11 Ağustos 2015 Salı

BAY KARAMSAR'DAN MEKTUPLAR!..9...

kırkında akademik kariyer yaptığını zannediyorsun değil mi?..evet!..ideolojik,teorik baktık biz meseleye.bir kadın/erkek gibi yaklaşmadık heycanlanmadık.beğenip beğenmemek açısından yaklaşmadık,düşüncemize göre yaşamadık cinsel,erotik,hazsal.karıştırmadık yani duygu ve düşüncelerimizle,ideolojik bakış açımızı?.veya merdiven kullanmadık çıkmak için kariyerimizin tepesine yapmacık,gösteriş için yapay(!).gramsci'nin tanımlamasıyla 'organik aydın',önder olmak için uğraştık,çaba gösterdik.gecekondu mahallelerinde halkın sofrasına oturduk beraber yattık çoluk çocuk faşist saldırılara karşı nöbetleşe o yoksul evlerde.sen nereden bileceksin o günlerdeki faşist tehditleri,cinayetleri,katliamları?..sen nereden bileceksin bugün inandığın heycanlandığın o millici,milliyetçi düşüncenin faşizm olduğunu!?..sahiden bilmiyormusun değil mi?..yazık!..çok yazık!..nazım'ı kim sürgüne gönderdi,kim?..ya sabahattin ali?..kim kıydı canına?..bu yaşta kırkında akademik kariyer yaparak yükseldiğini zannediyorsun değil mi?..oysa,onlardan olmadığın anlaşılsa ters çevirir asarlar seni bölüm başkanlığının odasına!.hiç acımazlar inan hiç!.ne demiştin bana " ya beni çok iyi tanıyorsunuz veya gözlem gücünüz çok iyi!.."..(1989)..meryem ile isa!..oğlundan daha çocuksu merak içinde yüzün.bekleyiş!...o kadar anlamlı ki,o kadar saf, yüzünle sorduğun soru.el falı,iskambil falı,papatya falı.senin o çok sevdiğin,kaderciliğin,yıldızların,burçların,gezegenlerin hepsini bilirdim hepsini de yüzfalını bilmezdim,yüze bakarak gelecek okumayı.sayende onu da öğrendim facebook'ta. profil fotoğraflarına bakarak anlam çıkarmayı.sen yapmadın mı beni,suçlamadın mı " anlam yüklüyorsun yaklalşımlarıma?."..diye?..sen uzaklaşınca fotoğraflarınla kaldım yüzyüze(!)..yatıp kalkıp seni irdeliyorum seni konuşturmaya çalışıyorum içimde.geleceğini bilmeyen meryem!..sürgüne gitmeden önce kutsal kudüs'te son defa yanak yanağa isa ile(!)..kucağında isa, siyam ikizleri gibisiniz rahatça duran poz veren modern ikonlar gibi(!)..kaşların tatllı çatık,üzgün değil süzgünsün naz yapar cinsinden oğlunla yanak yanağa...ne kadar sıcak ne kadar samimi?..kırkında küçük ihtiyar bir kadın meryem(!)çektiği acılardan dönüşmüş yüzün.şefkatli,sevecen..içini dışına çıkartmalıyım kusturmalıyım seni.gerekirse tanrı olduğumu ilan edip yeniden yaratmalıyım seni.içini gördüm o an..o kızgılıkla bana baktığında kor halinde.granit parçasıydı gözlerin..ne şansızım dedin belki içinden.." onca peşimde koşan erkek var iken ben koşuyorum adamın peşinden?.."..(1990-c.oğlu)...içini dışına çıkarmalıyım senin,kusturmalıyım seni öğürte öğürte!..başka türlü çıkmaz temizlenmez bu zehirlenme.biçimlendirmek,eski haline bana yaklaştığın günlere dönüştürmek için seni,her şeyi denerim.ben anlamam flört ilişkilerinden,elele/gözgöze bakışmalardan.tensel,cinsel,beden dili falan.düşüncen yoksa,düşünce dilin,tenin mi konuşacak düşünmeden,hissetmeden,duyumsamadan?..ben anlamam burjuva flört ilişkilerinden,ten/saç,göz renginden.ben düşüncenin biçimlendirdiği bir ilişkiden yanayım,bu tür bir cinsellikten,kadın erkek ilişkilerinden.ten kokusu değil,düşüncenin " anı defterinizi beraber okumayı ne çok isterdim bir bilseniz?.yazdıklarınız belge niteliğinde mutlaka yayınlanmalı anılarınız.tekrar tekrar okumalıyım beynime kazımalıyım!..." (89-1990)...güzel olurdu gerçekten seninle beni okumak.uzanarak yüzükoyun yere,anı defterim önümüzde,senin elin benim elimde diğer ellerimizle sayfaları çevirirdik seninle,pembe ojeli,o küçük beyaz ellerinle...aynı zamanda ben sana çevirirdim o günün diliyle o günleri dilim döndüğünce...ten kokusu değil,düşüncenin!..sen gerçekten küçüktün o zamanlar.biz cadde ve sokakları faşizme karşı korurken.korku salıyorduk koyduğumuz korsan gösterilerle oligarşinin yüreğine.sen küçüktün daha o zamanlar!..ilkokul sıralarında mini mini ellerin,taranmış kurdelalı saçların ve siyah önlüğün beyaz kolalı yakanla beslenme ve okul çantan elinde.diğer elin annenin elini tutuyordun belki o günlerin yakıcılığından,kıyıcılığından uzak habersiz..asıl o günlerde apolitik/asosyaldin sen!..biz ise o günlerde faşizme karşı mücadele de,cadde cadde/sokak sokak flamalarla yürüyüşlerde bez afişlerle mitinglerde,akşam karanlık çökünce şehre,yoksul gecekondu mahallelerine korsan mitinglerle korku salıyorduk oligarşinin yüreğine!..nazım'ın o unutulmaz dizelerini anımsarmısın?..'dağlarda tek tek ateşler yanıyordu...' ile başlayan?..işte o günlerde akşam olup geceye doğru faşist saldırılar başlayınca kızılca kıyamet kopardı silah sesleri arasında korsan gösterilerin ateşi çığlığı yayılırdı şehre!..." kahrolsun faşizm!..tek yol devrim!..."...senin nerden aklına gelecek,gençkızlığında ergenlikten cinselliğe boy atarken,bedensel,tensel,düşünsel.kendini boy aynasında şöyle bir görüp,ah!..benimde bir sevgilim olacak mı? diyeceğin yaşa geldiğinde benimle,benim gibi bir adamla tanışacağın.yaşadığın,hayatta olduğun ama,yaşayamadığın günleri 'anı defteri'mden okuyacağın aklının ucuna gelirmiydi?..o günkü çocuk,küçüklük,asosyal/apolitik halinle?.ben " küçüktüm o zamanlar!.."..(2008)...o günlerde küçüktün sen,ben küçüktüm o zamanlar!..dediğin günlerde değil!(1990)...yaşanan kaos ortamının tam ortasında yaşayan bir adamla üniversiteye adım attığın günlerde tanışacağın nerden gelirdi aklına?...ben o zamanlar küçüktüm dediğin zamanlar?...yaşam böyle işte!..tıka basa süprizlerle dolu...senin o çok sevdiğin süprizlerle...2008 yazında istanbul'dan bursa'ya döndüğünde evde kopan internet bağlantısının onarıldığını görünce,nasıl da bana sevinç çığlıkları atmıştın,süprizzzzzzzzzzzzzz!..anımsadın mı?..tekrar kaldığımız yerden yazışacaktık seninle kopmadan sıcağı sıcağına!..unutulmazdın o halinle,yakınımdaydın,harfler/kelimeler/cümlelerle....aramıza kimse girmese biz o hızla kıyamete kadar yazışırdık herhalde!(!)..bana anlatmadığın rüyaların kalmıştı sadece 2008 yazında.yırttım yok ettim seenden bana kalanları inkarların karşısında. yaşamamıştım yaşamımda böyle bir öfke..bunu da yaşadım, yaşattın bana...bir insana bu denli yok edici ve düşmanca davranacağım gelmezdi aklıma.görmediğim ihanet,duymadığım inkar,yalan,tatmadığım acı kalmadı sayende.gizli belgeleri yok eder gibi yok ettim yazdıklarımı.ilk küçük o güzel notmektubunu,mektuplarını,mektup karalamalarımı,temize çektiğin şiir defterimi ve anıdefterimi...sana kemdimi anlatmak için kaleme aldığım çalakalem yazdığım anılarımı.yırttığımda,yok ettiğimde mektupları yazılanları sordum kendi kendime,bir kıyıcıdan ne farkın var?..anlamamıştım yine yıllar sonra seni cansız bir madde yaktığınızı yokettiğinizi düşünürsünüz değil mi bu tür durumlarda?..seni anımsadım yıllar yıllar önce(1991)bana söylediklerini," onları sana veremem,emek ürünü onlar bana yazılmış mektuplar..."..(1991)...ne kadar güzel saptamalarda bulunmuştun,sahip çımıştın yazılanlara,mektuplara.korumuştun,kurtarmıştın o zamanlar onları benim faşizmmimden!..anladığımı zannetmiştim meğer seni,yıllar yıllar önce söylediklerini?..anlamamışım ne yazık ki seni!..yırttığımda yokettiğimde mektupları yazılanları sordum kendi kendime,bir kıyıcıdan ne farkın var?..orman doğrayıcısından?..ha balta ile ormanı katletmişsin,ha yazılanları?...yıllar yıllar sonra anlamamıştım anlayanmamıştım seni!..














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder