30 Temmuz 2015 Perşembe

BİZ 'DEMOKRASİ'DEN NE KADAR ANLIYORSAK?..

BİZ 'DEMOKRASİ'DEN NE KADAR ANLIYORSAK FUTBOLDAN O KADAR ANLIYORUZ(!)..BÜYÜK KULÜPLERİN TRANSFER POLİTİKALARINA ALINAN FUTBOLCULARA BAKIN NE DEMEK İSTEDİĞİMİ TAHMİN EDERSİNİZ!..
Biz 'demokrasi' denilince 'anayasa/yasa/hukuk/yargı/yürütme' gibi olmazsa olmaz kavram ve kuruluşları anlıyoruz.oysa ingiltere yazsısız anyasa ile yönetilmektedir.bizim ise en çok sevdiğimiz 'anayasa' yapmak,anayasa değiştirmektir.ilk anayasanın ilanından günümüze kadar onca anayasa,yasa yapılmış ama 'demokrasi' bir türlü yerli yerine oturmamıştır.batı ülkelerine özenti ve onlara duyulan hayranlık sonucu bir türlü kendimize özgü bir 'anayasa' yapılması konusunda onca söylev,demeç verilmesine rağmen sonuç alınamamıştır.neden batı ülkelerinde 'anayasa/yasa' sorunu yokta bizde var?..sürekli biçimde ithal demokrasi ile yönetildiğimiz için yukarıdan aşağıya deli gömleği gibi giydirilen 'anayasa/yasa'lar bir türlü bedenimize uymamakta sürekli 'sorun' çıkarmaktadır.herkesin çok sevdiği ilgilendiği futbol konusunda aynı dert karşımıza çıkmakta bu mabedi kurtarmak yenilemek için anrönöründen,masörüne,futbolcusuna kadar dünyaca isim yapmış onca adamı transfer yapmamıza rağmen gelen adamlar sözleşmelerinin birinci yılı bitmeden ülkeden kaçmışlardır.bizde siyaset kadar furbol dünyası çizgi dışıdır ve her türlü ayak oyunları sözkonusudur.bir diğer neden ülkemize gelen yabancı futbolcu ve hocaların kendi ülkelerinde kariyer ve enerjileri bitmiş ıskartaya çıkmış insanlardır.bu ithal politikası iflas etmeye mahkumdur.

KEMALİSTLER 'DEVLET'İN İSMİNİ DEĞİŞTİRDİLER AMA?..

KEMALİSTLER 'DEVLET'İN İSMİNİ DEĞİŞTİRDİLER AMA ÜLKE İÇİ FARKLI IRK VE MİLLETLERİN KİMLİK SORUNLARINI ÇÖZEMEDİLER TAM AKSİNE 'TÜRK'LEŞTİRME YÖNÜNE GİTTİLER.'NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE' BU POLİTİKANIN GÖSTERGESİDİR!..
Osm.imp.'ümmet',bizim yalama tarihçilerin ise 'mozaik' dedikleri ve üzerine allah'ın lütfu geçirilerek tebaa,reaya gibi adlandırılmalarla ayrıştırılan bir toplumsal yapılanma cumhuriyet ile birlikte 'yurttaş'a,'türk' kimliği adı altında tanımlanmaya başlandı.anadolu avrupa/asya arasında köprü/geçiş özellikleri göstermesi açısından dünyanın en eski yerleşim bölgelerinden bir tanesidir.anadoluyu yekpare görmek,türkleştirmek veya bir ırkın rengine boyamak akıldışı bir olaydır.kemalistler kurtuluş savaşı sonrası uygarlık,medeniyet,modernizm,çağdaşlık adına adımlar atmalarına rağmen bu ağırlığı kaldıracak altyapı organizasyonunu yapamadılar.o günlerde cumhuriyet 'askeri cumhuriyet' özellikleri üzerine yükseldi.1915 yılından başlayarak ülke içi milliyetlerin tasfiyesi1925 -1938 kürt ve alevi ayaklanmalarıyla 'milliyet/inanç' sorunu gündeme oturmuş oldu.yani bir anlamda bu gün yaşadığımız sorunlar cumhuriyet döneminin ertelediği veya katliamla bastırdığı sorunlardır.

İSLAMİ FAŞİST AKP/ERDOĞAN YÖNETİMİ!...

İSLAMİ FAŞİST AKP/ERDOĞAN YÖNETİMİ SORUNLARI VE KÜRT SORUNUNU NEDEN ÇÖZSÜN?..
AKP/ERDOĞAN yönetimi osm.imp.günümüzde postmodern(modernizm sonrası)yapılanmasıdır.türkiye siyasal tarihi incelendiğinde çok açık görülecektir ki türk siyasal yaşamı dışarıdan dizayn edilmiş kavram ve olgular üzerine oturmuş iç dinamik ve birikimler sürekli biçimde ezilmiş yok edilmişlerdir.1876 gülhane fermanı süreci 1914-1918 birinci dünya savaşı sonunda osm.imp.emp.kapt.dünyaya beyaz bayrak kaldırmasıyla sonuçlanmıştır.osm.imp.birinci dünya savaşı sonunda fiziki anlamda silinmiş ama yapısal kurumları ayakta kalmıştır.m.çayan'ın 'gavur allerjisi'ile açık işgale karşı savaşan m.kemal önderliğindeki k.burjuva aydın-sivil-asker üçlüsü savaş sonrası askeri başarılarını siyasal başarı ile sonlandırmışlar ülkede'cumhuriyet'ilan ederek kendilerini ödüllendirmişlerdir.selanik'li olan talat paşa'nın başarısız ihtilalcilğinin arkasından yine selanik'li olan m.kemal fransız devriminin ateşi ile başlattığı açık işgale karşı yurt savunması sonunda etkilendiği aydınlanmacı,devrimci yönetim biçimi olan cumhuriyeti ilan etmek ve devleti 'türkiye cumhuriyeti' olarak tanımlayarak isimlendirmesi belki de o günlerde türkiyenin en önemli kazancı olmuştur.

AKP İKTİDARDA KALDIĞI SÜRE İÇİNDE 'EĞİTİM'İ RESMEN İSLAMİLEŞTİRMİŞTİR!.

ÖRNEĞİN ERDOĞAN GİBİ İSLAMİ FAŞİST KESİM EĞİTİM DENİNCE İMAM HATİP LİSELERİ VE DİNİ KAYNAKLI 'EĞİTİM' ANLIYOR VE UYGULUYORLAR!..
Özellikle akp döneminde dini fanatizm hem düşünsel hem fiziksel anlamda anlam kazandı ve gelişti.erdoğan'ın 'bir milyon imam hatipli' sloganının tutup tutmamasının ne önemi var.başbakan,c.başkanı olarak bu gerici/faşist düşünce bir türkiye imajı çiziyor ve her anlamda bilim,sanat,kültür,düşünsel,görsel kavram ve olgulara karşı dini eğitim startı veriyor.insanlar nasıl düşünüyor veya yönlendiriliyorsa o şekilde kendilerini biçimlendirirler.bu gün 'türban' denilen çağdışı başbağlama(dini değildir)kapalı giyinme ve kadınlara bu tarzda telkinler dinin kadına bakış açısının en ağır yaptırımlarından bir tanesidir.adeta yaşamı tekke,zaviye veya hırıstiyan dünyasının manastırına çevirmek,insanları gelişmelerden yalıtmak,istedikleri biçimde yönetip yönlendirmek için dini demoklesin kılıcı gibi ağırlıkla kadınların başında sallamaktan geri kalmamaktadırlar.

AKP İKTİDARDA KALDIĞI SÜRE İÇİNDE 'EĞİTİM'İ RESMEN İSLAMİLEŞTİRMİŞTİR!..İHL DIŞINDA BİR EĞİTİM TÜRKİYE'DE MÜMKÜN DEĞİLDİR.ANCAK VE ANCAK ÖZEL OKULLARDA SÖMÜRGE KOLEJLERİNDE VARLIKLI İNSANLAR ÇOCUKLARINI EĞİTMEKTE BURADAN MEMNUN KALMAYANLAR İSE ÇOCUKLARINI YURTDIŞINA GÖNDERMEKTE HATTA BAZI ÇEVRELER YURTDIŞINDA DOĞUM YAPARAK ÇİFTE VATANDAŞLIK HAKKI ALMAKTADIRLAR!..

ÜLKELERDE İNSANLAR GİBİDİR!..

ÜLKELERDE İNSANLAR GİBİ BİYOLOJİK,FİZYOLOJİK,FİZİKSEL,DÜŞÜNSEL ORGANİK YAPILARININ BİR BİRLERİNE UYUMLU BİÇİMDE ÇALIŞAN BİR BÜTÜNSELLİK İÇİNDE BÜYÜR GELİŞİR VE YOK OLURLAR!..
Avrupa'da hala biz türklerin sarıklı,fesli,şalvar veya entari ile dolaşan fanatik dindar insanlar olarak akıllarında kalması bir gerçekçiliği,geri kalmış bir bir ülke imajının osm.günümüze devam ettiğinin somut göstergesidir.osm.kuruluşundan tarih sahnesinden paldır küldür düşüşüne kadar tartışmalı bir imp.olmuştur.bir türlü tarihsel gerçeklerle yüzleşmekten kaçınan ve sürekli saray/sultan kalemşörlerinin yanlı tutum,tavır almalarından kaynaklanan gerçek dışı dünya algılama ve bunu dini telkinlerle süsleme sanatı osmanlının ve günümüzde bizim dünya görüşümüz olmuştur.bu sğlıksız gelişim imp.hızla çökmesine,dağılmasına neden olurken avrupaya yön veren bilim,sanat,kültür,sanayi/tarım devrimlerinden toplumsal yapının olumlu biçimde çözülerek yeniden yapılanmasına 'gavur icadı' yaklaşımı bizi sağlıksız hale getirmiş siyasi cinnete kadar varan düşünceler sonucunda toplumsal katliamlara imza atmışızdır.

BU GÜNÜ,YAŞADIKLARIMIZI ANLAMAK ANCAK VE ANCAK AKIL SAĞLIĞIMIZLA YAKINDAN İLGİLİDİR!..İYİ BESLENMEYEN İNSAN VUCUDU HASTALIKLARA AÇIKSA,BİLİM,SANAT,KÜLTÜR,DÜŞÜNSEL,GÖRSEL KAVRAM/OLGULARLA YÜZ YÜZE GELMEYEN TOPLUMSAL YAPILAR HER TÜRLÜ TOPLUMSAL BOZUKLUK,DAVRANIŞ HOYRATLIKLARINA AÇIK HALE GELMESİ KAÇINILMAZDIR!..BU DURUMDA KARŞIMIZA 'İNSAN'IN EĞİTİMİ ÇIKMAKTADIR!..
Bizler 'eğitim'den ne anlıyoruz a)okuma yazma oranımız b)önümüze konan müfredatı bitirerek diploma sahibi olmak c)işe gimek d)evlenmek çoluk çocuk sahibi olmak...gibi tamamen içi boş,insanları karşılaşacakları günlük sorunları nasıl çözeceklerine yönelik olmayıp,nasıl ve nerede işe yarayacakları için okula,eğitim kurumlarına gönderdiğimiz devasa bir insan kalabalığı ile karşı karşıyayız.(bu sayı nerdeyse nüfusun 3/1)...bu oldukça tehlikeli bir kalabalıktır.çünkü bu kalabalığı istediğiniz biçimde istediğiniz şekilde yönlendirebilirsiniz.

AVRUPA O GÜNLERDE OSMANLIYA YAVAŞ YAVAŞ 'DEMOKRASİ ZEHRİ' ZERK EDEREK

AVRUPA O GÜNLERDE OSMANLIYA YAVAŞ YAVAŞ 'DEMOKRASİ ZEHRİ' ZERK EDEREK OSMANLIYI UYDU YAPMA HAZIRLIĞINDAYDI.SARAYIN GÖLGESİNDE DEMOKRASİCİLİK OYNAYARAK ORYANTALİST POLİTİKALARLA OSM.İMP.YÖNETME STRATEJİSİ UYGULADILAR!..
Bizim yalama tarihçiler,sömürgeci aydınlar,besleme düşünürler tarafından 1700-1900 arası osm.imp.resterasyon,değişim,reform dönemidir.ama gerçek bunun tamamen tersi şeklinde gelişmiştir.1700-1900 dönemi avrupa kapitalizminin osm.imp.ekonomik/siyasi karar ve uygulamlarla 'sömürge'leştirme sürecidir.sınıf,milliyet açısından kozmopolit bir yapıya sahip olan osm.imp. hala 'ümmet' olarak kendini tanımlamakta 'sultan/saray' kastı allahın bir lütfu gibi görülmektedir.avrupa kıtasında bu tür 'saray/kral' ilişkilerinin yıkıldığı yerine 'burjuva demokrasisi'nin geçtiğini düşünürsek osm.ile avrupa ülkelerinin aralarındaki uçurumun farkını görebiliriz.

UYGARLIK,MEDENİYET,MODERNİZM GİBİ ÇAĞDAŞ KAVRAMLARA UZAK OLAN OSM.İMP.BAZI 'KORKU'LARININ OLMASI KADAR DOĞAL NE OLABİLİR Kİ?..TOPRAK KAYBI,BÖLÜNME,PARÇALANMA GİBİ KORKULAR ZAMANLA PARANOYAK,ŞİZOFREN HASTALIKLARA DÖNÜŞMÜŞ DURUMDADIR!..
Bu gün yaşadığımız ve faşist ideolojinin adeta besmelesi durumuna gelen 'tek bayrak,tek millet,tek vatan' salatası bize osm.imp.kalma en kötü siyasi hastalıklardandır.osm.imp.obez ve hantal biçimde büyüyüp ipin ucunu kaçırdığı ve giderek yatalak bir hastaya dönüştüğü günlerde avrupa'da yer yerinden oynuyor önce ing.sanayi devrimi arkasından fransa ihtilali bir birini tamamlayarak insanlık yeni bir üretim,yönetim,uygarlık,medeniyet,modernizme ayak atıyordu.avrupa ülkeleri bu iki büyük devrimle osm.imp.içten içe kemiren toprak kaybı,bölünme,parçalanma gibi feodal kuruntularından uzun bir mücadele sonrasında kurtuluyorlardı.

SARAYIN GÖLGESİNDEKİ OSM.MECLİSİ İLE BU GÜNKÜ MECLİS ARASINDA NE FARK VAR?..

AVRUPANIN DAYATMASI SONUCU KURULAN SARAYIN GÖLGESİNDEKİ OSM.MECLİSİ İLE BU GÜNKÜ MECLİS ARASINDA NE FARK VAR?..
1876 gülhane fermanı ile insan ve yurttaşlık hakları ile tanışan osmanlı nasıl bir kıskacın içine girdiğinin farkına yıllar sonra varacaktı.yeokratik/monarşi ile yönetilen osm.imp.fermen ile demokrasi dayatması çelişkiliydi zaten.osm.çözülüşü bu yıllarda hızla parçalanmaya başladı.içeride toprak kayıplarına dışarıda ekonomik/siyasi bağımlılık ve borçlanma hız kazanıyordu.avrupa geçirmiş olduğu yapısal(ekonomik/siyasal)değişimler sonucu osm.imp.üzerinde söz ve karar sahibi durumundaydı.değişime yabancı kalmış hantal,obez,düşünce tembeli bir yatalak hasta,o ünlü deyimle 'hasta adam' osmanlı vardı karşılarında.Yere göğe sığdıramadıkları parlementonun dünkü toplanan olağan üstü genel kurulunu izlediyseniz 'hababam sınıfı' tanımı yetersiz kalır zannederim.sanki ülkede çözülmeyen tek sorun 'terör' sorunuymuş gibi iştaha ile söz alıp konuşan grup milletvekilleri zerre kadar savaş/iç savaş tehlikesine değinmediler bile.ülkede hükümet var mı yok mu tartışılır halde.gerçi hükümet olsa ne olur ki?..binbir türlü saray entirikalalrı ile yönetildiğimiz çok açık.1876 gülhane fermanı ile insan ve yurttaşlık hakları ile tanışan osmanlı nasıl bir kıskacın içine girdiğinin farkına yıllar sonra varacaktı.yeokratik/monarşi ile yönetilen osm.imp.fermen ile demokrasi dayatması çelişkiliydi zaten.osm.çözülüşü bu yıllarda hızla parçalanmaya başladı.içeride toprak kayıplarına dışarıda ekonomik/siyasi bağımlılık ve borçlanma hız kazanıyordu.avrupa geçirmiş olduğu yapısal(ekonomik/siyasal)değişimler sonucu osm.imp.üzerinde söz ve karar sahibi durumundaydı.değişime yabancı kalmış hantal,obez,düşünce tembeli bir yatalak hasta,o ünlü deyimle 'hasta adam' osmanlı vardı karşılarında.

NEDEN BİZDE KÜRT ALLERJİSİ VAR?..BÖLÜNME,PARÇALANMA KORKUSU YAŞIYORUZ?..

Neden bizde kürt allerjisi var,neden bölünme,parçalanma korkusu psikozu yaşıhyoruz?...bu tür hastalıkları avrp.'hasta adam' olarak tanıdığı osmanlıdan almışız da ondan(!)...osmanlı kendisini hiçbir zaman bir ırk,ulus,millet gibi tanımlamadı.türk boylarından gelmesine rağmen kendisini bağlı bulunduğu klan,aşiret,boy ismi olarak,'osmanoğulları'adı altında onayladı.avrp.burjuva demokratik devrimler sonunda millet/ulus bazında parçalanıp 'devlet' yapılanmasına kavuşunca osm,imp.işgali altındaki milliyetler bu devrimci altüst oluşa katılarak osm.imp.koptular ayrıldılar,osm.imp.böylece toprak kayıplarına bölünme parçanlanma psikozuna girdi.İşte parçalanma,bölünme,milliyet ve uluslara karşı allerjimizin nedeni budur.mahir çayan bu durumu 'gavur allerjisi' olarak yorumlar ve çok yerinde bir tanımlamadır.örneğin bu gavur allerjisi bizde en azgın olanı yunan,arap,rus allerjisidir.neden?..1800 yılları içinde önce yunanlılar bağımsızlık için ayaklanmış ve ayrılmışlardır.amiyane tabirle ilk kazığı yunanlılardan yemişizdir(!)...sonra mısır valisi kavalalı isyan etmiş bizi arkadan hançerlemiştir(üstelik müslüman),arkasından osm./rus savaşları sonucu yenilgi bize pahalıya patlamış kuzey doğu uzunca bir süre rus işgalinde kalmıştır.bunun için bu üç millet bizde ebediyen sevilmez ve sevilmeyecektir.

TÜRKİYE'DE 'DEMOKRASİ' NEDEN DEVAMLILIK GÖSTEREMİYOR?..

Türkiye'de neden duvar sıva tutmuyor boya yapılamıyor?.…bu durum bir anlamda makyaj kültürü olmayan bir kadının makyaj yapmasına,burjuva hemcinslerine benzemek için gülünç duruma düşmesine benziyor.yalnız kadınlar için mi bu öykünme,erkekler ve toplumsal katmanlar içinde geçerli.bir anlamda toplumsal yapımız yukarıdan aşağıya emp./kapt.sömürüye göre bizim irademiz dışında şekillendirilmiş durumda.marx bu durumu kapitalizmin yapıcı/yıkıcı etkisi olarak açıklar.Örneğin anadolu coğrafyasında 'aşk' tanrıya duyulan ilahi aşktır.insanın insanı sevmesi ise kabul edilemezdi.yunus,karacaoğlan,pir sultan,kaygusuz ve bunların devamı olan veysel,mahzuni,neşet ertaş gibi alevi/halk ozanları insani aşk ve sevgiyi işlemelerine rağmen baskın kültür sünni ilahi aşk kültürüdür.bu iki 'aşk' anlayışı üzerine geçirilen 'yeşilçam aşk' filimleri halk üzerinde ciddi filimler dışında yozlaşma ve yıkıcılık getirdi..örneğin kürt sorunu?....osm.imp. Avrupa'da yaşanan burj.demokratik devrimi kaçırınca devrimin mirası olan ulusal devletlerin oluşumunu ve 'millet/ulus' olma şansını kaybetti.kaybetmekle kalmadı işgali altındaki ulusların bağımsızlık istemleri isyan olarak nitelendirildi(yunanistan/mısır).böylece osm.imp. bu tür davranış ve kararlarla milliyetçiliğe,uluslaşmaya karşı olduğu gibi 'düşman' olmuştur.bu durumu işgali altındaki farklı uluslara karşı bizi arkadan vurdular türü düşmanlık zırhı giyerek karşılarına aldılar.osm.neden bu duruma düştü?..çünkü osm.imp.ümmetçi bir yapılanma içindeydi ve ulusçuluğa/milliyetçililğe karşıydı.eğer yıllardır kürt sorunu çözülmüyorsa asıl neden osm.imp.günümüze gelen milliyetçi/ulusçuluğa karşı düşünce dünyamızda yer edinen düşmanlıktır.

28 Temmuz 2015 Salı

MARX,OSMANLI İMP.ŞÖYLE TANIMLAMIŞTI....

MARX,OSMANLI İMP.ŞÖYLE TANIMLAMIŞTI:"OSMANLI HİNDİSTAN'A GİTTİ HİNDİLEŞTİ,İNGİLİZLER GİTTİ DEĞİŞTİRDİ" DİYE YAZACAKTI.BU TANIMLAMA OSM.İMP.İÇİNDE BULUNDUĞU 'MİLLİ KRİZ'İ ANLATMAYA YETER SANIRIM?..
Osm.imp.değiştiremediği yapısıyla içten içe gelişen ve onu güçsüz bırakan 'milli kriz'e 1918 sonrasında teslim oldu.bu bozuk yapıyı devralan yeni cumhuriyet birikim(ekonomik/siyasal)sahibi veya miras olarak borç dışında bir şey alamayınca bir süre devam ettirebildiği bağımsız(!)tavrını fazla sürdüremedi ve 'milli kriz'in derinleşmesi sonucu başta abd ve avrupa emp./kapt.ülkelerin denetimine girmek zorunda kaldı.bağımsız bir ekonomik yapılanması olmayan yeni türkiye cumhuriyetinin ekonomik/siyasi krizleri atlatması mümkün değildi.m.çayan'ın anlatmak istediği 'sürekli milli kriz' tespitinin kaynağı budur zaten.

M.ÇAYAN BİZİM GİBİ ÜLKELERDE YAŞANAN KRİZİ 'SÜREKLİ MİLLİ KRİZ' OLARAK TANIMLAMIŞTI

M.ÇAYAN BİZİM GİBİ ÜLKELERDE YAŞANAN KRİZİ 'SÜREKLİ MİLLİ KRİZ' OLARAK TANIMLAMIŞTI.NE KADAR HAKLI OLDUĞU BU GÜNLERDE DAHA ÇOK ANLAŞILMIYOR MU?..
Yapısal olarak yerli yerine oturmayan bir ülkeyiz.bunun nedenlerini osm.imp.incelemeden yapamayız.avrupanın yaşadığı 'burjuva demokratik devrim'i es geçen osm.imp.bu süreci zaman içinde çok pahalıya ödeyecekti.sermaye/üretim ilişkisini kuramayan osm.,buna ek olarak islam inancının hırıstiyan inancı karşısında geri pilana itilmesi sonucu kendi kabuğuna çekilmek zorunda kaldı ve gericileşme,geri kalma sonucu imp.parçalanmaya emp./kapitalist ülkelerin paylaşımına uğrayarak tarih sahnesine veda etti.osmanlı imp.:a)ekonomik kriz b)siyasal kriz yıktı.feodalizmi tasfiye ederek bilim/teknik,sanat/edebiyat alanında 'devrim' yapan avrupa ekonomik olarak güç kazanırken bu gücünü siyasi üstyapıya aktararak 'refah/gelişme' toplumunun adımlarını attı.osmanlı tam tersi var olan çehresini ne değiştirdi ne de değiştirmeye gücü vardı zaten.kanuni dönemi ve kanuni'nin ölümü ile osmanlı 'milli kriz'ini yaşamaya başladı.osm.imp.zigetvar kuşatmasının başarısız olması ve bu savaşta kanuni'nin ölmesi sonun başlangıcı oldu.zaten bu sefer avrupaya osm.imp.son seferi oldu.1600 yılları avrupa'da yeni bir çağın başlangıcı olarak bilinir.feodalizm çatırdamaya başlamış,denizcilik ile birlikte yeni kıtalar ve sömürgeler keşfedilerek ekonominin yapısal değişimlerin önü açılmıştır.

ÖZELLİKLE ÜLKEMİZDEKİ SÖMÜRGE BASIN....

ÖZELLİKLE ÜLKEMİZDEKİ SÖMÜRGE BASIN HER GÜN 24 SAAT TEKRAR TEKRAR SANKİ ÜLKEMİZDE 'DEMOKRASİ' VARMIŞ GİBİ TARTIŞMA PROĞRAMLARI YAYINLAYIP 'DEMOKRASİ' CAMBAZLIĞI YAPARAK DEMOGOJİ ÜRETİYORLAR!..
Her akşam insan tv.karşısına geçip haber veya farklı bir proğram ya da filim izlemeyi insanın canı istemiyor.olayların sömürge basın tarafından çarpıtılması bir yana üstüne üstlük ülkede 'demokrasi' varmış,kurum ve kurallarıyla uygulanıyormuş izlenimi vererek ne idüğü belirsiz adamlarla geleceğimizi faşizmin tezgahında utanmadan dokuyup akıl almaz yorumlar yapıp kararlar oluşturuyorlar.ve bunun adına demokratik türkiye(!)diye isimlendirerek bizlerden fedakarlık,katılım isteniyor.bu paçavra sömürge basını bizler osm.imp.döneminden devralmış durumdayız.bu kokuşmuşluğun tek nedeni geçmiş 'demokrasi' genlerimizde yatıyor.avrupa uygarlık ve medeniyet anlamında hızla yol alırken bizim oblamov osmanlı obazite sınırlarını zorluyordu yatalak hasta yatağında.beyinsel faaliyetlerini tüketen osmanlı avrupanın acı reçetesi ile ağızdan besleniyor,hareketsizlikten biyolojik yaşamaya devam ediyor yatağında şiştikçe şişiyordu.düşünce ve fikir kavramlarının olmadığı,tartışılmadığı osm.imp.coğrafyası bu haliyle kızgın bir çöl durumunda içten içe kaynıyordu.bu kaynama ülkede uzun yıllar bu gün yaşadığımız türden 'sansür'ü kalıcı hale getirdi.ağırlıkla abdülhamit dönemi bu 'sansür' uygulamasının,aydın katlinin doruk noktalarını oluşturdu ve bir çok gazeteci,aydın,k.burjuva entellektüel kesim soluğu avrupa'da aldı.düşünen ve karşı gelen doğru önermeler yapan insanlar avrupa'ya yurtdışına çıkınca besleme,sömürge basın osm.imp. günümüze kadar hızlı bir çıkış yakalayarak sömürge basın oluştu.

ÜLKEMİZ 'DEMOKRASİ' ADINA HURDALIK MALZEME TOPLAYICISI BİR ÜLKE DURUMUNDADIR.

ÜLKEMİZ 'DEMOKRASİ' ADINA HURDALIK MALZEME TOPLAYICISI BİR ÜLKE DURUMUNDADIR.
Rüşvet,yolsuzluk,yağma,rant dağıtma,siyasal cinayetler,artan kadın katliamı,kitle katliamları,toplu işçi ölümleri ve iş güvenliğinin olmadığı çalışma alanlarıyla,doğayı tahrip ederek vahşi kapitalizme açma,hayvan hakları denildiğinde ne anlaşılması gerektiği üzerinde düşüncesi olmayan,en temel hak ve özgürlükleri özelleştiren,taşeronlaştıran gayri insani bir yönetim biçimi ve durumla karşı karşıyayız!..

TÜRKİYE DEMOKRATİK BİR ÜLKE OLUR MU?...

TÜRKİYE DEMOKRATİK BİR ÜLKE OLUR MU?..RÜŞVET VE HIRSIZLIK YAPANI AKLA,ÖZGÜRLÜK İSTEYENİ TUTUKLA(!)..ÜLKEMİZDE OLSA OLSA O AMİYANE TANIMLA 'AL SANA DEMOKRASİ' OLUR!..YANİ TAHTEREVALLİ DEMOKRASİSİ(!)...
Türkiye'nin bu yapısıyla 'demokratik' bir ülke olması mümkün değil.ülkemizde anayasa,yasa,hukuk,yargı,yürütme,parlemento,seçme/seçilme gibi 'demokrasi'nin olmazsa olmaz kurumlarının olması ülkemizde 'demokrasi'nin olduğunun kanıtı olamaz.'demokrasi' herşeyden önce uygulanabilir 'kurallar' bütünlüğüdür.türkiye uygulanmayan demokrasi kurallarıyla adeta 'demokrasi mezarlığı' haline gelmiştir.siyasal iktidarların erk oyuncağı haline gelen bir demokrasiden nasıl olur da ülkede 'demokratik' kazanımlarından söz edilebilinir.

TÜRKİYE NEREYE DOĞRU GİDİYOR?..YA GİZLİ FAŞİZM YA DA AÇIK?..KIRK SATIR,KIRK KATIR HİKAYESİ(!)..

Türkiye nereye gidiyor?.geçmişten günümüze kuşbakışı baktığımızda 'demokrasi'nin zerresini görmemiz mümkün değil.1876 gülhane fermanından 2015 son seçim sonuçları çözümsüzlüklerin derinleşerek devam ettiğini,sultanın(teokrasi) gölgesinde demokratikleşmenin simetriği olan parlementonun(seçme,seçilme,siyasal erkin oluşturulması)gölgesinde faşizmin yönetim biçimine hızla dönüştüğünü görüyoruz.güya koalisyon görüşmeleri yapılıyor,parlemento tatilde ama 'gölge hükümet' aynen osm.imp.işleyişi izleyerek 'saray'ın faşist karar ve uygulamalarını yerine getiriyor.akp/erdoğan olgusu artık ayrılmaz bir gerçekçilik olarak karşımızda duruyor.bir dönem önce sğa,liberal,milliyetçi,faşist unsurları bağrında toplayararak ANAP adı altında partileşen sağ güçler bu defa akp/erdoğan önderliğinde 15 yıla yakın birliktelikleri sonrasında kastlaşmış,güçlenmiş olarak köktendinci/faşist çizginin örgütlülüğünü somut biçimde görüyor,yaşıyoruz.evet!..yaşanan cinayet,kitrle katliamı,demokratik güçlere saldırılar,kürt ve alevi inancını bire bir hedef alan yok etme,sindirme kontra türü eylemler akp/erdoğan döneminde ilk defa olmuyor.osmanlı imp.gelme halklar üzerinde yok etme,sindirme,kitle katliamı yaparak mutlak siyasi iktidara boyun eğdirme operasyonları günümüze kadar hız kesmeden devam ediyor.bu anlamda türkiye hiç bir zaman 'demokratik' bir ülke olmadığı gibi ülke yönetimi hiç bir zaman 'demokrasi' ile yönetilmedi.

15 Temmuz 2015 Çarşamba

BİR KADININ İTİRAFLARI!..

" BU GÜNE KADAR YAPTIĞIM EN İYİ İŞ AZİZ NESİN'İN MEKTUPLARINI TÜRKÇEYE ÇEVİRMEK OLDU.ONU DA TAM YAPAMADIM YA?.."...YAAAA?..DEDİM İÇİMDEN,DÖNDÜN DOLAŞTIN YİNE BİZİM KÜRKÇÜ DÜKKANINA GİRDİN DEMEK TİLKİ KARDEŞ?..
Tilki kardeş bu defa ağzından ben ona soru sormadan lafa tutup peynirini almadan,o kendisi ağzındaki baklayı çıkarmış veya peyniri düşürmüştü(!)..niye anlatıyor bunca şeyi veya neden bunca itiraf?..kime ve neye karşı günah çıkarıyor?..bana karşı mı acaba diye düşünüyorken aziz nesin'in mektuplarını çevirdiğini sıkıştırıverdi araya.yine yorum yapmadansanal camda yazdıklarını okuyordum.sanki kadın noter önünde itirafname hazırlatıyor ya da inançlı bir hırıstiyan gibi papaza günah çıkarıyordu.

kadın-2

Nereye tutunacağını şaşırmıştı bizim kitap kurdu.kolu kanadı kırılmıştı.ne bir pilanı ne de önünde proğramı vardı.bütün servetini yanlış bir yatırım sonucu ifla...s etmiş sermayadar gibiydi.benim ona verebileceğim ne bir olanağım ne de ona sunacak bir ortamım vardı.19/20 yaşlarında devrimci mücadeleye katılmış,burjuvazinin gericiliğine,faşizmine karşı savaşmış içeride yıllarca yatmış bir adam olarak ona ne önerebilirdim ki?..bizim kitap kurdu benim bu durumumu bildiği için sadece içini bana döküp düşünsel yardım istiyordu.
    İşte tam bu karaya oturmuş durumda rastlamıştım ona.üzülmemek elde değildi ve yapacak bir şey yoktu çaresiz okuyordum yazdıklarını o kadar.tüm bu karamsarlık or...tamında olumlu bir örnek veya tünelin ucunda bir ışık yok gibiydi.beraberlik,evlilik ilişkileri fiyasko ile sonuçlanmış,öğrencilik yıllarında hayran olduğu nazım'ı bırakmış milliyetçi olmuş,mezuniyet sonrası atandığı üniversitede aradığını bulamamıştı artı öğrencilerinden de memnun değildi ve bölüme olan ilgi az olduğu için bölüm kapanma tehlikesi ile karşı karşıyaydı.

KADIN!...

Beyaz bir mermerden yontulmuştu kadın.soğuk,buz gibiydi.soğukkanlılık içinde anlatıyordu mutsuzluklarını.cinayet romanları yazan ve kitapları satmayan kocasını çoktan geçmişti.seri katil ruhu acımasızlığı,insan öğütmesi son derece kan dondurucuydu!..

14 Temmuz 2015 Salı

KADIN SORUNU İLE KÜRT SORUNU ÜLKEMİZDE BENZERLİK GÖSTERİR Mİ?..

    KADIN SORUNU İLE KÜRT SORUNU ÜLKEMİZDE BENZERLİK GÖSTERİR Mİ?..SORUNU 'KÜRT SORUNU' OLARAK KOYMAK YANLIŞTIR.'MİLLİYET'LER SORUNU OLARAK KOYMAK GEREKİR.'KADIN SORUNU'DA ÖYLE!..İNSAN HAKLARI SORUNU İÇİNDE GÖRMEK VE ÇÖZÜM ÜRETMEK GEREKİR!..
    Marksizme göre 'milliyet' sorunu burjuva demokratik devrimler sonucu avrupa'da feodalitenin yıkılması,'ulus' devletlerin kurulması sürecinde çözülmüştür.bizim ve bizim gibi ülkelerde ise 'milliyet' sorunu demokratik devrim proğramının ayrılma...z bir parçasıdır.ülkemizde 'kürt sorunu' olarak ortaya çıkan 'sorun' bu haliyle sancılı ve yanlışlıklar içermektedir.marksizm toplumcu bir ideolojik önermeler toplamı olmasına rağmen merkezinde 'insan' ve insan sorunları,hakları ve özgürlükleri vardır.burjuvazi 'insan hakları' sorununu toplumsal özgürlükler,haklardan kopararak kendisini 'özgürlük' savunucusu gibi göstererek biresel hak ve özgürlükleri kışkırtır,toplumsal barışı tek yanlı bozar.

KADIN SORUNU İLE KÜRT SORUNU!...

    KADIN SORUNU İLE KÜRT SORUNU ÜLKEMİZDE BENZERLİK GÖSTERİR Mİ?..SORUNU 'KÜRT SORUNU' OLARAK KOYMAK YANLIŞTIR.'MİLLİYET'LER SORUNU OLARAK KOYMAK GEREKİR.'KADIN SORUNU'DA ÖYLE!..İNSAN HAKLARI SORUNU İÇİNDE GÖRMEK VE ÇÖZÜM ÜRETMEK GEREKİR!..
    'kadın sorunu' kapitalizmle birlikte özgür bireyin(!) ön pilana çıkarılarak yoğun emek ile üretimin sür git biçimde yapılması sonucu bir üstyapı kurumu olan 'aile' yapısının evlilik,ev içi işler,doğurganlık,çocuk bakımı gibi işlerin kadının omuzlarına binmesi kadın cinsinin iş yerine ve evde sömürülmesi artı bunlaırın üzerine cinsel sömürünün eklenmesi,karşımıza çözülmesi bir hayli zor ve mücadele edilmesi gereken çağdaş bir 'sorun' olarak çıkmaktadır.o halde a) kadının üretim sürecinde ve ev içinde sömürülmesi b) kadının cinsel sömürüye uğraması(evlilik,taciz,mobing,tecavüz,dinsel olarak lanetlenmesi)....

KADIN SORUNU İLE KÜRT SORUNU!..

    KADIN SORUNU İLE KÜRT SORUNU ÜLKEMİZDE BENZERLİK GÖSTERİR Mİ?..SORUNU 'KÜRT SORUNU' OLARAK KOYMAK YANLIŞTIR.'MİLLİYET'LER SORUNU OLARAK KOYMAK GEREKİR.'KADIN SORUNU'DA ÖYLE!..İNSAN HAKLARI SORUNU İÇİNDE GÖRMEK VE ÇÖZÜM ÜRETMEK GEREKİR!..
    M.Çayan kürt sorunu meselesine 'milli zulüm' olarak bakar.ezilen ve sömürülen yoksul yığınlar içindeki kürt proletaryası,köylülüğü bunların üzerine dil/kültür/soyal gelenek,göreneklerini,kendilerini ifade eden ekonomik/politik örgütlenmelerde...n yoksun bırakılmaları sonucu 'milli' baskı altında olmalarından dolayı türrk resmi ideolojisince ezilmekte 'milli zulüm' görmektedirler.madalyonun diğer yüzü olan kürt düşünsel kesiminde ise bu durum bir üst perdeden 'ezilen ulus' olarak değerlendirilir ve doğu/g.doğu coğrafyasında yaşayan kürt halkı sömürgeleştirme adı altında incelenir.günümüzde 'kürt sorunu' ise 'çözüm süreci' adı altında karşımıza çıkmaktadır.

ÜLKEMİZDE 'KÜRT'LER VE 'KADIN'LAR!...

    ÜLKEMİZDE 'KÜRT'LER VE 'KADIN'LAR KENDİLERİNİ TOPLUMSAL ÖRGÜTLENMENİN DIŞINDA AYRICALIKLI BİÇİMDE ÖRGÜTLENME VE YAŞAM HAKKINA SAHİP CİNSLER/MİLLİYET OLARAK GÖRMEKTEDİRLER!...DURUM BÖYLE OLUNCA KARŞILARINA 'KADIN DÜŞMANLIĞI' TÜRK ŞÖVENİZMİ VE IRKÇILIĞI 'FAŞİZM' ÇIKMAKTADIR!..
    Neden 'kürt sorunu' bizde siyasi allerji yaratmaktadır?..neden 'kadın sorunu' bu denli kanlı cinayetlere,taciz,tecavüz,ötekileştirme,feodal yasalarla cezalandırılmaktadır?.kürt sorunu ülkemizde sol/sosyal...ist düşüncenin 1960 ve sonrasında marksist düşüncenin yaygınlaşması sonucu ortaya çıkmıştır.anadolu coğrafyasının bir geçiş,göç yolları üzerinde olması sonucu antik kentlerden günümüze demografik yapı oldukça değişik eğriler çizmiştir.milliyetler açısından olduğu kadar dini inaçlar açısından da durum oldukça sancılıdır.tarihi süreç büyük imparatorluklara şahitlik etmiştir.bunların içinde antik yunan medeniyeti/uygarlığının temsilcisi olan büyük roma imp. tarihsel sürece her anlamda damgasını vurmuştur.bu büyük köleci/feodal imp.doğu/batı roma imp.olarak parçalanmış 1453 yılında doğu roma osm.imp. eline geçmiş batı roma ise parçalanıp 'ulus' devletlere bölünmüş dünayada bir tarihi dönem kapanmıştır.

ANADOLU VE ORTADOĞU COĞRAFYASI!..

    ANADOLU VE ORTADOĞU COĞRAFYASI AVRUPA KITASINA GÖRE FEODAL YAPISI KORUNMUŞ DEVASA BİR COĞRAFYADIR.BU COĞRAFYADA ÖNE ÇIKAN ULUSLAŞMAMIŞ MİLLETLER TÜRKLER,ARAPLAR,KÜRTLER OLARAK KARŞIMIZA ÇIKAR!..
    Abbasi,emevi,safevi,osmanlı gibi adlarla farklı kimlikleri içinde barındıran bu yapılanmalar birinci dünya savaşı sonrası ortadoğu coğrafyasında iran,ırak,suriye,lübnan,mısır,cezayir,tunus,libya,türkiye adı altında devlet statüsüne kavuşmuşlardır.ortadoğu coğrafyası 3 semavi dinin çık...ış noktası olduğu için gelişen uygarlık ve medeniyete bu 3 inanç grubu damgasını vurur.anadolu/ortadoğu coğrafyasında ulus/millet kimliğinden önce dini kimlikler öne çıkar.kürt ulusu hakkında ise tarihsel katmanlar içinde pek sık rastlammaz.ağırlıkla ırak/suriye/iran/doğu-g.doğu çemberinde rastlanan göçebe/göçer yaşam tarzı içinde belirginleşen ve kullandıkları dil ve lehçe olarak farklılaşan topkluluklar olarak gözlemlenir.arkeolojik kazı ve buluntularda ciddi biçimde kendilerini özetleyen veya özellikleri itibariyle diğer ulus ve milletlerden farklı kılan,onlardan farklılaşan bir yapılaşmalara rastlanılmamıştır.

KÜRTLERİN İSLAM OLMALARI SORUNUN BU GÜNLERE GELMESİNE ETKİSİ VARMI?.2..

    KÜRTLERİN İSLAM OLMALARI SORUNUN BU GÜNLERE GELMESİNE ETKİSİ VARMI?..
    Osmanlı imp.mozaik olduğu tarihi bir yalandır.osmanlı anadoluya gelmeden önce anadolu farklı ırk/milletlerin yaşadığı bir yarım ada.heredot'un tanımıyla minör asya(küçük asya).bozkurt güvenç o günlerde osmanlının anadolu nüfusu içinde %10 luk bir yüzdeye sahip olduğunu yazar.anadoluya girerken müslüman oldukları yazılan türkler ilk defa haçlı seferleri sırasında ' turko ' olarak isimlendirilir,tıknaz kısa b...oylu savaşçılar olarak adlandırılırlar.orta asya'dan anadoluya gelirken onca kültür ve inanç oluşumlarından geçen türk boylarının özgünlüğünü koruduğunu kimse iddia edemez.( doğan kuban'ın bu konuda yazdıklarından bir anımsatma).osmanlı bu anlamda kendisini hiçbir zaman 'türk' görmemiş ve türklerden nefret etmiş 'türk' kelimesi ilk defa 1923 cumhuriyet ilanı ile resmiyet kazanmıştır( bozkurt güvenç-türk kimliği'nden bir esinti).osmanlı 'ümmet' islami tanımına daha uygundur.doğan kuban'ın ifadesiyle kendisinden önce yaşanmış geçmişin farkında değildir ve bunu ancak 19.yz. Farketmiştir.osmanlının anadoluya girmesinden önce özellikle iç anadolu ve doğu anadolu da yoğun bir ermeni/türk nüfusun olduğunu biliyoruz.(hırıstiyan/alevi).osmanlının anadoluya girmesiyle birlikte 'islam' inancı yayılmaya diğer inanç gruplarını tehdit etmeye başladılar.

NE YAZIK Kİ KÜRT TARİHİ HAKKINDA ELİMİZDE FAZLA BİR MATERYAL YOKTUR!..

    NE YAZIK Kİ KÜRT TARİHİ HAKKINDA ELİMİZDE FAZLA BİR MATERYAL YOKTUR!..
    Kendilerini mezopotamya çemberinde ifade eden kürtler bu coğrafyada dağınık yerleşim bölgelerinde yaşamalarına rağmen araplardan sonra demoografik yapının önemli bir parçasını oluştururlar.özellikle ırak'ta kuzey çember(erbil/süleymaniye)suriye/iran ve türkiye'de doğu/g.doğu bölgelerinde yoğun biçimde yaşayan kürtler feodalizmin çözülmediği yerlerde yaşamaktadırlar.konuştukları dil olarak kullandıkları dil... 'kürtçe' olarak bildiğimiz dildir.inanç olarak müslüman olan kürtler sünnidir ama
    Tunceli ve iç anadolu bölgelerinde alevi/kızılbaş inancını taşıyan kürtlerde vardır.kürt muhalefetinin iddia ettiği gibi 'sömürge' statüsü olgusu tartışmalıdır.doğu ve g.doğu bölgelerine batı ve güney kadar yatırım yapılmadığı ,şehirleşme sosyal olanaklar ve diğer gelişmeler açısından kürt nüfusunun bu tür dağılımlarından faydalanmadığı çok açıktır.bu sosyo/politik tek yanlılık ve feodalizmin ağırlığı kürtleri a) büyük kentlere göçe b) yarıcılık/tarım işçiliğine c) kaçakçılık türü yasadışı işlere ittiği bir gerçektir.bu başlıklar altında kürt sorunu incelendiğinde ezilen ulus gerçeği karşımıza çıkmaktadır.kendi diliyle konuşma,eğitim alma,kendi sanat ve edebiyatını yaratma,ifade edebilme olanaklarından yoksun olmaları bu 'ezilen ulus' tezini güçlendirmektedir.

KÜRTLERİN İSLAM OLMALARI SORUNUN BU GÜNLERE GELMESİNE ETKİSİ VARMI?..

    KÜRTLERİN İSLAM OLMALARI SORUNUN BU GÜNLERE GELMESİNE ETKİSİ VARMI?..
    Osmanlı imp.mozaik olduğu tarihi bir yalandır.osmanlı anadoluya gelmeden önce anadolu fark...lı ırk/milletlerin yaşadığı bir yarım ada.heredot'un tanımıyla minör asya(küçük asya).bozkurt güvenç o günlerde osmanlının anadolu nüfusu içinde %10 luk bir yüzdeye sahip olduğunu yazar.anadoluya girerken müslüman oldukları yazılan türkler ilk defa haçlı seferleri sırasında ' turko ' olarak isimlendirilir,tıknaz kısa boylu savaşçılar olarak adlandırılırlar.orta asya'dan anadoluya gelirken onca kültür ve inanç oluşumlarından geçen türk boylarının özgünlüğünü koruduğunu kimse iddia edemez.( doğan kuban'ın bu konuda yazdıklarından bir anımsatma).osmanlı bu anlamda kendisini hiçbir zaman 'türk' görmemiş ve türklerden nefret etmiş 'türk' kelimesi ilk defa 1923 cumhuriyet ilanı ile resmiyet kazanmıştır( bozkurt güvenç-türk kimliği'nden bir esinti).osmanlı 'ümmet' islami tanımına daha uygundur.doğan kuban'ın ifadesiyle kendisinden önce yaşanmış geçmişin farkında değildir ve bunu ancak 19.yz. Farketmiştir.osmanlının anadoluya girmesinden önce özellikle iç anadolu ve doğu anadolu da yoğun bir ermeni/türk nüfusun olduğunu biliyoruz.(hırıstiyan/alevi).osmanlının anadoluya girmesiyle birlikte 'islam' inancı yayılmaya diğer inanç gruplarını tehdit etmeye başladılar.

KÜRT SORUNU

    KÜRT SORUNU TÜRKİYE'NİN DEMOKRATİKLEŞME SORUNUNUN AYRILMAZ PARÇASIDIR!...
    Kürt sorununu ülkenin diğer sorunlarından ayrı değerlendirmek bizleri toplumsal sorunlara karşı verilen mücadeleye yabancılaştırır.kürt sorununu bugün yabancılaştıran,ayrımcılık olarak gösteren burjuva ideolojisi ve onun gerici,şöven ırkçı kolu faşist mhp artı faşizan resmi söylemlerdir.kürt sorununu bugün farklılaştıran a) kullanılan dilin özgürleştirilmesi b) ekonomik/sosyal alanlarda yatırım yapılması.

ÜLKEMİZDE!..

    Bilim,sanat,kültür,bilimsel teknolojik devrimlerden faydalanmayan veya bu alanda çaba sarfetmeyen bizim ve bizim gibi ülkelerde gericilik/faşizm her zaman belirlyici yöntem olarak karşımıza çıkar!..
      FAŞİST,GERİCi,ÇAĞDIŞI,IRKÇI,ŞÖVEN,ANTİ-DEMOKRATİK YASA VE UYGULAMALAR KALKMADıKÇA ÜLKEDE HİÇBİR SORUN ÇÖZÜLEMEZ!..

YUNANİSTAN ÖRNEĞİ

    Marksizm,burjuva ideolojisi karşısında ekonomik savaşı(altyapı)kaybetmiş durumda.ama toplumsal örgütlenme,sanat,kültür,siyasal bilincin oluşturulması,dünyanın ve yaşam biçimlerinin okunup değerlendirilmesi konusunda etkinliğini sürdürüyor.çünkü burjuva ideolojisi doymak bilmez biçimde kar için kapitalist üretimi körüklüyor.bu gün 195 ülkeden sadece 7 tanesi gelişmiş 20 tanesi kendi kendinde yeten ülke durumundadır.geriye kalan 168 ülke 25-30 ülkenin sömürgesi konumundadır.

10 Temmuz 2015 Cuma

ANADOLU VE ORTADOĞU COĞRAFYASI AVRUPA KITASINA GÖRE FEODAL YAPISI KORUNMUŞ DEVASA BİR COĞRAFYADIR

ANADOLU VE ORTADOĞU COĞRAFYASI AVRUPA KITASINA GÖRE FEODAL YAPISI KORUNMUŞ DEVASA BİR COĞRAFYADIR.BU COĞRAFYADA ÖNE ÇIKAN ULUSLAŞMAMIŞ MİLLETLER TÜRKLER,ARAPLAR,KÜRTLER OLARAK KARŞIMIZA ÇIKAR!..Abbasi,emevi,safevi,osmanlı gibi adlarla farklı kimlikleri içinde barındıran bu yapılanmalar birinci dünya savaşı sonrası ortadoğu coğrafyasında iran,ırak,suriye,lübnan,mısır,cezayir,tunus,libya,türkiye adı altında devlet statüsüne kavuşmuşlardır.ortadoğu coğrafyası 3 semavi dinin çıkış noktası olduğu için gelişen uygarlık ve medeniyete bu 3 inanç grubu damgasını vurur.anadolu/ortadoğu coğrafyasında ulus/millet kimliğinden önce dini kimlikler öne çıkar.kürt ulusu hakkında ise tarihsel katmanlar içinde pek sık rastlammaz.ağırlıkla ırak/suriye/iran/doğu-g.doğu çemberinde rastlanan göçebe/göçer yaşam tarzı içinde belirginleşen ve kullandıkları dil ve lehçe olarak farklılaşan topkluluklar olarak gözlemlenir.arkeolojik kazı ve buluntularda ciddi biçimde kendilerini özetleyen veya özellikleri itibariyle diğer ulus ve milletlerden farklı kılan,onlardan farklılaşan bir yapılaşmalara rastlanılmamıştır.

ÜLKEMİZDE 'KÜRT'LER VE 'KADIN'LAR!.(1)....

ülkemizde 'kürt'ler ve 'kadın'lar kendilerini toplumsal örgütlenmenin dışında ayrıcalıklı biçimde örgütlenme ve yaşam hakkına sahip cinsler/milliyet olarak görmektedirler.durum böyle olunca karşılarına 'kadın düşmanlığı',türk şövenizmi,ırkçılığı faşizm çıkmaktadır.Neden 'kürt sorunu' bizde siyasi allerji yaratmaktadır?..neden 'kadın sorunu' bu denli kanlı cinayetlere,taciz,tecavüz,ötekileştirme,feodal yasalarla cezalandırılmaktadır?.kürt sorunu ülkemizde sol/sosyalist düşüncenin 1960 ve sonrasında marksist düşüncenin yaygınlaşması sonucu ortaya çıkmıştır.anadolu coğrafyasının bir geçiş,göç yolları üzerinde olması sonucu antik kentlerden günümüze demografik yapı oldukça değişik eğriler çizmiştir.milliyetler açısından olduğu kadar dini inaçlar açısından da durum oldukça sancılıdır.tarihi süreç büyük imparatorluklara şahitlik etmiştir.bunların içinde antik yunan medeniyeti/uygarlığının temsilcisi olan büyük roma imp. tarihsel sürece her anlamda damgasını vurmuştur.bu büyük köleci/feodal imp.doğu/batı roma imp.olarak parçalanmış 1453 yılında doğu roma osm.imp. eline geçmiş batı roma ise parçalanıp 'ulus' devletlere bölünmüş dünayada bir tarihi dönem kapanmıştır.

KADIN SORUNU İLE KÜRT SORUNU ÜLKEMİZDE BENZERLİK GÖSTERİR Mİ?..

    Marksizme göre 'milliyet' sorunu burjuva demokratik devrimler sonucu avrupa'da feodalitenin yıkılması,'ulus' devletlerin kurulması sürecinde çözülmüştür.bizim ve bizim gibi ülkelerde ise 'milliyet' sorunu demokratik devrim proğramının ayrılma...z bir parçasıdır.ülkemizde 'kürt sorunu' olarak ortaya çıkan 'sorun' bu haliyle sancılı ve yanlışlıklar içermektedir.marksizm toplumcu bir ideolojik önermeler toplamı olmasına rağmen merkezinde 'insan' ve insan sorunları,hakları ve özgürlükleri vardır.burjuvazi 'insan hakları' sorununu toplumsal özgürlükler,haklardan kopararak kendisini 'özgürlük' savunucusu gibi göstererek biresel hak ve özgürlükleri kışkırtır,toplumsal barışı tek yanlı bozar.'kadın sorunu' kapitalizmle birlikte özgür bireyin(!) ön pilana çıkarılarak yoğun emek ile üretimin sür git biçimde yapılması sonucu bir üstyapı kurumu olan 'aile' yapısının evlilik,ev içi işler,doğurganlık,çocuk bakımı gibi işlerin kadının omuzlarına binmesi kadın cinsinin iş yerine ve evde sömürülmesi artı bunlaırın üzerine cinsel sömürünün eklenmesi,karşımıza çözülmesi bir hayli zor ve mücadele edilmesi gereken çağdaş bir 'sorun' olarak çıkmaktadır.o halde a) kadının üretim sürecinde ve ev içinde sömürülmesi b) kadının cinsel sömürüye uğraması(evlilik,taciz,mobing,tecavüz,dinsel olarak lanetlenmesi).M.Çayan kürt sorunu meselesine 'milli zulüm' olarak bakar.ezilen ve sömürülen yoksul yığınlar içindeki kürt proletaryası,köylülüğü bunların üzerine dil/kültür/soyal gelenek,göreneklerini,kendilerini ifade eden ekonomik/politik örgütlenmelerden yoksun bırakılmaları sonucu 'milli' baskı altında olmalarından dolayı türrk resmi ideolojisince ezilmekte 'milli zulüm' görmektedirler.madalyonun diğer yüzü olan kürt düşünsel kesiminde ise bu durum bir üst perdeden 'ezilen ulus' olarak değerlendirilir ve doğu/g.doğu coğrafyasında yaşayan kürt halkı sömürgeleştirme adı altında incelenir.günümüzde 'kürt sorunu' ise 'çözüm süreci' adı altında karşımıza çıkmaktadır.

8 Temmuz 2015 Çarşamba

DOĞAN KUBAN..CUMH.GAZT.BİLİM KÜLTÜR..ENTELLEKTÜEL BOŞLUK:TEMEL SORUN

    osmanlı kendisinin her bağlamda geri kalmış olduğunu 19.yz.öğrendi.cumhuriyet onun zayıf altyapısı üzerine kuruldu.olağanüstü bir çaba ve gerçekten şaşırtıcı bir hızla,çok geri kaldığımızın bilinci içinde,çağdaş bir kurumsal örgütlenmeye giriştik.
      kitap yayınlamaya 19.yz.100 kitap basmış olarak giren osmanlının %10'u okuma bilen bir istanbul'da avrupa ile boy ölçüşememesi doğaldı.1800-2000 arasında bir toplumun sayı olarak değil,kavram olarak ne yapabildiğini bir gözden geçirince durum aydınlığa kavuşuyor.
        islam dünyasının 12.ve 13.yz.bu sorunu yoktu.abbasi dünyasıantik bilim ve felsefeyi 9.yz.başlayarak bağdat'ta halifelerin kurduğu beyt al-hikma da,yunan,helenistik ve roma yapıtlarını arapçaya çevirerek onların üzerinde gelişen bir islam bilimi ve felsefesi inşa etti.bu abbasi rönesans'ı,avrupa'yı rönesans'a kadar etkileyen bir kaynak oldu.osmanlı bunu hiç izlemediği için,hem islam'ı hem kendisini avrupa ile baş başa olmaktan uzaklaştırdı.hırıstiyanların kaynak olarak kullandıkları arap yapıtlarını osmanlılar dışladılar.aslında avrupa'yı değil,kendi zengin entellektüel geleneklerini reddedip arap ortaçağına geri dönmüşlerdi.
          ülkenin sorunlarına bugünden yarına çözüm getirmek amacı ile değil,fakat tartışmayı halka inebilecek bir olgunluğa kavuşup aydınlanana ve sadeleşene kadar sürdürmek gerekiyor.türkiye entellektüel düşüncenin güncel politikada boğulup kalması toplum yapısının ilkelliğinden kaynaklanıyor.düşüncenin yükselmesini engelleyen bir sarmaşık ve ot yoğunluğu,yüksek ağaçların gelişmesine olanak vermiyor.bu metafor,entellektüel yoksulluğu anlatmaya yetmiyor.
            Türkiye'de bu entellektüel boşluğun toplumun yaşamında nasıl bir vurdumduymazlık,bilinçsiz bir sorumsuzluk,korkunç bir bürokrasi yarattığını anlamak istiyorsanız ünlü japon rejisör akira kurasava'nın (1910-1998) 'ikuru' (yaşam)adlı 1952 tarihli bir başyapıt olan filmini seyredin.
              türkiye'nin temel sorunu partiler,hırsızlıklar,karmakarışık kentler,yalan dolan değil.bunlar her cahil toplumun tarih boyu hastalıklarıdır.bunların tartışılması da çözüm için yeterli değildir.sorun önce bunların tanımını,bilimsel analizini yapmak,sonra onlar üzerinde yapılacak entellektüel tartışmanın durulaşmasıdır.bu arada 19.yz.kalan klişeler,uydurma tarihi yorumlar,emperyalizm'in klişeleri de temizlenerek vitrinden indirilmelidir

6 Temmuz 2015 Pazartesi

KADIN SORUNU-2-

    KADIN CİNAYETLERİNİN ARKASINDA /SINIFSAL CİNSEL SORUNLAR VAR!..ERKEKLERİN YANI SIRA KADINLAR DA BU ANLAMDA SUÇLU!..AKP DÖNEMİ İLE BİRLİKTE CİNSEL SORUNLARIN İLAHİ ADALETLE ÇÖZÜLMESİ BASKINDIR!..(1)...
    Kadın cinayetlerini tek yanlı olarak değerlendirip 'erkek' cinsini sorgulamak biz sosyalist/devrimcilerin yanında feministlerin gözü kapalı eleştirdikleri bir konu.bu anlamda sağlıklı bir sosyolojik araştırma yok.feodalitenin çözülmediği doğu/g.doğu da akraba içi evlilikler,imam... nikahı,kuma gibi evlilik ilişkileri çok yaygın.diğer illerde bu feodal baskı ve ilişkiler kırılıp yumuşamış olsa da sonuç kadın/erkek ilişkilerini fazla iyileştirmiyor.sonuç olarak ülkemizde kadın/erkek ilişkileri oldukça sağlıksız.akp iktidarının 2000-2015 arası döneminde kadına yönelik şiddetin artmasının arkasında dini baskılar sonucu cinsel sorunların ilahi adaletle çözülmesi baskındır.gazete başlıklarına,haber puntolarına baktığımızda a) ekonomik sorunlar b) kadın/erkek ilişkierinde yaşanan feodal bağlar c) cinsel sorunlar ve çözümleri konusunda dini yaptırımların uygulanması.

KADIN SORUNU

    Suriyeli eşleri altınlarla kaçtı
    AYDIN’da 39 yaşındaki Şenol Aydın ile 33 yaşındaki Ali Ak, bir tanıdıkları aracılığı ile tanışarak dini nikahla evlendikleri Suriyeli kadınların, aldıkları takı ve bir miktar parayla kaçtıkları iddiasıyla savcılığa başvurdu. Her iki kadının da gerdek gecesi rahatsız oldukları gerekçesiyle eşleriyle birlikte olmadıkları, kendilerini bekleyen otomobille kaçtıkları belirtildi.(MİLLİYET İNTERNET)...
    KADIN SORUNU VE EVLİLİKLER!...KADIN CİNAYETLERİ,BOŞANMALAR!..
    Medya da,haber ve gazetelerde yukarıdaki haberlere benzer bir çok haber gazete sayfalarına yansıyor.ülkemiz c.başk.tarafından gelişmiş ülkeler sınıfından sayılsa bile,sosyal ilişkilerimiz,evliliklerimiz,arkadaşlıklarımız 'feodal' bağlarla yürüyor.

ÖRGÜTLENME

  • Örgütlenme bir defa yapılıp bırakılacak siyasal inşaa değil!..her an devrimciler örgütlenme içinde olmaları gerektiğini bilmeleri gerekir.1980-2015 arası somut sosyalist örgütlenmeler ve girişimler olmadı demek yanlış olur.bu olumsuzluğu şu veya bu kişiye merkeze yıkmak yanlışın tekrarı olur.örgütlenme bu bağlamda bir niyet/istek sorunu değildir.örgütlenme marksizmin doğasında olan teori/pratik ile ete kemiğe bürünen ideolojik yapılanmadır.dünya devrimci pratiği incelendiğinde görülecektir ki bu durum diyalektik bir süreç izler ve durağan değildir değişkendir.

2 Temmuz 2015 Perşembe

BİZ VE AVRUPA

    bizde avrupa toplumsal yapısının özellikleri pek değil hiç gözükmez.avrupa'da 'sınıf'lar arası çizgiler bize göre daha belirgindir.'sınıf' kavramı yüzyıllar süren bir mücadelenin sonunda kazanılmış ekonomik/demokratik kazanımların ötesinde düşünce,edebiyat,sanat gibi insanın iç dünyasını keşfe çıkmış bir cengaver ile yüz yüze geliriz.
      avrupa burjuvazisi artı-değer sömürüsü sonucu üretim araçları,üretici güçler üzerinde 'sermaye'nin tartışmasız tek sahibidir.marx bu durumu para/meta/para olarak altını çizer.bizde ise 'sermaye' devletin güdümünde bir yatırım silahı olarak yoksul kitlelere tehdit aracı gibi kullanılır.paranın toplandığı ikinci katman bizde eşraf/büyük toprak sahibi olan aile ve bireylerdir.kendi başlarına yatırım yapacak ne büyük sermayeleri vardır ne de sosyal/siyasi güçleri.

BİZDE 'BURJUVA' SINIFI OLMADIĞI İÇİN BU 'SINIF' YAPAY OLARAK YARATILDI.

    BİZDE 'BURJUVA' SINIFI OLMADIĞI İÇİN BU 'SINIF' YAPAY OLARAK YARATILDI.OSMANLI'DA AZINLIKLARIN EĞİTİLDİĞİ ENDERUN,TAŞRA DA SARAYA BAĞLI MEMUR VE EŞRAFTAN 'BURJUVA' SINIF DEVŞİRİLDİ.AKP DÖNEMİNDE İSE DİNDAR VE TAŞRALI EĞİTİMLİ BİR KESİM PALAZLANDIRILDI.
      ülkede 'burjuva' sınıf olmadığı için batı avrupa tipi 'burjuva demokrasisi'de gerçekleşmedi.'demokrasi' ya sultanın gölgesinde 'monarşi' olarak algılandı veya cumhuriyetin ilan edilmesiyle 'asker/aydın' zümrenin etrafında kümelenen k.burjuva kast kendisini demokrasinin vasisi zannetti.
        sultanın gölgesinde ilan edilen monarşik açılımlar,(gülhane bildirisi/1908 anayasa açıklamaları) yapay aydın ve burjuvaziye övünen(tanzimat kafası) kast arasında sevinçle karşılanmasına rağmen göstermelik açılan meclis iki defa kapatıldı ve aydınlar ya sürgüne gönderildi veya sürgünde öldürüldü.(abdülhamit uygulamaları,ziya paşa/namık kemal'in acı sonları)...
          ülkemiz bir anlamda 'sınıf' ve 'aydın' bazında doğal olarak sorunlu bir ülkedir.toplumsal yapılanmaya damgasını 'k.burjuva' karekterli yapılanmalar vurmaktadır.avrupa'da yönetici kast asil,soylu,zengin bir 'sınıf'' tan gelirken bizim yönetici kastın böyle tarihsel,sosyal bir derinliği yoktur.örneğin 'osmanlı hanedanı' adı altında tanımlanabilecek bir özellik yoktur.