11 Ağustos 2015 Salı

BAY KARAMSAR'DAN MEKTUPLAR!..7...

seni anlatmak açıklamak çok zor çoooooooooooook!..gençkızlık,olgunluk,kadınlık,dostluk,arkadaşlık halin...şuh,cinsel gösterilerin(!)...doğallığını yok ettiğin anlar..erotizmin,egzotizmin,oryantalizmin ve inkarcılığın.arayışların,boşlukların,ilkesizliğin,elitizmin(!)...ve bu günkü profil resmin?...hiçbir resmin bu resmin kadar hüzünlendirmedi beni.uzaklara dalmış gözlerin,yüzündeki hüzün.baktığın,daldığın o nokta,battığın.içinde biriktiriyorsun yine,geçmişte biriktirip bana çağladığın anları anımsadım...o kadar dolusun ki.sanki beni bekliyorsun içini dışına çıkarmak rahatlamak için.hissediyorum biliyormusun,hissediyorum!...yolculuğa çıkacakmış gibisin..çılgın bir amazon,masum,romantik.birilerini bekliyorsun,gözlüyorsun kıpırtısız..bu resminde seni daha ciddi gördüm.birşeylere karar vermişsin,kararlı ve aynı zamanda isyankar.akıl almaz suçlamaların k.burjuva tavırların?.kaval çalıp yılan oynatmadığın kaldı bu güne kadar(!)..harfleri,kelimeleri,cümleleri palet yaptım kalemimi fırça karıştırıp duruyorum kıvama getirmeye çalışıyorum bir ressam gibi alfabeyi...ne çok değiştirdin profil fotoğrafını,ne çok?.." değiştim!.." dediğin günden bu güne?...biçimsel..görsel...beni suçlardın ' bay karamsar!.' diyerek.nazım'la eleştirirdin,hala içinde taşıyorsun hapishaneyi!..tutturamıyorum sana karşı alfabenin harcını..kayıp gidiyorsun aniden bilincimden...tutamıyorum seni birşeyler anlatmak istiyorum ama?...harfler,kelimeler,cümleleri kalemimle karıştırıp şöyle güzel bir portreni çizmek istiyorum açık alnını,iri güzel gözlerini,biçimli burnunu,küçük ağzını,dudaklarını...kayıp gidiyorsun ve suçlamaların geliyor aklıma...akıl almaz suçlamaların.k.burjuva tavırların,şımarıklığın,beni aşağılaman, binbirgece sultanı tavırların...bir tek kaval çalarak yılan oynatmadığın kaldı bu güne kadar...kopmuştuk uzun bir zaman dilimi geçmişti.birkaç yıl olmuştu henüz,ve kendime iş aramakla meşguldüm o aralar.1989 sonu kültür sanat merkezi olarak açılan bir sinemanın kitap reyonunda çalışmam için teklif aldım.kitaplara olan akınlığım ve 12 eylül öncesi henüz devrimci mücadelenin kızışmadığı öğrencilik gün
lerimden biliyordum bu işi yaklaşık bir yıl ankara bey cd. kitap dağırım şirketinde çalışmıştım.eğitim enst.çıkışlıydım, o günlerde(1978)tayinimin çıkmasına rağmen gö
rev yapmamıştım.o kaos ortamında tozduman arasında görev yapmak zaten mümkün değildi ve tercihimi devrimci mücadele içinde kalmakta kullanmıştım.1981 sonu tutuklandım.1989 yazında tanıştık onunla sinemada.1991 yazında ayrıldık. tesadüf bu ya 2008 yazında tekrar karşılaştık.nedenler,niçinler,sornular,sorular arasında.neler olmuştu neler bu zaman dilimi içinde.inanılmaz değişmişti bizim bayan resmi kitap kurdu.ağzım açık kaldı deyimi vardır ya?..o cinsten!..aile albümüne ulaştım facebook'tan.vay be!.. dedim,gel de gizli örgüt kur devrim yap şu iletişim ortamında?(!).. uçarak yıllar yıllar önce girdiği 'sanat tarihi'bölümüne öğretim üyesi olmuştu.google arama moturundan ulaşıyordum özeline.geçmişte olduğu gibi aramızda pek fazla bir değişme olmamıştı.o günlerde kopuk kopuktu ilişkimiz şimdi tam kopmuştu.onyedi yıl?...oryantalizm ve oryantalist ressamlar üzerine yüksek lisans yaptığını öğrendim.üniversite resimlerine ulaştım,aile resimlerine facebook'tan.hay allah!..dedim,samanlıkta iğne arar gibi aradığım kız şak diye sanal camda karşıma çıkmıştı .kolayca en can alıcı bilgilerine ulaşmıştım.bir küfür savurdum burjuvaziye,o yıllarda bu maharetini neden sergilemedin diye.beklemek mi lazımdı yani?(!)...evlenmişti,hamile halini,eşi,ve çocuğu ve kendi aile albümünü hızla filim seyreder gibi seyrediyordum.vay be!..dedim içimden, gerçekten burjuvazi bizi her anlamda soyup soğana çevirdiği gibi şeffaflaştırmış görünmezi görünür kılmış(!)...gelde,gizli örgüt kur devrimci mücadeleyi yeraltı mücadelesi ile besle büyüt geliştir!..koca s.s.c.b bile dayanamadıktan sonra ben nasıl dayanacaktım?..
"doğal olacaksın!..aşırı sevgi olmayacak!..sende susmayacaksın bende!.."..bana verdiğin ilk emir musa'dan sonra(!).. doğal olan ne kaldı?...profil foftğraflarına baksana?...verdiğin pozlara..en doğal halin uyurken fotoğraflandığın uyku halin.yüz hatların yüz beneklerinin belirmesi...kendinden geçmişliğin,kendinden habersiz...o kadar güzel uyuyordun ki,ruh dinginliğin çıkmıştı yüzüne.pürüzsüz ten rengin,makyajsız silinmiş...bir akşam üstü yorgunluğu ile daldığın ruh dinginliğine.doğal olan ne kaldı belki uykuda sadece,göremediğimiz fotoğraflanmadığımız sürece...küçük bir baş maketin çıkmıştı sanki,kopyen..kopyelenmiştin...veya simetriğin..o kadar güzel uyuyordun ki anlatamıyorum,anlatmaya çalışsam unutuyorum yazamadıklarımı...antik bir kadın başı milyon,milyar yıl veya toprak altında kalan o günden bu güne...güzel bir kadın uyurken ya deprem olmuş veya yanardağ püskürmüş küller altında kalmış öylece,sessizce...uyanamamış,hiç ama hiç!
haberi olmadan öylece mumyalanmış sanki toprak,lav,o sarmal ateşlerle...veya o asil soylu evin sanatkarı hanımına aşıkmış veya asil soylu hanım sanatkarı çağırtmış
sütbeyaz bir mermerden oydurmak için emir vermiş,şöyle en doğal halimle mesala uyurken elin titremeden çıkar mermerden benim gibisini göster maharetini bakalım sana beni bıraktığın sevmediğin için değil,söz hakkı vermediğin için kızıyorum.ne burjuvazinin ne de senin faşizmin eksildi üzerimde.seni ayıplamıyorum,dalga da geçmiyorum internetten bir cinayet romanı yazan adam ile evlendiğin için.ondan önce evli bir adamla aşk yaşadığın için.ayıplamıyorum
beni sevmediğin için,bağlanmadığın için,zorla güzellik olmaz lafına inanmam bilirsin,isterim ki bilinçle olsun,ikna yöntemiyle...düşünerek,taşınarak,yüzleşerek.inan kızma
dım sana beni taksim'in orta yerinde bıraktığın için,inan kızmadım sana,pişman olmamak için çok düşündüm duygularım değişmedi ama..(1991)dediğin için.sana,
bana son anda açtığın, tartışmadan,yüzleşmeden kaçtığın ve beni bir madde,kağıt parçası,cansız gördüğün için,umursamadığın benimle düşüncelerini kararlarını pay
laşmadığın için kızdım.senin çok güzel bir değerlendirmen vardı anımsarsan ayrılırken yazmıştın bana,bir ilişki sonsuza kadar devam edecek diye bir şey yok!..
ne kadar anlamlı ve içerikli bir düşünce.kim itiraz edebilir ki bu yargının yanlışlığına?..sen,sadece sen!..sen,sana karşı oynadın oyununu ve hala öylesin kendi ken
dine yapıyorsun diyaloglarını düşünce paylaşımlarını.söz hakkım olmadı zaten benim ne senin karşında ne burjuvazinin!..sürekli baskı ve zor bıktım senin ve burjuvazinin zülmünden faşizminden!..bıktıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııım!..biz devrimciler insan ilişkilerinde kişi özgülüğünün tek yanlı olamayacağını savunuruz.senin gibi bencilce değil,tartışarak.zorlamış olmayayım sizi?..soruma,.." olurmu öyle şey!..kim kime zorla birşey yaptırabilmiş ki?..karamsar olmayın hemen...deneyeceğim tabi..." diyerek yanıtlamıştın..(1989)...hangi ilişki böyle demokratik özgür bir ortamda başlamıştı ki?..başlangıcımız demokratik,katılımcı,kopmamız tam anlamıyla faşizmdi!..yine sen yıllar yıllar sonra bana,değiştim!..dediğnde sana tepki verdim mi?..neden,niçin,nasıl değişirsin,sağcılaşır,faşizme bulaşırsın diye çıkıştım mı?..seni aşağıladım küçümsedim lanetledim mi değiştiğin için.dünya değişiyordu çünkü,marx kapitalizmin toplumlar üzerinde iki farklı sosyo/ekonıomik değişime neden olduğunu saptar;a)yapıcı etki b)yıkıcı etki...sende ise yapıcı bir etki bulmak mümkün değildi.ileriye doğru değil geriye doğru evrildiğin için,gericileştiğin için farkında olmayarak.milli,milliyetçi,cephe gerisi gerici ressamların peşinde koşup oryantalizm,oryantalist,egzotik,erotik sapmalara yöneldiğin için.yine de kızmadım sana,neden kızacaktım ki,ne hakkım vardı üzerinde?..biz devrimcilere göre,kişinin özgürlüğünü tek başına savunması bir şey ifade etmez,bizim de bu olguyu savunmamız gerekir düşüncesi egemen olmalıdır mantığı ile hareket etmeliyiz çizgisi ile yaklaşırız insanlara.farketmişsindir benim sana yaklaşımlarımdan az çok herhalde?.sana hiç kızmadım inan evli adama uçuştuğunda.ne de dalga geçtim o günlerde evli bir adamla yaşama kara
rı aldığında!..sadece,yanlış yaptığını yazdım,yanlışlıklar içinde olduğunu,tutarsızlığını,ikiyüzlü olduğunu...zaman zaman kızgınlığımdan taşmış olabilirim inkar etmiyorum
mektuplarım sende zaten o günkü ruh halimi hiç unutmadığım için neler yazmış olabileceğimi kestiriyorum az çok.ne oldu yıllar yıllar sonra yine sen itiraf ettin o adam
la beraber olmakla hayatının yanlışını yaptığını 2008 yazında yazdıklarınla!..oysa sen beni suçluyordun ben seni uyardıkça,o kadar yüklenme!..ne yani sürekli ben mi yalan söylüyorum?..vari savunmalarınla.ben seni rahatlıkla bulur son defa konuşur ve yüzleşirdim,inan çok rahat yapardım bunu.ama yapmadım,yapamadım!..gerek yoktu artık bir daha geçmişe dönmenin.senin o inceliğin,düşünce yaşıtlığın,narinliğin bir anda mektubunu okuyup bitirince hoyratlşatın,canavarlaştın,doyumsuz bir kedi gibi tırmaladın ruhumu!(!)..yani yapmacıktı tüm o güne kadar benim karşımda duruşun.adi bir boyanın yağmurla beraber duvardan akması renksizleşmesi ve altından yeniden o kapatılmak istenen çirkinliğin çıkması gibi çirkinleşmiştin gözümde o son mektupta
yazdıklarınla.koku yayılmadan uzaklaşmak lazımdı.sınavda konuşabilirdim seninle bir insan vardı aramızda senin anlatımlarınla oysa ben senin farkında bile değildim sen beni incelerken " sınavda kız arkadaşımı koydum aramıza parmağında alyansın vardı..." görmedim seni dediğimde nasıl şaşırdın değil mi?." aaa!..nasıl
olur?.." oluyor işte ben bir insanı silersem hiroşima,nagazaki,fukişima gibi silerim tek bir canlı yaşamaz artık iç dünyamda senin gibi!(!)..
kalmasın içimde kalmasın,ne benimle ilgili ne de seninle ilgili doğru/yanlış kararlarım paylaşmadıklarım.içimde biriktiripte senin gibi yıllar yıllar sonra itiraf ederek günah çıkarttığım,kalmasın!..kalmasın içimde...bende çok yanlışlıklar yaptım seni tanımadan önce.güleceksin inanmayacaksın ama görücüye bile çıktım sıradan insanlar gibi.
rumuzla kendimi tanıtıp arkadaş sitelerine de yazdım.hatta beğendiğim bir kız için kızkardeşine mektup yazdım görüş almak için.ama hiçbir zaman kullanmadım insan
ları.en ilkel metodları,gerici insan ilişkilerini,feodal yapılanmaların izinden giderken bile.yaptım bende çok yanlışlıklar yaptım yukarıda saydıklarımla.
ama utanmadım,çünkü istismar etmedim hiçkimseyi.geri tepti tabi tüm denemelerim kan uyuşmazlığı ne de olsa(!)..mümkün mü bu tür birliktelikler bizim gibi insanlar için?.ten seçimi ile yürümeyeceğini bile bile bende bulaştım düzenin bazı pisliklerine.sana bunları yazmayabilirdim,açıklamayabilirdim,içimde tutabilirdim,sütten çıkmış ak kaşık gibi,'doğrucu davut'numaraları çekebilirdim sana.ne diyordun sen bana?.." bakıyorumda sanki bu dünyada benden başka kimseniz yok!..".yoktu yooooook!!.'anı defteri'ni onun için yazdım beni daha iyi tanıman için.yaşadıklarımı nedenlerini niçinlerini,nasıl bir dünya istediğimi,ne için savaştığımızı yenilgilerimizi,yengilerimizi,işkence,baskı,zor ve 12 eylül faşizmini kalemim elverdiğince yazdım çizdim zaman yoktu çünkü seninle bunları oturup konuşmaya,onca koca defteri günbe gün çalakalemdoldurdum o an aklıma ne geldiyse abartmadan.mahallemi,yoksulluğumu,yetişmemi durumumu,devrimci mücadeleyi...benim o yazdıklarım bugünün diliyle cv'im çıktımdı.ve nihayet okudun ilişkimizin ilk evresinde birbirimizi tanıma aşamasında ben yazı di
linin gücüne inanarak yazdım.başka çarem yoktu çünkü.bilmek zorunda değildin belki benim ne olduğumu,nasıl bir düşünce yapısı içinde yetiştiğimi,neler yaptığımı,içeride yattığımı bilmek zorunda değildin.ama ben senin gibi kuluçka tavuğu olmadığım için,yumurta üzerine yatmadan önce sağlam mı cılk mı diye kontrol ederim.ya sen?.herşey olup bittikten sonra sıralarsın olumsuzlukları..işte aramızdaki fark bu!..onun için kızıyorum sana.geçmişte ve gelecekte,dün ve bugün aynı şekilde anaç gözüktün sürekli bana.duyarlı,mantıklı ve ince!(!)..zamanla anladım senin birkaç ruhlu bir yaratık olduğunu,kırmızı şapkalı kız gibi maceracı olduğunu.ne zaman ki,kurt,kurtlar kaptı seni indirdi mideye feryadı figan ettin bana!..sorma o adamla beraber olmakla hayatımın en büyük yanlışını yaptım!..tamam dedim içimden,tamam!..ben haklı çıktım güzel yüklenme kıza,anlatsın döksün eteğindeki taşı,taşları!..sana hiç böbürlendim mi?..bak gördün mü ben
haklı çıktım?..diye sordum yüklendin mi sana? senin o anki zayıflığından faydalanabilir sana üstünlük taslayabilir ve senin yaptığın yanlışlarından ötürü taciz edip aşağıla
yabilirdim seni.biz devrimciler sevmeyiz şişinmeyi kendimizi övmeyi,bu tür burjuva,feodal şovlara başvurmayız,ezmeyiz insanları,onların zayıf yanlarından faydalanarak!
ama sen tek bir gün alçakgönüllü davranmadın onca burnun sürtülmesine rağmen!.sen evli adamı suçluyorsun ama ya sen adamın hayatını mahvettiysen?..nerden bile
ceğiz?..güvenirliğin kalmadı ki?.." pişman olmamak için çok düşündüm değişmedi duygularım!"...sende,beni bırakmıştın istanbul'un orta yerinde,kızılyıldızlı sıkılı yumruk gibi, çözülüvermiştim şehrin kalabalığında... yıllar,yıllar sonra diğer resimlerini koydun internete," yooo!..çok iyi bakarım kendime ihmal etmemmakyajımı.." kabullenmiyordun bir türlü yüzünün yansıyan hüznünü,direniyordun bana karşı anlatmamakta,çözülmüyordun...kutsal bir ki tap gi,biydi yüzün!..kırmızı kostümlü resmin geldi profile,abartılıydın,doğal değildin...sen istemeden giydirilmiştin sanki,bana inat,o sararmış resmine...kırmızılaşmıştın...cinselliğin sinmişti yüzüne,egzotik,erotik...başka bir resmini koydun,güneşli bir günde,bir gezide,gözünde güneş gözlüğün,gizemliydin,gülümsüyordun," bak ne kadar mutluyum!" dercesine!(!)..gamzelerin belirmişti...işte bu benim tanıdığım kız de dim içimden,bu güzel kadın!..mutluydun gözlerinin içi gülüyordu,yüzünde uçuşuyordu gülümsemelerin!.inandım çaresiz,mutsuz oldum aniden....ve nihayet çıka geldin siyahlar içinde,kadınlığın...koyu turkuaz elbisenle...özenle kesilmişti saçların omuzbaşından...kapanmaya çalışılmıştı o güzel geniş alnın saç modelinle...ne kadar yakışmıştı sana üzerindeki dekolte elbise...karanlık bir gecede,siyahlar içinde,makyajınla,kırmızı rujlu dudaklarınla...gülümseme ile gülme arası kararsızlıkla parlıyordun siyah fon içinde...baykuş,karanlıklar prensesi,yarasa...o an aklıma ilk gelen a.dumas'ın roman ismi oldu,' siyah lale'...birdenbire boy attı içimde..seni anlatmak isterdim dumas gibi,tasvir etmek.karanlık gecede göz kırpan mavi bir yıldız gibiydin sersemleten güzelliğinle...kırmızıdan siyhaha güzelleşen...bana yine birşeyler anlatmak ister gibiydin," bak!..yanılıyorsun..ne kadar mutluyum!..görmüyormusun?."olsun,nazım geldi aklıma,küba şiiri,onu sana uyarladım hemen içimden, gerçi sen sevmiyordun nazım'ı artık ama olsun," bunu da gördük çok şükür!..çok şükür!.." .evet!..seni yıllar yıllar sonra görmüştüm ya!(!)..çok şükür dedim içimden nazım'ı bir kez daha anarak.bende seni karşılıyorum aynı yürekle,siyahlar içinde koyu turkuaz elbisenle,çok güzeldin yıldızlı bir gecede gülümsyen yıldızlar gibiydin...ancak da vinci çizebilir,nazım şiirleştirebilirdi seni,a.dumas'ın siyah lalesini...son akşam yemeği,kutsak kase,mona lisa ve o ünlü tebessüm...kime gülümsemeye çalışıyordu acaba?..ya sen?.." çok hızlı yaşadık!"..son mektup( 1991),son mail (2008).." elle de yazamam!..lütfen!.."..çöz çözebilirsen?!..ve arkasından gelen korkunç suçlamalar,şıkır şıkır burjuva ahlakı ile yıkanmış,şıkıdım şıkıdım ayağa geçirilerek dolaştırılan ahlak şov!..bir ilişki ancak bu denli ayağa düşürülebilirdi,bu denli bir ilişki şifrenebilir ve deşifre edilebilirdi.peki,sen kime yaranmak için bu yolu seçtin,kendini temizlemek için akıl almaz yollara başvurdun?..evet!.bu sayfadan yazdıklarım canını sıkmış olabilir,zaman zaman dayanılmaz anlar yaşatmış olabilir sana,katılıyorum.bu yaptıklarınla sen kime gülümsemeye çalışıyorsun anlamadım?!..çok kolay sana göre bir insanı silip yok saymak.senin düştüğün yerde ne ot biter ne insan ne de insan sevgisi.yıllar yılı,ne gün yüzü gördüm ne nefes alabildim sensiz!..zordur insan ilişkisi,kolay kolay kurulmaz!..kimse tanıştırmamıştı bizi, hiç kimse!..beni müthiş mutlu etmiştin o günlerde sen ve düşüncelerin.şimdi tam tersi...sana karşı duygularımı bildiğin halde,o gün his ve duygularımı sana,yüzüne karşı yazmama rağmen bana yazmaktan benimle yazışmaktan rahatsız olmamıştın?..bilakis çok mutluydun benimle yazışıp mailleşmekten!.bana ihtiyacın vardı o günlerde.benden başka hiçkimse dindiremezdi acını.benden başka hiçkimse benim tanıdığım kadar tanıyamazdı seni.kaç defa doldun boşaldın yine bana açtın kollarını," aaaa!..ne safmışım herşeyimi anlatmışım sana!". ben doldurdum o geçen yaz senin boşluklarını,mutsuzluklarını.şimdi şov yaptığın,taptığın,tek sevdiğim,en çok sevdiğim dediğin adam için neler duyup neler düşündüğünü sen yazdın anlattın bana!..ne olacak senin bu depresif ruh halin?..küçük oyuncu,bana yazdığın son mektup ve son mailin tarihlerini sil veya kapat oku iki metni de.tıpa tıp aynı olduğunu göreceksin ve şaşıracaksın!..evet!..ben biraz abarttım belki ihanetlerini ama,uydurmadım mutsuzluklarını,çıkmazlarını?...savaşların,cinayetlerin nedeni; ' erkek sevgisi ',' özel sevgi'. senin o cinayet işleme merakının başlangıç noktası suçlamalarının.. " birlikte olacağım insana özel sevgi duymalıyım ".kaç cinayet işledin,kaç can yaktın,kaç ten?..benzetmek için kendine,'özel sevgi'ne?. bu özelleştirmeler yok mu?..meta'ın insanın,sevginin. başımıza ne bela geliyorsa buradan geliyor.küresel sermayenin vahşeti,postmodernizm,milliyetçilik,' özel sevgi '.çok güzel tanımlamıştı bizim sakallı " bir malın iki değeri vardır,değişim ve kullanım değeri.."...ve arkasından yabancılaşma gelir senin gibi(!)... mailini aldığımda arbadaydım babama sordum soyismini...(2008)...iz bırakmadım galiba?!..."aaaa!..olurmu canım!..anılarınızı okumuştum!..".o an kendimi tefrika romanları yazan bir yazar gibi hissettim!(!)...ikinci dünya savaşında ormana kaçıp saklanan ve hala savaşın devam ettiğini sanan ve tesadüfen ormanda bulunan iki japon askeri öykü sü geldi aklıma!...savaşın hala sürdüğünü sanan askerler ve benim anılarım?....saklanıyordu bizim midye!..sıkısıkıya kapanıyordu benim karşımda....bir o kadar da açılıyordu suya ısındıkça,yıllarca suya hasret kalmışcasına...golfstreem gibiydik biz onunla,sıcak ve soğuk manş denizinde.yüzüyorduk hızla..hızla!.. hızla kulaç atıyorduk soluk soluğa!..öyle birikmişti ki enerjimiz boşaltmalıydık mutlaka bir yerlere.yeniden kaldığımız yerden başlıyormuşuz gibi start almıştık birlikte.ilk o konuştu,..." sürekli acı veren ben oldum!..yükselen burcum akrep..." .ve nazım'ın o ünlü dizesi bir şimşek gibi çaktı kafamda,...." akrep gibisin kardeşim!...korkak bir karanlık içindesin.."-nazım hikmet ran-....bir akrep gibi akıtmıştı zehrini işte!...dalmıştık okjisensiz,nefessiz okyanusun en derin noktasına...." oooooo!..ben bir tane göndermeden dört/beş tane gelmiş sizden...(2008)...rotatif gibi çalışıyordu bilincim ve parmaklarım...denizaltı gibi hissediyorduk kendimizi suların derinliğinde....kimse yoktu başka...birbirimize mail gönderiyorduk,torpido gönderir gibi hedefi vurmak için!(!)...derin konulara girmeyelim!.derinleştirmeyelim aramızdaki geçmiş savaşı dercesine!... ne kadar özlemişiz oysa yazmayı,yazışmayı?...denizin altında müthiş bir tatbikat başlamıştı aramızda...deneme atışları yapıyorduk birbirimize(!)...ortaçağ'dan,yeniçağ'a,yakınçağ'a geçmiştik aniden...mektup sayfalarından internet sayfalarına...bilimsel devrim olmuştu ve biz yeni farkına varıyorduk dünyanın bu denli küçüldüğüne,küçülebileceğine."dost,arkadaş kalalım düşüncem zaten yanlıştı artık ortak bir yanımız kalmadı!...bu mektubu bir veda mektubu olarak alabilirsin!..yaşamında bensiz de mutlu olacağına inanıyorum!...".ortak bir yanımız kalmamıştı ve biz yıllar yıllar sonra yanyana gelmiş ve yazışmaya başlamıştık!?(!)..inanılmazdı!...değişmişti dünya,ama bizim iste diğimiz biçimde değil!..burjuva anlamda(!)...burjuvazinin istediği biçimde,seni dün yolda gördüm,aaaa!..ne güzel tesadüf seninle karşılaşmak?..gibi yakınlaşmalar,diyaloglar yok artık!..ya ne var?...sana face'de rastladım!..msn adresini versene özlem giderelim?...gibi cümleler var!(!)...bende onunla yan yana soluk soluğa yerin iki kat altında sinemanın alt fuayesinde tanıştım,sonra mı?...burjuva karşı devrim!(!)." internetten tanıştığım birisiyle evlendim.ne yani asosyal mi oluyorum şimdi?...."..yoooo!..dedim içimden,senin ne tür kiminle evlendiğin,sosyal veya asosyal olduğun umurumda değil!..seni kanlı canlı bulmasam da,buldum ya?." ben küçüktüm o zamanlar!..".doğru!..sen küçük değil daha dünyaya gelmemiştin.henüz!.tuzluçayır,akdere,seyranbağları,kartaltepe,saimekadın,gülveren..ankara'nın doğusunda şehir merkezi ile gecekondu mahallelerinin başladığı yerde,geniş yarım ay,tampon bölge oluşturuyorlardı o günlerde.içeride kuytu bir liman gibi mamak çarşısı vardı bu yayın gerisinde.çarşının üzerinde üzüm salkımı gibi yukarıdan aşağıya çekirge sürüsü gibi görünen beyaz badanalı karaağaçköyü,boğaziçi,üreğil,kayaş sıralınıyordu.mamak, vadi ortasında kalıyordu hatip çayının ikiye böldüğü düzlükte.sen gerçekten küçüktün o zamanlar(1960-70)...mini mini minnacık bir kız çocuğu(!)...belki hala annenin kucağında belki yeni yeni adım atmak üzereydin o günlerde.....biz ise ortaokul/lise arası.kavga başlamıştı ama henüz haberimiz yoktu bizim o günlerde...mamak yokuşunu ine çıka senin o güzel deyiminle" kafa patlatmaya devam o zaman!." kafa patlatıyorduk burjuva derslere(!)...ne sevda ile tanıştık ne dostluk arkadaşlık?.henüz yeni yeni belirmeye başlayan göğüsler,laf atmalar,aşk mektupları,süzmeler(!)burjuva cins/cinsiyet kışkırtmaları....oğlan/kız ilişkileri...flört dahi yaşamadık seninle, paylaşmadık!.doğru!..köylerimizden koparılmış getirlmiştik ana/babalarımızla şehre.tek odalı gecekondumuzda yaşam savaşı veriyorduk ailece.o günkü romantik dünyamızda tek duyumsadığımız güzel bir kızın yüz hatları ve güzel bacaklarıydı o kadar!(!)..." hala liseden arkadaşlar kur yaparlar bana!..."  onu da yapamadık...ne kur,ne flört...yan yana oturuyorduk sırada,yan yana gidip geliyorduk okula,kavrulmuş çekirdek çıtlayarak mamak yokuşunu inip çıkıyorduk o kadar(!)...senin yanlışlarını yazmaktan tekrarlamkatan,seni uyarmaktan bana nefret geldi!.sen ise savunmanı şöyle yapmıştın bana," yüklenme o kadar.ne yani sürekli ben mi yalan söylüyorum?.."...bizi birbirimize yaklaştıran,duygu,his gibi soyut,gelip geçici fiziksel,cinsel yaklaşımlar olmadığı için insan karşısındakine daha farklı bir gözle bakıyor,onun yanlış yapmasını istemiyorsun.düşünsel birliktelikler duygu,his gibi birlikteliklerden daha kalıcı bence.sende bunu hissetmiş ve," pişman olmamak için çok düşündüm ama duygularım değişmedi.fakat,seni kaybetmek istemiyorum.dost,arkadaş kalalım?.." önerisini getirmiştin.seni bu düşünceye iten neden ne olabilir?..aramızda oluşan ve bizi birbirimize yaklaştıran düşüncelerimiz dünya görüşümüz,topluma ve insana bakış açımız.bana göre insan ancak böyle bir ilişkide rahat edebilir,özgür kalabilir.duygu ve hisle ri tartışamazsın,hesabını veremezsin,neden?..değişkendir ondan.düşünce değişmez mi?..mutlaka değişir,geriye doğru değil,ileriye doğru...yani insanı öne fırlatır.bunun tersi bir değişim,geri adım atmak,gericileşmek anlamına gelir.duygu ve hislerin gericisi,ilericisi olmaz,sadece değişir....düşünce öyle değildir işte!..insan kendisini ancak,özellikle ikili ilişkilerde,ortak düşünsel dünyayı paylaştığı insanın yanında özgür olur.ikili ilişkilerde bu durum çok önemlidir.sen ne yaptın peki?!...anlaşılmaz biçimde tavır ve davranışlar içine girdin....hala seni bugün bile anlamış değilim!...yıllar sonra senin itirafınla haklı çıkmam beni kesmedi sana karşı olan kızgınlığımı dindirmedi...oysa sevinebilir, bak!..ben haklı çıktım!.. diye sana hava atabilirdim!...sen görünüşte düşünceye ve onun biçimlendirdiği duygu ve hislere önem verir gibi göründün ama,tam tersi davrandın;duygu ve hislerinin peşinde koştun,düşünceyi küçümsedin!...bunun acısını duyumsuyormusun bilemem...ben senin adına duyumsuyorum!...nasıl olur deme sakın!...bırak ruh üşümesini,tundra bitkisi gibi oldum.sürekli don hali,sen ise aysberg...görünen ve görünmeyen yüzünle,çözümsüz bilmece, gizeminle kaos yaratıyorsun.sen istanbul kızı ben sürgün köle...sen gittin ben kaldım bu şehirde.onca yıl içerde yatmam yetmezmiş gibi,üstüne üstlük senin anlaşılmaz eziyetlerin?!(!)...senin istediğin sorunsuz mutlu bir yaşam!(!)..senin gibi; asosyal,apolitik,naif,milli,millici,milliyetçi,sınıf larüstü bir toplum istemediğimiz için,nazım gibi 'vatan haini' olarak suçlanıp duruyoruz muşmula suratlı burjuvazi tarafından!(!)...nedir bu 'sınıf ' düşmanlığı diyorsundur şimdi sende onlar gibi!?..mülkiyet,sermaye..solculara,komünistlere ne oluyor?.." mapusluk zor zenaat " demişti nazım,çok doğru!.insan ne için yattığını bilmez,içinde bir hapishane daha taşırsa vay haline onun!.çok fena çooooooooooooooooooooook!.benim gibi,üstüne bir de senin gçzaltın,tutuklamaların,kısıtlamaların,suçlamalarını eklersek...iki hapishane birden düşer şansına,beğen beğen yat aslanlar gibi!(!)..ben de yıllar yıllar önce tahliye olduğuma sevinmiştim oysa,sana rastlayana,seni tanıyana kadar!(!)..gittikçe arabeskleşmeye başladım!..fazıl say'dan küfür yesekte...arabesk'te birazcık isyan,insanın sıradan,kendiliğinden patlamalrı vardır.f.say'ın eleştirisi bence arabesl müziğin bu isyanlarının uysallaşması,düzenle örtüşmesi kızdırıyor.düzene karşı değil de,insana olan bir isyan!..biraz da tanrıya tabi..." batsın bu dünya".." kula kulluk edenin".." kötü kader" gibi serzenişlerin insan unsuruna yıkılması ve insanlar arası bir didişme kavgaya yöneltilmesi çelişkilerin sorunların!..zaten egemen sınıflar bunu istiyor; insanlar birbirleriyle uğraşsınlar benimle hesaplaşmasınlar!. otobüs kavgası yani...o sıkışıklıkta insanların birbirlerine horozlanması 'hava' atması ve eleştiriyi,düzen üzerinden değil,insan unsuru tarafından yürütmesi ve o ünlü tekerleme ile sorunun bağlanması,' biz adam olmayız ağbi!..'..yavşaklık burada zaten!...emek,göznuru,okuma,yazma,araştırma,fedakarlık,paylaşım,dünyayı yeniden yorumlama,insan odaklı düşünce,felsefe,sanat,kültür,mantıksal çerçeve....sen tekrarla dur bu gerçekleri,çözüm önerilerini,bir ses yükselir o kalabalıktan kayık bir sesle," boşver be birader,sen mi kurtaracan vatanı milleti?..sarhoş yıkıldığı yere kadar gider!.." işte burada fazıl say'ın o küfrü lök gibi oturur,söylememek için kendini tutmaya çalışsan da tutamazsın kendini kendiliğinden çıkar ağzından. yaşamımızın bir parçası,hapishane,sürgün..nedeni çok basit,dünyayı yaşanılır hale getirmek için düşünmek!..bizden önce bizden sonra fark etmiyor; bilim adamları,felsefeciler çarmıhlara gerilip baldıran zehri içirilerek,düşünen insanlar yok edilmişler.işte anlaşışması gereken bu tür gerçekler!.dünya ancak bu şekilde yaşanılır ve anlamlı olabilir.yaşanması,duyumsanması gereken bunlar bence.harfler,kelimeler ve cümlelerin düşünce içinde canlanması anlam kazanması.sol,sosyalizm devrim bu!..yıllar yıllar önce birlikte kurduğumuz ve yarattığımız,paylaştığımız o güzel ortam ve senin o ünlü değerlendirmen," ne sizden önce ne sizden sonra,bir erkekle bu denli sevgi, ve dostluğu paylaşmadım neden böyle oluyor anlamış değilim?"..işte biz bunun için mücadele ediyorduk,bunun için yattık yıllarca,yaşamımızı feda ettik ve ediyoruz!.sıcaklığın,yaklaşımın,samimiyetinle o günlerde tattığımız hayal olmayan,gerçekleşebilir bir dünya için!.eğer başarabilseydik,devrimci dalga bizi taşıyabilseydi,beraber olacağımız,kuracağımız o güzel dünyaya,nazım'ın şiirinde anlattığı gibi,motoru maviliklere sürecektik!..inan az kalmıştı,çok az!..gerçekleşmesi zor gibi gözükse de,zorunluluk aslında!..zorunluluk olmadan asla özgürlük olmaz!..yaşam;dugu,his,düşünce zinciri içinde yürüyor gözükse de,yaşananlar böyle değil!..yaşam zinciri bu şekilde eklemlense bile anlam kazanmıyor!..yaşamın anlam kazanması,düşüncenin, bilim,sanat,kültür,mantık,felsefe ile harmanlanıp bilinçli bir biçimde teorik hale getirilmesi,rafine edilmesiyle kullanılır olması gerekiyor." ben dünyanın dönmediğini söylesem bile dünya dönüyor ve dönmeye devam edecek !" tezi bu duruma en güzel cevap bence.bizim subjekktif görüşümüz dünyayı döndürmüyor,dünyanın dönmesi bizde pozitivizmi oluşturuyor yani,zorunluluk yasaasını....işte; idealizm ile materyalizm arasındaki uzlaşmaz çelişki!..madde mi,ruh mu?..subjektivizm mi,pozitivizm mi?..tartışmanın denek taşı burası!..marx,bir anlamda bu düşünceyi bir adım daha ileriye taşıyarak;" dünyayı anlamak yetmez değiştirmek gerekir" der!.ve bilim adamları hakkında şu unutulmaz tespiti yaparak onların ne denli kaypak olduklarını gözler önüne serer," onlar laboraturada materyalist,dışarı çıkınca idealist olurlar!"....önce,bayan resmi kitapkurdu,sonra değişen,şekil değiştiren,sen bizden beslenen,düşünce kurdu. yıllar yıllar içimde sakladığım yılan.kelimeler ve cümlelerin suçu yok ki?.bir suç varsa benim,beni suçla,payla,ihbar et,gammazla!.söyle,açık açık söyle.ismin geçmez, şeklin geçmez o dizelerde.kendini dizeler içinde nasıl anlamdırabiliyorsun?.bir aşk fiziki olarak bitebilir,ama ruhen yaşar o,devam eder birilerinin içinde.../ sen senden çoktan çıkmıştın değişmiştin zaten../ sen o şiirdeki kadın değilsin,kandırma kendini,değer biçme kendine.sen bir ihanetin temsilcisisin,sen içimdeki bayan resmi kitapkurdu.düşünce kurdusun.bizden beslenip bizi kemiren,bize ihanet eden.sen bu düzenin,adaletin savcıları gibi suçlama türetirsin ancak!.içi boş,kof!.faşizm kokan!.kokuşmuş burjuva ahlakı ile yıkananboşuna suçlamadım ben seni,kokan sizin sınıf değil,sensin demiştim!../ aşırı makyajın,abartılı saç modellerin,elbiselerin,giyimin,sahte gülümsemelerinle sendin kokan.sen,sen olsaydın yıllar yıllar öncesinde,o günlerde olduğunda,değişmediğin,doğal bulmazdın kendini,küfrederdin bugünkü haline!(!).ya kafanın içindekilerine ne derdin,düşüncelerine;" çağdışı,ortaçağ kafası,gericilik,örümcek kafalı..". yok kızım yok!..sen burjuvazinin en gerici kanadıının zemzem suyu ile yıkanmışsın,yıkamışlar seni," kaderciyimdir ama!.."  tütsülemiş ler,üflemişler,üstüne üstlük.iflah olmazsın sen,seni kimse kurtaramaz; ne kaderin,ne falların,burçların,yıldızların,burjuva şakşakçılığın, şık!..şık!..şık!..şıkıdımcılığın?. kimseye kendini kabul ettiremezsin bu şaklabanlığınla,boşuna şov yapma tevfik fikret'e ne de bana!.yıllar yıllar sonra bana rastlasan,bir yılan gibi kıvrım kıvrım kıvrılarak,ıslık çalarak,zehrini akıtır ve," sürekli seni zehirleyen ben oldum!." dersin,şık şık şık şıkıdım marie antoinette....son cümleni unutma," elle de yazamam...lütfen!..".doğru yazamazdın,rahatını bozamazdın ma dam!..bu internet dünyasında!..
İNTİHAR ETMİŞTİN BANA GÖRE YILLAR YILLAR ÖNCE!.(!)...BEN SÖYLEMİYORUM YİNE SEN İTİRAF ETTİN KENDİ DİLİNLE " BİZİM KIZ SAĞCI OLMUŞ DİYOR BABAM!.."..SEN GİTTİN SESSİZCE BEN KALDIM BU ŞEHİRDE!...‏
senin için intihar benim için yangınnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn!!!!! işte burada başlıyor!....senin bana o yıllarda sahip çıkmanla başlamıştı ilk çıngı,ilk alev ve sıcaklığın yayılması içimde....yakınlaşma,ateşle ateşin dansı!...sen benim için bu anlamda değerliydin sadece nazım'ı sevdiğin için değil!...nazım bir neden,paylaşımdı aramızda.beni nazım'la eleştirirdin unuttun mu?...."mailini aldığımda arabadaydım babama sordum soy ismini!..."..yaaaa!...iz bırakmamışım o zaman?..." cevabıma,..."aaaaaa!..olur mu canım!...anılarınızı okumuştum!..."..-2008-...bak gördün mü?...ben de
ğil ama yazdıklarım!...işte işin bence asıl noktası,noktalı virgülü burası!...benim fiziğim,cinsiyetim,erkek kimliğim değil,yazdıklarımdı önemli olan iz bırakan!...oysa çoktaaaaan unutulmuştum ben!...ölmüştüm sana göre canlı canlı!(!)...çoktan öldürmüştün beni içinde!..seri caniler gibi,seri cinayetler gibi sessizce!.....faili meçhullllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll!(!)..benim için nazım bu anlamda değerli!.." 'merhaba' oyununu sizinle beraber seyretmeyi,anıdefterinizi beraber okumayı ne kadar isterdim bir bilseniz!..."...-1989-1990-....benim yaşadıklarımla nazım'ın yaşadıkları sadece biçimsel' olarak farklıydı o kadar!.içsel olarak aynı şeyleri duyumsuyorduk ve sende bana bu anlamda sahip çıkmış beni anlamış ve şu unutulmaz yorumunu yazmıştın;...."yazdıklarınız belge niteliğinde mutlaka yayınlanmalı.anıdefterinizi tuttuğumun farkındayım tekrar tekra okumalıyım beynime kazımalıyım!.."..-1990-....ama sen ne yaptın?...başka şeyler kazıdın beynine(!)..." değiştim!..öğrencilik yıllarımda kaldı nazım'a hayranlığım.şimdi milliyetçilik daha fazla heycanlandırıyor beni!.."..-2008-....intihar etmiştin bana göre yıllar yıllar önce!(!)....beni,can düşmanın burjuvazi olarak karşına alarak savaşıyorsun benimle!..yargılanmadığım sıfat,yakıştırılmadığım,eşdeğer,değersizleştirilmediğim yafta kalmadı.ne cinsiyetim kaldı,ne cinselliğim!..ayıp,gerçekten ayıp!..utanıyorum bunları yazmaktan.sınıf savaşını benimle başlattın ve bunun adına 'devrimci yazın' diyorsun!..benmiyim bütün olumsuzlukların nedeni?..biraz insaf be!...hem ne hakla beni konu malzemesi yapıyorsun,ne hakla?..olurumu aldın mı,benim üzerimde ne tür bir hakkın var allahaşkına?..bir ressam gibi beni evirip çevirip canlı manken gibi kullanmaya?..insan da biraz sevgi,saygı,geçmiş yaşanmışlıklara vefa olur!..ben görmedim böyle bir yazın,edebi tür?!(!)...anlaşılmaz bir mantık ve düşünce dünyası!..kolaya kaçarak,karakalem,çalakalem mimliyorsun beni.en çok öfkelendiğim eleştirin,eleştiri değil saldırın,bizim sınıf gibi kokuyor olmam!(!)..ne kadar adi ve basit bir benzetme?..ben emeğimle,çalışmalarımla,tezlerimle akademik kariyerimi yaptım ve yapmaya mesleğimde ilerlemeye çalışıyorum.neo liberal,sağ icazetle değil!..veya ılımlı islamcıların peşine takılarak onlara sempati duyarak değil!.bilgimle,donanımımla,dil yeteneğimle bu günlere geldim.hatta sana da danıştım,ne yapmalıyım bu durumda diye!..ben senin gibi,yaşama tutunamayıp,işi gücü bırakıp,burjuvazi ve benimle uğraşmana hayret ediyorum.sen önce işinde gücünde başarılı ol sonra beni eleştir veya ondan sonra o hakkı kendinde gör!..ne faşizm ne de ırkçılıkla işim var!.onlara akmaz suyum,ama sen ısrarla beni onlara yamamaya çalışıyor,işbirlikçi ilan ediyorsun!..çok yazı çok!..yakıştıramıyorum sana!..sen beni kazanacağına,yanlışlarıma olumlu adımlarla ,öğretici,eğitici yol gösterici yaklaşacağına,beni onların safına itiyorsun anlaşılmaz bir kin ve nefretle.ne yaptım ben sana?..ben bir bireyim o kadar!.kökenimi,benli ğimi araştırıyorum,ait olduğum yeri.onlara hiçbirşey borçlu değilim,diyetim de yok onlara vereceğim!.meziyetlerini,bilgini,mücadele azmi ni onlara göster benimle uğraşacağına!.bunca sene içinde taşıdığın hapishaneden çık!.çile çekiyorsun dervişler gibi!..bir hırka bir lokma! kah yunus oluyorsun,kah mevlana!..senin o acımasız eleştirdiğin burjuva aşıklardan daha tehlikelisin!..iyi ki bırakmışım seni,didik dididik eder başımın etini yerdin sana katılmadığım düşüncelerim için!..evi cehenneme çevirirdin hapishaneye!..sen tutuklu,ben tutuklu?..tutkulu nbir beraberlik beklerken al sana dram!..bana evrensellik, hümanizma adına masallar okuma!..çok okudum çoooook!.hepsi birbirinin aynı.sadece yazarları değişik,karekterleri..haddinden fazla klasik müzik konserlerine gittim.ince ince dalga geçiyordun benim o günkü butür faaliyetlerimle!.burjuva,küçük burjuva alışkanlıklar,tutkular diyordun.çok oyunlar gördüm,oyun içinde oyun!(!)..sürekli çevrilen atlıkarınca,dönmedolap,salıncakta iki kişi.....zannetme ki kör karanlık içindeyim,haberim yok gelişmelerden,çevrilen filimlerden?..yaşıma bakarak beni 'küçük' görme,c.sıtkı'dan,dante'den de büyüğüm!...garip bir ilişkimiz vardı.ne arkadaş,dost ne de sevgili!(!)..iki canlı farklı cinsiyettik o kadar!...sinemadan ayrıldıktan sonra o da .sanat tarihi bölümünü kazanmış ve görüşme karşılaşma fırsatımız kaybolmuştu.tek şansımız onun bayazıt'ta benimde c.oğlu'nda olmam biraz olsun yaklaştırmıştı bizi.yine kopmamıştık.okul çıkışı akşam üzerleri kitapdağıtıma geliyordu işyerime.ayaküstü konuşuyor özlem gidermeye çalışıyorduk.ailesi az çok,özellikle babası beni tanıyor ve aramızdaki yakınlaşmayı biliyordu sinemadan.biz kitap reyonu önünde kendimizden geçercesine sohbet ederken görür ve,ya bunlar ne bulur ne konuşur saatlerce hayret bi şey ya!..diye söylenerek uzaklaşırdı.o günlerde bu laf,benzetme çok moda argo bir deyim halini almıştı!(!')..aramızda farkedilir biçimde yaş ve yaşam biçimi sosyal yapı farkı vardı.k.burjuva aydın demokrat orta halli bir ailenin tek kızıydı.sinemada tanışıp konuşma tamamdı ama bu denli ileri bir safha işaretleri,bu denli saatlerce bir sevgili evli bir çift gibi,hatta onlarda bile görülemeyecek bir yakınlıkta yan yana birlikte olmak soru işaretlerini doğuruyordu belki babası tarafından.annesine düşkündür,içine kapanık evde sıkılma sın diye yanımda getiriyorum.annesi yurtdışına çıktı birkaç haftalık için...babasının kızı hakkında söyledikleri bunlardı bana kısaca.sonra tavuzkuşundan öğrendim aralarının soğuk olduğunu,babamla pek aram yoktur soğuktur!..dediğini.bunu için konuşmamışlardır benden bahsedilmemiştir evde.belki babası annesine açıklamıştır sinemda oluşan yakınlığımızı.veeeeee???..bu ilişkinin fazla dallanıp budaklanmadan koparılması gerekliliği babası tarafından işleme konulmuştur.başka bir açıklama gelmiyordu aklıma o günlerde yaşadıklarımdan sonra....kendimi anlatmalıyım bu kıza!..dedim.buluşmak konuşmak için zaman yaratamıyor du.okul ve arası mekik dokuyor boş zamanlarında kültürel faaliyetleri ve dil kursları na gidiyordu.ingilizce biliyordu fransızca kurslarına başlamıştı.hızlı bir biçimde anıla rımı yazmaya başladım.içeriye girmeden önce ve girdikten sonra mamak askeri cezaevi ve sonrasını yazmaya başladım.çünkü beni tanıması düşüncelerimi bilmesini istiyordum ve bu durumda yazmaktan başka kendimi anlatacağım başka bir iletişim aracı yoktu buna ek olarak mektuplar vardı o kadar!..telefonu kullanamıyorduk doğal olarak.sadece akşamları olabilirdi bu durumda o da mümkün değildi evden konuşmamız.akşamları onun bulduğu tek zil telefon çaldırmaları ile haberleşiyorduk.annem,bu günlerde telefonlar bir garip oldu tek zil çalıp kapanıyor diye aktarımları gülümsetiyordu beni.çocukça davranış biçimlerini haberleşme,uyarma teknikleri kullanıyorduk!...evde çok sıkı kontrol edildiğini adeta annesinin nefesini ensesinde hissettiğiniodasına annesinin ani baskınlar yaptığını yazıyordu.ilişkimiz evde hissedilmiyor değildi,babası en azından yakınlaşmamızı biliyordu.sinemanın ortağıydı ve bende ona bağlı olarak kitap reyonuna bakıyordum ve kızını oarada tanıdım.o yaz sıkılmasın diye sinemaya getirdiği günlerde tanışmıştık.eşinin birkaç haftalığına yurtdışına çıktığını ve zorunlu olarak yanında getirip götürdüğünü bana söylemişti.aramız iyiydi o günlerde.sohbetlerimizin yakınlaşmamızın farkındaydı ve eşinin dönüşünden sonra bahsetmiş olabilirdi ilişkimizi.eve birgün zorunlu olarak telefon etmem ile olay biraz daha renk kazanmıştı fakat derecesi belli değildi!...beni yıllar yıllar sonra o denli abuk subuklukla suçladın ki ağzım açık kaldı!(!)...gizli kapaklı yazışıp haberleşiyormuşuz gibi bir hava veriyormuşum ilişkilerimize!?(!)...yıllarca gizlenen bir midye gibi karanlığına çekilen sensin aslında!..2008 yazında karşılaştığımızda hala bana nasıl davranacağını kestiremiyordun.eski bir tanış mı,internet arkadaşlığı mı?ben kaldırmıştım yine aramızdaki perdeyi...tiyatro başlamadan önce ışıklar söner ve perde yavaş yavaş açılır rol yapmana gerek yoktu aslında..."böyle olması daha iyi oldu!....."..dedin.(2008)-ist....kim miş gizli gizli iş çeviren?...açık havada seni çalıştım saatlerce...elimde palet,boyalar...seni bekledim," yine ben!..sürpüriiiiiiiiiiiz!' diye seslenmeni,msn.uyarı sesini özledim.senden başka ruhumu paylaşacak kimse yok!..heycanlandırmıyor hiçbirşey beni senin kadar.üzerine giyindiğin,dokunduğuna renklilik katıyorsun,delirtiyorsun renkleri...seni çizmek isterdim.siyah daha bir güzelleştiriyor seni,karanlıklar prensesi.." en çok sevdiğim resmim" dediğn; sarı buluz,hüzünlü,şaşkın yüzün...tanıyamamıştım profil resminde,hayır!..o kız, bu kadın olamaz dedim içten içe!..bir türlü kıramadık zincirlerimizi gülsarı gibi o gün bugün!..lisede öykü yarışmasında ödül kitabımdı benim.kapağını anımsıyorum sarı bir zemin ve gülsarı..profil resminle ne kadar benzeşiyordu kitap kapağındaki sarı benizli gülsarı?..kıramadık bir türlü ne biz ne de gülsarı..yüzyıllar ötesinden marx sesleniyordu bu defa bizlere," bütün dünya işçileri birleşiniz!..kaybedecek birşeyiniz yok zincirlerinizden başaka!"..o gün bugündür(yer yer kırılsa da) kıramadık,parçalayamadık zincirlerimizi aşk ve seda da olduğu gibi!..belki kopardık halkları ama,zamanı kollayarak yeniden yerine taktı kopan halkaları burjuvazi!..sen dünyayı tanıyamadan,biz yirmili yaşlarımızda yerimizi aldık faşizme karşı;alanlarda,sokaklarda,mahallelerde ' direniş komiteleri'nde...karadeniz'de,o hırçın doğada,fatsa'da seçim kazandı 'devrimci yol'cular..sıkılı yumruk kızıl yıldız üzerinde.zincirler çatırdamaya başlamıştı,şaşkındı oligarşi!(!)..fatsa düşürülmeliydi mutlaka!..karaborsa,çamur kampanyası,halkın yönetime katılması doğrudan doğruya...neler oluyordu müslüman mahallesinde?..kimdi bu salyangoz satıcıları?..bir gazeteci süleyman demirel'e," sayın başbakanım çorum'da neler oluyor?" sorusuna,demirel," sen çorum'u bırak fatsa'ya bak!.." diye sert biçimde çıkışacaktı.sen o zaman gerçekten küçüktün küçüğüm,bilmecede sorulan nar taneleri kadar...
bu senin düşünsel alanda 'değişim' faaliyetlerin!...birde ruhsal,sevgisel,hissel,flörtsel arkeolojik kazına bakalım ne çıkacak!?....arkeoloj'k kazilarin b'r felaket f'yasko f'yasko f'yaskooooooo! nazım'dan milli,milliyetçi,gerici,şeriatçı yazar,ressam,çizerlere,oradan balthus'a ve oradan tevfik fikret'e sıçradın!...sende bu çeviklik olduktan sonra hiç korkma!..korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancakkkkkkkkkkkkkkkkkk!.(!)...ihanet ve aldatmalarla tıka basa dolu!(!)... mutlu olduğunu ilan etmek için konu komşu arkadaş dost çevrene,kocanın isminle aynı isimde olan tevfik fikret'e sarıldın o baş eğmez,iltifat kabul etmez adama,rol kestin...".en sevdiğim şair,ressam fikret,en sevdiğim isim yine fikret!..şık!...şik!..şık!.."..face sayfanda bu sözlü gösterileri yaparken seks partnerinle hazzın ve zevkin doruklarında geziniyordun seks denemelerinle.ne olmuştu neden değiştirmiştin "en sevdiğim ressam balthus.."...açıklamanı?.. ne ruhsal ne de düşünsel arkeolojik kazıların sağlıklı,verimli çıktı...mutsuz ilişkilerin,flörtlerin,internet evliliğin ve son sevgilin!(!)...iyi ki akademik kariyerinde sorun çıkmıyor yükseliyorsun durmadan!..olsun olsun hiç olmazsa ondan yana yüzün gülsün,özel yaşamında mutlu olamadın iş hayatın başarılı olsun!..sanat tarihi bölüm başkanlığın hayırlı uğurlu olsun!.(!)...... bak!.."kaderciyimdir ama!.."..(2010)..inancın işe yaradı yukarıda tanrı aşağıda 'yök' duydu seni!(!)...ben seni tanırım biliyorsun!... mermerden bir heykel...veya etten bir duvar...fiziğin,tenin...bir maddenin ilk hali...seni yavaş yavaş yontacağım inatla sabırla...çıkaracağım o sakladığın bedenini maddenin içinden...keski çekiç ile değil,kalemimle klavyenin tuşları ile yontacağım seni...çıkaracağım bedenini ortaya ve şöyle dyeceksin bana,aaaaa!..nerden buldun beni?..nasıl?..ben bulurum seni biliyorsun...zamanın dolmak üzere..seni sileceğim!..bak göreceksin?..oryantalizmini,milliyetçiliğini,egzotizmini,..."en sevdiğim ressam balthus.." (2008-) erotizmine güvenme sakın!..onu da sileceğim!..çırılçıplak kalacaksın burjuva akademisyen apoletlerinle..şıngır mıngır üniversitelerinde gezinirsin artık!(!)...canlanmaya başlamıştın!..bir cenin gibiydin yavaş yavaş şekilleniyordun kendini anlattıkça .donmuştu beynin veya dondurulmuş!.." aaaaaa!...ne safmışım herşeyi anlatmışım sana  uyutulmuştun ve yeni uyanıyordun uykundan,yeni yeni anımsıyordun benimle yaşadıklarını..ve açıldı o iletişim devrimiyle beynimin kapısı, sen gelmiştin...bir sevinç bir sevinç hücrelerimde görmeliydin!...bu kaçıncı silişin beni,kaçıncı reddedişin?..." dost,arkadaş önerim yanlıştı zaten.artık ortak bir yanımız kalmadı.ilişkimiz bitmişti ama sen anlamak istemedin...." (1991) içimden şöyle demiştim,ben beklerim pas tutar akrep yelkovan pas tutar zaman.müthiş bir gıcırtı ile açıldı beynimin mahzeni....yıllar yılı güneş görmeyen hava almayan haliyle, pas küf kokusu....ne kadar kapalı kaldı bilmiyorum sen çıktıktan sonra kapatmıştım beynimin kapısını....yıllar yıllar önce seni şöyle tanımlamıştım, saçlarını toplardın atkuyruğu yapardın...geniş açık alnın,iri güzel gözlerin,topluca yanakların,küçük burnun,kulaklarında ten rengi küpelerin...beyaz tenin çıkardı ortaya.pembe rujlu dudakların biçimli ağzın.yakası kalkık beyaz gömlek giyerdin göğüslerin belirginleşirdi hafiften.genç kız güzelliğin çıkardı ortaya.kot pantolonla kusursuzfiziğin...beyaz küçük ellerin ve pembe ojeli parmakların....ve senin o ünlü yorumun " beni o denli incelemeşsiniz ki size gelirken elim ayağıma dolaşıyor!..doğallığımı kaybettireceksiniz bana!.." kesildi habibler köyünün tepelerinde...soluk bir fotoğrafın içinde somurtmuş duruyor selime..hayata bu kadar erken küsme..ama nafie.sanat olmasaydı yaratılmasaydı ne olurdu acaba?...ne çalışırdı daha çok?..ölüm makinaları,giyotinler,idam sehbaları!.olmadı mı sanki?.yaşanmadı mı spartaküs,marat,robespierre,cromwell,che,deniz,hüseyin,yusuf,mahir,sinan,ibo.şimdi de baş belası açlıkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkkk!..yanılmışım!...yıkıldım daha doğrusu itirafların karşısında...." birkaç yıl mutlu oldum evliliğimde güzel günler geçirdim o kadar  ".-oğlunun doğumuna kadar sanırım-ve son mailinde cümlenle birleştirdim yazdıklarını,.."sana rastladığımda yeni çıkmıştım bir ilişkiden boşluktaydım...kim olsa o an yazışırdım!.."..inanamadım yazdıklarına?beni de aldatmıştın o bunalımlı halinin kurbanı olmuştum ve bana baskın çıktın.."anlam yüklüyorsun yaklaşımlarıma!....".o sana rastladığımda....ile devam eden cümleni hemen kafamda şöyle çevirdim.." sana rastladığımda yeni çıkmıştım bir ilişkiden boşluktaydım o an kim çıksa karşıma sevişirdim!..".ihanetlerle yoğrulmuştun.geçmişte savunduğun bütün o güzellikler kitabi olmaktan öteye gitmemişti.kutsal kitaplarda tanrıların lanetlediği kadındın!.evli olmana rağmen aldatmaktan çekinmemiştin eşini.kendini ne denli kirlettiğinin redettiğinin farkında değildin?..." 2000'de geldim buraya,2002'de evlendim...internetten tanıştığım bir insanla...ne yani asosyal mi oluyorum şimdi?..."....sevinmiştim evli sevgilin ile yaşadığın mutsuzluğundan.sonra herhalde özel sevgiyi bulmuş olmalı ki kararını vermiş evlenmiş dedim içimden ve seni değil de evlendiğin adamı çok kıskandımçooooooooooooooook! geçmişte savunduğun güzel düşüncelerini bir anda silip atman, değiştim!..öğrencilik yıllarımda kaldı nazım'a hayranlığım şimdi milliyetçilik daha fazla heycanlandırıyor beni!.düşünce ve düşünce normlarını gençkız hayalleri veya gönül bağları gibi görmen üstüne üstlük bilim yapan bilimsel çalışma içinde olan ve sanat tarihi bölüm başkanlığını yapan bir akademisyene ne derece yakışıyor?...bunula kalsan iyi!...ne demiştin bana yıllar önce?..."size duyduğum sevgi bir arkadaşıma dostuma duyduğum sevgiden farklı değil!...beraber olacağım insana özel sevgi duymalıyım!"..-1989-...ben ise,peki o zaman zorlamış olmayayım sizi ded''['mde durun canım!...karamsar olmayın o kadar...kim kime zorla birşey yaptırabilmiş ki?..deneyeceğim tabi!.."..-1989-....ve bir zaman sonra evli bir sevgili bulmuştun(1991)...ne oldu?.."ah!...sorma o adamla beraber olmakla hayatımın en büyük yanlışını yaptım!....".. varmısın benimle hesaplaşmaya?...bilincin ve yüreğinle!..benimle savaşmaya gladya törler gibi kıyasıya...silah,külah ile değil!..harf,kelime ve cümlelerle...."en sevdiğim ressam balthus!.."..(2008)...beni sevecek değildin ya!?(!)...."en sevdiğim ressam,şair fikret...en sevdiğim isim yine fikret..."..(2009)...işte bu defa yalan söylüyordun şov yapıyordun kocana karşı!...ya bana anlattıkların yalandı ya da bu yazdıkların?...."mailini aldığımda arabadaydım babama sordum soyismini..."...biliyordum beni unuttuğunu...veya utancından dönemedin bana bir daha, o evli adama uçarak gittiğin günlerde...o adamla mı berabersin yine?...soruma şaşırtıcı biçimde inleyerek cevap verdin,..."ah!..sorma?.. o adamla beraber olmakla hayatımın en büyük yanlışını yaptım!.."...hayret!..nasıl olur ?..deli gibiydin o günlerde ben olumsuzluklarını suratına vurdukça,seni eleştiririp liğme liğme ettikçe sen hala bana karşı haklılığını savunuyordun!..ne oldu kanarya çabuk dökülmüş bakıyorum da bakımlı tüylerin?..(1989-1991)....eeeeeeee!..evlendin muradına erdin,'özel sevgi'(!)duyduğun internetten çıkan ve ağına takılan komedi romanları yazan adamla yaşamını birleştirdin ve bir çocuğun oldu değil mi?..."geçen günlerde tüyap'ta imza töreni yaptı (ve sende süslendin püslendin o güzelliğinle poz verdin komedi romanları yazan kocanla imza gününde ) anlaşılmaz bir gençkız/erkek hayranı var sıkıldım zor attım kendimi yan taraftaki resim sergisine!...ne ben ne babam okuyup bitirebildik yazdıklarını!..."..2008-...yani oportünizm'in bu kadarına pes doğrusu!(!)...yanılmamıştım bu gizli itirafınla düşüncelerimde...yine mutsuzdun,yine kafdağındaydı senin şu 'özel sevgi'nnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn?!(!)..moliere yaşasaydı mutlaka yazardı seni, mutlaka!...ve ikinci,'yanlışlıklar komedyası' böylelikle özgün bir eser yazılmış olurdu!(!)...burjuva şovlar içinde oldun sürekli...fizik,kimya,biyoloji,cinsellik,burjuva mutluluk arayışları! "internetten tanıştığım bir insanla evlendim.ne yani asosyal mi oluyorum şimdi?.."...(2008)...bu asosyallik değil,arayış boşluk bunalımı!(!)..ruhen tatminsizlik..özel sevgi,özel sevgi diye yıllardır tırmaladın ruhunun kapılarını bula bula evli bir sevgili ve cinayet romanları yazarı bir koca çıktı karşına!(!)bu daha bana anlattıkların,ya anlatmadıkların?.. analatamadıkların?...ateşle ateşin dansı...bir anda cinsiyet,cinselliğe dönüştü senin bana sahip çıkmanla düşüncenin evrenselliğinde...."madem siz bana açık oldunuz bende size karşı açık olaca ğım!...size karşı duyduğum sevgi bir arkadaşıma bir dostuma duyduğum sevgiden farklı değil!..beraber olacağım insana özel sevgi duymalıyım!...aşkın gözü kördür!..."-1989-...peki o zaman zorlamış olmayayım sizi?...veda ediyordum sana kendi dilimde!(!)..."durun canım!...o kadar karamsar olmayın!....deneyeceğim tabi!..."-1989-.....diyelektik tarihsel materyalist bir cevap vermiştin bana!....denemek,deney ve açık olmak!...yerimizi almıştık böylece yaşam laboratuarında!(!)... itiraz ettiğin bütün o burjuva,k.burjuva flört,özel sevgi diye inlediğin güzellemeler var ya?..."berabar olacağım insana 'özel sevgi' duymalıyım!..size duyduğum sevgi bir arkadaşıma dostuma karşı duyduğum sevgiden farklı değil!.."..-1989-...tutturmaların dan daha güzelini yaşadık seninle düşüncenin evrenselliğinde,özgürlüğünde!..."sinemaya geldiğimde yerinde yeller esiyordu kitaplığın ve siz yoktunuz!...ne olduğunu anlamadığım gibi kimseye de soramadım.işin doğrusunu sizden dinlemek isterdim doğrusu.telefonunuzu nasıl bulabilirim?..tabi sizin bu sorulara cevap vermeniz mümkün değil.telefonunuzu bulur bulmaz arayacağım!.."..-1989-..sen benim için bu anlamda değerlisin.henüz beni tanımadan bana sahip çıktın,düşüncelerime yazdıklarıma şiirlerime..."okuduğum kitaplarda tasvir bölümlerini atlayan ben sizin yazdıklarınız zevkle okudum gezmiş dolaşmış gibi oldum oraları!...teşekkürler!..".. -1989-...benim yaşadıklarımı yaşamadan düşüncelerimi paylaşmadan sahiplenmiştin beni,onaylamasan da düşüncelerimi o günlerde!...bundan daha güzel bir mutluluk olamazdı benim için.paylaşılmıştı yazdıklarım düşüncelerim.yıllar yıllar sonra yazdıkların bana hiçte gerçekçi gelmedi;..."seninle flört dahi yaşamadık,paylaşmadık...anlam yüklüyorsun yaklaşımlarıma!.."-2008-...‎"....öğrencilik yıllarımda kaldı nazım'a hayranlığım!..."..-2008...nazım'ı seversin sevmezsin bu kişisel bir sorun,önemli olan onun şairliği,dünya görüşü.nazım ölçü olamaz sosyalizm için,o sadece bu deryada bir balık bizim gibi deryayı seven,inkar etmeyen soluduğu oksijeni yaşamak için sarfettiği emeği!..ve mücadele eden başeğmeyen bir entellektüel!.halklar adına düşünen sosyalizmi insanlara şiir ile sevdirmeye çalışan evrensel bir kalem o!....sanata ve edebiyata nasıl baktığı önemli nazım'ın.yoksa sende bıraktığı iz bellek hayranlık değil!..senin benim için 'değerli' olman gibi!...kadın olman,güzel,zarif,ince,kibar,düz gün fiziğin olması sana ait birşey!.. fiziksel/cinsel!...senin avantajların bunlar kadın cinsi olarak.göze çarpmana,sana kur yapılmasına,o çok sevdiğin flört teklif edilmesini kışkırtacak unsurlar....tüm bunları biçimlendiren düşüncen,dünya görüşün;beraber olacağım insana özel sevgi duymalıyım!.."-1989...'özel sevgi'...özel mülkiyet gibi!(!) değil mi?!(!)..."aşkın gözü kördür!.."...-1989-..tekerlemeleri!(!)...içi boş ve bir türlü doldurulamayan sözcükler,cümleler olarak kaldı sende...sevgi nasıl 'özel' olabilir ve özelleştirilebilir di?...aşkın gözü neden kördü?...ya akıl,düşünce,us,usa vurma?.yani dünya görüşün?....işin püf noktası burasıydı değil mi?..."ne sizden önce ne sizden sonra bir erkekle dostluğu ve arkadaşlığı sizinle yaşadığım gibi paylaşmadım!..neden böyle oluyor anlamış değilim?..."..anlamak?...düşünmek?...burada devreye diyalektik ve tarihi materyalizm girer....seninle beni yakınlaştıran o günlerde olduğu gibi!... gelelim bursa maceralarına!..2000 senesinde geldin üniversiteye 2002'de evlendin ve 2006 oğlun dünyaya geldi.belki inanmayacaksın ama çok sevindim inan!..y.lisans tezini vermiş ve öğrt.üyesi olmuştun o çok sevdiğin 'sanat tarihi'bölümüne.gurur duydum seninle.yıllar yıllar önce tanıştığım yaklaşık iki yıl ilişkimin olduğu tanıdığım bir insanın bir yerlere gelmesi kadar güzel bir şey ne olabilirdi ki?..o gün heycanla inmiştin yanıma alt fuayeye ve ist.ünv.sanat tarihi bölümünü kazandığını söylemiştin bana sevinçle ve bende tebrik ettim seni.bizimkiler dalga geçiyorlar evde kazma kürek işi diye!..(1989)..eleştirip gülüştük seninle...son karşılaşmamız daha doğrusu seninanlatımınla lisans sınavları(1993).ve en son karşılaşmamız ise internette biz,senin sevgili değiştirir gibi ideoloji değiştirmedik, flört etmedik gözümüze kestirdiklerimizle.sınıf savaşı bu!.beslenmedik gıda alır gibi,sabah/öğle/akşam...düşünce bu!..değişmez kolay kolay,sen değişmedikçe,ihanet etmedikçe değişmez..düşünce ırmağında yıkandık çünkü.biz bu dünyaya savaşmak için geldik.öyle meydan savaşı,cenk etmek için değil!.'sınıf' savaşı bu.senin, nazım'dan,milli/milliyetçi cephe gerisi gerici ressamlara geçişine benzemez.savaş meydanlarında savaşanların resimlerini yapan savaş kaçkınlarına övgüler düzerek,tezler/araştırma konuları seçerek kariyer basamaklarını hızla çıkmana benzemez sınıf savaşı bu!..ders anlattığın kürsü ve sınıf değil sana anlatmak istediğim,savaş bu savaş!..'sınıf savaşı'!...burjuvazi ve proletaryanın kıyasıya kapıştığı.inan seni çözemedim.seri katil gibi savunuyorsun kendini " sürekli acı veren ben oldum yükselen burcum akrep!..".gazete manşetlerine çıkan katiller nasıl savunuyor kendini?.." çok seviyordum.kıskançlıktan oldu.çok pişmanım!..".ne fark var aranızda?..imla hatası,cümle kurgusu,anlatım o kadar?(!).inan senin ne olduğunu anlayamdım tahteravalli gibisin.inip çıkıyorsun kendine göre.küçülüp büyüyorsun,türbülansların ve boşlukların?.civa gibi akıyorsun eğime göre yayılıyorsun .senin hard disk'in sorunlu,sıkışınca unutuyorsun.istemezsen 'delete'(!).hemen burjuva ilişkilere sığınıyorsun " seninle flört dahi yaşama
dık!.."..itirazın.yani?..elele tutuşup bir ağaç altında resmimiz dahi yok!..öpüşmedik,sevişmedik,gezip tozmadık?..bu mu senin insan ilişkisinden anladığın?..aç bak yazdıklarıma,yazdıklarına?..flört mü başka bir şey mi yoksa reankarnasyon mu?..ufo da olabilir seninle yaşadıklarımız,elma armut veya saklambaç oyunu da(!)..hani sen iddaa etmiyormusun " ben küçüktüm o zamanlar!..." ..bir seri katil gibi konuşuyorsun " farkında değilim ne yaptığımın!.."..derler ya,veya hatırlamıyorum aklım başımda değildi!..türü abuksabukluklar.ne farkın var senin bu tür örneklemelerden?..al işte kendi ağzınla itirafın "sürekli acı veren ben oldum!..yükselen burcum akrep!.."...seni bir telefon konuşması sonrası bıraktığımda, yalnızlığından çaresizliğinden çıldırdığın anlar,beni şarkı sözleri ile sorguladığın günler?..." hani ellerin nerde,hani verdiğin sözler?..gözyaşlarımdasın!.."..(sen mühimsin-nilüfer)...dizeleriyle sızlandığın günler,geceler,seni kime soracaktım kime?..kimse tanımazdı ki ,ikimizi de..sadece ikimizdik sadece,beraberce.ve bizi birleştiren ortak düşünce.çıkmıştı bir kere söylemek isteyipte söylemediklerin " çok hızlı yaşadık!.."..(1990)...sözcüklerinle.ne yaşamıştık,yaşanan ne?.o yaz bana " anlam yüklüyorsun yaklaşımlarıma!.."..cümlenle itham ettin beni.bıraktım yükümü ve o anda seni.nasıl olurdu da o günlerde anlamlaştırırdım seni?..anlam katar,anlam yüklerdim?...ben zaten anlam yüklüydüm,anlamlaştırmıştım seni yıllar yılı.yüz çizgilerinle konuşuyorsun,mimiklerinle 'küçük oyuncu'!..kırkında,kırkını henüz geçmişken,sus!..diyorsun içindeki kadına susssssss!..konuşma!..müzip,şaşkın,karmaşık yüz ifadenle...özellikle alnın kırış kırıştı.kaygılı,sorgulayıcı,önemsemez...belli değildi,sus!..diyordun sadece sussssssss!..içindeki kadına!...konuşma!!!!...o yaz " elle de yazamam!.."......diyerek kaybolup kapanmıştın dünyana!...diğer yandan suçlamıştın beni " anlam yüklüyorsun yaklaşımlarıma!.."..diye suçlayarak.senin zehrini akıtmak lazım cam bardağa...ses yok!..ne duyan var ne okuyan?..havaya,boşluğa,suya yazılan yazı gibi yazıyorum sanal cama ellerim klavyenin tuşlarında...ses yok!..ne duyan var ne okuyan çığlığı mı?..istediğim dile bir türlü çeviremiyorum seni!..anlatamıyorum ana dilimde!...sen rahat rahat kürsünde ders verirken ben çantamı masa yapıp dizlerimin üzerinde ders çalışır gibi çalışıyorum seni...otobüste,o tıkış tıkış kalabalıkta başında beklediğim yolcu kalkarsa oturabiliyorum ancak boşalan yere ve başlıyorum yazmaya....enson mailin geliyor aklıma,herşeyi silip süpürdüğün o talihsiz cümlelerin,..." yazmayı yazıışmayı seviyoruz o kadar!.." ..(2008)...1991'de ise,..." arkadaş,dost kalalım önerimyanlıştı zaten artık ortak bir yanımız kalmadı!.."..(1991)...bir daha ki karşılaşmamızda bakalım ne yumurtlaycaksın!?(!)..diyoen'in aradığı gerçek gibi yoktun gerçek dünyada yok!..kayıptın.!." seni seviyorum!.." sözcüğüm mü telaşlandırdı seni?..meğer benim haberim yokmuş oyıllarda kuzuların sessizliğinden(!)...kan kokusuymuş seni çeken,cinayet romanları yazan bir adamla evlenmişsin internetten(!)..verdiğim sözleri mi tutmadım,aldattım mı seni sevgililerin,flörtlerin gibi????..yeni bir şey değildi zaten biliyordun..." beni seven bir insana bunları yazmak çok zor!..."..(1991)...evli bir adamla yaşarken son bir mektupla 'elveda!..'(1991) derken!...diyojen'in gündüz gözü elinde fenerle aradığı gerçek gibi aradım seni yoktun,kaybolmuştun antik bir kent gibi(!)..kapanmıştın manastırına kilisene.aniden çıktın bir arkeolojik kazı sonucu antik bir eser gibi karşıma o yaz ...." 2000'yılında geldiim bursa'ya,2002'de internetten tanıştığım
birisi ile evlendim.ne yani asosyal mi oluyorum şimdi?..."...caharlie'nin melekleri veya mahşerin dört atlısı...cephe gerisi gerici ressamlar,mübadele dernekleri ve benimle tartışmaya başladığın araştırma konularından olan ve .." kafa patlatmaya devam!..."..(2008) dediğin 'milli resim'(?) hızını alamayıp daldığın egzotizm,erotizm..." en sevdiğim ressam balthus.."..(2008)...bu hız,bu zaman oburluğu?..kesmedi seni milli,millici,milliyetçilik...sakın ha sakın geçme yanından toplumsal sanatın sakıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııın!..varsa yoksa macera,serüven,gerici ressamların hikayeleri.osmanlının göbeğinde şarap içen haremde sere serpe yatan oryantalistler.fırça salladılar cinselliğin gölgesinde frenk kadınlarını çizdiler hamamda 'nü' le diler!(!)..yediler içtiler semirdiler padişahın ulufeleriyle.seninde ağzının suyu aktı resim sanat adına!(!)..bizim kadınları çizmesinlerde kimi çizerlerse çizsinler dedi sultan..bizimkiler peçe,tül,tülbent,frenk kadınları anadan üryan...güneşli bir günde arkaya toplanmış saçların,üzerinde tac yaptığın güneş gözlüklerin.ellerini göğsünün üzerinde kavuşturmuş ayakta gülümsüyordun,gülüyordun üzerinde kırmızı kazağınla...kilo mu aldın ne?..ne kadar topluydu yanakların?...bak!..diyordun bak!..bay karamsar!..sen beni her ne kadar mutsuz bir kadın olarak
göstermeye çalışsan da,mutluyum gördüğün gibi,mutluyum!...istediğim herşeyi elde ettim,istediğim ne ise oldu yükseldim kariyerimde...sen beni öğrt.görv.cübbemle
eleştirip faşizm ile eşleştirsen de....beni işbirlikçi,milli/millici/milliyetçi olarak işaretlesen de vız gelir bana vızzzzzzzzzzz!...kimse durduramaz beni,hiç kimse!...kadınlığın,cinselliğin savaşıyordu yüzünde.üzerinde kırmızı kazağınla güneşli bir günde gülüyordun kendinden emin özgürce!..şöyle iç geçiriyordun belki?.." öğrendim artık kırk yaşıma gelene kadar nasıl kırk takla atılacağını.sana takılsaydım seninle yaşamaya karar verseydim,onca donanımıma birikimime rağmen sıradan bir öğrt.görevlisiydim gelemezdim geleceğim yere.solcu bir okutman olurdum ancak hergün sürülme tehlikesi içinde yaşayan.bir böcek gibi ezerlerdi beni çıtır çıtır!.yem olurdum onlara,kahrolurdum.iyi ki çabuk uyanmışım içine daldığım romantizmden.senin hız kesmeyen harf,kelime,cümlelerinden.o ünlü yazarların sevgililerine yazdıklarını,o güzel cümlelerinle/dizelerinle geçen şiirlerinden.çarpılmıştım adeta bir mektubunda bana yazdıklarından.kendimi alamayıp şiirleştirmiştim mektubunu.ve şöyle açıklamıştım heycanımı "mektubunuzda öylesine güzel şiirimsi cümleler var ki,izniniz olmadan şiirleştirdim.bakalım beğenecekmisiniz?.." ve cevabın " sana onca mektup,şiir yazdım bu güne kadar bula bula bunu mu buldun?.." diye sitem etmiş ve bende "bunu mu buldun deme sakın.yazdığın bütün şiirler güzel ben hepsini seviyorum..." diyerek gönlünü almıştım (1990)...uyanması zor bir romantizmdi zor uyandım gerçekten!..iyi ki bırakmışım,iyi ki...beni sarsan 'anı defteri'ni,temize çektiğim şiirlerini...ne komik?..harfleri,kelimeleri cümleleri canlandır ruh ver onlara,sen ise kapkaranlık,zifiri karanlık içe kapanık bay karamsar!(!)....nazım'ın,hala hapishaneyi içinde taşıdığı için kızdığı mahkum!...bir dünya çiz kaleminin ucuyla kendine ve bana,ne yer ne içeriz nasıl kazanırız hayatımızı düşünme!..düşünsel olarak saldır bu beğenmediğin burjuva düzene donkişot gibi!(!)...tek satır yaşadığımız gerçekliği tanımlama,tek satır yazma kafa yorma!..harfleri,kelimeleri,cümleleri kışkırt çıldırt gönder benim üzerime.ve ben saf/saftorik,romantik,ergenliğimin dumanı henüz yavaş yavaş dağılan,ya
vaş yavaş yaşam konusunda kendimi toparlayan onları yerli yerine oturtmaya çalışan k.burjuva etkinliklerde koşturan güzel kız!..henüz yeni tamamlamış tanımlamak üzereydim yaşam evrimi mi.ben asosyal/apolitik saf içe kapanık k.burjuva özentisi içinde çırpınan genç bir kız.ruhum okşanıyor diye o günlerde havalara giriyorum,uçuşuyorum cümlelerin satırların yaprakların arasında mektupların kanatlarında.o günleri bakın nasıl anlatmışım size yazdığım bir mektupta,..." beni o kadar incelemişsiniz ki,elim ayağıma dolaşıyor size gelirken.doğallığımı kaybettireceksiniz bana?."...işte beni incelediğiniz satırlar..." toplanmış saçların,açık geniş alnın,iri güzel gözlerin,küçük burnun,biçimli ağzın ve pembe rujlu dudakların topluca duran yüzün,küçük kulakların ve ten rengi küpelerin...yakası kalkık gömleğin.hafifçe bombe yapan memelerin,kot pantolonunun ortaya çıkardığı fiziğin,gençkız güzelliğin.."..işte benim elimi ayağımı dolaştıran cümlelerin.ve şöyle bitiyordu tanımlaman,.." beyaz küçük ellerin pembe ojeli parmakların..."..evet!.pespembeydim o yirmili yaşlarımda güzel bir gençkız,üniversiteli.üstelik en sevdiğim ve istediğim bölümü kazanmıştım 'sanat tarihi'...ve hiç ummadığım aklımın köşesinden geçiremeyeceğim bir adamla tanışmıştım gizemli mi gizemli?...çifte mutluluk yaşıyordum,uçuyordum adeta ama ne adına?.asıl ben değil,sen beni zehirledin romantizminle.hasta oldum inan,bir anda bu kadar romantizm?..zerk edilince beynime uyuştum inan mutluluktan.annem,bizim kıza bu aralar birşeyler oluyor ama ne?diyordu içinden.sormuyor iğnelemiyor değildi,hemde ne sorular sıkıştırmalar,ağzımdan laf almalar.onun yerine koydum kendimi ve konuşmadım annemin işkenceleri karşısında.o çözülmüş bir devrimciydi burjuvazi karşısında,ama tüm çıplaklığıyla anlatmıştı bana 'anı defteri'nde yaşananları.bir görüş günü görüşcüsüne içini açınca aldığı cevap yıkmıştı onu görüşcüsünün olumsuz tavrı karşısında.o anı anlatırken sanki ben vardım yanında bitişiğinde çektiği sıkıntıyı ben hissediyordum.sanki ben,devrim/devrimci mücadele içinde yer almış gibi kendimi görüşcüsünün yerine koydum.özdeşleşmiştim onunla,onu temize çıkarmak aklamak için değil,inanmıştım onun içten anlatımına çok etkilendim hala devrime/devrimci düşünceye bağlılığına.dayanamadım ve anı defterine yazmak zorunda kaldım o savunma cümlelerimi kurşun kalemle " ben olsaydım öyle demezdim"-1989-1990-asıl sen beni zehirledin romantizminle hasta oldum,hasta!..bir muma döndüm zamanla damla damla dibine dökülen sıcak mı sıcak aniden donup soğuyan donan,donakalan(!)sadece dibimi aydınlatıyordum sadece.birşeyler sormak istiyordum ama soramıyordum işte!..sarhoş olmuştum sarhoşşşşş!..evde esen sert rüzgarların altında ben  yaşadıklarımla yumuşuyordum.deniz kenarında güneşli bir günde tatil yapıyordum denizin ve rüzgarın kokusunu içime çekerek.sonu yoktu bu romantizmin,söylemiştim sana,..." beraber olacağım insana özel sevgi duymalıyım!..."..hemen yanıtladın beni,...'zorlamış olmayayım sizi?..'..anlaşılır gibi değildin,onca insan bana kur yaparken ilişki kurmak isterken,kızsal bir psikoloji ile başeğmezken,sen bana değil referans,dil dökme,eveleyip geveleme,zaman kazanma nımaralarına baş vurmayıp kesin ince bir rest çekmiştin ' güle güle diyordun içinden,rastlarsan bulur görürsen o özel sevgiden bana da gönder.."..nasıl oldu anlamadım indi yelkenlerim,kel fatma gururum,kabarmalarım(!)" benim,size karşı duyduğum sevgi bir arkadaşıma,dostuma duyduğum sevgiden farklı değil!.."..(1989)..cevabıma karşılıktı cevabın.toparladım,politik bir cevap canlandı kafamda..." durun canım!..karamsar olmayın hemen deneyeceğim tabi!.."..(1989)....asıl sen beni zehirledin romantizminle, güle güle diyordun içinden.bulursan özel sevgiden bana da haber ver?.nokta koymak lazım dedim içimden.yaşadıklarım,duyumsadıklarım gerçek değildi sanki.düşünce yaşıtım derdi bana sevgilim.o denli hızla yol alıyorduk ki açık denizde,tuz,iyot,rüzgar ve ruhumuzun esrikliği öylesine karışmıştık ki içiçe-işte bu sözün çok hoşuma giderdi,içiçe geçmek,içiçeyiz biz seninle-tanımlamaların- okula henüz yeni başlamıştım ve üstüne üstlük böyle ağır bir ilişki?...öyle,kakara kikiri gönül eğlencesi bir ilişki değildi bizimkisi.gayet mantıklı,felsefi,derinlikli,düşünseldi birbirimize yazdıklarımız anlatmak istediklerimiz ders çalışır gibi çalışıyordum onun mektuplarını okuyup cevaplarken...bütün tanımlamalar yaşadıklarım ve duyumsadıklarım karşısında geçersiz kalıyordu.koyamıyordum yerli yerine.aşk mı,sevgi mi,dostluk mu,arkadaşlık mı?..hiçbiri ama hiçbiri!..içiçeydik,evet!..evet!..içiçe!..trans halindeydik inanmıyacaksınızama.yaşadıklarımızın gerçeklikle hiç mi hiç bağlantısı yoktu.benden büyük olmasına
rağmen yaşıttık biz onunla,dışarıda bizi görseler baba/kız sanabilirlerdi belki!(!)...'düşünce yaşıtım' derdi bana,çok hoşuma giderdi onunla benzeşmek.nokta koymak lazım dedim içimden pupa yelken gidişte nefesim kesilmek üzereydi.nuhun gemisini indirmiştik sanki yol alıyorduk hızla.bu sarsıcı ve nereye çıkacağı belli olmayan açık denizde alınan bu yolculukta ne yapacağımızın belli olmadığı pupa yelken gidişte nefesim kesilmek üzereydi romantizmden...nokta koymak lazım dedim,mutlaka ama mutlaka!..bir fırsatını bulup noktalamak gerek,hızını kesmek gerek ruh motorlarımızın(!)dayanılacak gibi değildi yoksa!..suları yarmalarımız,sudan fırtına yaratmamız!..nuhun gemisini indirmiştik bir tufan sonrası kaçıyorduk sanki!(!)..bu böyle,esrik,uçuk devam edemezdi gerçekten.eve de yansıyordu çünkü hızımız.farketmeye başlamıştı annem benim kendisini duymadığımı dümende olduğumu rüzgara göre hız aldığımın farkındaydı.bizim kızda var bir şeyler ama ne?...evin içinde bir 'sır' dolaşıyordu korku filimlerinde hissedilen cinsinden!(!)...nokta koymak lazımdı ama nasıl?..böyle gidersem maddenin en son hali olacaktım ne işe yarardım o zaman?..annem peşimde bir gölge!(!)..nokta koymak lazım dedim içimden bir fırsatını bularak...hız kesmek lazım,hızzzzzz!..bu böyle devam ederse bu hızla zor kendime gelirim zor ayak basarım karaya!.fır fır dönüyordu başım,ruhumun ateşi çıkmıştı inanmadığım o aşk'a,..'aşkın gözü kördür' dediğimde pek eleştirmemişti beni.o da inanmıyordu öyle bir aşka.çok değişikti çok!.ne evde,ne okulda,arkadaşlarım arasında,flört yaptıklarımla en ufak bir benzerlik yoktu yaşadıklarımın,yaşadıklarımızın.garipti çok garip,anlaşılmaz,çözülmez bir denklem!(!)...ne olacaktı,nereye yol alıyordu bu gemi?..ne bilen vardı ne de soran ikimizden başka kendi halimizi.anlatamıyordum içine düştüğüm kaosu,kargaşayı,alaborayı,anaforu?..mektuplarda,konuşmalarımızda tek kelime yaşamı karşılyan iz yoktu tek kelime!..altüst oluş vardı,yenilik,karşı çıkış,isyan ve yeni bir insan tipi!(!)..bu beni korkutuyordu zaten eğer böyle devam edersem maddenin en son hali olacaktı halim ne işe yarardım o zaman ne işe?..zaten annem bir gölge gibi peşimdeydi,herşeyimi bastırıyordum herşeyimi içdünyamı,cinsiyetimi,cinselliğimi!...".Cinsell çıkarları için ruhunu temini satan entellektüel kariyer sahibi modern bir faust'tu o!.(" MUTSUZ İNSANLAR TEHLİKELİDİR"..goethe...."faust" anaonim bir halk hikayesi aslında.yazılı ilk versiyonları 1587'ye uzanıyor.christhop marlow 1593/4'te "doktor faust" adlı eserini yayımlıyor.filme temel teşkil eser ise,yaratım süreci johann wolfgang von goethe'nin neredeyse bütün hayatına yayılan ve 1832'de tamamlanan meşhur "faust"u.sokurov'unki serbest bir uyarlama,goethe'nin eserini daha çok ilk bölümüne dayanıyor ve gayet iyi bilindiği gibi,doktor faust'un çıkar elde etme(filmde cinsel bir çıkar söz konusu)karşılığında ruhun şeytana satılmasını anlatıyor."faust"un,sokurov'un genel çizgisinden farklı bir yanı var,o da filmin çok yoğun diyalog içermesi.kolay izlenen birfilim değil "faust",başdöndürücü bir olaylar silsilesi halinde akıyor.fakat,gerçekten de garip,açıklanması zor bir rüya gibi insanın aklında kalıyor.zaten rüyaya benzerlik de sokurov filmlerinin temel özelliklerinden biri.dörtlemenin özünü sokurov,şöyle ifade etmiş:"kötülük yeniden üretilebilir bir şeydir ve goethe bunu şöyle formüle etmiştir:mutsuz insanlar tehlikelidir"-faust-mutsuz ve tehlikeli-cüneyt cebenoyan-birgün kültür/sanat-)..1989-2012...mutlu huzurlu bir zaman dilimi yaşamadı gençkızlığında,kadınlığında.ne kariyerinde yüzü güldü ne de entellektüel yaşamında.devrimci bir adamla başladı olmadı.ruhu/düşünceleri uçuşmasina rağmen cinselliği yaşayamadı.zamansızlık ve hızlı yaşanan kontrol edilemeyen heyecanlar?...'çok hızlı yasadik' diyerek koptu devrimci arkadaşından.kopuş o kopuş!..bak göreceksin seni yeniden yazacağım.sana hiçbir zaman yalan söylemedim ya sen?...altın yumurtlayan tavuk gibiydin karşımda(!).yumurtladıkça açılan yalan söyledikçe rahatlayan...seni heycanlandıran veya heycanlandıracağına inandığın oturdun hevesle başına evliliğine...heycan yerine hezeyan(!)...acı çekiyordu içindeki kız!..bak konuşturacağım seni.sen kendini aşıyorsun dediğim kız!...ben seni ... evlendiğin adam gibi internetten değil,bilinçle bulmuştum.nasıl tanıyabilirdim yoksa?...yaprağını bile çevirmemiştim bu tür melodramların(!)...seni tanıyan ben değilim bilincim!..inim inim inliyordun o günlerde annenin faşizminden!..kanıtlaman lazımdı kendini annenin faşiz
mi karşısında,sınamalıydın cinselliğini(!)...küçüktüm dediğiniz günlerde evli bir adamla beraberdiniz madam?!(!)...atamadım kendimi denize mektuplarımı ver dedim çocukça(!)...kazı yerinde pişecek aş değildi bu!..yanılmıştım...yıkıldım itirafların karşısında.ben seni tanırım biliyorsun.değişmeseydin ne işe yarardın acaba?...cübbenin başına bir türban(!)...başka tını yok sende...fiyasko!..fiyasko!..fiyasko!..gel de devrim yap şu iletişim ortamında?..ilk ihbarı babasından almıştım bizim tavuz kuşu hakkında..." annesi yurtdışına çıktı bir kaç haftalığına.evde sıkılmasın diye yanımda getirip götürüyorum.annesine çok düşkündür,içe kapanıktır biraz bir kaç kitabı birden okur kitapkurdu bizim kız.."..romanımsı,hikayemsi biçimde tanıştık resmi kitapkurdu ile.yeni çıkmıştım içeriden is bulmam lazımdı.diplamamin geçerliliği yoktu faşizm karşısında.isçilik yapacaktım sıfırdan başlatacaktım yani.bir arkadaşımın önerisi ile yeni açılan kültür merkezinin kitap reyonuna bakacaktım bana uygun bir isti başka is bulamazdim zaten.sinema,tavuzkuşunun babası,babacan arkadaşı ve oyuncu.babası müdür,babacan arkadaşı ortalıkta dolaşan,oyuncu ise yıllardır aynı oyunu hafta sonu iki seans sahneye koyan huysuz,pek çalışanlarla muhattap olmayan yönetim odasında oturan bir tipti.herkes içten içe kızgındı ona.ben oyuncu hariç,müdür ve babacan arkadaşı ile çalışanlarla samimiydim.ihtiyar çaycı antrak verilince koşarak çay ocağına iner,'şimdi çay ister..'diyerek yuvarlanarak alt fuayeye inerdi.babacan adam ise,'çay ve simitten başka bir şey yemiyor pezevenk!..'diyerek tepki veriridi oyuncuya.'hoca,burayı biz adam ettik kamyonlarca pislik çıkardık baştan aşağıya yeniledik bu metruk yeri.şimdi bizi odaya almıyor
takmıyor bizi.'...nasıl,ne biçimde bir ortaklık anlaşma vardı aralarında bilmiyordum ama soğuk rüzgarlar esiyordu aralarında sert rüzgarlar.çünkü işler iyi gitmiyordu sinemada.birinci elden filim alamıyorlardı,sadece hafta sonları oynanan oyuncunun tek kişilik oyun geliri ve komik filim seyircisi sadece hafta sonları dolan seanslar.işler iyi gitmiyordu açıktı.müdür ve babacan arkadaşı ayrılmak istiyorlardı ama ortada paylaşılacak
birikim yoktu.bir gün oyuncu beni çağırdı artık bana maaş veremiyceklerini ya kitap reyonunu kapatacaklarını veya benim onlara kire vererek çalıştırmamı önerdi.işsiz kalmakla yüzyüze kalmıştım bir anda.tek güvencim kitap dünyasını tanımaktı,kitapları yayınevleri,konuları,içerikleriyle kapsamlı bir iş bilgim vardı o kadar.oyuncunun önerisini kabul ettim zorunlu olarak.bende onların macerasına beni bekleyen aklımın ucundan  geçmeyen serüveni yaşamak,solumak için modern hapishanemde yerimi almıştım.sinema,havasız içeriye gün ışığı girmeyen nem küf kokan üç kat yerin altında yeraltı dehliziydi kadıköy'ün ortasında.ihtiyar sevimli çaycı kızardı bana " ya hoca!.hiç mi canın sıkılmıyor çık hava al gel biraz ben bakarınm reyona.." diyerek dışarıya kovalardı beni.yine böyle hava almak için dışarıya çıktığım bir gün döndüğümde kitap reyonunda genç bir kız gördüm kitap seçiyordu kendine.hoşgeldiniz dedim sinema müşterisi zannettim.sinema müdürünün kızı olduğunu söyledi.aldığı kitapları hesapladım indirim yaptım verdim teşekkür ederek kitapları aldı ve ayrıldı.ertesi gün sinema müdürü,'hoca
bizim kıza indirim yapmışsın teşekkür ediyor.."..dedi.sinema üç katlı yerin altında giriş,üst/alt fuayeden oluşuyordu.girişte bilet satış gişesialt fuaye bekleme oturum büfe yönetim yeri balkon girişi,alt fuayede salon,çay ocağı ve kitap reyonu vardı merdiven boşluğuna raflar koyarak yerleştirdiğimiz.sinemada zaten ışıklar sadece filim başlarken yarı yarıya söner antrak verilince aydınlanma olurdu.mamak askeri vezaevinden farkı yoktu bu anlamda sinemanın.sönmüyordu sarı çiğ ışık
lar.sinemanın yerin iki kat altında olması,nem/küf kokusu havasızlık sözkonusuydu.benim için değişen bir şey olmamıştı,farkı yoktu sinemanın mamak askeri cezaevinden(!)..apoletleri sökülmüş yenilmiş esir askere benziyordum.sıfır noktasındaydım yaşamın(!).sanki zamanın bir noktasında dondurulmuş ve şim
di çözülmüştüm yeni zaman dilimimde(!).inanamıyordum yaşadıklarıma.bıraktığımız yerde değildi insanlar toplum,değer yargıları,dü
şünceler.biz hangi zamanda kim ve ne tür bir şekilde niçin savaşmıştık faşizme karşı?.kimse anımsamıyordu bizi hiç kimse!.ay yüzeyine düşmüş göktaşı veya uzay aracı gibiydik dışarıya çıktığımızda.beni eğiten madde.maddenin içindeki enerji,enerjinin harekete geçmesi..newton başına düşen elma ile bulmadı yerçekimi kanununu...veya arşimet hamamda yıkanırken farketmedi suyun kaldırma kuvvetini...jules verne merak olsun diye senin gibi " meraklıyımdır bilirsin?.."..(2008) çıkmadı serüvene yazdığı gibi...bir düşünceyi hayalinde canlandırdı bir denizaltıyı ve armağan etti insanlığa!..ya sen?.." boşluktaydım o an sana rastladığımda kim çıksa karşıma yazışırdım!.."..(2008)...veya,.." kazıda aradığımı bulamadım boşluktan olacak birisiyle ilişkim oldu adam evli.henüz evin haberi yok!.." (1991)...ne fark var arasında?..kaçyıl geçmiş onsekiz yıl?.genç insan yaşı ve sen hala türbülanstasın,sallantıda(!)..ya şu itirafına ne demeli evliliğn ile ilgili.." birkaç yıl mutlu oldum evliliğimde o kadar!..."..(2008).gel sen açıkla kendini..yalan de,uyduruyorsun artniyetlisin de,de yani birşeyler saklanma öyle köşe bucak.yine yıllar yıllar sonra karşılaştığımızda geçmiş için bana 2008 yazında itiraf ettiğin gibi "sürekli acı veren ben oldum yükselen burcum akrep!.."..deme sakın,demeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee!..mutluluk üniv.kariyerinde bölüm başk.yükseldiğin  gibi elde edilmiyor biliyorsun?...1991-2008 bu zaman diliminde mutlu anın yok!.özveri,güven,düşünsel bir ilişki,dost
luk ve arkadaşlıkla güçlendirilmeyen ilişkilerin sonu belli.dost/arkadaş,sırdaş olarak beni tanımladığın günleri ne çabuk unuttun?.. 'sırdaş' rumuzuyla imza attığın paketleyip m.tepe'de anne ne bıraktığın bir köşede duran mektupları?..onları istiyorum!..mektuplarımı istiyorum!..'sırdaş'..ne güzel sözcük değil mi?...güven veren insanı sıkılaştıran? " ne safmışım herşeyi anlatmışım sana?.."..(2008)...senin her halini biliyorum her halini!..her halini anlattın bana o kısa 2008 yazında.tek bir mutlu anın olmadığı günlerini.çırpına çırpına anlattın beraber yüzdük seninle suları yara yara.saf,aptal kız!(!).." aşkın gözü kördür!.."..tekerlemesine inandığın günler?..(1989)  körü körüne peşine takıldığın evli adam?." o adamla mı berabersin yine?.." soruma..." ah!..sorma o adamla birlikte olmakla hayatımın en büyük yanlışını yaptım!..(2008)....bu da yanlış mı yaptıklarının yanında?(!).sen doğrulara "değiştim!.." diyerek ihanet ettin.kim girdi senin kanına kiiiiim?..bana ihanet ettin ya,gülmedi yüzün durulmadı ruhundaki fırtına!...aşkın gözü kördür masalına,tekerlemesine inandın ya?..k.burjuva/aydın demokrat kız.burçlara/fallara sordun  geleceğini,hayalkırıklığı
na uğradı bilim,bilimsel düşünce(!)...kim girdi senin kanına kiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiim!?..kim zehirledi seni faşizmle,milli/milliyetçi/oryantalist/egzotik?...." en sevdiğim ressam balthus.."..(2008) ve saplantılarına bir yenisini ekledin,erotizmmmmmmmmmm!!!...ya şimdi içinde bulunduğun internet evliliğn?..internetten tanıştığın cinayet romanları yazan eşin?.." internetten tanıştığım birisi ile evlendim ne yani asosyal mi oluyorum şimdi?.."(2008)..yoooooo!..olabilir neden olmasın..kimde güven bıraktın ki sen?..kime güven verdin,kime özveri ile yaklaştın ki?.." pişman olmamak için çok düşündüm duygularım dğişmedi!.."..(1990.)..diyerek benden ayrıldığında kendi kendine düşünmüş kendi adına,paylaşmamıştın aldığın kararı.bana savunma hakkı vermemiştin.ne diyorsun şimdi..." birkaç yıl mutlu oldum evliliğimde güzel günler geçirdim o kadar!.."..(2008)..." 2000 yılında geldim üniversiteye  göreve başlamıştın üniversiteye,2002'de evlendim.."..2005-2006...ve bu ara bir oğlan çocuğu sahibi oldun..2006-2008 arası?...boşluk,türbülans,tusunami(!)..2008... yıllar yıllar sonra serüvenini şöyle anlatmaya başladdın..." sana rastladığımda yeni çıkmıştım bir ilişkiden boşluktaydım..kim olsa o an yazışırdım..."..(2008-e.g.t)...sende kim oluyorsun,ne özelliğin var der gibiydin(!)şaşırmışsın sen kızım gerçekten şaşırmışsın!..yazık çok yazık!..kim seni mutsuz etti kim?..kim girdi zehirledi senin ruhunu olumsuzluklarla?..kimmmmmmmm?!..seni kim iflah olmaz bir ruh
serserisi,sarhoşu,tatminsiz bir serüvenici yaptı?..kimmmmmmmmmmmmmmmm?..bana yıllar yıllar sonra itirazını şöyle çevirmek geldi içimden.." sana rastladığımda yeni çıkmıştım bir sevişmeden.o an boşluktaydım kim çıksa karşıma yeniden sevişirdim hiç çekinmeden!..".internetten evlendiğin için neden asosyal olacaksın ki?.ne diyordun cinayet romanları yazan kocan için?.." ne babam ne ben okuyup bitirebildik yazdıklarını.tüyap'ta imza günü yaptı,anlaşılmaz okuyucu hayranı var sıkıldım zor attım kendimi yan taraftaki resim sergisine!.."..2008..bilim araçları bilişim devrimi yaşamımızın bir parçası..baktın ki gerçek yaşamda
ağzın yandı evli sevgilinden(1991) sanal aleme üfleyerek girdin ve cinayet romanları yazan bir adama rastladın şans bu ya!(!)..fala,yıldızlara,burçlara inanıyorsun da internet neden olmasın dedin değil mi?...hoca'nın hikayesi,komşu eşeği ister hocadan,hoca vermek istemez ipe un serer,yok der yaylımda.o ara eşek sanki hoca'yı yalanlarcasına anırır.komşu " hoca!,hani yoktu eşek bu ne kimin sesi?.."..hoca bozuntuya vermez," bana mı inanacaksın yoksa eşeğe mi?..sende daldın internete!(!)..attın oltanı ya nasip!..diyerek...ve çıka çıktı sana cinayet yazarı bir koca!(!)..eh!..dedin çok güzel!..kitap kurduydun zaten açar açar okurum herifi dedin yönetirim,yönlendiririm,fır fır fırıldak gibi çeviririm,başı döner ne olduğunu anlamaz yaşar gideriz beynamaz(!).." rock dinler o..sağolsun ev
işlerinde yardım eder bana...".....kocandan değil de yardımcı temizlikçi kadından bahsediyordun sanki?!(!)..daha duuur,bu ne ki!..daha nerelerden ata
caksın kendini,kendin de şaşacaksın!..bir bakmışsın kaf dağında mutluluğu güzelliğini bekliyorsun(!)?..burçlara,fallara,yıldızlara inanıyorsun da neden internetten çıkacak kocaya inanmayacaktın ki?..herşey olabilir herşey!..ne demişti o.veli,' birdenbire oldu herşey!..'..senin gibi(!)...birde baktın öğrt.görevlisi olmuşsun  üniversitede.bunca yıl bunun için değişmedin mi?..ya benimle olsaydın ne olacaktın,sürülmeye aday solcu bir okutman!....
yükseltirmiydi seni o kaliteli,bilimsel yök!(!)..şimdi olduğun yere siktinsene gelemezdin rüya gibi bir görev bu!..kırkında hemi de?daha var bir kırk yıl!..yök başkanı bile olursun vallah bu gidişle.ben sana inanırım tanırım seni,seni bana sorsunlar anlatayım onlara okuyayım kitap gibi!.burçlara,fala,yıldızlara,kadere inanıyorsun da yök
başkanı olacağına neden inanmıyorsun?..neyin eksik senin o imanı,inancı pürü pak olanlardan ha?..biraz sosyal hayatın,yaşam tarzın,evlilik biçimin(int.evliliğin).
modern dünya görüşün,giyinişin,makyajın?.bunun da çaresi var aslı astarı bir kara çarşafa bakar!(!)..cübbenin biraz dizaynı ile oynar üst kısmına bir türban uydurursan herşeyini kapatır senin..fıstık gibi olursun,fıstıııııııııııııııııııııııııııııııııııııık!..internet evliliğinde kurtarmadı seni...vah!..vahhh!..çekilir mi dedin cinayet tasarlayan bir adamla yıllar yılı?..ve yeniden arayışlara boşluklara türbülanslara girdin indin çıktın tahtaravalli gibi!(!).yeni bir ilişkiden çıkmıştın ve döndün yine beni suçladın mutsuzlukların için.sonra şov yaptın facebook'ta.tevfik fikret'e atıfta bulunarak kocana göndermler ve benim içinde düzmece suçlamalar?...mutluluk seronomi
leri düzenlediniz kocan ve sen nikah resimlerini yayınladınız övünçle ve sevinçle!..kim inanır?..inandı tabi çevren ve arkadaşların bana inanacak değiller ya?.
ne dediler?.." bu zamanda kısa süren evliliklerin yanında sizin mutluluğunuzu kutlarız!..".yaaa!..gördün mü?..nasıl da yutturdun peri masalını arkadaşlarına?...oysa yeni çıkmıştın bir ilşikiden ve bana rastlamıştın tesadüfen!(!)..karga tilki masalı anlayacağın(!).ben saf karga sen kurnaz tilki.kim öğretti sana acaba bu lafonten masallarının
türkçe aşk/meşk biçimini!?(!)...boşver havva!..sen düzeltirsin tanrı ile aranı.ne kadar yasak elma varsa yedin tanrıya inat.birini aldın diğerini bıraktın ademleri.sıkma canını boşver!..sen düzeltirsin olumsuzlukları sende bu değişim yeteneği olduktan sonra!.herşey olabilir,herşey!..1991'de ne yazmıştın bana evli adamla birlikte olma kararını açıkladığında, benim itirazlarıma?.." o kadar yüklenme!..ne yani sürekli ben mi yalan söylüyorum?.."..(1991)...peki,2008 yazında,o adamla mı berabersin?..soruumu nasıl yanıtladın?.." aaa!..ne safmışım?sana da herşeyi anlatmışım.."..anlamıştın kimi sorduğumu..ve döküldün sonbahar yaprakları gibi kan ağlıyordu için(!)..." ah!..sorma o adamla beraber olmakla hayatımın en büyük yanlışını yaptım!.."..(2008).herşey olabilir herşey!.. yeter ki sen değişme!.." değiştim!.." dedin ya!..şikayet etme yeter!..benden,evli sevgilinden,internet evliliiğnden.sen yanlışları doğrulamak için doğmuşsun!..yasaklara karşı gelmek için!..ne kadar kuraldışı,yasak varsa,yasak meyva,havva gibi ısırıp duruyorsun!..tabi yutmadı tanrı bu tavrını sepetledi seni cennetten..sende şimdi ademlerden intikam alıyorsun.birini bırakıp birini koynuna alarak.sürekli yanlış yaptın sürekli...gözkırpmadığın adem kalmadı,dayanamadı tanrı sonunda attı seni cennetten düştün internete!..inatla devam ettin,sen mutlulukla savaşmak onu aldatmakla dünyaya gelmiştin sanki intikam için!..yoktu yok!..senden tokat yemeyen bir dünyalı!(!)..ne ders alıyorsun ne de özetini çıkarıyorsun yaşamın..ders verir gibi yaşıyorsun 'küçük oyuncu'..evin ve kürsün arasında rol kesip duruyorsun.annen gibisin onu örnekliyorsun öğretmenlikte.& & benim yazdıklarım kelime,cümlelerle seni yargılama edebi intikam alma senin kaçamakların,kaypaklıkların karşısında.içimde kalanların,senin cevaplandırmadıklarının yazıya dökülmesi kendi kendime yapay bir savaş alanı yaratarak saldırılar düzenlememden başka bir şey değil.sadece gerçek olan yaşananlar ve inkar edilenler,itiraflar üzerine kurulu savaş seneryoları.1991 yılında şöyle yazmıştın bana..." dost,arkadaş kalalım önerim yanlıştı zaten.artık aramızda ortak bir yan kalmadı...."...(1991)...2008'de karşılaştığımızda ya söylediklerini unuttun veya üzerinden onca yıl ve zaman geçtiği için geçerliliği kalmadı veya aramızdaki buzlar eridi.
birbirimizi eleştirmeden  o yaz kısa da olsa coşkuyla tekrar yazışmaya başladık coşkuyla.ve istenmeyen bir olay ile kopmak zorunda kaldık çaresiz.sanat ve kültür konularında fikir alışverişi yapmaktan öte bir şey yoktu yazışmalarımızda ve olamazdı.yıllar yıllar önce kapanan bir olaydı .zorunlu kopma sonucu benim mektuplaşarak devam ettirelim önerime sen çok sert çıktın ve o ünlü suçlamanla cevapladın beni..." sana rastladığımda yeni çıkmıştım bir ilişkiden.boşluktaydım o an kim olsa yazışırdım.anlam yüklüyorsun yaklaşımlarıma.yazmayı,yazışmayı seviyoruz o kadar.yüzelli mail atmışız birbirimize...elle de yazamam!.."..(2008)....bu
defa ortak yanımız yazmak/yazışmaktı geçmişe göre değişen.bu ortam ortadan kalkınca bağlantı kopmuştu ve elle de yazamazdın(!)?..merak ediyorum bir daha ki karşılaşmamızda ve iletişim kurmamızda 'ortak' yanımız ne olacak acaba sana göre?.. kendini eros,afrodit zannediyorsun,kullarım kur yapar bana havasındasın.ben kur yapmadığım yüzünü açtığım için sevilmiyorum zaten.peki,sen ne yapıyorsun?..karalama,iftira ve kendini eros'un yerine koyarak güzelliğini sergiliyorsun!(!)...afrodit!.." hala lisedeki arkadaşlarım kur yapar bana!.."..(2008)
ben bunu sormuyorum ki sana?.sen kendini olimpos dağında güzellik tanrıçası gibi tanıtıyorsun.ben senden aşk dilenmiyorum ki?...aşk/sevgi değil senden istedi
ğim!..senden istediğim bana karşı 1989-2008 arası yaşattıklarının özeleştirisini istiyorum,davranışlarının muhasebesini.sadece bana karşı yaptıkların,diğer
leri seni ilgilendirir.aşıkların,kur yapan kulların,sevgililerin!..seni şu itiraf kurtarmaz!...." sürekli acı veren ben oldum!..yükselen burcum akrep!.."..(2008)..yetmez, yetmeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeez!..kesmez beniiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii!...." derin konulara girmeyelim!..."..(2008)...sen değilmiydin..." seninle flört dahi yaşamadık,paylaşmadık naif sıradan bir ilişkimiz oldu ben küçüktüm o zamanlar!..."..(2008) diyen?..nasıl oluyorda böyle sığ bir ilişki derinleşiyor anlamış değilim?...1991'de yazdığın son mektupta,...." tabi,aramızda hiçbirşey olmamış gibi davranamayız.bunları beni seven birisine yazmak çok zor!...(1991)...eeeeee!..ne oldu?..bunları yazan hangisi? sen mi dublörün mü?....sana,ikiyüzlü/yalancı,korkak,yüzleşmeden kaçan kaçkın diye suçlamalarda bulunduğumda..." yüklenme o kadar!..ne yani hep benmi yalan söylüyorum yani?.."..(1991)...diye savunma yapmıştın.şöyle bir 1989-2008 arası bana karşı yazdıklarını oku tavırlarını gözden geçir nasıl bukelamunlaştığını çok rahat göreceksin!...
eros,afrodit,üniversite kariyerin,bölüm başkanlığın senin olsun.sen bana mektuplarımı ver zehirlenmesinler.mektuplarımı istiyorum anlıyormusun mektuplarımıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı!..şiir kasetim kalmış mı sende soruma,..." yok!..sadece iki kaset var mektuplarla paketleyip annemin evine koydum duruyor!.."..(2008)...bana vermemiştin onları,1991'de istediğim de..." bana yazılmış onlar veremem emek ürünü..."..(1991)...ve o ünlü tanımlaman,..." bana yazdıklarınızla o ünlü yazarların sevgililerine yazdıklarını çoktan geçtiniz.ben ki okuduğum kitaplarda  tasvir bölümlerini atlarım sizin yazdıklarınızı zevkle okudum gezmiş dolaşmış gibi oldum oraları..."..(1990)..." mektubunuzda öyle güzel şiirimsi cümleler var ki,izniniz olmadan onları şiirleştirdim bakalım beğenecekmisiniz?..şimdi diyeceksiniz ki sana onca şiir yazdım bula bula bunları mı buldun?..yazdıklarınızın hepsi güzel ben hepsini seviyorum..."..(1990)...ve 2008...yine
coşkulu bir yazışma,tabi geçmişin tekrarı değil!..güzel şeylerden bahsediyoruz sen okulundan ben yaşamdan ve gelişmelerden sanata batıp çıkıyoruz gündelik yaşama ama mutsuzsun her halinden belli ve nihayet beklenmeyen bir kopuş daha yaşıyoruzi.ve sen..." elle de yazamam!..anlam katıyorsun yaklaşımlarıma.kaçamak,gizlice yazışıp haberleşiyormuşuz havası veriyorsun.seninle sıradan bir ilşiki yaşadık flört dahi yaşamadık paylaşmadık birşey ben küçüktüm o zamanlar!..."..(2008)...hangisi
sensin hangisiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii?...doğru ya unuttum,..." değiştim!..öğrencilik yıllarımda kaldı nazım'a hayranlığım şimdi milliyetçilik daha çok heycanlandırıyor
beni!...(2008)...tamam!..milliyetçiliğn senin olsun mektuplarımı istiyorum mekuplarımıııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı!...ayrıldıktan sonra sana yalvarıp yalansaydım bana dönerdin.köpek bir sevgilin olurdu kötü mü?..havlar korurdum seni sevişir rahatlardın!(!)..kalmasın sende hiçbirşeyim,harf,kelime ve cümlelerim!..kalmasın,kalmasıııııııııııııııın!.eğer sana yalansaydım,kuyruk yalasaydım,elimi oğuşturup önünde boyun bükseydim ve etin kokusuna teslim olsaydım benden çok çok memnun olurdun değil mi?.evli adamla beraber olmak için nasıl kanatlanmıştın uçuyordun,neden?..erkek eti kokusu almıştın veya aldığını zannettin değil mi??!..ya sonra ?..bin pişman oldun kanadın kolun kırık dödün kürkçü dükkanına!(!)..." sınavda aramıza kız arkadaşımı koydum alyans vardı parmağında..."..(2008)...görmedim seni dedim,görmek istemiyordum aynı zamanda görmek istiyordum kaçtığın konularda yüzleşmek.ben değil sen beni görüp merhaba!..demeliydin.ne yaptın aramıza kız arkadaşını koyarak kaçtın yine.ben seni görmek konuşmak istesem konuşamazmıydım?..konuşurdum değil
mi?..konuşmadım,çok kızgındım çoooooooooooooooooooooooooooooooooooooook!.satmıştın beni,değiş/tokuş...evli bir adama tercih etmiştin!..olabilirdi,ama beni hazırlamadan müjde verir gibi yaptın kazı dönüşü bir mektupla attın beni derin kara bir kuyunun dibine yusuf gibi!(!)..sana ayrıldıktan kısa bir süre sonra yalvarıp yakarsaydım elini ayağını öpseydim yalansaydım tekrar bana dönerdin!..nasıl mı?..gururun okşanırdı ve bir köpek sevgilin olurdu kötü mü?..yerine göre seni korur havlar yerine göre sevişir cinselliğini tatmin ederdin!(!)..biz çok suçlandık hem de akıl almaz biçimde.senin suçlamaların kadınca,cinsel.senin 'namus' anlayışınla benim ki çok farklı.yıllar yıllar önce..." ne sizden önce ne sizden sonra bir erkekle dostluğu ve arkadaşlığı bu denli paylaşmadım.neden böyle oluyor anlamış değilim?.."...(1989)...diye değerlendiren kimdi?..sen değilmisin?..bizde havada kalmaz suçlamalar,suçlarsak kanıt ve delillerle yaparız bu işi.insanları suçlamak,suç atmak için değil!..senin o burjuva kadınca suçlamaların ne ki?..biz burjuvazi ile boğazlaştık,boğazlandık insanlık adına!.dağlarda,şehirlerde,mahallelerde,evlerde kıstırıldık katledildik!..sağ yakalananlar ise yıllar yılı askeri mahkemelerde işkencelerde,işkencelerle her gün her an yüzyüze kalarak faşist yasalarla  yargılandık.sende biliyorsun bunları 'anı defteri'mde okumuştun.senin 'namus' anlayışınla benim anlayışım çok farklı,çok değişik!..sen cinsel ,anatomik,fiziksel yaklaşıyorsun insan ilişkilerine ben insansal,bilimsel!..sen bende yaşadıkların ve gördüklerinle aptallaştın akıl sır erdiremedin inanamadın yazdıklarıma yaklaşımlarıma.rüyada gibiydin,acaba? gerçek mi bunlar olabilir mi diyordun içinden gizlice(!)?..ve şöyle itiraf ettin düşüncelerini bana.." ne sizden önce ne sizden sonra bir erkekle dostluğu ve arkadaşlığı paylaşmadım.neden böyle oluyor anlamış değilim?.."..1989-90..anlamış değildin,işte tam da bu konuda koptun,savruldun düştün evli bir adamın eline(!)....ve ünlü minare kılıfın?.." pişman olmamak için çok düşündüm  değişmedi duygularım!..."..(1991)...ne güzel!..gerçekten güzel bir açıklama,gayet demokratik ve özgürce(!)...ama bunları benimle içten içe satır aralarında mektuplarda paylaşıp kaçman hoşuma gitmedi,benimle yüzleşmeden beni terketmen?..zoruma giden bu!..başka  birşey değil!.işte aramızda insana bakış açımız?.sen anatomik benise insansal,hissel,duygusal,sevgisel,düşünsel bakıyorum!..işte fark burada,buradaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!!!..seni sevdiğimi her zaman açıkça ifade ettim.gizli kapaklı değil.sevmem senin gibi iki yüzlülüğü aldatmayı,boşlukları doldurmayı?!(!)..' hazırlan!..almaya geliyorum seni!..'..bu şiirim yüzünden suçlanmadığım suç kalmadı sen ve kocan tarafından,en adisinden hem de!...oysa bir şiirdi bu, fazlası değil!..ben sevgimi uluorta,şımarıkça,burjuva ağızla,şarlatanca ilan etmem bir kadının arkasından veya sevdiğim bir insanın.gizli kapaklı şifreli kelimeler,sembollerle.söylersem sana geçmişte yaptığım,yazdığım gibi veya 2008 yazında söylediğim gibi!...yüzüne karşı söylerim yürekteeeeeeeeeeeeeen!..seni ben tanıştırdım gerçeklerle yaşamla,gün ışığıyla.açık olmayı yüz yüze söylemeyi ne söylenecekse.ne.sana duygularımı,düşüncelerimi açtığımda ne dedin sen?.." madem ki siz bana açık oldunuz bende size açık olacağım..."...1989-90..2008 yazında karşılaştığımızda yazmadım mı sana," seni seviyorum!.."..cümlesini ruhumla!..ya sen?..kıvırttıkça kıvırttın!..tanımakla,tanımamazlık arasında bir sürü numara(!).." mailini aldığımda arabadaydım.babama sordum soyismini!.."..(2008)...sanki dünyada sadece sendin evli olan!(!).ilk defa tanışıyormuşuz gibi anlaşılmazdı davranışların?..yine ben yırtmadım mı aramızdaki perdeyi?..ne dedin yine sinsice,.." böylesi daha iyi oldu!.."..(2008)...seni ben çıkarabilirim,ben çıkarabilirdim ancak o saklandığın gizemli karanlıklardan.bilirim neden niçin saklandığını!...sana ilk teklifimi anımsa,ne demiştim?.." ancak senin gibi bir insanla yaşamımı paylaşabilirim!..".sen ne dedin?." madem siz açık oldunuz bende açık olacağım!..."...1989-90..seni ben tanıştırdım gerçeklerle,yaşamla,gün ışığı ile!..beeeeeeeeeeeeeeeen!!!..derinleştim derinleştikçe "derin konulara girmeyelim!.."..(2008)...dediğinde bir denizaltı da ben yarattım o an daldım daldım daldım kayboldum sonunda.sen hala suyun yüzündeydin ben battıkça.sen hepböyle yaptın yarı yolda bıraktın beni ve el salladın sürekli kıyıdan.. " ortak bir yanımız kalmadı...(1991)...anlam katıyorsun yaklaşımlarıma.ben küçüktüm o zamanlar.kaçamak,gizli buluşuyor gibi bir hava veriyorsun.yazışmalarımıza.flört dahi yaşamadık seninle.elle de yazamam!..."..(2008)...ben bir insanı seviyorsam neden gizleyeyim dolambaçlı yollara başvurayım,senin 2008 de beni tanıyıp tanımama sendromuna girmen gibi...onca yaşanmışlıkları anımsamayıp,..." mailini aldığımda arabadaydım babama sordum soy ismini..."..(2008)....şaşırmıştım olabilirmiydi,unutabilirmiydin soy ismimi?..mail adresim ismim ve soy ismimden oluşuyordu.alzhmier geçirmiş olabilirmiydin?.google sorsaydın bari dedim içimden.iz bırakmadım galiba diye cevapladım seni.cevabın " aaa!..olurmu anılarınızı okumuştum!...."..(2008)...derin bir oh çektim içimden,nihayet hatırlamıştın beni...ama sadece anılarımdan,anı defterimden(!)..gerisi?..nuh tufanı!(!)..masalın geri kalan kısmı yoktu,ilk defa internette tanışıyormuşuz gibi davranıyordu bana,veya tanışıyoruz ama işte öylesine!?..anılarımı okumuştu o kadar!.ben sana hiç bir zaman yalan söylemedim,yanıltmadım seni.ya sen?..şöyle cevapladın beni " ne yani sürekli ben mi yalan söylüyorum?.."..(1991)..cümlenle savundun kendini.ben sana karşı duygularımı her zaman açıkça söyledim,gizlemedim.ben sana hiçbir
zaman yalan söylemedim!..asla!..asla!..seni yanıltmadım,aldatmadım!..ya sen?..dost,arkadaş kalalım diyerek gittiğin kazıda tanıştığın evli bir adamla uçarak kanatlandın(!)..sonuç?..boşluk,türbülans!..şöyle yakınıyordun o uçuş günlerin için " ah!..sorma o adamla beraber olmakla hayatımın en büyük
yanlışını yaptım!..."..yaa?..gördün mü?..o günlerde beni suçlamıştın,..."yüklenme o kadar!..ne yani sürekli ben mi yalan söylüyorum?.."..(199I) diyerek. işte kendini savunup savunacağın bu kadardı?..düşünce ile ideolojiyi ayıramadın bir türlü!..flört,evlilik seçimlerin gibi zannettin evliliği.basit sıradan bir seçim gibi gördün sevinçle oturdun nikah masasına,milliyetçilik,oryantalizmin göbeğine.al sana sanat/sanat tarihi!..tarihi yapan halk,emek,düşünce.etik,estetik kaygılar yerine gölge renk oyunu,uyumu.ten,şuh kadın vücudu,erkek azameti.saraylar,şatafat,burjuva asaleti!(!)...giyim,kuşam,parlaklık.gözkamaştıran gençkız/kadın güzelliği.gizem,cinsellik,egzotizm,erotizm.salla gitsin fırçayı(!)sonra? el üstünde tutul,ciğer kavurma,kuzu sarması löp löp yut şişin geğir!...ne adına?..oryantalizm,egzotizm,erotizm." değiştim!.." değişmeseydin ne işe yarardın acaba?..bilim yerine ilim seçtin.yükseldin mutlu olmadığınn kariyerinde.öğrencilik yıllarında kültürel faaliyetler,yaş günü kutlaması  gibi zannettmiştin değil mi akademik kariyer yapmayı?..kısa zamanda öğrendin,değişmek zorunda kaldığını?..önce ruhsal,hissel dünyan değişti arkasından düşünsel..." özel sevgi,özel sevgi!.." diye mırıl mırıl bir kedi gibi mırıldandın durdun yıllar yılı.ne oldu sonunda?..önce evli bir adam düştü payına(!)..yerle bir oldu özel sevgi hayallerin.k.burjuva,aydın,klasik müzik hayranı,kitapkurdu havalarındaydın.birde baktın ki kazın ayağı öyle değil!..bilim yerine ilim var üniversitelerde,gericilik,şeyhülislamn fetvaları,ümmetçilik,neo/osmanlıcılık,milliyetçilik ve oryantalizm!(!)..yani faşizmmmm!..sol,sosyalist,demokrat,aydın olmanın bugüne kadar ne faydasını gördüm dedin içinden,sürgünden sürgüne gideceğime değişirim hızla tırmanırım akademik kariyerimi.ve ilk defa kendin adına doğru bilim/sanat adına ihanet olan kararını yaşama uyguladın ve zafer kazandın kırkında(!)..bıktım artık bıktım anlıyormusun?...sana ulşamak isyanımı duyurmak için.seni değil yıllar yıllar önce içindeki kızı arıyorum haberin olsun.senin haberin yok tabi benim yolculuklarımdan,sana ulaşmak isyanımı iletmek,duyurmak için harcadığım enerjiden...zorunluluğun yok mutlak,ortak bir yanımız kalmadı ki?..ne sorumluluğun olacak?..yok!..yok!..ne karanlığın,ne aydınlığın?..diyojen gibi elimde fener ile dolaşacağım şehrin  sokaklarını sonunda çaresiz!(!)..seni aramıyorum aslında sende çok iyi biliyorsun bunu!..onca yıl geçmiş üzerimizden onca zaman?...ne sen kalırsın bu ağırlığın altında ne ben!..ben içindeki kızı arıyorum,seni aşan ve senin adına konuşan o yıllar yıllar önce sarmaş dolaş ruhen harmanlandığımız zaman.o anı arıyorum inan!.içiçe geçtiğimiz sarmalı.helozonik biçimde döndüğümüz,dönüştüğümüz birbirimize.o kızı arıyorum haberin olsun!..sonra çıkıp  beni suçlama boşuna sahip çıkıyor,beni sahiplenmeye çalışıyor,beni almaya gelecekmiş gibi suçlamalara kalkışma!.sen beni değil mektuplarımı,sana yazdıklarımı sevmiştin.mektuplar!...mektuplar!..mektuplar!...önce mektupla eğitimle başladım bu maceraya.sonra mamak askeri cezaevi'nde alınıp verilen mektuplar(!).. dışarı çıktım bu defa arkadaşlara yazdığım mektuplar( bursa/ceyhan cezaevi)...ve senin o bana gizlice gönderdiğin sıcak
küçük not mektubun?..mektuplar!...mektuplar!...mektuplar!..veda mektubun?..tam kurtuldum derken arkadaşlarıma yazmaktan,arkadaşlarımın içeriden çıkmasıyla bende kalan mektuplar.senin bende biriken mektupların yük olmaya başladılar bu defa.
sen beni değil mektuplarımı yazdıklarımı sevmiştin.bu denli harlanamzdı alevim,çekilemezdi tenim,alınamzdı canım.dayanamıyordum soluksuz üfleyip beni ateşinle kavurduğun o günlerde alev aldı yazdıklarım.anı defterim,el yazınla temize çektiğin şiir defterim,yapraklar,sayfalar.yanıyordu içten içe dünya.o denli kırmızılaştı ki harladığın ateş tam istediğim kızıllığa büründü ve isa gibi çekildim gökyüzüne.Cinsell çıkarları için ruhunu tenini satan entellektüel kariyer sahibi modern bir faust'tu o!..
1989-2012...mutlu huzurlu bir zaman dilimi yasamadı genckizliginda,kadınlığında...ne kariyerinde güldü ne de entellektüel yaşamında...devrimci bir adamla başladı olmadı.ruhu/düşünceleri ucusmasina rağmen cinselliği yasayamadi,zamansizlik ve hızlı yaşanan kontrol edilemeyen heyecan...'çok... hızlı yasadik' diyerek koptu devrimci arkadaşından...kopuş o kopuş!..1991-2008..bu zaman diliminde mutlu anın yok!..kaçtığın belliydi kendinden.çoktan söndürmüştün ateşini.doğal ne kaldı ki?..seninle tekrar yazışmaya ne kadar sevinmiştim,nasıl özlemişim seni anlatamam!..nobel mobel istemem almıştım ödülümü...o günlerde mektup şimdi mail...yine terkedilmiştim!..küçüktün ama evli bir sevgilin vardı o günlerde beni bıraktığında.şimdi ise evliydin ve tekrar kanat çırparak döndün yuvana(!)..farketmiyordu,değişmiyordu ihanetin rengi!...kalmasın içimde kalmasın!..yazmam lazım yazmak isteyipte
yazamadıklarımı...hiç ummadığım bir anda kopmamıştık tekrar seninle...sen nerdeydin ben nerede?...yalvar yakar tanrına aynı gün ölmeyelim...geçmez senin faşizmin...sökmez senin faşizmin!...kırkında ihtiyar haremde bir kadın....içini dışına çıkarmalıyım senin..kus
turmalıyım öğürte öğürte!...temizlemeliyim mutlaka o kirliliği,faşizmi!..kırk yaşında kırk takla(!)...ne adına ne?...nasıl aklayacaktın fa
şizmini?..ten kokusu ile değil seksle(!)...sevgili değiştirir gibi ideoloji değiştirdin,yükselirim zannettin yükseldin de...nasıl?..faşizmin kara
cübbesini sırtına geçirerek...tanrısına ulaşmak için ciselliğini kapatan tesettüre giren kızlar/kadınlar gibi(!)..sor bakalım mutlular mı
cinselliklerini 'tanrı aşkı'na bıraktıklarına?...ya sen?...beni eğiten madde,ya seni?..." en sevdiğim ressam şair fikret,en sevdiğim isim yine fikret.şık!..şık!..şık!.." 2009...insan ilişkisinin bu denli ayaklar altına alınacağı,bu denli burjuva ahlakı ile şıkır şıkır yıkanıp şıkıdım şıkıdım bir terlik gibi ayağa geçirilerek şık!..şık!..şıklatılacağı veya bir elbise gibi üzerine geçirilerek sergileneceği düşünülemezdi.cinselliğin ve seks'in keşfine çıkmaktı suçu...çeperini delmeye çalışan bir madde gi
biydi kadın!..kimine göre güzel,alımlı,ince,kibar....kimine göre hırslı,çalışkan,donanımlı, hızla yükseliyordu mesleğinde..sevgili kolleksiyoncusuydu kadın...hiçbirisiyle mutlu olmamıştı ve olacağı da yoktu!..Binbirgece Masalları Sultanı onlarla oynamaktan,onları sirk hayvanı gibi oynatmaktan zevk alıyordu.
yılan oynatmıyordu ama sevgililerini,flörtlerini,partnerlerini oynatıyordu zevkle...ve sonra onları aslanların önüne atıyordu acımasızca...." zor durumdayım olayların üzerini kapatmaya çalışıyorum!.."..(2011)..2008 yazında buldum onu.bir internet sitesinde 'oryantalist ressamlar' üzerine biyografiler yazıyordu.internet sen nelere kaniymişsin dedim içimden.öğrt. görvlisi olmuş,istediği biçimde okulunu bitirmiş tezini vermiş,yüksek lisansını yapmış ve mesleğinde ilk basamağa öğrt.görv. olarak ayak basmıştı.bu arada facebook sayfasına koyduğu resimlerde hamilelik resimleri öncesi ve sonrasını gösteren aile resim...lerinden bir albüm yapmıştı.bizim 'resmi kitapkurdu' oldukça yol almış dedim içimden.bir anda büütün o gelişmeleri yıllar yıllar sonra ana hatlarıyla çözümlemiştim.1989 yaz sonunu anımsadım,o yıl 'sanat tarihi' bölümünü kazanmış ve benimle paylaşmıştı.zaten iki yıllık restorasyon bölümü mezunuydu.'kazandığım için çok mutlluyum bizimkiler evde benimle dalga geçiyorlar kazma kürek işi diye!..'..onları eleştirmiş gülüşmüştük bu tür kösteklemelere.tebrik ederek kutlamıştım başarısını.ve 1991'de kopuş,1993 mastır sınavlarında aramıza bir kız arkadaşını koyarak oturmuştuk ama ben onun farkında değildim.iki yıl geçmişti aradan.belki tesadüfen karşılaşır konuşuruz umudundaydım.sınavı kazanamayacağımı çok iyi biliyordum.sadece diploma hakkımı kullanmak değerlendirmek istemiştim askerlik olayı gibi.diplomam sadece kısa dönem askerlik yapmama ve eğitim olarak sınava girme gibi kağıt üzerinde haklarım vardı o kadar(!)..1978-1993...aklımda ne kalabilirdi ki?..onbeş yıl....bunun yarısı dışarıda devrimci mücadele içinde diğer kısmı ise hapishanede geçmişti.kazanmak uzak ihtimaldi....2008 yazında internet sitesine yazdığı biyografilere ikimizin bildiği ve karşılıklı yazdığımız mektuplarda kullandığımız rumuzlarla eleştiriler yazmaya başladım.nokta atışları yapıyordum,mutlak anlamıştı benim olduğumu.sadece orada bana ilgimden ötürü teşekkür ediyordu o kadar!..cok hızlı başlamıştık yazışmalarımıza.roportaj vermeye hazır denek gibi anlatmaya başladı ilk mailde.dolup taşımakta olan aniden basınçla kapakları açılan baraj görüntüsü vardı.acilmisti pandoranin kutusu bir kere!(!).'2000'de geldim buraya 2004'de evlendim'..2008..aile albümüne baktığımda mutlu görünüyordu bizim tavuz kusu(!)...araştırma konularından bahsetmeye konuları yazmaya başladi 'umarım bunları baskalarına anlatmazsin?' diyerek şakadan uyarıyordu.dogru dürüst ne evin icine giriyor ne de okul ile ilgili detay anlatıyordu.varsa yoksa araştırma konuları ve yurtiçi çalısmalarını ve uzerinde çalıştığı 'cephe gerisi ressamlar'la ilgili iz sürmeler vardı.bu konularda az cok bilgilenmelerim ışığında eleştirilerde bulundum ve bu tür ressamların sanat degerleri olmadıgını yazdım.yazdiklarimi kabullenmekle beraber yine de anlatıyordu projelerini..Ser verip sır vermiyordu karşımda soylu bir devrimci gibi direniyordu hala...ben ise yıllar yılı izini kaybetmiş tesadüfi bicimde izini surmuş onu bulmuş polis sefi dikkatiyle ifadesini dinliyordum.(!)..hic müdahale etmiyordum yazdıklarına.ve hala tanismiyorduk,tanisiyorduk ama öylesine iste.siradan,naif,iz bırakmayan cinsinden(!)...yunus diliyle söylersek coşmuş cagildiyordu bizim kız!...ne cok anlatacağı varmış ne cok biriktirmiş icinde sularını...Başka kime anlatabilirdi yaşadıklarını,kim dinler kim anlardi onu ben midas'in kuyusundan başka?...Kongrelere kendi paramızla gidiyoruz.bizim bölüm ogrencisizlik,ilgisizlikten nerdeyse kapanacaktı gecen yıl.bolumde bilgi paylaşımı yok!..osmanlıcası,yabancı dili olmayan hocalar var aramızda.Öğrencilerin cogu doğulu g.dogulu sınıf kokuyor.camlari acın içerisi havalansin diyorum orali olan yok.bereket tanrısını anlatıyorum hocam kadın hamile mı diye laf atıyorlar.ortacag neden karanlık bir çağıdir soruma,hocam elektrik o gunlerde henuz icad olmamıştı diyorlar.o an kendimi kaybediyorum bağırmaya başlıyorum.oyle sert bir hoca degilmidir ama?..2008......'sence ne yapmalıyım?'...(2008)...diyordu bizim kız!..ben ne diyebilirdim ki?..yaşamı paylaştığı eşi vardı.sormuşmuydu acaba ona?..ya benimle paylaştıklarını paylaşmışmıydı kocasıyla?..ben kendi yaşamımı zar zor kazanabilen bir insandım.bu anlamda artısı olan bir insan değildim.özellikle üniversite alanında hiçbir bilgim yoktu.80 öncesi devrimci mücadeleye atılmadan önce lise sonlarda felsefe hocam bana,sen mutlaka felsefe oku demişti.çok istiyordum bu tür bir bölüm okuyup öğrt.görevlisi olmayı.ondan öte üniversite hayatım,öğrencilik günlerim olsun istiyordum o da olmadı o günün şartlarında.'sence ne yapmalıyım?'...bu soruya nasıl cevap vermeliydim?...donanımlı insansın özel ve vakıf üniversitelerine bak sen kendi alanını daha somut görebilirsin....başka bir öneri aklıma gelmemişti.mutsuzdu bizim kız!..çok mutsuz!...oysa isteyerek girmişti bu bölüme (1989) ve mezun olmuştu (1993) ve yedi sene içinde mastır,yüksek lisansını tamamlayıp özlem duyduğu öğrt.görevlisi olmuştu.'bizim aile öğretmen kökenlidir'..(2008)...sende bu zincirin bir halkasısın başka ne olabilir ki diyecektim zor tuttum kendimi.yolun başındayız solculuğun sırası mı?.....'bu güne kadar yaptığım tek olumlu iş A.N'in eski türkçe mektuplarını türkçeye çevirmek oldu.onu da tam anlamıyla yapamadım ya?..'...(2008)....ikinci bir cephe açmıştı bu defa...ne anlama geliyordu bu itiraf?..sanat tarihi öğrt.görv. mutlu etmemişti kendisini.ne okuldan,ne sınıfından,ne öğrencilerinden,ne bölümden,ne görevinden memnun ve mutlu değildi.neden acaba?..umursamaz biçimde kel alaka dinliyordum onu tepki vermiyordum bakalım başka neler yumurtlayacak diyordum.edebiyat sevdiği bir alandı ama bu denli edebi çeviriler yaparak kendisini mutlu edeceğini,mutlu olacağını bu denli içten,bu denli üzerine basarak söyleyeceğini zannetmiyordum.'tek yaptığım olumlu iş A.N'in mektuplarını çevirmek oldu' itirafı şaşkına çevirmişti beni.yazdıklarımı beğenirdi(1989),öğretmen kızı olması özenli dili,yazısı,konuşmasına yansırdı.çok güzel biir yazısı ve anlatımı vardı.ben ona,o bana bu anlamda övgüler düzerdik.yazdığım bir mektuba,'nasıl bir mektup yazdınız öyle?' diyerek taclandırmıştı beni.bununla da kalsa itirafların?..çılgınca kendini attığın 'milliyetçi' sular hiç mi hiç kolay yüzülen derya olmamıştı ne yazık ki?!(!)...ne umdun ne buldun?..bak!..dinle 2008 yazında ne kusmuşsun:.."üniversite bize araştırma ve çalışmalarımızda maddi olanak sağlamıyor.kendi olanaklarımızla gidiyoruz kongre ve yurtdışı araştırmalarına!"...yaaaaaaa!?..dönüşken akademisyen güzel donanınlı öğrt.üyesi...beni suçlama sakınNe olmuştu bu kıza milliyetci olmuş pupa yelken açılmıştı okyanusa?(!)..değiştim!.ogrencilik yıllarımda kaldı nazim'a hayranlığım.simdi milliyetçilik heycanlandiriyor beni!.."...2008...bu KIZ degilmiydi beni karamsarlıkla,Nazım'in dizeleriyle beni eleştiren hapishaneyi icimde taşımakta suçlayan?(1990)..o günlerde dost-arkadaş ilişkisi ve 'özel sevgi'ye inanıyordu." beraber olacağım insana özel sevgi duymalıyım!.." diyordu.doğruydu söyledikleri.buraya kadar sorun yoktu yazdıklarında.kendimi yeni bir kıta evren yaşam biçimi ve dünya görüşüme göre bir kız arkadaş,bunu zamanla yaşam arkadaşlığına,birlikte olmaya dönüştüreceğim bir insanı keşfetme hazzı ile kendimden geçmiştim.harfler,kelimeler,cümlelerin izinde yürürken tökezler gibi oldum adeta gözüm karardı ve düştüm.rüyadaydım sanki o an herşey karardı ve ben hızla yukarılardan aşağılara bilinmez bir boşluğa doru tepetaklak iniyordum allak bullak oldum şu okuduğum cümlelerle " madem siz bana açık oldunuz bende size karşı açık olacağım.size karşı duyduğum sevgi bir arkadaşıma dostuma duyduğum sevgiden farklı değil!.aşkın gözü kördür,beraber olacağım insana özel sevgi duymalıyım!.."...klasik aristokrat soylu bir ailenin kızından red cevabı alır gibiydim.o kadar güzel cümle kuruluşu ve dişünce biçimi ile durumu anlatmıştı ki!..ayılmaya gerçekleri kabul etmeye ve temkinli olanın ben değil kız olduğuna kendimi inandırmam gerektiği konusunda kendi kendime terapi yapmaya başladım.mektubunda devamla,tanışma flört ve zaman içinde karşılıklı güvenden bahsediyordu.doğruydu tüm yazdıkları olmaz demiyordu kesin bir red yoktu ama " ne sizden önce ne sizden sonra dostluğu ve arkadaşlığı bir erkekle bu denli paylaşmadım.neden böyle oluyor anlamış değilim?.."..benim hakkımdaki bu olağanüstü,inanılmaz ve beni ruhen düşünsel olarak havalara uçuran bu yargısı benim onun hakkındaki gözlem ve düşüncelerimin doğruluğunun kanıtıydı.benim için bundan güzel onama ve ödül olamazdı.mutluluktan uçuyordum bu cümlelerini okuyunca.doğru yolda olduğuma inandım aradığım beraber olabileceğim kızı bumuştum inanılmazdı yaşadıklarım.belki kendi adıma bir insanla düşünce dünyam ve davranışlarımı evrensel ölçülerle paylaşmış ve paha biçilmez bir ödül belki de nobel almıştım!(!)...sana yazıp yazıp yırttığım gönderemediğim mektupların sayısını unuttum.her önünden geçtiğim çöp kutusu bana karşı işlediğin cinayetlerin mezarı oldu(!)..canına kıydığım kağıtların sayfaların.kan damlası gibi iz bıraktı harfler,kelimeler,cümleler...hırsım,hıncım dinmedi,kesilmedi sana karşı olan isyanlarım!..hiçbir ceza kanununda yok bana karşı işlediğin suçların.burjuva ahlakını ayağına geçirip şıkıdım/şıkıdım dolaştın,şıkır/şıkır yıkandın burjuva ahlakı ile düşüncelerini..' hazırlan!...seni almaya geliyorum!...'..dizelerimi kendine uyarlayarak!...bundan iyi anlam yüklemek olurmuydu kendin adına şiirlerime?..hazırlan!..seni almaya geliyorum!..dizelerimden rahatsız oldun değil mi evli bir kadın akademik kariyerinde hızla yükselen biri olarak?...evli,mutlu havalarda,kariyer sahibibir kadın olarak bu dizelerim bir anlamda senin mutsuzluklarını örtmek ve bana saldırmak,kocanı mutlu etmek için bir neden oldu değil mi?...bu şiirimi bahane ederek kocanı kışkırttın ve yuvanı,evliliğini kurtardın veya kurtardığını zannettin!...benim bu şiirimle sana askıntı olduğumu yaydın hayranlarına kocanın arkadaşlarına.leke düşmesin kariyerine,etiğine,estetiğine(!)...beni sana askıntı olmak,asılmak,laf atmak,' hazırlan!..seni almaya geliyorum!..'.. dizelerimi kullanarak kendine göre bu şiirimi anlamlandırarak iffetin ve namusuna rol kesmeye başladın.kadınlık onuruna saldırı olarak adlandırdın,yaydın etrafına bu anlamsız ve asılsız iddaa nı...ve bunun üzerine yeniden nikah resminizi yayınladınız kocanla!..ohhh!..ne güzel oldu değil mi bu mutluluk çıkartması?(!).. mutluluktan uçuyordun ünlü bir komutan savaşçı gibi böürlenmye başladın..." en çok sevdiğim şair,ressam fikret...en çok sevdiğim isim yine fikret!.şık!..şık!..şık!...(2008/2010)...kurtarmış oldun yine değil mi evliliğini 'küçükoyuncu'?!..ben uydurmadım mutsuzluğunu.senin itiraf ettiğin,biten ama kağıt üzerinde devam eden burjuva evliliğin?...." birkaç yıl mutlu oldum,güzel günler geçirdim o kadar!.."..(2008)...2002'de evlenmiştin cinayet romanları yazan adamla.birkaç yıl mutlu olduğuna göre 2006'da bitti senin külkedisi rüyan!(!)...ve 2006-2008 boşluk türbülans.bir çocuk sahibi oldun bu kargaşada(!)..arayış yılların,genç güzel bakımlı donanımlı şuh seksi erotik öğretim üyesi sanat tarihi uzmanı!(!)..ilk sahne denemesi değil,tecrübeliydin  bu tür konularda...önce alevi bir sevgili,arkasından saf/salak alevi kökenli bir devrimci,bin pişman olduğun evli adam denemesi ve en son tamamlanmayan mutluluk, yarım kalan devam eden ama ruhen ölü bir evlilik.cinayet romanları yazan adamla zorunlu süren,biçimsel zoraki içinde bulunduğun evlilik ilişkisi?...kanıtı mı?.. yeniden facebook sayfasında sergilemek zorunda kaldığınız nikah resminiz." sana rastladığımda yeni çıkmıştım bir ilişkiden,o an kim çıksa karşıma yazışırdım!..(2008)...işte senin yaşam felsefen,etik/estetik değerlerin?..evliydin ve yeni bir ilişkiden çıkmıştın bana rastladığında!(!)..günaydın bayan!..günaydııııııııııııııııııııııııııııın!.ne olacak senin bu iyi öten seni erkenden uyandıracak,mutlu edecek horoz merakın?!(!)...sanat tarihi uzmanı,bölüm başkanı,aşk ve özel sevgi konularında tecrübeli ve akademik kariyerinde hızla ilerleyen kırkında bir kadın!..daha çok ama çok uzun yıllar var önünde, araştırma konuları var sonuçlandıracağı.pinokyo seninle anlam kazandı,kazanova seninle dişileşti.bak göreceksin seni yeniden yazacağım bukelamun hallerini,ihanetlerini.yıllar yıllar önce(1989)bana akıl verirken kendi yasalarını çiğneyen rafa kaldıran ve bu denli değişen,değişkenlik gösteren,pragmatik,kaderci bir insan görmedim ne de roman kahramanı bir kadına rastladım!seni ben yaratacağım beeeen!.bak göreceksin?...yıllar yılı içindeki kızı çıkarıp konıuşturmayı beceremedim ama,senin bu bukelamun kadınlık hallerini yeniden yeniden yazıp bir karektere dönüştüreceğim.sen bile şaşıracaksın seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen!..bu benmiyim diyerek soracaksın o çok sevdiğin tanrına. ne yapayım kaderim bu diyerek kabulleneceksin!..haydi yaz durma sonra çok geç olabilir.tezlerinin nasıl onaylandığını yaz.haydi konuş!..haydi sende konuş!..nasıl değiştiğini anlat,ne amaçla?..onca demokrat,aydın insan sürgüne gönderilirken üniversiteden atılırken senin nasıl kariyer yaptığını anlat!..yök'le nasıl uyuştuğunu,tezinin hangi kriterlerde onaylandığını anlat!?..ülkede henüz basılmamış kitapların sansürlenip yasaklandığı günümüzde senin hazırladığın tezlerinin konusunu nasıl yazdığını,ne yazdığını,kime dayanarak yazdığını,hangi sanat çizgisini ekolünü savunduğunu ve ne gibi bulgular bularak tezini dayandırdığını yaz!..durma yaz!..kendini temize çıkar benim suçlamalarım saçmalıklarımı,sana iftira ettiğimi yaz,seni karaladığımı,yaşmını,evliliğini yıkmak için uğraştığımı yaz!..tanışmadığımızı yaz.haydi yaz!..mutsuz olduğunu yaz!..evli bir adamla yaşadığını binpişman bir şekilde kös kös geri döndüğünü yaz (1991).bu ilişkiden ders çıkarmayıp bu defa gerçek yaşamdan sanal dünyada şansını denediğini yaz!..durma yaz!..evlilik,insan ilişkileri,dostluk,arkadaşlık,sevgiden ne anladığını yaz!..erkek sevgisi,özel sevgi,aşk,sevgi...bunları birbirine karıştırarak sihirli bir şey formül bulmaya çalıştığını yaz!..yaz!..yaz ki,ne düşündüğünü bilsin insanlar!..benim seni uydurarak yarattığımı sanmasınlar?...internetten cinayet romanları yazan bir adamla tanıştığını evlendiğini yaz!..ve bunun da çare olmadığını yaz!..bu kıvamın da bir kaç yıl seni ayakta tuttuğunu ve nihayet bunun da sapır sapır dökülerek mutsuzlukla yüzyüze kaldığını yaz!..yaz!..yaz!..bana yazdıklarını yaz yeter!..gençkızlığında kültürel faaliyetlerini yerine getirir gibi evlendiğini yaz!..biçimsel burjuva evlilik halkasını kaptırmamak için.haydi yaz!..2002'de evlendiğini ama bunun birkaç yıl mutlu bir biçimde sürdüğünü güzel günler geçirmene rağmen ne yazık ki bununda bittiğini ve tekrar boşluklara,türbülanslara girdiğini,bir türlü özel sevgiyi yakalayamadığını,yakaladığın zannettiğinin 'erkek sevgisi' olduğunu yaz!..bunu geç anladığını yaz!..evli bir adamla yaşadıklarından sonra internet evliliğininde bir süre sonra ona dönüştüğünü,işkence haline geldiğini,evlenmek için evlendiğini,biçimsel burjuva faaliyetletlerinden birisi olarak gördüğün bu halkayı parmağına geçirmek zorunda olduğun için evlendiğini yaz!..
gençkızlığında kültürel faaliyetlerini yerine getirir gibi biçimsel burjuva evlilik halkasını kaptırmamak için evlendiğini yaz!.haydi yaz,2002'de evlendiğini ama bunun birkaç yıl mutlu bir biçimde sürdüğünü güzel günler geçirmene rağmen ne yazık ki bunun da bittiğini ve tekrar boşluklara,türbülanslara girdiğini,bir türlü özel sevgiyi yakalayamadığını,yakaladığın zannettiğinin'erkek sevgisi' olduğunu anlamana rağmen,geç anladığını yaz!..evli bir adamla yaşadıklarından sonra internet evliliğininde bir süre sonra ona dönüştüğünü,işkence haline geldiğini,evlenmek için evlendiğini,biçimsel burjuva faaliyetletlerinden birisi olarak gördüğün bu halkayı parmağına geçirmek zorunda olduğun için evlendiğini yaz!..yaz,yaz ki yükselesin kariyerinde.bu tez yazmaya benzemez unutma?..yaz!..yaz!..beni yıllar yıllar sonra tanımamazlıktan geldiğini evli olmana,üniversitede kariyer sahibi olmana rağmen bana sevgilinden koptuktan sonra karşılaştığını yaz!..o kopuşu ve içinde bulunduğun boşluğu yaz!..o an,seçici davranamıyacağını ve bunun mümkün olmayacağını ve benim tesadüfen karşına çıktığımı,soyismimi babana sorduğunu yaz(!)...yaz!..yaz!..utanma sıkılma yaz!..yaz ki benim gerçek yüzüm çıksın ortaya.sende kırıştırdıklarını benimle örtbas et kocana.naz,cilve işve yap,yaz ki şenlik olsun böylece!?(!)...yazmaz susarsan benim yazdıklarımı bu biçimde kaale almadığını ciddi bulmadığını uydurduğumu yaz!..bak,yazmazsan kimse  inanmaz sana yazık olur kariyerine onca yıl üniversiteye vermiş olduğun emeğe bölüm başkanlığına. yrd.doç.luktan sonra profösör olacaksın kırk uzun yıl var daha önünde.kendi ayağını bağlama yaz,yazki temize çıkasın!..bu tez yazmaya benzemez!..dikkat et!..faşizmin,ihanetin karşısında.yabancılaştılar o an,ağır bir yük olmaya başladılar ruhumda bilincimde,yazdıkların,yazdıklarım.boğulmakta olan ve suda çırpınan bir adamın,panikleyerek soluk alıp vermesi gibi hızla.aldığım faşist bir kararla kara bir biçimde geçtim kendi tarihime.yıllar yılı senin itirazınla yırtmayıp sakladığım mektuplarını,mektup karalamalarımı,senin o güzel yazınla temize çektiğin şiir defterimi,anı defterimi yırttım hınçla,hırsla yırtıp attım çöp kutusuna.nasıl ki fırına sürdü hitler yahudileri,bende yazdıklarımı.yokettim hepsini birer birer!..yaprak,yaprak sayfa,sayfa.faşizmin insan bedenine bu denli tehlikeli olduğunu bilmezdim onu da öğrendim sayende.boğazlanıyorlar zannettim harfler,kelimeler,cümleler.öyle canhıraş bağırdılar ki yırtılırken,kan sıçradı beynime!...kaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan!.senin milliyetçiliğin,heycanın tanzimat kafası divan/harem eğlenceleri başka tını yok sende!..arabi şiran,mehteran.senin sağın solun sobe,enderunda yetişen devşirme(!)sadrazamın,haremindeki kadının,kızın/kızanın...istanbul'u nasıl aldın sen?..hadisle,sure ile,hendese ile dünya açıklanabilir mi sence?..kendi kendine tefsir üzerine tefsir edip kuran'ı, kendini inandırdın,karıştırdın dünya işleri ile öbür dünyayı!?(!)..senin milliyetçiliğin kanbirliği,dilbirliği,atkoşturmak,kılıçsallamak küffar üstüne!..senin milliyetçiliğin kilise üzerine minare geçirmek,el koymak ibadet hanelere!..senin milliyetçiliğin bayrak milliyetçiliği,kannnn!..alkan üzerine ay ve yıldız düşürmek!.seni heycanlandıran milliyetçilik değil,kariyerinde yükselmen.hani nerede kaldı yıllar yılı arkasından koştuğun 'özel sevgi',hani nerde 'cephe gerisi ressamlar'ın heycanı?..bu senin yaşam felsefen,kazandığın ödül bu yaşam serüvenince.ben uydurmuyorum sen itiraf ediyorsun kendi sözlerinle dinle!.." bugüne kadar yaptığım tek olumlu iş aziz nesin'in mektuplarını türkçeye çevirmek oldu.onu da tam yapamadım ya?.."..(2008)...nerede kaldı senin milliyetçi heycanın?...yine geldin kapımıza...hani nerede senin mübadele derneklerin,oryantalizmin,erotizmin,egzotizmin?....hani seni heycanlandıran milli resmin?..ne oldu burada da mı aradığını bulamadın.erdoğan gibi 'milli görüş gömleğini çıkardık'mı diyemiyorsun?.acı çekiyor içindeki kız.onca yıl suskun içindeki o kız.ben o kızı istiyorum anlıyormusun?..o kızı!..bak göreceksin seni içindeki kızla tanıştıracağım bakalım tanıyabilecekmisin kendini?.konuşturacağım seni bak dinle!..seni faşizme teslim etmeyeceğim!..mutlaka alacağım seni mutlaka faşizmin elinden!...acı çekiyor içindeki kız!..sadece bana konuştu,sadece  2008'de...acı çekiyor içindeki kız,yıllar yılı içinde suskunluğun.o ince narin beyaz tenli düşünceli kız!.şöyle yazmıştı bana yıllar yıllar önce,"ya beni çok iyi tanıyorsunuz veya gözlem gücünüz çok iyi.."..(1990)...ben bu kızı istiyorum!..bu kızı!..sen gelmek istemesen de?..seni tanıyan ben değilim,ayrıştıran gözlemleyen çözümleyen!..bilim,bilimsel düşünce analiz,tez,anti-tez,hipotez.anladın mı şimdi?.bak!..nasıl çoğaldı alternatifler gördünmü?...nasıl ayrıştı düşünce değil mi?..kendi evinde,laboratuarında.sen ne diyorsun?..tek bayrak/tek vatan/tek millet!...ne yapacaksın bunlarla?..artık evlerde soba kurulmuyor ki kütük niyetine atabilesin sobaya?...tarihte bu üç kafadar var ya?..vatan/millet/bayrak...düşünen insanları,düşünceyi yaktılar veya yaktıklarını,yokettiklerini sandılar...çarmıhlar,darağaçları kurdular.sen içinde saklan!..saklan,saklan!..dal karanlığına,milliyetçilik heycanına...simsiyah olsun,kızarsın yüzün,tamamlansın üzerindeki siyah kan lekeli yakalı,kanlı bir şerit gibi omuzundan aşağıya sarkan siyah cübbenle örtüşsün yüzün!.."en çok sevdiğim şair/ressam fikret...en çok sevdiğim isim yine fikret!..şık!..şık!..şık!.."..(2010)..şıklat bakalım?..ama fikret öyle demiyor madam!(!)...." vicdanı hür,fikri hür...."..(tevfik fikret)...diyor!..bu şiirini biliyorsan içinden tekrarla,senin tanıdığın, tanımak istediğin fikret'le,bizim tanıdığımız fikret aynı şair mi bakalım?..o yürekli devrimci bir şairdi özgürlükçü.burada da tutturamadın yine karavana(!)..beni dizeleriyle eleştirdiğin nazım öğrencilik yıllarında hayranlık duyduğun şairdi,fikreti kırkında keşfettin ressam,şair ve isim olarak.bir türlü bitmiyor oportünizmin?..genco erkal'ın sahneye koyduğu nazım'ın 'merhaba' oyununu beraber seyredemediğimiz için kahroluyordun o an yanında olmak,beraber uçmak,beraber yıkanmak için nazım ırmağında...o akşam sanki devrim olmuştu da beraber paylaşamamıştık seninle 'merhaba' oyununu.devrim arefesi gibi devrim galası...yan yana izleyecektik o anı...el ele,ellerimiz kendiliğinden kenetlenecekti,sevincimizden heycanımızdan...birlikte yaşayacaktık seninle...birbirimizin sevincini heycanını çoğaltarak...nefesimiz kesilircesine bilinçle seyredecektik nazım'ı.eğer heycanlanmak istiyorsan,sen yıllar yıllar önce bu heycanı yaşamıştın zaten ve şöyle yazmıştın bana " ahh!..o akşam yanımda olmanızı oyunu beraber seyretmeyi o kadar çok istedim ki?.."...kim söyletti sana o cümleleri?..'merhaba' oyununu beraber seyretme istemini?..sen gerçekten küçüktün değil mi o günlerde?..ama düşünce yaşıtıydık seninle..(1990).. kim kağıda döktü 'merhaba' oyununu seyrederken benim yanında olmamı?..benimle birlikte olmanı,duyumsamalarını?.oyunu seyrederken beni hissetmeni,o düşünce hazzını?..kim söyletti sana o cümleleri,düşüncelerini?..kim?..kim?...kiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiim!kim uyandırdı seni bin yıllık uykundan,kim uyardı bilincini?...konuşmak isteyen ama konuşamayan o içindeki kızı kim keşfetti?...içten içe isyan eden o küçük kızı?..sen gerçekten küçüktün o zamanlar!.."ne sizden önce ne sizden sonra bir erkekle dostluk ve arkadaşlığı bu denli yaşayıp paylaşmadım.neden böyle oluyor anlamış değilim?."...(1989)...bende rastlamaıştım senin gibi, o güne kadar bu denli zeki ve sorgulayıcı ve algılayıcı bir kıza?..seni anlayan,anlatan t.fikret değil,orhan veli!..şu güzel dize tam sana göre 'yazık oldu süleyman efendiye'..ben ve içindeki kız?üçümüz?..dipten gelen dalga..(ehrenburg)...kızılmeydan'da sevdiğini arayan savaş ve zafer sonu.sevdiğini değil ama halkları kucaklayan o yiğt kızı anımsadım seni tanıyınca.içimde kıpkızıl bir gül açtı aniden.kızılmeydan'da sevgilisini arayan savaştan dönen askerler arasında o kızı yeniden canlandırdım .beni o denli altüst ettin ki benden ayrılmanla,ayrılman tamam da ya benden sonra tarışdığın evli adam ve bin pişman geri dönmen?.doğru söylemiş resterasyon hocan,' bakıyorsun ama görmüyorsun!.' bakar körsün sen!.veya gözün karardı(!)..ve arkasından internetten tanıştığın cinayet romanları yazan adam..senin için söylenecek en güzel şiiri t.fikret değil,o.veli söylemiş,..' yazık oldu süleyman efendiye..'...anımsadın mı bu şiiri?..hadi benden sana hediye!(!)...ne evli adam ne de cinayet romanları yazan adam mutlu etti seni.kabak çıktı ikisi de değil mi kabak tadı verdi(!).tat vermedi değil mi?.." ah!..sorma o adamla(evli adam)beraber olmakla hayatımın en büyük yanlışını yaptım!.."..(2008)...internetten tanıştığım birisi ile evlendim(cinayet romanı yazan adam)ne yani asosyal mi oluyorum şimdi?..birkaçyıl mutlu oldum evliliğimde,güzel günler geçirdim o kadar?...(2008)...gerisi?..tufaaaaaaaaaaaaan!..ne talihsiz kadersizmişsin?.." kaderciyimdir ama?..."..(2010)...kararsızlık yok!..bak sana kıyak yok bu konuda!(!)..kime elini attıysan boşa çıktın boşuna övünüyorsun kaderciliğin,yıldızların,burçların,tanrınla!.hitler'de kaderciydi senin gibi ama sonu hiç iyi olmadı intihar etti,intihar ettirdi o duymak istediği heycan!..dikkatli ol!..o ufak tefek cüssesine rağmen gürleme bir sesle sert ve kendinden emin faşist kışkırtıcı nutuklar atardı meydanlarda!..intihar etti devrimcilerin eline geçmemek için.hazırlan!..kurtarmaya geliyorum seni,mutlaka,ama mutlaka kurtarmalıyım seni!.bırak siyah cübbeni,bölüm başkanlığını at önlerine faşizmin,gericiliğin!..ikimizde faşizmin kurbanıyız,ben yıllar yılı içeride kalarak, sen yıllar yılı içine kapanıp mutsuz flörtler evlilikler yaparak.faşizme ruhunu satarak akademik kariyer yaptın avuttun bu şekilde kendini mutluluk perisi kesildin etrafına kocana kırkında!(!)..                                                                                        seninle 1989 yılı bir savaş sonu ortamında karşılaştık,tanıştık gizemli bir biçimde kitap kurdu(!)..bozkurt olmasın da dedim içimden kitap kurdu olsun!..zümrüt yeşili bir kızdın o günlerde.anlatılmaz,anlaşılmaz şekilde sarmıştık birbirimizi duvar sarmaşıkları gibi.içe kapanık,ince narin genç güzel bir kitapkurdu.baban "kitap kurdudur bizim kız çok kitap okur!.."..ilk ihbarı böyle almıştım babandan senin hakkında.ne güzel dedim içimden,ne güzel!..yanıbaşımda zümrütyeşili bir yaşam filizleniyor yıllar yılı içeride özlemini çektiğim idealize ettiğim!..inanamadım,gerçekten inanamadım.sağıma soluma baktım devrim falan olmamıştı!(!)..bozkurt olmasın da can düşmanım faşizmin sembolü,kitapkurdu olsun(!)..okuyucudan önce ilk ben kucaklıyordum kitapları bir sevgili gibi.hamaldım c.oğlu'nda.yüküm kitap diplomamam cebimde yasak!.çok iyi tanırım kitapları,isimlerinden,kapaklarından,sırt yazılarından..kim hangi yayın evinden,nerede ne zaman basılmış,kimden?..baskısı,konusu,içeriği,yazarı çizeri?.ben dağıtıyordum onları c.oğlu'nda istanbul kitapçılarına,sahaflara.yük hamallığımı hafifletiyorlardı onları taşırken.hamaldım c.oğlu yokuşunda hamaaaaaaaaaaaaaal!..diplomam çantamda.yasak!.çıkarıp diplomamı çarpamadım oligarşinin yüzüne!..incinmedim,gocunmadım yaşamımı kazanırken,gorki'nin o ünlü kitap ismi geldi aklıma 'ekmeğimi kazanırken!...ilk ben dokunuyordum kitaplara,kapaklarını ben açıyordum,ilk ben gülümsüyordum ilk ben göz gezdiriyordum satıraralarına dizgi yapan matbaa işçisinden sonra..bilirsin bir kitapkurdu olarak ne demektir bu tür duygular,hisler,düşünceler?..okuyucu kucaklamadan ilk ben kucaklıyor kaldırıyor raflara diziyordum onları sevgilim gibi!.. " bana yazdıklarınızla o ünlü yazarların sevgililerine yazdıklarını çoktan geçtiniz!.."..(1989)..nobel'i almıştım senden gizlice(!)..seni de ilk defa ben okudum heycanla!..devrimsel!..devinimsel!..ilk ben dokundum çaldım ruhunun bilincinin kapısını. ilk kitabın heycanını duyduğum hissettiğim gibi hissettim seni...ve şöyle konuştun,..." ya beni çok iyi tanıyorsunuz veya gözlem gücünüz çok iyi!.."..(1989-90)..genç güzel akıllı bir gençkızdın yıllar yıllar önce. şiirlerimi,anıdefterimi,mektuplarımı sen içselleştirdin,..." bana yazdıklarınızla o ünlü yazarların sevgililierine yazdıklarını çoktan geçtiniz!..."..(1990)...nobeli almıştım gizlice!(!)..sen böyle değildin benim seni tanıdığım yıllarda!?..milli,milliyetçi,oryantalist,egzotik,erotik!?(!)...kırılma kıvırma noktan benden sonra...ilk denemen evli bir adamla,sonra internet evliliğin...boşluklar,uçurumlar,türbülanslar!...en çok sevindiğim sana bu tür hayalkırıklıkları yaratmadım ya?..tam tersi sen becerdin bu tür atraksiyonları!...." sürekli acı veren ben oldum!..yükselen burcum akrep!.."..(2008)..oh!..ne güzel!?..yık bütün suçu burçlarına akrep zehrine sen çekil köşenden seyret benim nasıl zehirlendiğime yavaş yavaş acı çektiğime?..üstüne üstlük,..."derin konulara girmeyelim!."..(2008)..ikili anlaşma da tamam!..günahlarını da çıkardınn beni papaz yaparak karşında!(!)..eeeee!..hanfendi!..başka arzunuz?..kaç bonus kazanmak istersiniz bana anlatacaklarınızla?..
bence olayın faili annen bana göre.seni bu tür yanlışlara iten.sana uzun uzun nutuk atmıştır annen kusturmuştur seni,benden içinde kalanları.."aptalmısın kızım?..ne aşkı,ne sevgisi?..bacak kadar boyunla?..seviyorum dediğin adam senin iki kat yaşında.o yolun yarısında dante gibi,sen yolun başında gençkızlık çağında?..yeni yeni adım atıyorsun yaşama!..yaşadıklarınız kitabi,romantizm!..geçerliliği yok,geleceği yok adamın!..iki çıplak bir hamama yakışırmış,peki nerden bunun suyu?.. seviyorum dediğin adam düzen dışı bir adam!..nerede ne zaman ne olacağı belli olmayan!..devlet her an peşinde nazım gibi!...bak nazıma!..rahat bıraktılar mı adamı?..gölge gibi takip ettiler içeride dışarıda!..kimi sevebildi,kime bağlanabildi ki?..kaçtı,kaçmak zorunda kaldı.vatan haini diyenlere çarptı suratlarına şiirleri ile,vatan dedi sizin çiftlikleriniz,banka cüzdanlarınız!..piraye'mi olmak istiyorsun yoksa münevver mi?..ha böyle mektuplaşmışsınız ha öyle?..o içeride sen dışarıda..o içeriden gelecek mektuplarda gözü,sen dışarıda postaaaaaaaaaa!..sesinde!(!)..ne mürekkep biter,ne kağıt!..tamam iyi adam,hoş okuyan yazan bir adam ama?..hamallık,kitapçılık yaparak karşılayamaz ki onca mali küllfeti?..senin cep harçlığın değil adamın maaşı?..ayıplamıyorum,çelişkileri sıralıyorum sadece!..sen böyle bir yaşamı kaldıramazsın,yeraltı yaşamını!..onlar her an her zaman karşı karşıyalar karşı oldukları düzen için savaşa!.. "biz olsak olsak tahir ile zühre olabilirdik seninle annen haklıydı itirazlarında belki?.belki değil yerden göğe kadar haklı!..şöyle devam etmiştir o tarhi nutkuna,..." sen bir gladyatörü seviyorsun kızım!..her an ölecek zindana düşecek cesedi sürüklenecek arenada bir adamın peşindesin!..sen roma'nın nasıl kurulduğunu biliyormusun?..zannetme ki,dişi bir kurt tarafından bir sepet içinde kurtarıldı romus ve romulus!?..bir dişi kurt masalı ile?..bizde buna benzer bir hikaye, 'bozkurt'!(!)..herneyse!..kan,gözyaşı,köle emeğinden senin haberin yok!..aklına şaşarım senin bunları düşünmedinse eğer.ne oldu spartaküs'ün sonu?..sen bir spartaküs sevdiğinin farkındamısın?...seni ayıltmak için buz gibi bir suya sokabilirim ama durum böyle değil gerçekler,düşünceler?.."..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder