23 Ağustos 2013 Cuma

1989-91...

  • 1989-1991...‏

'bu olay duyulursa türkiye'de kalamam!'..(2011)..diyordun,ne olmuştu,ne yapmıştın bu kadar utanılacak, seni yurtdışına uçuracak?..bir suçmu işlemiştin,utancından açıklayamadığın paylaşamadığın tacize/tecavüze mi uğramıştın?..'altmışsekizli bizimkiler apolitik yetiştirdiler beni ne yapayım?..'..(2008)..'internetten tanıştığım birisyle evlendim ne yani asosyal mi oluyorum şimdi?..'...(2008)..'değiştim!..okul yıllarımda kaldı nazım'a hayranlığım.şimdi milliyetçilik daha çok heycanlandırıyor beni!..'.(2008)..tüm bu 'itiraf'lar sana ait ben uydurmuyorum.apolitik/asosyal/milliyetçi bir kadın(!)..neden,'bu olay duyulursa türkiye'de kalamam!'..diye dertleniyor seks partnerine mailleşmelerinde?..apolitik,asosyal,milliyetçi olmak suç değil günümüzde övünç kaynağı üstelik(!)..burjuva ideolojisinin insanlar üzerine geçirmek için uğraştığı ideal kılıflardan.bu anlamda oldukça şanslı sayılırsın ama,'bu olay duyulursa türkiye'de kalamam'ak ne oluyor pek anlaşılır değil!?(!)..ne olmuştu seni bu denli utandıracak yerin dibine geçirecek zemin kazıkları gibi?..basit bir aldatma,gönül macerası?..2008 yılında son mailinde şu itirafı yazmıştın,'sana rastladığımda yeni ayrılmıştım bir ilişkiden.boşluktaydım o an kim çıksa karşıma yazışırdım!..'..diyordun.şöyle çevirmek geçti senin itirafını o an,'sana rastladığımda yeni çıkmıştım bir sevişmeden,o an kim çıksa karşıma yeniden sevişirdim'.öncelikle ben senin karşına ilk defa çıkan bir insan değildim ve geçmişe yönelik tanışıklığımız,senin anladığın anlamda olmasa bile yaşanmış birlikteliğimiz vardı ve seninle tanışıyorduk.geçmişi nasıl inkar etmiştin,'seninle flört dahi yaşamadık bir şey paylaşmadık.ben küçüktüm o zamanlar!..'.(2008)..öylesine küçülüp büyüyordun ki?.ne yumurtlamıştın,'sürekli acı veren ben oldum yükselen burcum akrep!..derin konulara girmeyelim!..'..(2008)..benimle flört etmeyen,bir şey paylaşmayan ve o zamanlar 'küçük' olan bu kız nasıl olmuştu da bana acı vermiş,derin ilişkiler yaşamış olabilirdi?..1991 yazında katıldığın bir kazı sonucu tanıştığın evli sevgilinle istanbul'a dönüp bana 'elveda!..' diyen kimdi?..küçük bir kız çocuğu nasıl oluyorda 'evli sevgili' flörtü yaşıyordu?..2008'de sana,hala onunla mı berabersin sorumdan kimi sorduğumu çok iyi anlamış ve o günlerde kanatlanarak uçtuğun evli sevgilinden oldukça ağzın yanmıştı ki inleyerek anlattın bana yaşadıklarını,'sorma o adamla beraber olmakla hayatımın en büyük yanlışını yaptım.aaa!..sanada herşeyi anlatmışım meğerse..'..ya ne yaptığını bana yazdığın son mektubu hatırlamıyordun veya olayı yumuşatmaya benim gönlümü almaya çaılışıyordun?..ters/yüz duvara tutunmaya çalışan sarmaşık sarmalında herşeyi birbirine boca ederek anlatıyor,yaşıyor,itiraz ediyor,kabulleniyordun.'bu olay duyulursa türkiye'de kalamam!.'..neden hürrem?...hem kim senden hesap sorabilir ki?..asosyal,apolitik,milliyetçi bir kadından?(!)..rahat rahat sevişmelerine,cinsel hazlarına,seks/shop ürünleriyle seks denemelerine zevkten zevke uçmalarına devam et!..'ohh!..ne ala ne ala!..anlat kızım melahat?..' vari bir hesaplaşma olur o kadar(!)..'olaylar duyulursa türkiye'de kalamam!..' sızlanmalarına pek anlam veremedim.sen ne zaman mutlu oldun ki zaten?..sana yaşam arkadaşlığı teklif ettiğimde(1989),'madem bana açık oldunuz bende size açık olacağım.ne sizden önce ne sizden sonra bir erkekle sizinle paylaştığım gibi paylaşmadım dostluğu ve arkadaşlığı.size karşı duyduğum sevgi bir arkadaşıma,dostuma karşı duyduğum sevgiden farklı değil.beraber olacağım insana özel sevgi duymalıyım.aşkın gözü kördür!..'..yani?..reddedilmiştim 'özel sevgi' uğruna(!)..ne diyebilirdim?..ortada tartışılacak ikna edilecek bir durum yoktu.kararın gayet net ve açıktı,belki bir kaç ay düşünsel birlikteliklerimiz paylaşımlarımız kısa ama anlamlı dost/arkadaş olarak yakınlaşmıştık ama benden hoşlanmamıştın.yapacak bir şey yoktu.yaşanılanları anımsayıp mutluluğu solumaktan başka bana bir yol görünmüyordu.bende bu cevaba karşılık kesin ve net konuştum,peki o zaman sizi zorlamış olmamayım?..rüyadan veya uykudan uyanırcasına cevapladın beni,'durun canım!..o kadar karamsar olmayın hemen.hem kim kime zorla bir şey kabul ettirebilmiş ki?..deneyeceğim tabii!..'..(1989-90)..senin bu 'deney'..'deneme' alışkanlıkların yeni değil hürrem(!)...senin 'deneyeceğim tabii!..' karaınla başladığımız 'özel yaşam yolculuğu' birbirimize yazdığımız mektuplar,heycanla beklediğimiz buluşmalar unutulmaz paylaşımlarla geçti.benimle birlikte olmak isteyipte olamadığı(mız)n anlar zaman aralıkları?..' 'merhaba' oyununu sizinle birlikte izlemeyi,o an yanımda olmanızı ne çok istedim bilemezsiniz?.'..(1990)..kendimi sana anlatabilmek için çalakalem yazdığım anılarım için yaptığın yorumlar yaşamımda dönüm noktaları oluşturmuştu,' okuduğum kitapların tasvir bölümlerini atlayan ben sizin yazdıklarınızı zevkle okudum.gezmiş,dolaşmış,görmüş gibi oldum oraları.teşekkürler!.yazdıklarınız belge niteliğinde mutlaka yayınlanmalı.'anı defteri'nizi tuttuğumun farkındayım bir süre daha tutacağım.tekrar tekrar okumalıyım beynime kazımalıyım!..'..o an isa gibi çarmıha gerilmek ve gökyüzüne çekilmek istedim bir daha dönmemek üzere(!)...tanrısal,göksel,ilahi bir durum vardı ortada.gerçek olması yaşanması benim için mümkün olmayan değerlendirmeler,yorumlar ve anlardı.yavaş yavaş heycan nöbetleri yaşamaya uçmaya başladım.sormaya korkuyordum benim hakkımda neler duyumsayıp nelerin yerli yerine oturmadığı konusunda.özellikle tabi 'özel sevgi'?..bence yeşermeye başlamıştı bu yaklaşımlardan çıkardığım kadarıyla.yine yazdığım mektuba karşılık inanılmaz bir övgü daha aldım,' nasıl mektup yazdınız öyle?..okuduğum ünlü yazarların sevgililerine yazdıklarını çoktan geçtiniz!..'..(1990)..uçmak ne kelime?..ayaklarım yere değmiyordu.belki de diyordum içten içe kendince 'aşk' ilanı veya o ünlü 'özel sevgi'nin tuttuğunu ima ediyor?.bundan daha güzel bir gönderme olamazdı?..ve arkasından şu ünlü çağrın geldi,' mektuplarınızda çok güzel şiirimsi cümleler var.izniniz olmadan onları şiirleştirdim bakalaım beğenecekmisiniz?.şimdi bana diyeceksiniz ki,sana onca şir yazdım bula bula bunları mı buldun?..ben sizin bütün yazdığınız şiirleri seviyorum!.geçen gün okul çıkışı vapura bindim oradan taksiye bindim hala mektubunuz elimde okuyorum,her zaman kapalı olan trafik açık olmaz mı?.şöföre yavaş gidin de diyemiyorum yanlış anlaşılır diye.nihayet eve geldim odama geçtim ders notlarımın arasında devam ettim okumaya.annem bende bazı değişimlerin olduğunun farkında sık sık odama ani baskınlar yapıyor.ama ben dikkatliyim tabi!..'..(1990)...sevginin,aşkın,özlemin artan tempoda soluğunu duyuyordum yüzümde.toprağa düşen bir tohum gibi büyüyordu ilişkişkimiz.o günlerde nilüfer'in yeni çıkan 'sen mühimsin' kasetini hediye etmişti bana.tutmuştu,rengini alıyordu yavaş yavaş.büyütüyorduk aramızda sorunsuzca hızla!..hızla!..dayanılacak gibi değildi ona ulaşmak,onunla bu güzellikleri paylaşmak duyumsadıklarımızı beraber solumak istiyordum artık!.
 
bir pazar günü öğleden sonra telefonla aradın beni,' babam bahçeye indi orada oyalanıyor bende fırsat buldum aradım!..'..buluşamadığımız zamanlarda onun bulduğu metodla ev telefonlarını tek zil çaldırıp kapatıyor böylece selamlaşıyorduk çocukça(!)..bu durumu şöyle açıklamıştın müzipçe,'annem,bu günlerde bizim telefonlarda bir gariplik var.çalıyor ahizeyi kaldırdığımda kapanıyor...'..(1990)..çok sevinmiştim aradığına.yine aramızda coşkulu,neşeli bir telefon konuşması yaşıyorduk.tam bu çağlayanın ortasında,ilişkimizi ailelerimize açıklasak ne dersin?..dedim.sanki o an dünya durdu büyük bir sessizlik oldu aramızda.sadece,'çok hızlı yaşadık!.' cevabı geldi senden.ne anlama geliyordu?..zamanı mı değildi,henüz erkenmiydi? cevabının açılımı çözemedim.yaşam arkadaşlığı teklif ettiğim an gibi noktaladım,peki o zaman,bir süre görüşmeyelim duygu ve düşüncelerin yerli yerine otursun tekrar konuşalım.yine ses yoktu senden karşılıklı iyi günler dileyip kapattık telefonları.benim yaptığım marksist literatürde geçen 'iradi müdahale' yöntemini uygulamıştım.yaklaşık bir iki hafta görüşmedik sonrasında bir biçimde görüştük.dolmuştun...yıllarca kapakları kapalı kalmış baraj gibi çağıldadın bana,'siz kararlarınızı böyle aniden mi alırsınız.o an ne diyeceğimi şaşırmış buz gibi olmuştum.elim ayağım tutmadı.ne söyleyebilirdim ki?.'hani ellerin nerde/hani verdiğin sözler'..ya dediğimi yaparsın ya da başının çaresine bakarsın diyordunuz!.'..(1990)...nilüfer'in 'sen mühimsin' kasetindeki şarkı sözleriyle eleştiriyordu beni.bu defa alt üst olan sarsılan bendim.ona cevap hakkı tartışma özgürlüğü tanımamış kestirip atmıştım beraber olma teklifinde yaptığım gibi.bir dönüm noktası oldu ilişkilerimizde,bir kırılma,düşüş yaşamaya başladık.yine mektuplaşmalarımız,görüşmelerimiz devam etse de aramızda 'güven bunalımı' doğmuştu ister istemez,' 'hani verdiğin sözler/hani ellerin nerde'..' sorgulamaları kırılganlığı çıkarıyordu ortaya.rotasında keyifle giden geminin dümenini havaya girip değiştirmiştim hiç yoktan.kendimi affettirebilmek için onca özür,dil dökmeme rağmen ikna edememiştim.aramızdaki 'soğuk savaş' ilk sinyalini verdi.işyeri ziyaretlerinin birisinde gitmek üzereyken sipariş kağıdına yazdığı  üç maddelik bir ültümaton bıraktı,' a) doğal olacaksın..b) aşırı sevgi olmayacak..c) sende susmayacaksın bende..'doğal olacaksın'..diyordu.benim onun hakkında mektuplarda yazdıklarıma karşın şöyle bir değerlendirme yapmıştı,' ya beni çok iyi tanıyorsunuz ya da gözlem gücünüz çok iyi.beni o denli incelemişsiniz ki size gelirlken elim ayağıma dolaşıyor.doğallığımı kaybettireceksiniz bana..'..(1990)...onu,'saçlarını arkaya toplar sıkı topuz yapar geniş alnı,güzel iri gözleri çıkar,küçük burnu,biçimli ağzı,oval yanakları,kulakları,ten rengi küpeleri belirirdi güzel yüzünde.yakası kalkık gömlek giyer,yuvarlak göğüsleri gererdi gömleğini.kot pantolonu biçimli vücudunu tamamlar gençkız fiziğini ortaya çıkarırdı.yarı tanrıça yarı insan görünümündeydi(!)..özel yetiştiriliyordu ailesi tarafından.toplumdan izole edilerek içi dolduruluyordu.sanatsal etkinlikler,klasik müzik konserleri,sinema,tiyatro,dil kursları.içimden 'özel sevgi' acaba bu tür bir yalıtımdan kaynaklanan istemmiydi?.bana yazıp bıraktığı bu 'üç ültümaton' üzerinde ne konuşabildik ne de değerlendirme yapabildik.alışılmış burjuva aşık davranışlarına hiç bir zaman girmedim.ne onu okul kapısında bekledim,ne evine bıraktım.salya sümük bir aşık olmadım yani(!).hoşlandım,sevdim onu.aramızda gözle görülür bir yaş farkı olmasına rağmen düşünsel olarak çok iyi uyuşuyorduk anlıyorduk birbirimizi.hapishane anılarımda ona yazdığım (1981-87) görüş günü görüşçüm ile aramda geçen bir olumsuzluk üzerine o satırın karşısına ok çıkararak,'ben olsaydım öyle demezdim' diye not düşmüştü.dünyanın en mutlu insanı bendim.anlaşılmak kadar güzel bir duygu,düşünce olamazdı.onun için ona 'düşünce yaşıtım' diyordum. 

    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder