21 Ağustos 2013 Çarşamba

GODOT'YU BEKLERKEN!(!)...

senin mutsuzluğun benden koptuktan sonra başladı.hem ruhsal olarak toparlayamadın kendini hem düşünsel.'özel sevgi' denilen fuluğ bir tanımın peşine düştün,'bir hırka bir lokma' dervişler gibi(!)..son yüzyüze görüşmemizin arkasından bir kart gönderdin bana,' kazıya gidiyorum dönüşte görüşürüz!..'(1991)..kopmuştuk ama ilişkimiz sıcaktı henüz,' dönüşte görüşürüz' cümlen umut vermişti bana.bu 'ara zaman' düşünmek için fırsat olabilirdi.beklemeye başladım,hoşlandığım düşünsel olarak uyuştuğum kızı.bu 'mola' ikimiz açısından nefes alma sağlıklı karar verme konusunda etken olabilirdi.tam tersi oldu ne yazık ki,' kazıda aradığımı bulamadım.boşluktan veya yasaklara karşı gelmekten olacak birisiyle ilişkim oldu adam evli henüz evin haberi yok zor durumdayım.'...karşında kız arkadaşın vardı ve bi koşu bizim eve gidip durumumu bizimkilere anlatırmısın diyordun(!)..' bunları beni seven bir insana yazmak çok zor biliyorum.aramızda bir şey yaşamamış gibi davranamayız ama bir ilişki sonsuza kadar sürecek diye bir kural yok.dost/arkadaş kalalım önerim zaten yanlıştı artık aramızda ortak bir yan kalmadı.bensizde mutlu olacağına inanıyorum.bu mektubu bir veda mektubu olarak kabul edebilirsin...'...(1991)...benimle bağlarını koparırken,' pişman olmamak için çok düşündüm ama duygularım değişmedi' demiştin ya?..yıllar yıllar sonra ne oldu?..'özel sevgi'yi yakaladığını zannettiğin evli sevgilinle heycanla havalandın,kanatlandın ama fena yere çakıldın sonra değilmi?(!)..evli sevgili maceran kabusla bitti böylece.ya düşünsel ihanetin?..k.burjuva,aydın,nazım hayranı olarak kariyerini tamamladığında sana kim kadro verecekti üniversitede?..köktendinci/milliyetçi/mukedasatçı/sağcı/faşist karma yöneticili YÖK'mü?..ne yapman gerekiyordu?..değişmen!..bir gün kitapçıda gezinirken osmanlının 'lale devri'ni anlatan bir roman çarptı gözüme.yazarı ilgimi çekti.sizin üniv.sanat tarihi bölüm hocalarından kadın yazardı..sanat tarihçi gözüyle osmanlı'nın 'lale devri'ni anlatması ilginç olabilirdi.kitabı aldım ve kitaplığıma koydum.koyuş o koyuş bir türlü fırsat bulup okuyamadım.ta ki seninle 2008 yazında karşılaşmamıza kadar.ne göreyim,senin üniversitenin sayfasında öz geçmişin ve kariyerin ile ilgili yazıyı okurken tez hocan bu kadıncağız çıkmasın mı?..'değiştim!..öğrencilik yıllarımda kaldı nazım'a hayranlığım şimdi milliyetçilik daha çok heycanlandırıyor beni!..' itirafın geldi aklıma.tamam dedim mutlaka 'milliyetçilik' virüsünü hocasından kapmıştır veya internetten tanıştığı cinayet romanları yazan kocasından.kocasının facebook ve internet bilgilerine baktım adam sağcı/milliyetçi değildi.2008 yazında eşinden bahsederken,'bizim evde fethi naci sevilmez' cümlesi kafama takılmış ve eşini araştırmıştım.sanat tarihçi gözüyle yazılan roman neo-osmanlıca esintiler taşıyan 'milliyetçi' çizgide bir yazındı.bizim kızın 'milliyetçi'liğinin kaynağını bu biçimde kesinleştirmiştim kendi içimde.kariyerinde ilerlemenin üniversitede tutunmanın tek bir yolu vardı değişmen!..değiştin zorunlu olarak!..ne ruhen ne de düşünsel olarak mümkün değildi ama?..ne yaparsın ekmek parası,bir dilim ekmek için başladın miyavlamaya(!)..neden olmasındı madam?..senin gibi donanımlı,özel teiştirilmiş,'özel sevgi' ile süslenmiş,tütsülenmiş entellektüel kitapkurdu bir kadını kim öğretim görevlisi olarak 'milliyetçi' bir referansla kim kadro vermez kim atamazdı?(!)..adamların amacı 'milliyetçi'lik adı altında 'neo-osmanlı'cılığı hortlatmak,senin gibi modern/batılı/çağdaş düşünceyi savunan müminler/müridler bularak kadrolarını genişletmekti.bakın!..diyeceklerdi,bize sadece kapalı/türbanlı/dindar yoksul halk oy vermiyor,sempati duymuyor.işte!..modern/çağdaş/kariyer sahibi insanlarda bize yakınlık duyuyor oy veriyorlar.biz başı açık veya kapalı ayrımı yapmıyoruz.oysa gerçek tam tersiydi.üçyüz elli bin öğretmen açığı olan ülkede ataması yapılan öğretmen sayısı oldukça komikti.yıllarca sınava girerek KPS denilen sınav sonuçlarından yüksek puan almalarına rağmen 'kadro' açılmadığı için(veya kendi adam ve sempatizanlarına açıldığı için) işsizlik kuyruğunda bekleyerek 'öğretmen' olma idealleri uğruna yaşlananlar memuriyet yaşını geçenler vardı.senin ve senin gibi değişenler,değiştim diyenler köktendinci siyasal iktidarın propogandalarına denek taşı oluyordunız.'özel sevgi' hikayesi 'evli sevgili' projesi tutmamış tam tersine iflas etmişti ki bu defa kapağı çaresiz 'milliyetçi' olmak saf değiştirmekte bulmuştun.hani o ünlü burjuva yuvarşaması var ya?..aşkta kaybeden kumarda kazanır veya tersi.aşkta kaybetmiştin hiç olmazsa iş hayatında kazanmalıydın(!)..ne diyordu baban senin için?..'bizim kız sağcı olmuş'...ne desindi adamcağız?..düşünsel anlamda çağdaş bir insan yetiştirmek için uğraş didin onca emek bir anda yok olup gitsin kızın saf değiştirsin,bir dilim ekmek için sağ/faşist ideoloji kızını elinden alsınlardı.insanlar nasıl değişiyor geçmişlerini bir anda nasıl inkar edip faşizmin yalanlarına alet oluyorlar kişiliklerini ayaklar altına alıp çiğniyorlar sorularına en güzel canlı somut örnek sendin.evet!..evet!..senden başka güzel bir örnek olamazdı bu dönekliği ispatlayacak türden.değişmiş atamayı kapmıştın ama ruhen/düşünsel olarak mutsuzdun yine(!)..yine bana açıldın,saçıldın,şakıdın mutsuzluğunu(!)..' 2000'de geldim buraya 2002'de internetten tanıştığım birisiyle evlendim.rock sever o.geçenlerde TÜYAP'ta imza günü yaptı.anlaşılmaz gençkız/erkek hayranı var.sıkıldım zor attım kendimi yan taraftaki resim sergisine.ne babam ne ben yazdıklarını okuyup bitirebildik zaten.sağolsun ev işlerinde yardım eder bana.kadınlar ev işlerini nasıl yetiştiriyorlar anlamış değilim.annem çocuğa bakıyorda rahat ediyoruz.ya annem olmasaydı ne yapardık acaba?...'...gittikçe koyulaşıyordu bizim kızın matemi(!)..' bizim bölüm öğrencisizlikten geçen sene kapanacaktı nerdeyse.ilgi yok denecek kadar az.bakalım bu sene ne olacak?..sence ne yapmalıyım?..'...bizim kız tam anlamıyla 'karabatak' olmuş daldıkça dalıyordu suyun karanlık derinliklerine(!)..' üniversite bize maddi olarak araştırma ve kongrelerde destek olmuyor.kendi olanaklarımızla gidiyoruz gidebilirsek.bizim bölümde hocalar arasında bilgi paylaşımı yok.y.dili,osmanlıcası olmayanlar var....'...bizim kız simsiyah renkli bir denizaltıya dönüşüyordu içinde bulunduğu karamsar/mutsuz durumu anlatırken....' öğrencilerin çoğu doğulu/g.doğulu öğrenciler.sınıf kokuyor!.pencereleri açın sınıf havalansın diyorum tınmıyorlar bile.ortaçağ neden karanlık bir çağdır çocuklar soruma,hocam o günlerde elektrik bulunmamıştı da ondan diyerek 'ti'ye alıyorlar beni.bereket tanrısını anlatıyorum araya girip laf atarak lise talebeleri gibi dersi kaynatmaya çalışıyorlar.hocam bu kadın hamile mi?..işte o an kendimi kaybediyorum başlıyorum bağırıp çağırmaya.öyle sert bir hoca değilimdir ama?..'...ruhsal/düşünsel bunalım geçiren ama bir türlü içinde biriktirdiklerini kendisini tanıyan birisiyle paylaşamayan bizim kızın imdadına ben yetişmiştim ve bana açılmakta bulmuştu çareyi.bana terapist gibi davranıyor anlattıkça kendi karanlığında kayboluyordu....' bu güne kadar yaptığım en iyi iş aziz nesin'in eski türkçe mektuplarını türkçeye çevirmek oldu.onu da tam yapamadım ya?..'...son cümlesi ve itirafları özellikle düşünsel anlamda 'değiştim' demesine rağmen nasıl bir çürüme ve yok olma durumunda olduğunun kanıtıydı.'milliyetçi' tarafa geçmesine rağmen kan uyuşmazlığı net biçimde ortaya çıkmıştı bile.nasıl bir 'değişim' olduğu ne için değiştiği açıktı.'bu güne kadar yaptığım en iyi iş' derken nasıl da devrimci/demokrat kesime susadığını o entellektüel açlığı hissettiğini anlamamak mümkün değildi.özellikle bana,'sence ne yapmalıyım?' sarılımı karşısında içim cızzzzzzzzz!..etmedi değil!..anlatılarına yaklaşımlarına bakılırsa sadece ben ve benimle yaşadıklarından duyumsadıklarından pişman değildi ve bana hala 'düşünsel' anlamda saygısı vardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder