11 Ağustos 2015 Salı

BAY KARAMSAR'DAN MEKTUPLAR!..10...

yırttığımda,yok ettiğimde mektupları,yazılanları sordum kendi kendime,bir kıyıcıdan ne farkın var?..cansız bir madde yaktığınızı yokettiğinizi düşünürsünüz değil mi bu tür durumlarda?.seni anımsadım yıllar yıllar önce(1991)bana söylediklerini,onları sana veremem,emek ürünü onlar bana yazılmış mektuplar...(1991)...ne kadar güzel saptamalarda bulunmuştun,sahip çımıştın yazılanlara,mektuplara.korumuştun,kurtarmıştın o zamanlar onları benim faşizmmimden!..anladığımı zannetmiştim meğer seni,yıllar yıllar önce söylediklerini?..anlamamışım ne yazık ki seni!..yırttığımda yokettiğimde mektupları yazılanları sordum kendi kendime,bir kıyıcıdan ne farkın var,orman doğrayıcısından?..ha balta ile ormanı katletmişsin,ha yazılanları?...yıllar yıllar sonra anlamamıştım anlayanmamıştım seni!..insan teninin,bedeninin faşizme bu denli yatkın tehlikeli olduğunu bilmezdim.senden kalanları yok ettiğim o güne kadar.şimdi bu yazdıklarımı okuduğunda,yine anlam yüklemişsin anlamlandırmışsın ilişkimizi?..diyeceksin.ne yapayım sen söyle?..kısa yoldan suçlamak,beni anlam katmakla suçlamak kolay.gel de çık işin içinden?..gel!..gel!..korkma!..anlamlaştırılmaktan,anlamlaşmaktan!..elle de yazamam!..(2008)..ne ile yazarsınız hanfendi?.sanal alemde klavye ile öyle mi?..tıkır..tıkır..tıkır..tıkır..nokta,noktalı virgül,satırbaşı,parağraf.parmakların kilitlenmeden!(!)...istediğin kadar yaz yazacaklarını...yıllar yıllar önce böyledemiyordun ama?..yazmamış olsaydınız görürdünüz siz!..(1990)...bilişim iletişim devrimi değil mi?!(!)..elle de yazılır mı canım bu ne ilkellik!...diyorsundur içinden...internetten evlendin ne de olsa gönül borcun var diyetin internete!(!)..senin gibi inkar etmez harfler,kelimeler,cümleler.sildin süpüdün köpürdün bir tanrı gibi cezalandırdın beni.harfler,kelimeler,cümleler ihanet etmezler,mutlaka ama mutlaka arar bulurlar seni günün birinde.yol gösterirler sana en umarsız anında.cümle cümle çözülür yağmur gibi yağarlar bilincine.bütünleşirler bir anda dönüşürler metne.unutmazlar senin gibi,ihanet etmezler!.sildin süpürdün köpürdün,kalmadı,kalmadı ne mendirek ne dalgakıran.bir anda kayboldun inkar dalgalarının arasında derin mi derin derinliklere..."derin konulara girmeyelim!.."..(2008)...bir yanın k.burjuva,aydın demokrat..diğer yanın milli,milliyetçi,oryantalist,egzotik,erotik..."kaderciyimdir ama?.." postmodern yaşıyorsun..ha bir nesneye tapmışsın ha bir ilahi güce...tabi bu dünyaya etini tuzlamaya gelmedin veya bir manastıra kapanıp etini isa adına çürütmeye(!).."değişmek lazım!..bu halimle güzelliğimle.solcu olursam eğer yandım kül oldum!.." demişsindir mutlaka.kimse tanıştırmamıştı bizi hiç kimse!..bilinen o burjuva ilişkilerle.ne arkadaş,ne dost ne de aile ortamında.düşüncenin dehlizlerinde karşılaştık biz seninle,o karanlık gözgözü görmez zifiri karanlıkta...sadece düşüncelerimiz parlıyordu maden işçilerinin kasklarında yanan karpit lambası gibi..sadece düşüncelerimiz sadece...başka kimse yoktu bizi tanıştıran yanımızda!.onun için ne şahidim var sana olan sevgimi bilen ne de bizi yanyana gören(!)..onun için çırpınıyorum,kendi kendimi paralıyorum!..kime nasıl inandıracaktım seninle tanıştığımızı, kimeeeeeeeeeeee!..senin gibi yalan söyleyerek baskın da çıkamıyordum ki?..kim inanırdı bana?.ne diyordun?.."ne yani sürekli ben mi yalan söylüyorum yani?.."..(1991)...senin gibi yalan söyleyerek baskın da çıkamıyordum o günlerde!(!)..ben seni toplanmış saçların,açık geniş alnın,iri güzel günlerin,küçük burnun,ten rengi küpelerin,biçimli ağzın ve pembe rujlu dudakların,beyaz küçük ellerin ve pembe ojeli parmakların,yakası kalkık gömleğin,kotpantolanla ortaya çıkan kusursuz fiziğin,gençkız güzelliğinle bırakmıştım seni ben!..sinemada merdivenlerden inerken alt fuayeye,.."merhaba!.." diye seslenerek heycanla gelir el sıkışırdık o havasız hiç sönmeyen sarı çiğ ampul ışıklarının altında!..kimse görmezdi bizi hiç kimseeeeeeeeeeeeeeee!.ben yeni çıkmıştım o günlerde.nereden bilebilirdim ki yeniden tutuklanıp bu izbe sinemanın en alt katına,alt fuayeye atılacağımı,tıkılacağımı.tek sevincim yeni işim kitap satıcılığımdı o kadar.bir de ranzam ve yatağım yoktu,gardiyanım görüşçüm..tek başıma atılmıştım bir hücreye işte!..sen geldin!..sen geldin yerin iki üç kat altı bu mahzene.nerden bilebilirdim seninle burada karşılaşıp tanışacağımı?..sesizlik ve karanlık!.ıssız,çın çın öten bir sessizlikte geldin sen!..yerin iki kat altı izbe sinemada,kitap reyonunda,kitaplar önünde.kitaplar,kitaplar,kitaplar!.. ben hava almaya çıktığımda,havalandırmaya çıkarılmıştım sanki ve döndüğümde sen kitap seçiyordun kendine.acaba dedim kendi kendime gerçek mi yaşadıklarım ve gördüklerim?..serap falan görmeyeyim bu izbe yerin iki kat yerin altında karanlıkta?..kitaplar!..kitaplar!..kitaplar!..yaşamımı değiştiren kitaplar,teoremler,teoriler...okuduğum kitaplar,ders çalıştığım kitaplar,dünyayı değiştirmek için ayaklandığım,dünyayı yeniden tanımlamak için sayfa aralarına yapraklarına saklandığım kitaplar!..ve sen geldin sesizce devrimci dünyama sen,sen,seeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeen!..neden niçin nasıl tanışıyorduk seninle?..önemi yoktu bunların...kimsin,necisin,inmisin,cinmisin?!(!)...burjuva incelikler.yoktu aramızda insan oğlu insandık bu dünyada!..belki seninle senin anladığın biçimde flört yaşamadık ama,ruhen ve düşünsel olarak yaklaştık birbirimize.ismini koyamadık sadece.etin hazzından ne olacak ki?...sevişmeden sonraki mutluluk mutluluk mu sence?..bence fiziki,fizyolojik bir başkalaşım,değişim boşalma.bu durumu kiminle olsa bir anlamda yaşarsın yaşayabilirsin bir yanın boş kalarak.düşünce,dünya görüşü,eylemsellik adına uyuşmadığın bir adamla seviştiğini düşünsene?..cinsel,fiziksel biyolojik fonksiyonlarını yerine getirirsin o kadar!..eğer,ruhen ve düşünsel bir birliktelik yaratmışsan partnerinle her şey anlamlı ve özgür olur.en başta sevişmek,kadın/erkek ilişkileri,cinsellik.o zaman yerli yerine oturur insan olmanın tüm fonksiyonları ile hissedilmesi anlam kazanır yaşam ve mücadele!...sen 1991'de son bir mektupla veda ederken "...aramızda birşey olmamış gibi davranamayız tabi..bunları beni seven bir insana yazmak çok zor!..(1991)..olarak yorumlamıştın yaşananları.az bir zaman diliminde beraber olmadık seninle en az iki yıl,kopuk kopuk olsa da!..düşünsel olrak değişmenle beraber,kişilik,karekter,davranış ve yaklaşım olarakta değişimler içinde olman beni oldukça şaşırttı.2008 yılında beni tanıyıp tanımamak arasında tereddüt ettin.şüpheli yaklaşımlar içine girdin temkinli yaklaşımlar sergiledin ve tüm bunlara rağmen aynen geçmişte olduğu gibi yatağını bulan bir ırmak gibi coştukça coştun karşımda anlattıkça anlattın yaşamını,özel yaşamını,üniversiteyi,öğrencilerini,araştırma konularını ve resmi ideolojiye geçişini?.." değiştim!..öğrencilik yıllarında kaldı nazım'a hayranlığım.şimdi milliyetçilik daha çok heycanlandırıyor beni!.." (2008)..resmi ideolojiye iltica etmeseydin bu gün seni bölüm başkanı yaparlarmıydı bir düşünsene?..en komiği,kırkına yaklaştığın günlerde,geçmiş ilişkimizi "....ben küçüktüm o zamanlar!.." (2008) diye tanımlaman.ben küçüktüm o zamanlar dediğin zaman yirmi yaşındaydın?. üniv. kazanmış," burayı kazandığım için çok mutluyum.tam bana göre bir bölüm.evdekiler kazma kürek işi diye dalga geçiyorlar!.." (1989)...kazandığın için bende tebrik etmiş evdekileri eleştirmiş ve gülüşmüştük.ve bir yıl sonra kazı alanında yeni bir sevgili bulmuş kanatlanmış uçuyordun..üniv. kazanmadan önce iki yıl resterasyon bölümünü bitirmiştin ve o yıllarda hocanın senin hakkında bir gözlemini yazmıştın bana mektuplarının birinde,hocan senin için,bakıyorsun ama görmüyorsun demişti..(1990)..çok yerinde doğru bir tespit..şöyle geriye doğru dönüp bakıyorum da gerçekten bakarkör yaşamışsın!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder