24 Ekim 2016 Pazartesi

BİR ÜSTYAPI KURUMU OLARAK SANAT...

BİR ÜSTYAPI KURUMU OLARAK SANAT...
 
|
5.5.2012 (Cmt), 14:43

insanlık tarihi ile yaşıt olan sanat önce mağra duvarlarına  sonra taşa,mermere,papirüse,kağıda,tuvale geçerek günümüze kadar geldi.insanın iç dünyasının düşünce emek yetenekle bir
leşip deşifre olmasının güzel örneklerindendir.duygu,his ve düşüncelerimizin etik/estetik değerlerle yoğrulup mamul hale geldiği somutlaştığı bir olgu olarakta tanım
layabiliriz sanatı.insan sadece iç dünyasının değil dış dünyasının, onu çevreleyen yaşamsal gerçeklerin sosyo/politik bir duruşun izlerini ifadelerini taşır.böylece içsel/dışsal etmenler insan
yaşamına yön verir.sosyal bilimlerin bulunması sanat/sanatçı ilişkilerinde,ortaya çıkan sanat ürünlerinde bir önceki dönemlere oranla kompleks bir durum yaratmış oldu.örneğin roman tü
rü burjuva devrimleri sonucu bireyin ortaya çıkması özgürlük ortamının gelişimi bireyin ortaya çıkan sınıflar içindeki rolü ve yer aldığı toplumsal tanımlaması ayrıştırması kişilik/karekter his
duygu sevgi düşünce zinciri içinde izlenmesi en az bilimsel buluşlar kadar insan denen yaratığın irdelenmesi önemli bir sanat dalının ortaya çıkmasına neden olmuştur.kadın/erkek ilişki
lerinde ise yeniden tanımlanan diğer bir olgu ise 'aşk' kavramıdır.burjuva devrimi ile özgürlüğüne kavuşan 'birey','aşk' kavramıyla mayalanarak insan ilişkilerinin o grift yanı açığa çıkarılma
ya irdelenmeye başlanılmıştır.aşk,sevgi,dostluk,arkadaşlık olarak tanımladığımız insan ilişkileri sanat içinde kurgulanarak insan yeniden biçimlendirilmiştir.kadın/erkek ilişkilerinde başat olan
dudak,göz,ağız,çehre,yüz,kaş gibi tanımlamalar cinsellik/cinsiyet gibi olgularla genişlemiş vücut/beden ilişkisi kurularak insanın  sadece baş kısmından ibaret olmadığı gerçeği  sanat dalları
arasında işlenilmiştir.özellikle mona lisa ve nü resimleri birbirlerini tamamlamışlardır diyebiliriz.resim/heykel gibi eserlerde kadın/erkek dini ideoloji denetiminde kilise ve mabetlerde yerini
yerini alırken burjuva devrimiyle beraber insan unsuru;toplumsal olaylar doğa politik olaylar sanat eserlerinde hızlı biçimde yerlerini almışlardır.böylece sanat diğer yapılanmalar olan dil,din,hukuk,aile,yasa,kültür gibi üstyapı kurumlarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.burada dikkat edilmesi gereken bir ayrım sözkonusudur.çoğunlukla karşımıza sıkça çıkan kültür/
sanat birleşkesidir.bu durumun açıklığa kavuşturulması tanımlanması gerekmektedir.kültür ağırlıkla toplumsal yaşamın geçmişi ve geleceği açısından insanın kazandığı deneyimsel veriler
dir.kazaanılan bu ham, bilgi verileri ancak toplumsal yaşamda karşılık bulur ise bir anlam işfade eder.örneğin mağra yaşamı bir yaşam kültürü biçimidir ama günümüzde bu tür bir yaşam
biçimi veya alanı olmaktan oldukça uzaktır.bir dönem yaşanmış ve o dönem kapanmıştır.bu durumu 1960-80 arası yoğun bir biçimde yaşanan gecekondu içinde kullanabiliriz.o günlerde 
emekçi kitleler için vazgeçilmez zorunlu bir barınak yaşam biçimi olan bu tip yerleşim birimleri artık giderek içerik anlamında bozulmuş ve sağlıksız bir yapıya bürünmüş durumundadır.artık
egemen olan yaşama barınma kültürü veya kültü betonarme apartman dairesi olarak karşımıza çıkan ve bu tip yaşam barınaklarının bugün içerik olarak geliştirilerek gettolara,gökdelenlere
insan gereksinimlerinin bir arada bulunduğu evde havuz ve bahçenin olduğu garip bir yaşam alanlarına doğru geçiş yaşamaktayız.bize dayatılan bu durum kapitalizmin yaşam,barınma kül
türünü oluşturmaktadır.kültürel olgu ve olaylara daha değişik örnekler vermek mümkündür.ama sanat daha komleks bir uğraş alanıdır.ham malzemelerin toplanarak bilim/sosyal bilim,de
ney/gözlem gibi analizlerden geçirilerek ayrıştırılıp insan denilen o canlı laboratuarda işlenmesi mamul madde haline getirilmesidir.peki sanat eseri nedir?...sanat/sanatçı ilişkisi üretilen her
eser sanat eseri midir?...sanat eseri diğer meta ürünlerinden biçimsel olarak ayrılsa bile içerik olarak meta üretimidir.marx meta yı tanımlarken onun ikili yapısından bahseder.meta'nın pa
zar fiyatını somut emek belirlerken,kullanım değerini soyut emek belirler.sanat eserinin kalıcı olması bir dönemi veya düşünceyi toplumsal yapıyı ortaya çıkarması belgelemesi insanlık tarihi
nin bir dönemine damgasını vurması etik/estetik değer ve yargıları objektif olarak taşıması gibi sorunsallar yanında sanat eserine harcanan soyut emeğin algılanması yorumlanması eleştiri
süzgecinden geçirilerek ona değer verilmesi tanımlanması süreci bir sanat eserinin karekteristik özelliklerini ortaya çıkarır.somut emek ise olayın yaşandığı veya yaşanan zamana taşındığı
özellikler,biçim,akım,çizginin yaratılması o eserin soyut emeği sarıp sarmalayan dışsal gerçekliğinin oluşturlması yansıtılmasıdır.günümüzde sanat akademik/entellektüel/k.burjuva aydın bir
kast içinde devrini tamamlamakta,endüstriyel üretimle meta pazarlaması yapılmakta internet ortamında yaygınlaştırılıp kitlelere ulşaştırılmakta devasa koınserler,animasyonlar,sanat etkin
likleri,resim sergileri,kitap fuarları biçiminde deiğer meta ürünleri gibi otomasyon bir zincir içinde bize sunulmaktadır.diğer meta ürünlerine göre daha az tüketilmek zorunda bırakılan sanat
ürünleri burjuvazinin kapitalist iştahası ile halk kitlelerine indirgenmesi engellenmekte oblomov oburluğu yaratılan değerleri burjuvazi adına midesine indirmekte sofrayı silip süpürmektedir.
burjuvaziye göre sanat,bireysel yetenek birikim bilgi ve sınıf özellikleri taşıdığı için halk kitlelerine sınıf katmanlarına göre lüks bir metadır.akademik/entellektüel bir açılımla kendi içinde di
diklenen sanat böylece kitlelerden emekçilerde halktan soyutlanmakta sanat bu anlamda ulaşılamaz ve bir sınıfa,asil,soylu aristokrat güngörmüş bir azınlığın vazgeçilmez alışkanlık tüke
tim hazzı olarak bize dayatılmaktadır.onun için bir anlamda bu çemberi kırmak biz devrimcilere düşmektedir bu durum deemokratik devrim sürecinin önemli işaret fişeklerinden bir tane
sidir.gramsci'nin aydın tarifi doğal aydın/organik aydın biçimindedir.her birey normal olarak bir şeyi okuyup anlayabilme yeteneğine az çok sahiptir bu doğal bir durumdur.fakat olması gereken organik,içselliktir.marx'ın ifade ettiği anlamda dünyayı anlamak değil değiştirmek gerekir şiarını çözümleyip kitlelere emekçi sınıf ve katmanlara bu değerleri taşımaktan geçer.
yani devrimciler kendi aydınlarını kendi kulvarlarında yetiştirmek zorundadırlar yoksa her zaman burjuvazinin değneğine muhtaç oluruz!...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder