaşamayı
(dışlanmak değil)kendilerini izole etmeyi doğal bir süreç olarak görürler kendilerinde.in
sanın kendisini dinlemesinin en güzel yolu bu olsa gerek herhalde.inzivaya çekilmek,kay
bolmak..."benden başka kimseniz yok sanki dünyada!?."...seni tanıdıktan sonra az çok
iç dünyamı anlamıştın.nasıl yaşadığımı,ilişkilerimi...özelimizi konuşmasak bile çözümlüyor
duk birbirimizi.sen,'özel sevgi'yi,ben ise içimde taşıyordum hapishaneyi..."deneyeceğim
tabii,karamsar olmayın hemen!."...bay karamsar,dalgacı...bana taktığın rumuzlardı bun
lar.beni çok iyi karekterize eden sembollerdi gerçekten.biz birbirimizi tanımaktan,tanış
maktan çok,aynı zamanda içimizdeki yaratıcılığı,o ulaşılması çok zor olan insanın içini,
iç dünyasını keşfetme yaklaşma tanımlama anlamında büyük bir yolculuğa çıktık senin
le.farklı insanlardık çok farklı....zıt kutuplar,anat-katot..artı-eksi...yan yana geldiğimiz
de ise aynı cinstik seninle!...içiçe(bu lafımı çok tutmuştun)...bir coşku,sıcaklık kaplardı
içimizi.zaman içinde giderek artan bir sıcaklık...hiçbir harf,cümle,kelime anlatamazdı bi
zi,tanımlayamazdı.dayanamadın bu sıcaklığa,"çok hızlı yaşadık!"dedin ve syd barrett gi
bi kayboldun inzivaya çekildin.zirveye çıkmıştın onun gibi ve hızla indin aşağıya bir daha
o içinde yarattığın biriktirdiğin keşfe çıktığın,"deneyeceğim tabii!"dediğin alana dönmedin
dönemedin...yaşanmış bitmişti çünkü...akan bir nehirde bir defa yıkanabilirsiniz dememiş
miydi filozof!.o an ikimiz içinde kabarma anıydı,kendimizi kaybetme anı,delilik bir anlamda
dünyadan kopuş,uçuş,uçuculuk!...çabuk uyandın bu rüyadan,hipnotizma olmuş gibiydik
adeta,büyülenmişçesine geçmiştik kendimizden.gidiyorum dedin ruhen,"çok hızlı yaşa
dık!"...yaşadıklarımızı senin cümlen kadar doğal anlatabilecek,kurulabilecek bir cümle bu
lunamaz bence.bir daha dönmeyecektik aslında,dost,arkadaş,tanış olarak devam etme
yecektik koparacaktık bağlarımızı syd barrett gibi inzivaya çekilecektik yaşamın derinlik
lerine,karanlıklarına dalacaktık kaybettirecektik izimizi.beni o günden sonra silecektin
anımsamayacaktın bir daha.ben silmiştim seni,üstelik çok güzel unutmuştum.nereden
nasıl esti,ne oldu kim yönlendirdi beni anlamadım elim mektuplarına gitti ruh çağırır gibi
okumaya başladım yeniden onları.korkuyordum aslında onlara dokunmayı,eğer açıp okur
sam başıma kötü şeyler geleceğini zannediyordum.ne kötülük olabilirdi,neden bana za
rarı dokunsundu kelime ve cümlelerin?.. .yarattığımız dünyaya dönmeme istemi,o psikoloji
yi bir daha yaşamama sendromu!..dokunulmazdı o mektuplar yazılanlar.öylesine masum
du ki harfler kelimeler cümleler,o denli uysal!..ne zaman ki elim uzandı yazdıklarına,inanıl
maz bir değişim sarsıntı deprem oldu içimde.cansız kağıt parçaları zannederiz değil mi ya
zılanları.kağıttan mürekkepten oluşan üstü kapalı zarf içinde sessiz sedasız zararsız bir
köşede bekletilen...öyle değil işte!..senden benden içli,hisli,duygulu,düşünceliymişler oy
sa.beni öyle bir sorguladılar ki anlatamam.cevaplayamadım zaten sorulan soruları,sorum
lulukları.sende yaşadın,mutlu oldum bir zamanlar dediğin cinsten...değildin aslında,kendi
ni kandırıyordun,aldatıyordun kendini,bedenini,cinselliğini...anımsasana ilişki kurduklarını
hangi ilişki mutlu etti seni?..bin pişman oldun döndün ruhlar evine!..son karşılaştığımızda
nasıl heycanlandın nasıl çırpındın kulaç atmaya başladın bana doğru boğulmak üzerey
ken.yaklaşmıştım sana,sen bana gelemezdin arayamazdın yaklaşamazdın o şansını çok
tan kaybetmiştin.syd barrett'in çünkü sen!..syd barrett'e dönemedi bir daha o çok sev
diği müzik alanına!..bir mektubumdan esinlenerek şöyle yazmıştın uçmuştun,"çok güzel şiirimsi cümleler var mektubunda.harika cümleler!..iznin olmadan onları şiirleştirdim beğe
necekmisin bakalım?.sana onca şiir yazdım bula bula bunları mı buldun diye sitem etme sakın hepsi güzel yazdıkların!."la biten yanıtın,anımsadın mı?...hepsi güzeldi yazdıklarım
ın ama sen o cümleleri beğenmiş bulup çıkarmış şiirleştirmiştin.keşfetmek,bulmak ortaya
çıkarmak buydu zaten.her zaman sana nasıl aşkla yazıyorsam öyle yazmıştım o cümle
ve kelimeleri sıradan arayıp bulmadan üzerinde düşünmeden.fark edilmek,fark etmek ay
rıştırmak değerlendirmek yaratıcı olmak!..sendin o beni yeniden yaratan içsel yolculukla
rıma çıkaran yazma serüvenime döndüren.sen olmasaydın ne o anılar yazılabilir ne o şii
rimsi cümleler şiire dönüşebilirdi.ve kapanış sahnesi,sen olmasaydın o mektuplar,anı def
teri,şiirler,el yazınla temize çektiğin şiir ajandası,hapishane mektupları yırtılıp yok edilebi
lirdi!..ben yıllar yıllar önce ayrılıktan sonra mektuplarımı senden istediğimde,"ne yapacak
sın?"diye sormuş,bende,"yırtacağım yok edeceğim yakacağım!"türlü arabesk bir cevap
vermiştim.beni akıl dolu cümlelerinle utandırdın o gün farkında değildin belki."onlar emek
ürünü ve bana yazılmış mektuplar veremem!.sende olan mektuplarımı yok edebilirsin kop
yeleri var bende!."...bir kere uyanmıştı içimdeki faşizm!.senin o dingin sesin bilincinle susmuştu,susturmuştun içimdekini."gideceğim bu şehirden terk edeceğim!.."dediğimde
yine harika bir cevap verdin,"gitmekle uzaklaşmakla unutulacağını mı zannediyorsun yaşanılanların!?."..diyerek paketlemiş kaldırmıştın, mektupları sorduğumda,"paketledim
kaldırdım duruyor maltepe'de ki evde!."..işte bende o günden itibaren c.oğlu sütiş'in
önünde o konuştuğumuz yerde paketlenmiş duruyorum.oradan geçtiğimde anımsıyorum
kendimi.selamlaşıyorum orada kendimle,hesaplaşıyorum.yine sen varsın yanımda bana
akıl veriyorsun o güzel bilincinle,öngörünle!(!)...syd barrett'sin sen!..yarattığın adamı
bırakıp c.oğlu'nun orta yerinde karanlığına dalan!.
"SİZEKARŞI DUYDUĞUM SEVGİ BİR DOSTUMA ARKADAŞIMA DUYDUĞUM SEVGİDEN FARKLI DEĞİL!.."...ELVAN GÜNAY/1989....
yaratıcı insanların,zweig'ın 'yıldızın parladığı anlar' kiatabında biyografileri okunduğunda onların değerleri daha iyi anlaşılır.syd barrett bu insanlardan birisiydi ve pink floyd'u kur
du,müzik tarihine kazandırdı.yaşam içinde çok az insan iz bırakmıştır.iz bırakmak,unutul
mamak.syd barrettt yaratıcılığının zirvesinde inzivaya çekildi çok sevdiği müzik alanına
kalıcı olarak bir daha dönemedi.yaratıcı insanlar,bilginler,kaşifler uçucu insanlardır,gün
lük yaşama pek uymazlar,uyamazlar.kurallar onları sıkar,dayatılan sınırlar içinde kalmak
onlara her zaman itici gelmiştir.onun için sanatçılar bir anlamda toplum dışı yaşamayı
(dışlanmak değil)kendilerini izole etmeyi doğal bir süreç olarak görürler kendilerinde.in
sanın kendisini dinlemesinin en güzel yolu bu olsa gerek herhalde.inzivaya çekilmek,kay
bolmak..."benden başka kimseniz yok sanki dünyada!?."...seni tanıdıktan sonra az çok
iç dünyamı anlamıştın.nasıl yaşadığımı,ilişkilerimi...özelimizi konuşmasak bile çözümlüyor
duk birbirimizi.sen,'özel sevgi'yi,ben ise içimde taşıyordum hapishaneyi..."deneyeceğim
tabii,karamsar olmayın hemen!."...bay karamsar,dalgacı...bana taktığın rumuzlardı bun
lar.beni çok iyi karekterize eden sembollerdi gerçekten.biz birbirimizi tanımaktan,tanış
maktan çok,aynı zamanda içimizdeki yaratıcılığı,o ulaşılması çok zor olan insanın içini,
iç dünyasını keşfetme yaklaşma tanımlama anlamında büyük bir yolculuğa çıktık senin
le.farklı insanlardık çok farklı....zıt kutuplar,anat-katot..artı-eksi...yan yana geldiğimiz
de ise aynı cinstik seninle!...içiçe(bu lafımı çok tutmuştun)...bir coşku,sıcaklık kaplardı
içimizi.zaman içinde giderek artan bir sıcaklık...hiçbir harf,cümle,kelime anlatamazdı bi
zi,tanımlayamazdı.dayanamadın bu sıcaklığa,"çok hızlı yaşadık!"dedin ve syd barrett gi
bi kayboldun inzivaya çekildin.zirveye çıkmıştın onun gibi ve hızla indin aşağıya bir daha
o içinde yarattığın biriktirdiğin keşfe çıktığın,"deneyeceğim tabii!"dediğin alana dönmedin
dönemedin...yaşanmış bitmişti çünkü...akan bir nehirde bir defa yıkanabilirsiniz dememiş
miydi filozof!.o an ikimiz içinde kabarma anıydı,kendimizi kaybetme anı,delilik bir anlamda
dünyadan kopuş,uçuş,uçuculuk!...çabuk uyandın bu rüyadan,hipnotizma olmuş gibiydik
adeta,büyülenmişçesine geçmiştik kendimizden.gidiyorum dedin ruhen,"çok hızlı yaşa
dık!"...yaşadıklarımızı senin cümlen kadar doğal anlatabilecek,kurulabilecek bir cümle bu
lunamaz bence.bir daha dönmeyecektik aslında,dost,arkadaş,tanış olarak devam etme
yecektik koparacaktık bağlarımızı syd barrett gibi inzivaya çekilecektik yaşamın derinlik
lerine,karanlıklarına dalacaktık kaybettirecektik izimizi.beni o günden sonra silecektin
anımsamayacaktın bir daha.ben silmiştim seni,üstelik çok güzel unutmuştum.nereden
nasıl esti,ne oldu kim yönlendirdi beni anlamadım elim mektuplarına gitti ruh çağırır gibi
okumaya başladım yeniden onları.korkuyordum aslında onlara dokunmayı,eğer açıp okur
sam başıma kötü şeyler geleceğini zannediyordum.ne kötülük olabilirdi,neden bana za
rarı dokunsundu kelime ve cümlelerin?.. .yarattığımız dünyaya dönmeme istemi,o psikoloji
yi bir daha yaşamama sendromu!..dokunulmazdı o mektuplar yazılanlar.öylesine masum
du ki harfler kelimeler cümleler,o denli uysal!..ne zaman ki elim uzandı yazdıklarına,inanıl
maz bir değişim sarsıntı deprem oldu içimde.cansız kağıt parçaları zannederiz değil mi ya
zılanları.kağıttan mürekkepten oluşan üstü kapalı zarf içinde sessiz sedasız zararsız bir
köşede bekletilen...öyle değil işte!..senden benden içli,hisli,duygulu,düşünceliymişler oy
sa.beni öyle bir sorguladılar ki anlatamam.cevaplayamadım zaten sorulan soruları,sorum
lulukları.sende yaşadın,mutlu oldum bir zamanlar dediğin cinsten...değildin aslında,kendi
ni kandırıyordun,aldatıyordun kendini,bedenini,cinselliğini...anımsasana ilişki kurduklarını
hangi ilişki mutlu etti seni?..bin pişman oldun döndün ruhlar evine!..son karşılaştığımızda
nasıl heycanlandın nasıl çırpındın kulaç atmaya başladın bana doğru boğulmak üzerey
ken.yaklaşmıştım sana,sen bana gelemezdin arayamazdın yaklaşamazdın o şansını çok
tan kaybetmiştin.syd barrett'in çünkü sen!..syd barrett'e dönemedi bir daha o çok sev
diği müzik alanına!..bir mektubumdan esinlenerek şöyle yazmıştın uçmuştun,"çok güzel şiirimsi cümleler var mektubunda.harika cümleler!..iznin olmadan onları şiirleştirdim beğe
necekmisin bakalım?.sana onca şiir yazdım bula bula bunları mı buldun diye sitem etme sakın hepsi güzel yazdıkların!."la biten yanıtın,anımsadın mı?...hepsi güzeldi yazdıklarım
ın ama sen o cümleleri beğenmiş bulup çıkarmış şiirleştirmiştin.keşfetmek,bulmak ortaya
çıkarmak buydu zaten.her zaman sana nasıl aşkla yazıyorsam öyle yazmıştım o cümle
ve kelimeleri sıradan arayıp bulmadan üzerinde düşünmeden.fark edilmek,fark etmek ay
rıştırmak değerlendirmek yaratıcı olmak!..sendin o beni yeniden yaratan içsel yolculukla
rıma çıkaran yazma serüvenime döndüren.sen olmasaydın ne o anılar yazılabilir ne o şii
rimsi cümleler şiire dönüşebilirdi.ve kapanış sahnesi,sen olmasaydın o mektuplar,anı def
teri,şiirler,el yazınla temize çektiğin şiir ajandası,hapishane mektupları yırtılıp yok edilebi
lirdi!..ben yıllar yıllar önce ayrılıktan sonra mektuplarımı senden istediğimde,"ne yapacak
sın?"diye sormuş,bende,"yırtacağım yok edeceğim yakacağım!"türlü arabesk bir cevap
vermiştim.beni akıl dolu cümlelerinle utandırdın o gün farkında değildin belki."onlar emek
ürünü ve bana yazılmış mektuplar veremem!.sende olan mektuplarımı yok edebilirsin kop
yeleri var bende!."...bir kere uyanmıştı içimdeki faşizm!.senin o dingin sesin bilincinle susmuştu,susturmuştun içimdekini."gideceğim bu şehirden terk edeceğim!.."dediğimde
yine harika bir cevap verdin,"gitmekle uzaklaşmakla unutulacağını mı zannediyorsun yaşanılanların!?."..diyerek paketlemiş kaldırmıştın, mektupları sorduğumda,"paketledim
kaldırdım duruyor maltepe'de ki evde!."..işte bende o günden itibaren c.oğlu sütiş'in
önünde o konuştuğumuz yerde paketlenmiş duruyorum.oradan geçtiğimde anımsıyorum
kendimi.selamlaşıyorum orada kendimle,hesaplaşıyorum.yine sen varsın yanımda bana
akıl veriyorsun o güzel bilincinle,öngörünle!(!)...syd barrett'sin sen!..yarattığın adamı
bırakıp c.oğlu'nun orta yerinde karanlığına dalan!.
YÜKLENDİKÇE YÜKLENDİM SEVGİMİ!... "BEN OLSAYDIM ÖYLE DEMEZDİM!"...ELVAN GÜNAY/1989....
YÜKLENDİKÇE YÜKLENDİM SEVGİMİ!...
"BEN OLSAYDIM ÖYLE DEMEZDİM!"...ELVAN GÜNAY/1989....
yüklendikçe yüklendim sevgimi, artarak devam ediyordu ruh katmanlarım.altüst oluşlar yaşıyordum..."beraber olacağım insana özel sevgi duymalıyım!."genç kızlık romantizmi diye geçirdim içim
den.'özel'....özelimiz olmamıştı ki.peki bu kız ne demek istiyordu neden açmıyordu sevgi konusundaki düşüncelerini.nasıl bir özel,özellik!?..nasıl ne zaman oluşacaktı bu 'özel sevgi'!?...zamansızlık kıskacı içineydik,okul,kültürel faaliyetler,ev,dersler...bana hiçbir şey kalmıyordu.zorunlu olarak mektuplar..mektuplar....ve o hızla yazmaya karar verdiğim mücadele gün
lük ve anılar.durmadan yazıyordum bir rotatif gibi çalışıyordum.mektup sayfalarında dindiriyordum acılarımı,özlemlerimi!..farkındaydı o da,"zaman yaratmak için nelere katlanıyorum biliyormusun
gelirken düştüm!.."...küçük bir kız çocuğunun nazlanmasıydı anlatımı.iş yerinde konuşmanın,tartışmanın özlem gidermenin beraber olmanın imkanı yoktu zaten.sadece birbirimizi görüyor biraz
havadan sudan konuşuyor,mektup alışverişi yapıyorduk ayaküstü o kadar.gülünç olduğu kadar komikti.bazı günler,"mektup yazmasaydınız görürdünüz siz!.."diye sitem ederdi bana!..içeriye girmeden önce 'mektupla eğitim'i bitirmiştim,hapihanede ise tek dışarıya bağımız kitaplar,iddaname,gazeteler,mektuplardı...dışarı çıktığımda kız arkadaşımdan aynı şehirde aynı yakada oturma
mıza rağmen mektuplaşacağımı rüyamda görsem,tanrı buyruğu ile bana iletilse inanmazdım.ortaçağ aşkı yaşıyorduk,mühkem kalede babası tarafından cezalandırılan prenses ve ben beyaz atlı
prens!(!)..onlar kuş kanadında biz ise yirminci yüzyılda elden mektuplaşıyorduk.rekorlar kitabına bu espiri anlamında girebilirdik herhalde.o günlerde internet olmasına rağmen bu günkü kadar
yaygın ve kullanılır durumda değildi.henüz o günlerde bu salgın hastalık yayılmamıştı.eğer o günlerde internet bu denli yaygın olsaydı vay halimize.birbirimizi görmemize dahi gerek yoktu.karar
verip kazara evlenme kararı alsak mail,görüntü üzerinden profil resmimizin üzerinden elektronik imza ile evlenirdik galiba!...)))).düşündükçe kahkahalarla gülmek geliyor içimden.o günlerde kız
arkadaşın var mı sorusuna ıkına sıkına sadece kafa sallamakla cevap veriyordum.görünürde yoktu ki kızcağız!..darülaceze'de veya çocuk esirgeme kurumunda veya yetimhanede kalıyordu san
ki!(!)...bu durumu bazen anlayışla bazen de kızgın bir anıma denk geldiğinde ti geçiyordum onunla.kıskanıyordum;okulunu,dil kurslarını,tiyatro,sinema,klasik konser izlencelerini.kıskanıyordum
onlara harcadığı zamanı...."yine benimle ti geçmişsiniz,kültürel faaliyetlerim,doğum günü kutlamalarımla.anlamadığımı zannetmeyin!.."diyerek tatlı tatlı eleştiridi beni.çok güzeldi çok!...saçlarını
arkaya toplar,o güzel geniş alnı çıkardı ortaya.oval yüzü buğday teni,iri güzel gözleri tamamlardı onları...küçük burnu.pembe göz farı,pembe rujlu dudakları,beyaz küçük elleri,pembe ojeli par
makları...ten rengi ile makyajı uyum içinde olurdu.üzerinde gömlek giymişse o gün yakası mutlaka kalkıktı ve ön bir iki göğüs düğmesi açık olurdu.kot pantolon giyerdi çoğu kez.genç kız vücu
dunun biçimli hatları güzel fiziği çıkardı ortaya!.."beni o denli incelemişsiniz ki,size gelirken elim ayağıma dolaşıyor doğallığımı kaybettireceksiniz bana!."... ...gözlem gücümden sonra anlatım gücüm devreye girmiş ve bu tanımlamalarım çok hoşuna gitmiiş olmalı ki,"beni çok güzel tam istediğim biçimde anlatmışsınız teşekkürler!.."diyecekti neredeyse.öncelikle çok güzel bir yazısı ve
imla bilgisi dilbilgisi yazım kuralları disiplini vardı.ailenin tek kızıydı ve üstüne üstlük öğretmendi annesi.daha ne olsundu,benim yazdıklarım onun yanında iptidai kalıyordu.evet,benimde okul dö
nemlerinde yazmaya,şiire,öykü yazmaya eğilimim vardı ama naifti bu kızın yazdıkları karşısında esamesi dahi okunmazdı.ne gariptir ilk ödülümü lisede cengiz aytmotov'un 'kopar zincirlerini gül
sarı'romanı ikincilik ödülü olarak bana verilmişti.evet,zincir,zincirler!..mücadele,hapishane,baskı günleri!...bizim sakallının o meşhur sözü,"bütün dünya işçileri birleşiniz!.zincirlerinizden başka kaybedecek bir şeyiniz yok!.."...yaşamımın zincirli halkası o gün orada başlamıştı benim haberim olmadan!(!)...nereden bilecektim,dışarı çıktığımda sevgilimle mektuplaşacağımı!?.özellikle ha
pishanede mektup beklemek,üstüne üstlük mamak'ta çok farklı bir duyguydu.sevdiğimi dışarıda bırakmışım gibi şu dizeleri yazmıştım,"sen günlük güneşlik caddelerde kaldın/ben ampul neon
ışıklarıyla/inan hiç sönmedi, gün ışığı girmedi koğuşa/...gerçekten hangardan bozma,alt alta üst üste üstelik faşistlerle beraber güneşsiz,gün ışığı girmeyen,sigara dumanından yer altı mağra
larını andıran bu izbe koğuşta düşmanla göz göze yatmak!..zaman zaman yüzelli ikiyüz kişi oluyorduk.faşistler bizim üçte bir sayımız kadardılar!(!)..inanmazsınız belki ama,büyük çamaşır leğen
leriyle salata yapardık!(!)...bir gün arkadaşlar yaş pasta yaptılar bisküviden ve üzerine yaz günüydü galiba kiraz koydular süs olarak.ödüllendiriyor moral veriyorduk bu tür becerilerimizle.fa
şistler ise bizi dört gözle seyrediyorlardı, nasıl yaptığımızı, nasıl hangi tür malzeme kullandığımızı izliyorlard,ı hem istihbarat olarak hem meraktan nasıl yapıldığını öğrenmek için.ertesi gün onlar
da kantinden bizim kullandığımız malzemeleri ısmarladılar ve yapmaya başladılar seyir sırası bizdeydi onların yaptıklarını seyrederken onlardan daha heycanlıydık.berbat bir şey yaptılar,biçim
olarak evet pastaya benziyordu ama,karşıdan dahi bu yenmez rezalet olmuş deditecek havadaydı yaptıkları.nihayet bitti onlarda heycanlanmışlardı bizim gibi.bir de ne görelim pastanın üze
rine zeytin tanelerini dizmeye başlamasınlar mı!...))).bizimkiler yönlerini dönerek onlara gülündüğü anlaşılmasın diye kahkahalarla gülmeye başladık!..bizim pasta üzerine koyduğumuz kirazlar
uzaktan siyahımsı görünmüş ve zeytine benzetilmişti!(!)...başka bir koğuşta ise,havalandırmaya çıkarılırken asker üstü kapalı bir kap bulur ve raci tetik'e haber verirler.tepsinin üzerinden ga
zete kağıdı kaldırıldığında kızartılmak üzere köfte yapıldığı anlaşılır.raci o sinirle bizim kıdemliye,"ulan ibneler!..ben size ne zaman et verdim ki siz köfte yapıyorsunuz açıkla lan!"der...kıdemli
arkadaşta gayet sakin yemek artıklarından kalan nohut,fasulye ve kıyma kırıntılarını ekmek içiyle yoğurarak bu köfteleri yaptıklarını söyler.mantıklıdır ve içinden ikna olsa bile itiraz eder,"lan
benim verdiğim ve kantin dışında yiyeceklerin yasak olduğunu bilmiyormusun!?..peki,nasıl nerede kızartacaktınız bunu!?.."..yine bizim kıdemli,kalorifer petekleri arasında kızartıyoruz cevabı
üzerine iyice dellenen raci,askerleri ve gardiyanları çağırarak,"bakın ulan!..gözünüzü dört açın bu ibneler am bile yapar burada!."diye hiddetlenerek hızla uzaklaşır. .uzaklaşmak,yakın ama
uzak yaşamak!..mektuplarla,onun bulduğu bir metod olan akşamları telefon zilini bir defa çaldırrarak selamlaşmalar!(!)....mamak'ın o çıldırtıcı ortamından pek farkı yoktu yaşadıkları(mız)ın!..
ben niye tahliye olmuştum ki!?..mektupsa oarayada geliyordu,telefonsa(bir ara görüş kabinlerinde telefonla görüşüyorduk)görüş günü teleofonla yakınlarımızla görüşüyorduk zaten!(!).tanış
mak için mi çıktım bu kızla hapishaneden!?...çıldıracaktım gerçekten.ne olacktı bu işin sonu!?..kukumav kuşu gibi düşünmeye söylenmeye başladım gün gün!..ve kızın yazdığına iddaa ettiği
ne göre harika uçuk mektuplar yazıyordum,yazıyormuşum!(!).."okuduğum kitapların tasvir bölümlerini okumadan atlayan ben,sizin anılarınızda anlatımlarınızı zevkle okudum dolaşmış gibi ol
dum oraları.teşekkürler!.."..bu değerlendirmeler bebni göklere uçuruyor beraber olamamanın özlemiyle paylaşamamanın,konuşamamanın hararetiyle buharlaşıyordum.kime anlatacaktım ki der
dimi,kim anlardı beni,kim inanırdı bana!?..."get lan!.. olurmu böyle saçma bir şey oğlum!.. sen nerede yaşıyorsun?,yoksa dalga mı geçiyorsun veya mamak rüyası olmasın sakın!?.."diye dalga
geçerler diye gıkım çıkmıyordu anlatamıyordum kimsye!(!)...))).kimse tanıştırmamıştı bizi hiç kimse!..dışarıya çıktığımda askerliğimi yaptım ve özgür bir vatandaş olarak heycanla yaşama baş
ladım!(!)...))).ankara'da bir dağıtım evinde liseden sonra çalışmıştım az çok kitap dünyasını zaten yapımız gereği, bu alana yabancı olmadığım için kitabı okumayı seven birisi olarak bu işe
yatkınlığım vardı.başka ne iş yapabilirdim?..bir arkadaşımın isteği üzerine kadıköy'de bir sinemanın kitap reyonunu maaşlı olarak işletmek üzere açtım.sinemya gelen müşteriler için bu küçük
reyon bir aksesuardı zaten kar etmesi veya uzun vadeli kitap müşterisi edinmek söz konusu değildi.üstelik sinemaya olan ilgi yetersizdi ve birinci vizyon filim oynatamıyorlardı.sinema göste
riminin yanında sinema ortaklarından tiyatrocu olanı tek başına kendi sahneye koyduğu oyunu haftada iki kez veya duruma göre üç kez sahneliyordu.inatla tek kişilik oyunu oynuyordu oyun
cu.oyuncunun dışında sinema işletmesine iki kişi ortaktı ve bunlar ayak işlerini sinemanın girdisini çıktısını kontrol eden iki samimi arkadaş iki emekçiydi.iki emekçi ve bir entellektüel...çelişkili ortaklık(!)...
"BEN OLSAYDIM ÖYLE DEMEZDİM!"...ELVAN GÜNAY/1989....
yüklendikçe yüklendim sevgimi, artarak devam ediyordu ruh katmanlarım.altüst oluşlar yaşıyordum..."beraber olacağım insana özel sevgi duymalıyım!."genç kızlık romantizmi diye geçirdim içim
den.'özel'....özelimiz olmamıştı ki.peki bu kız ne demek istiyordu neden açmıyordu sevgi konusundaki düşüncelerini.nasıl bir özel,özellik!?..nasıl ne zaman oluşacaktı bu 'özel sevgi'!?...zamansızlık kıskacı içineydik,okul,kültürel faaliyetler,ev,dersler...bana hiçbir şey kalmıyordu.zorunlu olarak mektuplar..mektuplar....ve o hızla yazmaya karar verdiğim mücadele gün
lük ve anılar.durmadan yazıyordum bir rotatif gibi çalışıyordum.mektup sayfalarında dindiriyordum acılarımı,özlemlerimi!..farkındaydı o da,"zaman yaratmak için nelere katlanıyorum biliyormusun
gelirken düştüm!.."...küçük bir kız çocuğunun nazlanmasıydı anlatımı.iş yerinde konuşmanın,tartışmanın özlem gidermenin beraber olmanın imkanı yoktu zaten.sadece birbirimizi görüyor biraz
havadan sudan konuşuyor,mektup alışverişi yapıyorduk ayaküstü o kadar.gülünç olduğu kadar komikti.bazı günler,"mektup yazmasaydınız görürdünüz siz!.."diye sitem ederdi bana!..içeriye girmeden önce 'mektupla eğitim'i bitirmiştim,hapihanede ise tek dışarıya bağımız kitaplar,iddaname,gazeteler,mektuplardı...dışarı çıktığımda kız arkadaşımdan aynı şehirde aynı yakada oturma
mıza rağmen mektuplaşacağımı rüyamda görsem,tanrı buyruğu ile bana iletilse inanmazdım.ortaçağ aşkı yaşıyorduk,mühkem kalede babası tarafından cezalandırılan prenses ve ben beyaz atlı
prens!(!)..onlar kuş kanadında biz ise yirminci yüzyılda elden mektuplaşıyorduk.rekorlar kitabına bu espiri anlamında girebilirdik herhalde.o günlerde internet olmasına rağmen bu günkü kadar
yaygın ve kullanılır durumda değildi.henüz o günlerde bu salgın hastalık yayılmamıştı.eğer o günlerde internet bu denli yaygın olsaydı vay halimize.birbirimizi görmemize dahi gerek yoktu.karar
verip kazara evlenme kararı alsak mail,görüntü üzerinden profil resmimizin üzerinden elektronik imza ile evlenirdik galiba!...)))).düşündükçe kahkahalarla gülmek geliyor içimden.o günlerde kız
arkadaşın var mı sorusuna ıkına sıkına sadece kafa sallamakla cevap veriyordum.görünürde yoktu ki kızcağız!..darülaceze'de veya çocuk esirgeme kurumunda veya yetimhanede kalıyordu san
ki!(!)...bu durumu bazen anlayışla bazen de kızgın bir anıma denk geldiğinde ti geçiyordum onunla.kıskanıyordum;okulunu,dil kurslarını,tiyatro,sinema,klasik konser izlencelerini.kıskanıyordum
onlara harcadığı zamanı...."yine benimle ti geçmişsiniz,kültürel faaliyetlerim,doğum günü kutlamalarımla.anlamadığımı zannetmeyin!.."diyerek tatlı tatlı eleştiridi beni.çok güzeldi çok!...saçlarını
arkaya toplar,o güzel geniş alnı çıkardı ortaya.oval yüzü buğday teni,iri güzel gözleri tamamlardı onları...küçük burnu.pembe göz farı,pembe rujlu dudakları,beyaz küçük elleri,pembe ojeli par
makları...ten rengi ile makyajı uyum içinde olurdu.üzerinde gömlek giymişse o gün yakası mutlaka kalkıktı ve ön bir iki göğüs düğmesi açık olurdu.kot pantolon giyerdi çoğu kez.genç kız vücu
dunun biçimli hatları güzel fiziği çıkardı ortaya!.."beni o denli incelemişsiniz ki,size gelirken elim ayağıma dolaşıyor doğallığımı kaybettireceksiniz bana!."... ...gözlem gücümden sonra anlatım gücüm devreye girmiş ve bu tanımlamalarım çok hoşuna gitmiiş olmalı ki,"beni çok güzel tam istediğim biçimde anlatmışsınız teşekkürler!.."diyecekti neredeyse.öncelikle çok güzel bir yazısı ve
imla bilgisi dilbilgisi yazım kuralları disiplini vardı.ailenin tek kızıydı ve üstüne üstlük öğretmendi annesi.daha ne olsundu,benim yazdıklarım onun yanında iptidai kalıyordu.evet,benimde okul dö
nemlerinde yazmaya,şiire,öykü yazmaya eğilimim vardı ama naifti bu kızın yazdıkları karşısında esamesi dahi okunmazdı.ne gariptir ilk ödülümü lisede cengiz aytmotov'un 'kopar zincirlerini gül
sarı'romanı ikincilik ödülü olarak bana verilmişti.evet,zincir,zincirler!..mücadele,hapishane,baskı günleri!...bizim sakallının o meşhur sözü,"bütün dünya işçileri birleşiniz!.zincirlerinizden başka kaybedecek bir şeyiniz yok!.."...yaşamımın zincirli halkası o gün orada başlamıştı benim haberim olmadan!(!)...nereden bilecektim,dışarı çıktığımda sevgilimle mektuplaşacağımı!?.özellikle ha
pishanede mektup beklemek,üstüne üstlük mamak'ta çok farklı bir duyguydu.sevdiğimi dışarıda bırakmışım gibi şu dizeleri yazmıştım,"sen günlük güneşlik caddelerde kaldın/ben ampul neon
ışıklarıyla/inan hiç sönmedi, gün ışığı girmedi koğuşa/...gerçekten hangardan bozma,alt alta üst üste üstelik faşistlerle beraber güneşsiz,gün ışığı girmeyen,sigara dumanından yer altı mağra
larını andıran bu izbe koğuşta düşmanla göz göze yatmak!..zaman zaman yüzelli ikiyüz kişi oluyorduk.faşistler bizim üçte bir sayımız kadardılar!(!)..inanmazsınız belki ama,büyük çamaşır leğen
leriyle salata yapardık!(!)...bir gün arkadaşlar yaş pasta yaptılar bisküviden ve üzerine yaz günüydü galiba kiraz koydular süs olarak.ödüllendiriyor moral veriyorduk bu tür becerilerimizle.fa
şistler ise bizi dört gözle seyrediyorlardı, nasıl yaptığımızı, nasıl hangi tür malzeme kullandığımızı izliyorlard,ı hem istihbarat olarak hem meraktan nasıl yapıldığını öğrenmek için.ertesi gün onlar
da kantinden bizim kullandığımız malzemeleri ısmarladılar ve yapmaya başladılar seyir sırası bizdeydi onların yaptıklarını seyrederken onlardan daha heycanlıydık.berbat bir şey yaptılar,biçim
olarak evet pastaya benziyordu ama,karşıdan dahi bu yenmez rezalet olmuş deditecek havadaydı yaptıkları.nihayet bitti onlarda heycanlanmışlardı bizim gibi.bir de ne görelim pastanın üze
rine zeytin tanelerini dizmeye başlamasınlar mı!...))).bizimkiler yönlerini dönerek onlara gülündüğü anlaşılmasın diye kahkahalarla gülmeye başladık!..bizim pasta üzerine koyduğumuz kirazlar
uzaktan siyahımsı görünmüş ve zeytine benzetilmişti!(!)...başka bir koğuşta ise,havalandırmaya çıkarılırken asker üstü kapalı bir kap bulur ve raci tetik'e haber verirler.tepsinin üzerinden ga
zete kağıdı kaldırıldığında kızartılmak üzere köfte yapıldığı anlaşılır.raci o sinirle bizim kıdemliye,"ulan ibneler!..ben size ne zaman et verdim ki siz köfte yapıyorsunuz açıkla lan!"der...kıdemli
arkadaşta gayet sakin yemek artıklarından kalan nohut,fasulye ve kıyma kırıntılarını ekmek içiyle yoğurarak bu köfteleri yaptıklarını söyler.mantıklıdır ve içinden ikna olsa bile itiraz eder,"lan
benim verdiğim ve kantin dışında yiyeceklerin yasak olduğunu bilmiyormusun!?..peki,nasıl nerede kızartacaktınız bunu!?.."..yine bizim kıdemli,kalorifer petekleri arasında kızartıyoruz cevabı
üzerine iyice dellenen raci,askerleri ve gardiyanları çağırarak,"bakın ulan!..gözünüzü dört açın bu ibneler am bile yapar burada!."diye hiddetlenerek hızla uzaklaşır. .uzaklaşmak,yakın ama
uzak yaşamak!..mektuplarla,onun bulduğu bir metod olan akşamları telefon zilini bir defa çaldırrarak selamlaşmalar!(!)....mamak'ın o çıldırtıcı ortamından pek farkı yoktu yaşadıkları(mız)ın!..
ben niye tahliye olmuştum ki!?..mektupsa oarayada geliyordu,telefonsa(bir ara görüş kabinlerinde telefonla görüşüyorduk)görüş günü teleofonla yakınlarımızla görüşüyorduk zaten!(!).tanış
mak için mi çıktım bu kızla hapishaneden!?...çıldıracaktım gerçekten.ne olacktı bu işin sonu!?..kukumav kuşu gibi düşünmeye söylenmeye başladım gün gün!..ve kızın yazdığına iddaa ettiği
ne göre harika uçuk mektuplar yazıyordum,yazıyormuşum!(!).."okuduğum kitapların tasvir bölümlerini okumadan atlayan ben,sizin anılarınızda anlatımlarınızı zevkle okudum dolaşmış gibi ol
dum oraları.teşekkürler!.."..bu değerlendirmeler bebni göklere uçuruyor beraber olamamanın özlemiyle paylaşamamanın,konuşamamanın hararetiyle buharlaşıyordum.kime anlatacaktım ki der
dimi,kim anlardı beni,kim inanırdı bana!?..."get lan!.. olurmu böyle saçma bir şey oğlum!.. sen nerede yaşıyorsun?,yoksa dalga mı geçiyorsun veya mamak rüyası olmasın sakın!?.."diye dalga
geçerler diye gıkım çıkmıyordu anlatamıyordum kimsye!(!)...))).kimse tanıştırmamıştı bizi hiç kimse!..dışarıya çıktığımda askerliğimi yaptım ve özgür bir vatandaş olarak heycanla yaşama baş
ladım!(!)...))).ankara'da bir dağıtım evinde liseden sonra çalışmıştım az çok kitap dünyasını zaten yapımız gereği, bu alana yabancı olmadığım için kitabı okumayı seven birisi olarak bu işe
yatkınlığım vardı.başka ne iş yapabilirdim?..bir arkadaşımın isteği üzerine kadıköy'de bir sinemanın kitap reyonunu maaşlı olarak işletmek üzere açtım.sinemya gelen müşteriler için bu küçük
reyon bir aksesuardı zaten kar etmesi veya uzun vadeli kitap müşterisi edinmek söz konusu değildi.üstelik sinemaya olan ilgi yetersizdi ve birinci vizyon filim oynatamıyorlardı.sinema göste
riminin yanında sinema ortaklarından tiyatrocu olanı tek başına kendi sahneye koyduğu oyunu haftada iki kez veya duruma göre üç kez sahneliyordu.inatla tek kişilik oyunu oynuyordu oyun
cu.oyuncunun dışında sinema işletmesine iki kişi ortaktı ve bunlar ayak işlerini sinemanın girdisini çıktısını kontrol eden iki samimi arkadaş iki emekçiydi.iki emekçi ve bir entellektüel...çelişkili ortaklık(!)...
"İNTERNETTEN TANIŞTIĞIM BİR ADAMLA EVLENDİM,NE YANİ ASOYAL Mİ OLUYORUM?.."...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
"İNTERNETTEN TANIŞTIĞIM BİR ADAMLA EVLENDİM,NE YANİ ASOYAL Mİ OLUYORUM?.."...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
NE MUTLULUK...NE ÖZEL SEVGİ...NE İŞ...YÜRÜMÜYORDU İSTENİLEN BİÇİMDE../6..
8 Mart 2010 Pazar 22:59:20 ...
"bu güne kadar yaptığım tek olumlu iş aziz nesin'in mektuplarını eski yazıdan türkçeye
çevirmek uğraşım oldu.onu da bitiremedik bir türlü!.."...birmilyonkalem sitesine yazdığı
resim yazılarına atıf yaparak eleştirel,aynı zamanda beğeni mailler göndermiştim böyle
takıldı oltama!(!)..yıllar yıllar önce ortak rumuzlarla yazdım ona.öne çıkmadım hemen,
nabız tuttum bakalım cevaplayacak mı beni diye pusuya yattım.yağmur toplamaya başladı bulutlar böylece..kararmaya başladı gökyüzü...yazılarına gönderilen maillerde
benim dışımda sanatsal eleştiri yapan yoktu.boş övücü maillerdi bunlar."görüyorsunuz
sanata ilgi burada da yok!.eleştirilerine övücü cümlelerine teşekkürler!.."...hızla karardı
gökyüzü,hızla!...sağnak halinde bardaktan boşanırcasına,arka arkaya çakan şimşeklerle
çözüldü gökyüzü gözgözü görmez oldu fırtınadan.nefes nefese anlatıyordu yaşadıklarını
sanki bunca yıl beni beklemişti.yıllar yılı içinde biriktirdiklerini...anlamıştım mutsuzdu,hem
de sırılsıklam!..belli oluyordu yağdırdığı yağmurdan,çakan şimşeklerden!..sadece bilincim
de fotoğraf makinasının flaşları gibi an an yaşdıkları kazınıyordu ard arda!...dinliyordum,
dinlemekten başka yapacağım bir şey yoktu şimdilik.yağsın,gürlesin boşaltsın içini,versin
elektriğini boşaltsın bir güzel sakinleşsin bakalım bizim resmi kitap kurdu,milli,millici,milli
yetçi güzel kadın!(!)...yine k.s.m'de olduğu gibi seller sular gibi mailleşiyorduk günde sa
yısız kere!..evlilik,eşi,çocuğu,annesi(disiplinli bir memur gibi kaşesi yanındaydı.ne de ol
sa tek kız,tek çocuk!) iş,okul serüvenleri..."güney,doğu anadolu kökenli öğrenciler.koku
yor sınıf!.bölüme ilgi az.geçen sene neredeyse kapanacaktı bölüm.cahil çocuklar,orta
çağ neden karanlık diye sordum,inanırmısın elektrik henüz bulunmamıştı hocam diye ce
vaplıyorlar!..bereket tanrıçası hamilemiymiş acaba?!..bağıran çağıran birisi değilim ama
deli ediyorlar beni.sersem sepet oluyorum eve gelene kadar.annem de olmasa perişan
ları oynardım herhalde.çocuğa bakıyor da rahatlıyorum biraz.sağolsun eşim yardım edi
yor ev işlerinde bana toparlıyorum.ev kadınları ev işlerini nasıl yetiştiriyorlar anlamı
yorum vallahi!?.."....sen neyi anladın ki resmi kitap kurdu,sen ne zaman mutlu oldun ki?
özel sevgi!..özel sevgi!..diye diye yunus gibi inledin durdun, kilisene kapandın inançlı bir
rahibe gibi!(!)...asosyal,apolitik!...entellektüel gözükerek...ama o da fayda etmedi kur
tarmadı seni!...karışamadın bir türlü yaşama!...inatçı,direngen...yürümüyordu bir türlü
yürümüyordu anlamış değildin neden niçin böyle olduğuna!(!)...evlilik,iş,okul...ve bekle
nen soru geldi,o tarihi an!..beklenen soruyu sordu resmi kitap kurdu,bilmece,"sence ne
yapmalıyım!?..".......kırk oda,kırk kulpu kırık testi bu kız!..ben senin zaten yap boz sil kara
la yazı tahtanım!..tebeşir de elinde silgi de!..yine benimle paylaşmıştı çaresizliğini,mut
suzluklarını,sorularını...cızzzzzzzzz!..etti içim!...ne kadar yalnız kalmış bu kız!?...kızgın
çöl ortasında yanmış kavrulmuş kurumuş...ne su veren olmuş,ne yanından geçen!.....
beni bunun için cevapladı o zaman,dertleşmek,açılmak için.o karanlık kara delik biraz ol
sun aydınlanmıştı,ışık görünmeye,sızdırmaya başlamıştı nihayet!..donanımlısn,işini sevi
yorsun,çalışıyor,araştırıyor,konu tezi buluyor inceliyorsun.kendini kabul ettireceğin daha
özgür çalışabileceğin kendini geliştirebileceğin iyi bir devlet,özel,vakıf üniversitesi bulabi
lirsin.işin içindesin ne bileyim benden daha iyi görüyorsundur çalışma alanlarını kararı sen vereceksin.genelleme bir cevap verdim üstü kapalı.dinecek gibi değildi yağmur şid
detini artırarak devam ediyordu o kapkara, o büyük kara delikten!...beraber ıslanıyor
duk keyifle anlattıkça açılıyordu bizim bilmece hızla hızla!..hızla açılıyordu sanal camda!.
"kapanmak üzere bizim bölüm!.."...belli oluyor zaten sende kapandıkça kapanmışsın şeh
zade sultan beni mi bekledin!?..kapanmış gökyüzün,kararmışsın!..yüklendikçe yüklenmiş
sin mutsuzluklarını...anlattıkça macerasını,silip süpüreceğe benziyor bu yağmur herşeyi
dikkatli ol!.. dedim içimden!..şimşekler çakıyordu hala,şiddetle yağıyordu yağmur!..an
lattıklarının coşkusuyla kendinden geçmişti kızcağız...bırak delinsin gökyüzü,delindiği ka
dar delindi zaten yapacağını yaptı...arar bulur bu su beni,bu sel afet!..çok iyi biliyorum
yine mağdur ben olurum!..yine benim başıma patlar bu yağmur.siler süpürür, temizlemek
yine bana düşer!...beklemek,sürüklenmek,boşluk,arayışlar!..yine ben katlanırım tafrana!.
yine bana yüklenirsin.can suyun,akar suyun benim!.bana dökülürsün şırıl şırıl,gürül,gü
rül çağıldıyarak...o ikibinsekiz yazında o karanlıkta şakır şakır yağdığın gibi başıma!......
NE MUTLULUK...NE ÖZEL SEVGİ...NE İŞ...YÜRÜMÜYORDU İSTENİLEN BİÇİMDE../6..
8 Mart 2010 Pazar 22:59:20 ...
"bu güne kadar yaptığım tek olumlu iş aziz nesin'in mektuplarını eski yazıdan türkçeye
çevirmek uğraşım oldu.onu da bitiremedik bir türlü!.."...birmilyonkalem sitesine yazdığı
resim yazılarına atıf yaparak eleştirel,aynı zamanda beğeni mailler göndermiştim böyle
takıldı oltama!(!)..yıllar yıllar önce ortak rumuzlarla yazdım ona.öne çıkmadım hemen,
nabız tuttum bakalım cevaplayacak mı beni diye pusuya yattım.yağmur toplamaya başladı bulutlar böylece..kararmaya başladı gökyüzü...yazılarına gönderilen maillerde
benim dışımda sanatsal eleştiri yapan yoktu.boş övücü maillerdi bunlar."görüyorsunuz
sanata ilgi burada da yok!.eleştirilerine övücü cümlelerine teşekkürler!.."...hızla karardı
gökyüzü,hızla!...sağnak halinde bardaktan boşanırcasına,arka arkaya çakan şimşeklerle
çözüldü gökyüzü gözgözü görmez oldu fırtınadan.nefes nefese anlatıyordu yaşadıklarını
sanki bunca yıl beni beklemişti.yıllar yılı içinde biriktirdiklerini...anlamıştım mutsuzdu,hem
de sırılsıklam!..belli oluyordu yağdırdığı yağmurdan,çakan şimşeklerden!..sadece bilincim
de fotoğraf makinasının flaşları gibi an an yaşdıkları kazınıyordu ard arda!...dinliyordum,
dinlemekten başka yapacağım bir şey yoktu şimdilik.yağsın,gürlesin boşaltsın içini,versin
elektriğini boşaltsın bir güzel sakinleşsin bakalım bizim resmi kitap kurdu,milli,millici,milli
yetçi güzel kadın!(!)...yine k.s.m'de olduğu gibi seller sular gibi mailleşiyorduk günde sa
yısız kere!..evlilik,eşi,çocuğu,annesi(disiplinli bir memur gibi kaşesi yanındaydı.ne de ol
sa tek kız,tek çocuk!) iş,okul serüvenleri..."güney,doğu anadolu kökenli öğrenciler.koku
yor sınıf!.bölüme ilgi az.geçen sene neredeyse kapanacaktı bölüm.cahil çocuklar,orta
çağ neden karanlık diye sordum,inanırmısın elektrik henüz bulunmamıştı hocam diye ce
vaplıyorlar!..bereket tanrıçası hamilemiymiş acaba?!..bağıran çağıran birisi değilim ama
deli ediyorlar beni.sersem sepet oluyorum eve gelene kadar.annem de olmasa perişan
ları oynardım herhalde.çocuğa bakıyor da rahatlıyorum biraz.sağolsun eşim yardım edi
yor ev işlerinde bana toparlıyorum.ev kadınları ev işlerini nasıl yetiştiriyorlar anlamı
yorum vallahi!?.."....sen neyi anladın ki resmi kitap kurdu,sen ne zaman mutlu oldun ki?
özel sevgi!..özel sevgi!..diye diye yunus gibi inledin durdun, kilisene kapandın inançlı bir
rahibe gibi!(!)...asosyal,apolitik!...entellektüel gözükerek...ama o da fayda etmedi kur
tarmadı seni!...karışamadın bir türlü yaşama!...inatçı,direngen...yürümüyordu bir türlü
yürümüyordu anlamış değildin neden niçin böyle olduğuna!(!)...evlilik,iş,okul...ve bekle
nen soru geldi,o tarihi an!..beklenen soruyu sordu resmi kitap kurdu,bilmece,"sence ne
yapmalıyım!?..".......kırk oda,kırk kulpu kırık testi bu kız!..ben senin zaten yap boz sil kara
la yazı tahtanım!..tebeşir de elinde silgi de!..yine benimle paylaşmıştı çaresizliğini,mut
suzluklarını,sorularını...cızzzzzzzzz!..etti içim!...ne kadar yalnız kalmış bu kız!?...kızgın
çöl ortasında yanmış kavrulmuş kurumuş...ne su veren olmuş,ne yanından geçen!.....
beni bunun için cevapladı o zaman,dertleşmek,açılmak için.o karanlık kara delik biraz ol
sun aydınlanmıştı,ışık görünmeye,sızdırmaya başlamıştı nihayet!..donanımlısn,işini sevi
yorsun,çalışıyor,araştırıyor,konu tezi buluyor inceliyorsun.kendini kabul ettireceğin daha
özgür çalışabileceğin kendini geliştirebileceğin iyi bir devlet,özel,vakıf üniversitesi bulabi
lirsin.işin içindesin ne bileyim benden daha iyi görüyorsundur çalışma alanlarını kararı sen vereceksin.genelleme bir cevap verdim üstü kapalı.dinecek gibi değildi yağmur şid
detini artırarak devam ediyordu o kapkara, o büyük kara delikten!...beraber ıslanıyor
duk keyifle anlattıkça açılıyordu bizim bilmece hızla hızla!..hızla açılıyordu sanal camda!.
"kapanmak üzere bizim bölüm!.."...belli oluyor zaten sende kapandıkça kapanmışsın şeh
zade sultan beni mi bekledin!?..kapanmış gökyüzün,kararmışsın!..yüklendikçe yüklenmiş
sin mutsuzluklarını...anlattıkça macerasını,silip süpüreceğe benziyor bu yağmur herşeyi
dikkatli ol!.. dedim içimden!..şimşekler çakıyordu hala,şiddetle yağıyordu yağmur!..an
lattıklarının coşkusuyla kendinden geçmişti kızcağız...bırak delinsin gökyüzü,delindiği ka
dar delindi zaten yapacağını yaptı...arar bulur bu su beni,bu sel afet!..çok iyi biliyorum
yine mağdur ben olurum!..yine benim başıma patlar bu yağmur.siler süpürür, temizlemek
yine bana düşer!...beklemek,sürüklenmek,boşluk,arayışlar!..yine ben katlanırım tafrana!.
yine bana yüklenirsin.can suyun,akar suyun benim!.bana dökülürsün şırıl şırıl,gürül,gü
rül çağıldıyarak...o ikibinsekiz yazında o karanlıkta şakır şakır yağdığın gibi başıma!......
BANA GELİNCE KÜÇÜLEN,KIRKINDA GÜZEL KADIN!... "SENİNLE FLÖRT DAHİ YAŞAMADIK.BEN KÜÇÜKTÜM O ZAMANLAR!"..ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
BANA GELİNCE KÜÇÜLEN,KIRKINDA GÜZEL KADIN!...
"SENİNLE FLÖRT DAHİ YAŞAMADIK.BEN KÜÇÜKTÜM O ZAMANLAR!"..ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
BANA GELİNCE KÜÇÜLEN,O BÜYÜK KIRKINDA GÜZEL KADIN!.İÇİN MATEM TUTUYOR,DIŞIN YANARDAĞ!.MUTLU DEĞİLSİN GÜZELİM!..O CÜBBENİN İÇİNDE20 Haziran 2010 Pazar:14:59 tarihinde
sen büyümeyeceksin../ ciddi,çok büyük gelmiş öğrt.görv.cübben sana../ mahzun,çocuk yüzün../ sen hiç
büyümeyceksin../ nereden mi biliyorum?..kuşlar var aramızda biliyorsun haber getirp götüren...gergef do
kuyan...haber dokuyorlar aramızda../ fildişi kulenden indin,kilisen de eğitildin,manastırına kapandın keşiş
ler,papazlar,rahipler,rahibeler gibi../ azize'mdin sen benim,azizem!../ tapınıyorsun bir bir şimdi çıkıyorsun
tanrı katına.../ tırmanıyorsun yök. merdivenlerini.../ seni mutlu etmez bunlar,için isyan ediyordur mutlaka/
bilirim ben seni çok iyi tanırırm...girdin bir defa bu dehlize çıkamıyorsun..bilirim ben seni tanırım..sen böyle
bir akademik kariyer hayal etmiyordun;milliyetçi,millici,milli,oryantalist,erotik,egzotik.../ seni kim dejenere
etti bilemiyorum kim kararttı yüreğini,bilincini?../ bana gelince küçülen,o büyük,kırkında güzel kadın!(!).../
dışın,bana gelen;' selaaaaaam!'...' merhaba!.'.. 'özledim'..'sürpiriiiiiiiiiiz!'..diyen sesin.../ bu çelişki öldürür
seni,diri diri toprağa gömer seni../ ne demişti nazım,' zühre olmakta zor,tahir olmakta..'.../ kurtulamazsın
yüreğinin,düşüncelerin,bilincin üzerine siyah bir tül çekerek../ için matem tutuyor,dışın yanardağ../ dünya
nın bütün ırmakları üzerine dökülse söndüremez yangınını../ lav,ateş,akkor akıtan,fışkırtan krater ağzını../
ve üzerine geçirdiğin siyah cübben,omuz başından aşağıya sarkan geniş kırmızı kurdelan../ kurtarmaz seni
saklayamaz geçmişini.../ bitmez,dinmez içindeki isyan,bitmez.../ sönmez patlayan yanardağın../ bana ka
dar geliyor sıcaklığın bu yaz sıcaklığında.../ yüzün alev alev..gözlerin buz gibi../ mutlu değilsin güzelim,du
ruşundan belli../ iğreti duruyor üzerindeki siyah,kırmızı kurdelalı öğrt.görv. cübben../ çalışma odan,dosya
lar,siyah cübben içinde sen...kırmızı siyah ve beyaz tenin...gülümsemek isteyipte gülümsyemeyen yüzün./
hapsetmişler adeta seni bu odaya,üzerine siyah bir cübbe ve geniş kırmızı kurdela asmışlar omuz başından
aşağıya bir bayrak gibi../ üzerinde sallanıyor bu iğreti elbiseler,direğe,göndere çekmedikleri kalmış seni../
belki yakında seni asacaklar ingiliz sicimiyle,direğe,göndere çekecekler!../ isa gibi çarmıha gerecekler belki
seni kim bilir../ ikrar etmeni,itiraf etmeni isteyecekler;milli,millici,milliyetçi olduğuna dair../ paye,sıra,sınıf,
boşuna dağıtmıyorlar kadroları../ mahzun,küçük,anlamsız,anlamsız güzelliğinle,dünyanın bu kaosun üzerin
de,siyah,kırmızı cübben ve beyaz tenin,güzelliğin...ne kadar çelişkili../ faşist generaller gibi giydirmişler se
ni../ yüksek yargı organ üyeleri gibi../ oysa sen;arkadaşlıktan,dostluktan,paylaşımdan etkilenmiştin,akıl er
dirememiştin tüm bunların nasıl olabildiğine../ şaşırmıştın..heycanlanmıştın yaşadıklarından../ ne olduysa
benden uzaklaştıktan sonra oldu sana./mutsuzluktan,bir adamdan bir adama koştun heycanla./ sonuç..so
nuçsuzluk,mutsuzluk,sonsuzluk../ bir av hayvanı gibi,bir fare kobayı gibi labirentinde döndün durdun çıkış
için,ağzından kaptırdığın peyniri bulmak için,aptal karga../ hala,çırpınıp duruyorsun labirentinde,deneyde
sin hala laboratuarında bıraktığım gibi../ kararını sen değil,senin dışındakiler veriyor,giydiriyorlar seni,resmi
kitapkurdu../ ne demiştin bana geçmiş geçmiş yaz," zaten bölüme ilgi az.neredeyse kapanacaktı geçen se
ne bölüm.ne yapmalıym sence!?.."../ çok geç artık çok geç../ nereye mi gidiyorum..intihar etmeye,belki dönerim,belki..belki../ üzerindeki siyah cübbe,omuz başından aşağıya sarkan geniş kırmızı kurdelan ile iyi
düşün karar ver,acıma sakın kendine,sakın..sakın..
"SENİNLE FLÖRT DAHİ YAŞAMADIK.BEN KÜÇÜKTÜM O ZAMANLAR!"..ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
BANA GELİNCE KÜÇÜLEN,O BÜYÜK KIRKINDA GÜZEL KADIN!.İÇİN MATEM TUTUYOR,DIŞIN YANARDAĞ!.MUTLU DEĞİLSİN GÜZELİM!..O CÜBBENİN İÇİNDE20 Haziran 2010 Pazar:14:59 tarihinde
sen büyümeyeceksin../ ciddi,çok büyük gelmiş öğrt.görv.cübben sana../ mahzun,çocuk yüzün../ sen hiç
büyümeyceksin../ nereden mi biliyorum?..kuşlar var aramızda biliyorsun haber getirp götüren...gergef do
kuyan...haber dokuyorlar aramızda../ fildişi kulenden indin,kilisen de eğitildin,manastırına kapandın keşiş
ler,papazlar,rahipler,rahibeler gibi../ azize'mdin sen benim,azizem!../ tapınıyorsun bir bir şimdi çıkıyorsun
tanrı katına.../ tırmanıyorsun yök. merdivenlerini.../ seni mutlu etmez bunlar,için isyan ediyordur mutlaka/
bilirim ben seni çok iyi tanırırm...girdin bir defa bu dehlize çıkamıyorsun..bilirim ben seni tanırım..sen böyle
bir akademik kariyer hayal etmiyordun;milliyetçi,millici,milli,oryantalist,erotik,egzotik.../ seni kim dejenere
etti bilemiyorum kim kararttı yüreğini,bilincini?../ bana gelince küçülen,o büyük,kırkında güzel kadın!(!).../
dışın,bana gelen;' selaaaaaam!'...' merhaba!.'.. 'özledim'..'sürpiriiiiiiiiiiz!'..diyen sesin.../ bu çelişki öldürür
seni,diri diri toprağa gömer seni../ ne demişti nazım,' zühre olmakta zor,tahir olmakta..'.../ kurtulamazsın
yüreğinin,düşüncelerin,bilincin üzerine siyah bir tül çekerek../ için matem tutuyor,dışın yanardağ../ dünya
nın bütün ırmakları üzerine dökülse söndüremez yangınını../ lav,ateş,akkor akıtan,fışkırtan krater ağzını../
ve üzerine geçirdiğin siyah cübben,omuz başından aşağıya sarkan geniş kırmızı kurdelan../ kurtarmaz seni
saklayamaz geçmişini.../ bitmez,dinmez içindeki isyan,bitmez.../ sönmez patlayan yanardağın../ bana ka
dar geliyor sıcaklığın bu yaz sıcaklığında.../ yüzün alev alev..gözlerin buz gibi../ mutlu değilsin güzelim,du
ruşundan belli../ iğreti duruyor üzerindeki siyah,kırmızı kurdelalı öğrt.görv. cübben../ çalışma odan,dosya
lar,siyah cübben içinde sen...kırmızı siyah ve beyaz tenin...gülümsemek isteyipte gülümsyemeyen yüzün./
hapsetmişler adeta seni bu odaya,üzerine siyah bir cübbe ve geniş kırmızı kurdela asmışlar omuz başından
aşağıya bir bayrak gibi../ üzerinde sallanıyor bu iğreti elbiseler,direğe,göndere çekmedikleri kalmış seni../
belki yakında seni asacaklar ingiliz sicimiyle,direğe,göndere çekecekler!../ isa gibi çarmıha gerecekler belki
seni kim bilir../ ikrar etmeni,itiraf etmeni isteyecekler;milli,millici,milliyetçi olduğuna dair../ paye,sıra,sınıf,
boşuna dağıtmıyorlar kadroları../ mahzun,küçük,anlamsız,anlamsız güzelliğinle,dünyanın bu kaosun üzerin
de,siyah,kırmızı cübben ve beyaz tenin,güzelliğin...ne kadar çelişkili../ faşist generaller gibi giydirmişler se
ni../ yüksek yargı organ üyeleri gibi../ oysa sen;arkadaşlıktan,dostluktan,paylaşımdan etkilenmiştin,akıl er
dirememiştin tüm bunların nasıl olabildiğine../ şaşırmıştın..heycanlanmıştın yaşadıklarından../ ne olduysa
benden uzaklaştıktan sonra oldu sana./mutsuzluktan,bir adamdan bir adama koştun heycanla./ sonuç..so
nuçsuzluk,mutsuzluk,sonsuzluk../ bir av hayvanı gibi,bir fare kobayı gibi labirentinde döndün durdun çıkış
için,ağzından kaptırdığın peyniri bulmak için,aptal karga../ hala,çırpınıp duruyorsun labirentinde,deneyde
sin hala laboratuarında bıraktığım gibi../ kararını sen değil,senin dışındakiler veriyor,giydiriyorlar seni,resmi
kitapkurdu../ ne demiştin bana geçmiş geçmiş yaz," zaten bölüme ilgi az.neredeyse kapanacaktı geçen se
ne bölüm.ne yapmalıym sence!?.."../ çok geç artık çok geç../ nereye mi gidiyorum..intihar etmeye,belki dönerim,belki..belki../ üzerindeki siyah cübbe,omuz başından aşağıya sarkan geniş kırmızı kurdelan ile iyi
düşün karar ver,acıma sakın kendine,sakın..sakın..
YILLAR SONRA BEN KAZANMIŞTIM-2008- "SÜREKLİ ACI VEREN BEN OLDUM!"..ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
YILLAR SONRA BEN KAZANMIŞTIM-2008-
"SÜREKLİ ACI VEREN BEN OLDUM!"..ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
benden kopmana birşey diyemem ama,bana 2008 yazında anlattıklarından nasıl pişman
sındır şimdi değil mi?...1991 yılında evli sevgilini bana anlataıp sorunlarını paylaştıktan
sonra bağını koparmanla,2008 yazında benimle özel yaşamını paylaşıp tekrar beni suç
laman nasılda örtüştü değil mi?...o günlerde(1989-91)özel sevgi,özel sevgi diye inledi
ğin ve iznik kazısı sırasında o özel sevgiyi bulduğunu zannederek istanbul'a tarihi bir
eser gibi taşıdığın sevgilin!(!)...ben o günlerde senin için bir fenomendim değil mi? ne olacağı belli olmayan,oysa sana,özel bir adam,özel sevgi duyacağın bir baş lazımdı!(!)..
mitolojik,efsaneviiiiiiiii!..kimsenin ulaşamayacağı,tanrısal!... 'özel sevgi'!(!)...tanrıçalara
layık!...olimpos dağına gidip kazı yapmana gerek yoktu,bulmuştun iznik'te izini özel sev
giyi!(!)...ama yanıldığını çok geç farkettin,binpişman çarkettin!(!)..."aaaaa!..sana da her
şeyi anlatmışım!...ahhh!...sorma o adamla(evli adam) beraber olmakla hayatımın en bü
yük yanlışını yaptım!..."(2008)....
sen en büyük yanlışı benden kopmakla ayrılmakla yaptın ve yanlış yapmaya devam ettin
yaşamın boyunca.(1991-2008)..."pişman olmamak için çok düşündüm ama değişmedi duygularım!..."(1991)....benden duyguların değişmediği için ayrıldın,aynı za
manda doğru bir karar vererek,pişman olmamak için!...ya yaşadıkların?...duygusal an
lamda yakaladığını zannettiğin bir ilişki, nasıl olmuşsa hayatının yanlışını yapmakla so
nuçlanmış ve seni binpişman etmişti!...o günlerde sana bu konuda oldukça yüklenmiş
yanlışlıklar içinde olduğunu yazmış ve uyarmıştım seni.sen ise uçuyordun mutluluktan
kanadın değmiyordu suya.uyarılarıma kulak vereceğine evli sevgilini savunuyordun bana
karşı,....o kadar yüklenme!..ne yani sürekli ben mi yalan söylüyorum?...(1991)
ben kazanmıştım,yanılmamıştım düşüncelerimde rahatladım birdenbire onca yıl
geçmesine rağmen üzerinden!....
nasıl pişmansındır şimdi değil mi bana anlattıklarından,itiraflarından?..(2008) yıllar yıllar önce bir ilk mektupla başlayan ilişkimiz yine bir son mektupla son bulmuştu senin
kaleminden..."kazıda aradığımı bulamadım boşluktan veya yasaklara karşı gelmekten olacak birisiyle ilişkim oldu adam evli evin henüz haberi yok zor durumdayım!.."(1991)
yıllarca merak ettim o evli adamla olan ilişkini.2008'de internette karşılaşın
ca ilk sorumu sordum heycanla,o adamla mı berabersin?...anlamıştın kimi sorduğumu,
aaaaa!...sana da herşeyi anlatmışım!.."ahh!..sorma?..o adamla beraber olmakla hayatı
mın en büyük yanlışını yaptım!...(2008)....
"SÜREKLİ ACI VEREN BEN OLDUM!"..ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
benden kopmana birşey diyemem ama,bana 2008 yazında anlattıklarından nasıl pişman
sındır şimdi değil mi?...1991 yılında evli sevgilini bana anlataıp sorunlarını paylaştıktan
sonra bağını koparmanla,2008 yazında benimle özel yaşamını paylaşıp tekrar beni suç
laman nasılda örtüştü değil mi?...o günlerde(1989-91)özel sevgi,özel sevgi diye inledi
ğin ve iznik kazısı sırasında o özel sevgiyi bulduğunu zannederek istanbul'a tarihi bir
eser gibi taşıdığın sevgilin!(!)...ben o günlerde senin için bir fenomendim değil mi? ne olacağı belli olmayan,oysa sana,özel bir adam,özel sevgi duyacağın bir baş lazımdı!(!)..
mitolojik,efsaneviiiiiiiii!..kimsenin ulaşamayacağı,tanrısal!... 'özel sevgi'!(!)...tanrıçalara
layık!...olimpos dağına gidip kazı yapmana gerek yoktu,bulmuştun iznik'te izini özel sev
giyi!(!)...ama yanıldığını çok geç farkettin,binpişman çarkettin!(!)..."aaaaa!..sana da her
şeyi anlatmışım!...ahhh!...sorma o adamla(evli adam) beraber olmakla hayatımın en bü
yük yanlışını yaptım!..."(2008)....
sen en büyük yanlışı benden kopmakla ayrılmakla yaptın ve yanlış yapmaya devam ettin
yaşamın boyunca.(1991-2008)..."pişman olmamak için çok düşündüm ama değişmedi duygularım!..."(1991)....benden duyguların değişmediği için ayrıldın,aynı za
manda doğru bir karar vererek,pişman olmamak için!...ya yaşadıkların?...duygusal an
lamda yakaladığını zannettiğin bir ilişki, nasıl olmuşsa hayatının yanlışını yapmakla so
nuçlanmış ve seni binpişman etmişti!...o günlerde sana bu konuda oldukça yüklenmiş
yanlışlıklar içinde olduğunu yazmış ve uyarmıştım seni.sen ise uçuyordun mutluluktan
kanadın değmiyordu suya.uyarılarıma kulak vereceğine evli sevgilini savunuyordun bana
karşı,....o kadar yüklenme!..ne yani sürekli ben mi yalan söylüyorum?...(1991)
ben kazanmıştım,yanılmamıştım düşüncelerimde rahatladım birdenbire onca yıl
geçmesine rağmen üzerinden!....
nasıl pişmansındır şimdi değil mi bana anlattıklarından,itiraflarından?..(2008) yıllar yıllar önce bir ilk mektupla başlayan ilişkimiz yine bir son mektupla son bulmuştu senin
kaleminden..."kazıda aradığımı bulamadım boşluktan veya yasaklara karşı gelmekten olacak birisiyle ilişkim oldu adam evli evin henüz haberi yok zor durumdayım!.."(1991)
yıllarca merak ettim o evli adamla olan ilişkini.2008'de internette karşılaşın
ca ilk sorumu sordum heycanla,o adamla mı berabersin?...anlamıştın kimi sorduğumu,
aaaaa!...sana da herşeyi anlatmışım!.."ahh!..sorma?..o adamla beraber olmakla hayatı
mın en büyük yanlışını yaptım!...(2008)....
HIZ ALMAYA BAŞALMIŞTIK Kİ...2008... "ÇOK HIZLI YAŞADIK!"..ELVAN GÜNAY-1989/90
HIZ ALMAYA BAŞALMIŞTIK Kİ...2008...
"ÇOK HIZLI YAŞADIK!"..ELVAN GÜNAY-1989/90
hazırlan!...seni almaya geliyorum!...şiirimi bahane ederek,bu şiirle sana sarkıntılık yaptığımı ve tacizde bulunduğumu kocan yaydı facebook'ta....oysa 2008
yazında yüzelli mail (sen saymıştın) boyunca yazıştık seninle.mutsuz olduğun her satırında belli olan yazışmalarını kullanıp sana bazı şeyler,bazı tekliflerde buluna
mazmıydım veya görüşelim gibi?...mailimi cevaplayarak yazışmak isteyen sendin,is
teyerek ve heycanla yazıştın benimle.anımsarsan önce tanımamazlıktan geldin,sanki
ilk defa karşılalşıyormuşuz o an tanışmışız gibi!(!)..ben kaldırınca perdeyi rahatladın
ve,..".böylesi daha iyi oldu!.."..dedin.. (2008) mailler boyunca dışarı
attın kendini.sürekli üniversiteden araştırma konularından okulun olumsuzlukların
dan ve onca donamınının olmasına rağmen değerinin bilinmemesinden bahsettin durdun,yakındın üniv.yönetiminden,bölümden!...hatta,bana sordun fikir danıştın bu
olumsuzluklardan kurtulmak için,...ne yapmalıyım sence?...ve tartışmaya başladı
ğımız senin sorunla ısınmaya çalıştığımız konu,.."milli resim denilince ne anlıyorsun?."
birkaç mail karşılıklı yazdık ve sen ikna olmamıştın ki,..."kafa patlatmaya devam o za
man!.."...cümlen geldi....hız almaya başlamıştık ki geçmişte olduğu gibi,bir internet kazası ile bitti yazışma
larımız!...
"ÇOK HIZLI YAŞADIK!"..ELVAN GÜNAY-1989/90
hazırlan!...seni almaya geliyorum!...şiirimi bahane ederek,bu şiirle sana sarkıntılık yaptığımı ve tacizde bulunduğumu kocan yaydı facebook'ta....oysa 2008
yazında yüzelli mail (sen saymıştın) boyunca yazıştık seninle.mutsuz olduğun her satırında belli olan yazışmalarını kullanıp sana bazı şeyler,bazı tekliflerde buluna
mazmıydım veya görüşelim gibi?...mailimi cevaplayarak yazışmak isteyen sendin,is
teyerek ve heycanla yazıştın benimle.anımsarsan önce tanımamazlıktan geldin,sanki
ilk defa karşılalşıyormuşuz o an tanışmışız gibi!(!)..ben kaldırınca perdeyi rahatladın
ve,..".böylesi daha iyi oldu!.."..dedin.. (2008) mailler boyunca dışarı
attın kendini.sürekli üniversiteden araştırma konularından okulun olumsuzlukların
dan ve onca donamınının olmasına rağmen değerinin bilinmemesinden bahsettin durdun,yakındın üniv.yönetiminden,bölümden!...hatta,bana sordun fikir danıştın bu
olumsuzluklardan kurtulmak için,...ne yapmalıyım sence?...ve tartışmaya başladı
ğımız senin sorunla ısınmaya çalıştığımız konu,.."milli resim denilince ne anlıyorsun?."
birkaç mail karşılıklı yazdık ve sen ikna olmamıştın ki,..."kafa patlatmaya devam o za
man!.."...cümlen geldi....hız almaya başlamıştık ki geçmişte olduğu gibi,bir internet kazası ile bitti yazışma
larımız!...
DENEY..DENEMEK..."DENEYECEĞİM!.."-1991-..."SÜREKLİ ACI VEREN BEN OLDUM!.."...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
DENEY..DENEMEK..."DENEYECEĞİM!.."..."SÜREKLİ ACI VEREN BEN OLDUM!.."...ELVAN GÜNAY TOPALLI-2008-
ne sizden önce ne sizden sonra bir erkekle sizinle yaşadığım paylaştığım gibi dostluğu ve arkadaşlığı paylaşmadım!..neden böyle oluyor anlamış değilim?..-1989..
işte anahtar cümle!..neden böyle oluyor anlamış değilim?...kafası karışmıştı bizim kitap
madem bana açık oldunuz bende size açık olacağım.size karşı duyduğum sevgi bir arka
işte anahtar cümle!..neden böyle oluyor anlamış değilim?...kafası karışmıştı bizim kitap
kurdunun!...o güne kadar okuduğu bütün o metinler altüst olmuştu aniden!..kadın/er
kek ilişkisi,özel sevgi,arkadaşlık/dostluk,aşkkk kkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk kkkkkkkk!..
madem bana açık oldunuz bende size açık olacağım.size karşı duyduğum sevgi bir arka
daşıma dostuma karşı duyduğum sevgiden farjklı değil!..beraber olacağım insana özel
sevgi duymalıyım!...aşkın gözü kördür!..-1989...peki o zaman zorlamış ol
mayaım sizi?...cevabıma,...durun canım!..o kadar da karamsar olmayın!..deneyeceğim
tabi!..-1989-....deney,denemek,d eneyeceğim!...diyalektik,tarih sel,materya
list bir cevaptı benim için!...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)